Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Flush adında bir köpek İngiliz şairleri Robert Browning ve Elisabeth Barrett'in aşklarını bilmeyen yoktur. Bu konuda oyunlar yazılmış, filmler yapılmıştır. Virginia Woolf un kitabı da bu konuda son derece sevimli bir kitap. Elisabeth Barrett'in köpeğinin yaşamöyküsünü anlatan "Flush"da bu aşk öyküsünü bir de köpeğin açısından görür ve izleriz. SENNUR SEZER Virginia Woolftan bir aşk öyküsü: Flush K opekler, bağlılığın seınbolü sayılır. ünların da, tıpkı sahipleri gibi, doğuştan şanslı olanları vardır. Kimi zaman bir köpeğe biçilen değer, verilen önem, herhangi bir insanoğlundan fazladır. Hele, "cins" olarak seçkinse ya da bir hastaya ya da özürlüye "can yoldaşlığı" ediyorsa. 19. Yüzyılın ünlü İngiliz kadın şairlerinden Elisabeth Barrett'in de böylc bir köpeği vardır: Flush. Güçsüz ve hastalıklı gençliğinin yoldaşi Flush'ı, pek çok mektubunda anlatır. Bir şiirinde, onu, doğanın, içgüdülerin simgesi olarak anar: "Irkildim önce, alacakaranlık bir koruda/ Keçi ayaklı Pan'ın baskınına uğramış/ Bir Arkadyah gibi; gözlerim kuruyunca anladım/ C U M H U R İ Y E T KİTAP SA YI 1 8 3 Flush'tı, aştım şaşkınlığı, hüznü; kutsadınV Küçük bir canlıdan aşkın en yücesine yol açan Pan'ı". Elisabeth Barrett (18061861), İngiliz edebiyatında yalnızca şiirleriyle değil döneminin yine ünlü şairlerinden Robert Brovvning'e duyduğu aşkla da anüır. Evlilikle sonuçlanan bu aşk, edebiyata ilgi duymayanların bile ayrıntılarıyla bildiği bir yarı söylencedir. Virginia Wcx>lf, pek çok piyese ve filme konu olmuş bu aşkı, Barrett'in köpeği Flush'ın biyografisini anlatarak veriyor. Ancak, Woolf un amacı yalnızca bir aşkı anlatmak değil, 19. Yüzyılıirdelemek. Flush, "kulakları püskül püskül", "narin ayaklarını saçaklar örten", "ela fasilesinden ürkmüş gözlü", "güneş ışığında baştan aşağı altın rengi kesilen kahverengi kürklü" safkan bir Kokerdir. "1816 sıraları yaşayan", "iistün nitelikli bir kızıl koker spaniyel olan" "Tray'in soyundan gelmesi yüksek bir olasılık"tır. Yaşamının ilk aylarını geçirdiği ev, Three Mile Cross diye anılan bir işçi evidir. O dönemdeki sahıbesi de, babasına baktığı zamanlar dışında, "fatura ödemek ve borç kapatmak" için "yazmak, yazmak, yazmak" zorunda olan Miss Mitford'dur. (Mary Mitford. 17871855; "taşra ha yatı üzerine" yazılarıyla tanınır). Flus'h, erkektir. Erken sayılacak yaşta görülmeyecek bir durumun, kopekler için doğal sayılacak yaşta aşkı tanımıştır. Woolf, 1842'de bir insanın erkeğinde hoş görülmeyecek bir durumun, kopekler için doğal sayılabileceğıni söyler. Acı bir alayla, o yıllardaki bir kadının yaşam öyküsünde böyle bir ayrıntının yer alamayacağını da ekler. Flush, köpeklerin evcilleştirildiği günlerden kalmış içgüdülerle özler özgürlüğü. "Çok kısa boylu, tıknaz, derbeder, yaşlıca, kıpkırmızı yüzlü, bem kışında kaçırılacaktır. Böylece, Woolf bize Londra'nın bir başka yönünü daha anlatır. Koleranın kolgezdiği sokakları. Flush'la Barrett birbirlerine benzediklerini farkettikleri günden başlayarak