05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Alman psikolog Wolfgang Schmiedbauer kadınlan anlatıyor Schmiedbauer, kadınerkek ilişkisindeki anlaşmazlığın doğasını çocukluk yıllarına bağlıyor. Kadın, çocukluğunda annesi ile yaşadığı yakın ilişki sonucu, hep bir başkası ile "bütünleşmeyi" hedefliyor. Erkek ise, yine aynı yıllarda annesi ile tam olmayan, bir ölçüde yaşanan bir birliktelik deneyimi geçirdiğinden, "farklılıkları kabul ederek" yaşamayı öğreniyor. 'Beni Anlamıyopsun' K ÇEVİREN: VMUÖZUIVA adın ve erkek birbirini anlayamaz. Onu anlayamayacağınızı kabul edin, diğer bir deyişle "gerçekçi" olun. Ama umudunuzu da yitirtneyin, çünkü anlaşmazlık duvarını "sevgiyle" aşabilirsiniz. Alman psikolog Wolfgang Schmiedbauer kadınerkek ilişkisi ile ilgili olarak bu görüşü savunuyor. Son yayımlanan kitabının ismini de, bu nedenle olsa gerek, "Beni Anlamıyorsun" koymuş. Der Spiegel dergisi, kadınerkek üişkisine bakışı üzerine Schmiedbauer'le bir söyleşi yayımladı. Wolfgang Schmiedbauer, kadınla erkeğin birbirlerini anlayacağını düşünenlerini "boş yere hayale kapılmamalart" için uyarıyor. Bu tür düşünmek doğaya aykırı ona göre, gerçekleşmeyecek idealler arkasından koşmak boşuna. Kadınerkek ilişkisinde sorun, kadının ilişki başlamadan o ilişki için belirli bir doğru çizmesiyle başlıyor. îlişki istediği doğrultuda gitmeyince, birliktelik te beklenmeyen değişiklikler olduğunda, kadın bunu büyük hayal kırıklığı şeklinde yaşıyor. Schmiedbauer, kadın hastalarını, sinirlendikleri anda boşalmaları gerektiğine ikna etmeye çalışıyor. Gözlemleri, kadınların olumsuz duygularını açddamaları için "uygun hava koşullarının oluşmasını" beklediklerini ortaya koymuş. Kadın "Madem şu an meşgulsün, ben de başka bir şeyle uğraşınm" diyor. Oysa, aynı sorun erkek için söz konusu olduğunda, kadın, ona ayak uydurmak zorunda olduğunu düşünmekle kalmıyor, onun gerginliğini hafifletmeye de çalışıyor. Sonunda öyle bir an geliyor ki kadın beklenmedik bir anda ve sertlikte padıyor. Erkek de durumu kavrayamıyor, "kadını anlayamıyor." Wolfgang Schmiedbauer, kadıneıkek ilişkisindeki anlaşmazlığın doğasını çocukluk yıllarına bağlıyor. Babanın evde olmadığı, çocuklarla ilişkisinin sınırlı olduğu günümüz ailesinde geçirilen günler ileride yaşanacak ilişkilerin kaderini çiziyor. Anne, çocuğun en çok ilişki kurduğu kişi. Sadakat ve giivenle ilgili tüm semboller anneyle bütünleşiyor. Kız ve erkek çocuğun farkı da burada şeküleniyor. Anne ile kız çocuğun ilişkisinde cinsiyet farklılığından kaynaklanan bir ayrışma söz konusu olmuyor. Adeta bütünleşiyorlar. Sonuçta kız çocuk daha sonraki ilişkilerinde hep bu "bütünleşmeyi" anyor. Annekız arasındaki ilişkide yakınlığın azlığı, kadındaki bütüncül ilişki isteğini daha da arttınyor. Erkek çocuk ise, farklı cinsiyette olan biriyle büyüyor. Anne ile ilişki erkenden kopanltyor. Kız