Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Feyza Perinçek'ten "Cemal Süreya Arşivi" Cemal Süreya'mn büyülü evreninde gezinti Feyza Perinçek'in vayina hazırladığı "Cemal Süreya Arşivi", Süreya'mn bir yana, bir ajandaya, bir deftere not ettiği saptamaları, özdeyişleri çizgilerle yaptığı portreleri, yayımladığı şiirlerin ilk doğdukları andaki kaba durumlarını, Elif Sorgun'a yolladığı mektuplara sıkıştırılan duygusal ürünleri, Bengü Bade'yi Türkçeleştirme çalışmalarını, yazarların ithaflarını içeriyor. Cemal Süreya MUZArrERBUYRUKCU Fotograf Ara Culer Ertesi gün için bir şey diyemem Ama rakı içtiğin gün ölemczsin e yazık ki bu dileğinin tam tersi gerçekleşti ve rakı içtiğimiz günün gecesi garip bir biçimde (geç saatlerde su içmek için kalkmış da sarhoş olduğu için dengesini yitirmiş de, buzdolabını açarken kapağına çarpmış da, düşmüş de, sabaha kadar öyle kalmış da, Memo ile annesi Zuhal uyandıklarında onu öyle bulmuşjar da ialan, filan...) öldü ya da Memotarafındanöldürüldüğükuşkusu saplandı kafalara. (O zavallı da tüfeğini satmak için evine çağırdığı kişilerce öldürüldü kaza süsü verilerek.) Son zamanlarda, yani birbuçuk iki aydan beri, birlikte yaşadığı oğluyla arası iyi değildi Cemal Süreya'mn, sık sık tartışıyorlar, kapışıyorlardı, daha doğrusu Memo baskı yapıyordu babasına. îçki içmesine, arkadaşlarıyla görüşüp konuşmasına (Demirözlü ilebuluşmasını engellemişti tehditler savurarak, kapıları kilitleyerek) karışıyor, yasaklar koyuyordu 'şunu yapacaksın, bunu yapmayacaksın' diye. Cemal Süreya, iznini almadan bir yere telefon ederken Memo öfkelenmiş, aygıtı yerinden N söküp kabloyu kopartmış ve vargücüyle Cemal Süreya'nın başına fırlatmıştı, Cemal Süreya atik davranıp yana çekilince alnını sıyıran aygıt duvara çarparak parçalanmıştı. "Bu ne?" demiştim karşılaştığımızda. "Çok sinirli, beni bir düşman gibi görüyor. Korkuyorum. Beni dövüyor. Geçen gün yumrukladı beni. Askere gitse kurtulacağım" yantınıvermişti. "YoUa!" "Yüz otuz kilo olduğu için almıyorlarmış." "Ya yalansöylüyorsa?" "Olabilir, belki de alıyorlardır." "Bir çaresi vardır mutlaka. İhbar edelim asker kaçağı diye, yakalasınlar." "Ben oğlumu nasıl ihbar ederim?" "Ben edeyim. önemli olan senin huzurundur." "Öner Ciravoğlu bir askerlik şubesi başkanından söz etmişti. Onunla konuşsak." "Konuşalım..." " Ya da bir ev bulsunlar, çıksınlar..." İşte böyle acınacak bir durumdaydı Cemal Süreya. Gözü gibi baktığı, canının sütüyle beslediği oğlu hırpalıyordu kendisini, tedirginlik gazlanyla boğuyordu her anını. Elbette kuşku üretiyordu bu tavrı. Herkes Cemal Süre ya'nuı öldürüldüğü kamsındaydı, bu kanı hem açıkça hem de fısıltıyla sergileniyordu. Ama kuşkunun dibi kurcalanmadı, olayın üzerindeki 'esrar perdesi' kaldırılmadı ya da kaldırılmak istenmedi 'Cemal'i kaybettik, bir de oğlunu kaybetmeyelim' düşüncesiyle. Oysa bu sakat bir duşünceydi, çünkü öldürülen, ortadan kaldırdan kişi büyük bir şair, eşsiz bir sanatçıydı. Hem sıradan birisi olsaydı da gerçek araştırılmalıydı. Ve Cemal Süreya, arkasında çok sevdiği polisiye roman türünc malzeme olabilecek nitelikte bir öykü bırakmıştı. Feyza Perinçek'in hazırladığı "Cemal Süreya Arşıvi"nin sayfalarını karıştırırken yukardaki dizelere rastlayınca beynime damladı bunlar. Kitap, Cemal Süreya'nın bir yana, bir ajandaya, bir deftere not ettiği saptamaları, özdeyişleri, çizgilerle yaptığı portreleri, yayımladığı şiirlerin ilk doğdukları andaki kaba durumlarını, Elif Sorgun'a yolladığı mektuplara sıkı^urılan duygusal ürünleri, Bengü Bâde'yi Türkçeleştirme çalışmalarını, yazarların 'ithaPlarını içerir. Edebiyatı, edebiyatçıları çok seven, varlıklarıyla onuı duyan, onları kültür ve toplum yaşamının doruklarına diken düşün adamı, cesur, yılmaz, savaşımcı politikacı Doğu Perinçek, "Cemal Süreya Arşiv"ine bir önsöz yazmıştır. Aslında bu, önsözün sınırlannı aşan geniş kapsamlı bir irdelemedir. Cemal Süreya'nın kullandığı, yaslandığı ya da icat ettiği kaynakların özierine, diplerine uzanan, diplerdeki gerçeklerin akıntısını kılı kırk yaran bir titizlikle harmanlayan, Cemal Süreya'nın karakteristik özelliklerinin çekirdeklerini arayan önemli bir metindir. Cemal Süreya'nın şiirsel ve yazınsal altyapısını oluşturan bütün damarlara, bütün madenlere sonda salınmıştır. Gözeçarpan,bilinen,gölgederenk ve kimlik değiştiren öğeleri ve oynak, yüzergezer ve sabit imgeleri, eyleme geçtikleri, geçecekleri noktaları tam yerinde ve tam zamanında yakalanarak birbirine eklenmiştir. Sağ olsaydı Cemal Süreya'nın bile itiraz ctmeden benimseyeceği, "Evet, ben buyum" diyeceği canlı bir portre yaratılmıştır. Doğu Perinçek, "önsöz"eşöylebaşlamıştır. "Cemal Süreya'nın düşünsel kaynaklarını üç başlıkta toplayabiliriz. Birincisi, kendi gcrçeğidir. Bir göçebenin hayatıdır bu gerçek, sürgünle başlar, maliye müfettişi olarak devam eder. İkincisi, Mezopotamya'nın derinliklerinden gelen Ortadoğu kültürüdür. Cemal Süreya, efsanesini ve düşlerini buradan alır. Üçüncüsü, Batı'nın materyalizmidir, Paris'ten alınan gerçekC U M H U Rİ Y E T K İ T A P S A Y I 1 8 3 S AY F A 6