değişirler. Barrett, kendisi için dolaşma özgürlüğünden cayan bu küçük canlıyı, bir kır ilahı, kendini de bir su perisi olarak duyumsar. Aralarında bir aşk doğmuştur. Bu aşk, Barrett'le Browning'in aşkı başladığında da, sürer. Elisabeth, Robert'e duyduğu aşkla güçlenecek, evden kaçıp, onunla evlenmeyi başaracaktır. Flush, hanımının bu yeni aşından pek hoslanmasa da, onun yüzünden İtalya'yı tanıyacaktır. "Fıkara, donuk, gü neşsiz, neşesiz, pahalı, gelenekçi İngiltere'den çok farklı İtalya'yı. Sokaklarında "güzel kadınların tekbaşlarına dolaşabildikleri", cins olmayan köpeklerin küçümsenmcdiği güneş ve meyve ülkesini. Woolf, 19. Yüzyılı, sınifla rını, ahlak anlayışını irdelemek, alaya almak için, Flush'ın yaşam öyküsünü anlatıyor. Vanessa Bell'in uesenleri de bu masalı tamamlı yor. Louis Grillett'in Önsöz'ü (Türkçesi Pınar Kür) VirgınıaVVoolf hem kitap için hem de Wirginia Woolf için önemli ipuçları taşıyor. beyaz saçlı" hanımı Miss Mitford, Fatih Özgüven'in özenli Türkçesi, Onu dolaşmaya çıkardığında duyduğu korkularla, "köpeklerin tarüıine ' Woolf un alaycı anlatımını akıcı bir biçimde aktarmış. ükur, kokuların, içuzanır". Para sıkıntısı çeken Mitford, güdülerin, seslerin öncülüğünde izlikendisi için önemli bir fiyat biçilen yor 19. Yüzyılı. Barrett'i yatağa bağlaFlush'ı salmaya kıyamaz. Döneminin yan sinir şokunu, Flush, hanımının baönemli ve "talihsiz" kadın şairi Barrett basını anlattığında anlayabiliyor. Onu için talihsiz nitelemesi, genç yaşına yataktan kalkmaya zorlayan tutkunun karşın hastalıklı oluşu, yaşamını hep gücünü de. Zaten hanımı bir kez de, yarı yatar biçimde sürdürmesi yüzünFlush kaçırıldığında yataktan kalkmış, denyapılmıştır. Flush, böylece"Londhiç tanımadığı arka sokaklara gitıneyi ra sokaklarının en görkemlisiyle" tanıgöze almıştır. O da Flush ile birlikte, şır: Wimpole Sokağıyla. İşçi mahallesoylu köpeklerin içmeye razı olmayasinden çok farklı bir sokaktır burası, cakları suları içen, koklamaya iğrendünya yıkılsa "kılını kıpırdatmaz". Üsdikleri yemeklerle beslenen insanları telik " Wimpole sokağı ayakta durduktanımıştır. ça, uygarlık emin ellerdedir." Flush, bu görkemli sokakla karşılaşmasının Flush'ı bitirdiğinizde bir soru soruardından, içinde "ucuz hiçbir şeyin" yorsunuz kendinize: İtalya gerçekten olmadığı Barrettler'in aile eviyle tanıbireşiklik ülkesi miydi, 19. Yüzyıldar* şır. Burası, pişen seçkin yemeklerin *Yoksa Barrett ile Browning (ve elbette kokusuyla da, olağanüstü döşemesiyle onlarla yolculuk yapan Flush) bu ülkede, Flush'ın başını döndürecek bir yi yanlış mı algıladılar? Belki de, bu ülzengin tüccar evidir. Burada, artık yakede kopekler arasındaki sınıf aynmınında yaşayacağı yeni hanımıyla tanını yaşama şansı olmadı Flush'ın. Öznır. Onıın kendisine benzediğini fargürce aşkıyaşadığı için mi? Belki. • keder. Flush, yatağa bağlı yaşayan Barrett'in yanmda yaşar. Kitaplarla dolu, loş bir odada kapalı. Bu odadan bir çıFlush / Btr Biyog,rafi/ Virgıma W(x>lf, Türkçesi: Vatıhözguven, Dcsenler Vanessa Bell, Can Yayınlart, 1 İ2sayfa. SAYFA 11