çocuğun aksine, erkek çocuk anneyle tam bir yakınlık kuramıyor. Anne onun için tam olmayan, bir ölçüde yaşanan bir birlikteliği simgeliyor. Kadın, çocukluğunda annesi ile yaşadığı ilişki sonucu, hep bir başkasıyla "aynı olmayı", "bütünleşmeyi" hedefliyor. Erkek ise yine aynı yıllarda edindi Schmiedbauer: 0 erkek klm, Mllyor musunuz?" Senlnle harlka oluyor, çünkü sonra blrilkte sohbet eeblllyoruz. KüçUk sırnaşmalara tahammül edemlyorum, bunun lllskl sırasında ne kadar bıktırıcı olduöunu bllemezsln Senlnleyken kendlml eslt hlssedlyorum. Evet aynen öyle Aslında sen erkek adamsın ği deneyim sonucu, "farklılıkları kabul ederek" yaşamayı öğreniyor. Wolfgang Schmiedbauer kitabında, "her ne pahasına olursa olsun" erkekle bütünleşmeye çalışan kadınlan anlatıyor. Kadınlar ilişkilerinde eşlerine tıpkı bir anne gibi davranıyor, erkeklerin tüm tepkilerine göğüs geriyor, kaprislerini kaldırıyorlar. Kadın bu şekilde yaklaşınca, birlikte yaşadığı kişinin "gerçeğini" göremiyor, dolayısıyla ondan çok çok daha fazlasını talep ediyor. Bütünleşme düşü, "ya hep ya hiç" anlayışını doğuruyor. Erkek ise, annesine olan duygularını, özlemlerini bastırıyor. Yakınük kurma özlemini giderme görevini kadına yüklüyor. Duygusallıklar kadına yüklenirken, kadın bir tür duygu deposu işlevini üsdeniyor. Ancak bu depodan gerektiğinden fazla yararlanmak da erkekte, annesiyle doyasıya yaşayamadığı ilişkiyi hatırlattığından, korku yaratıyor. Cinsel ilişki de kadın ve erkekte farklı yaşanıyor. Burada Schmiedbauer, toplumsal değerlerin etkisine değiniyor. Erkek cinsel ihtiyacını serbestçe giderebiliyor, kadın ise cinselliğini kontrol altında tutmak zorunda bırakılıyor. Kadın için cinsel ilişki duygusal ilişkiden ayrı düşünülemez. Bu nedenle ayrılık kadın için büyük bir üzüntü kaynağına dönüşüyor. Kadın, Senlnleyken, kendlml sankl yakın bir erkek arkadasımlaymısım fllb) bir ilişki koptuğunda, nedenini araştıhlssedlyorum. üstüne üstlük sen bir rıyor, durumu algılamaya çalışıyor. kadınsın Genelde aradan bir süre geçmeden ikinci bir ilişki gündeme gelmiyor. Erkekler ise biten bir ilişkiyi sorgulamıyor, derhal ihtiyaçlarını giderecek başka bir nesne arayışına giriyorlar. Kadınerkek ilişkisinde anlaşma sağlanacağını düşlemek doğaya aykırı diye, elimiz kolumuz bağlı mı oturalım? Wolfgang Schmiedbauer, ilişki üzerine bildik, sıradan konuşmalar yapılmasına taraftar değil. Bunun yerine, "ilişkiye girilen kişiyi araştırma yolculuğuna çıkılmasınr tavsiye ediyor. " O " kim? Ne tür bir yaşamı geride bıraktı? Hangi isteklerimi giderebiliyor? Schmiedbauer, bu sorulara yanıt bulma arayışının tüm yaşam boyu siırebileceğini, üstelik bu yolculuk sırasında birlikte yaşanılan kişi için "gerçekçi bir kullanım kılavuzu" da elde edılebUeceğini ileri sürüyor. D S A YF A 1 S CUMHURİYET KİTAP SAYI 97
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle