Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Baba ölecek ki kıssa olsun... Babalar ve Oğullar ( Tanzimat Romanının Episteıııolojik^ Ternelleri) / Jale Parla İletişim Yayınları, İst. 1990/ 128 s. 8,000 TL. / CKK Kod N O 1 066. 143 DENİZ ŞENGEL 19. yüzyıl Türk romanının ahlakçı ve alaerkilkonumıtnım bir incelemesi Diiha 16. yüzyıl romanslarında olduğu gibi, 18. ve 19. yüzyılların kentlileşmış anlatılarında da roınan tiirü kendini ahlaki sorunlarhı iç içe huldu Laclos'nun Liaisons dangeureuses'ünden Na mık Kemal'in İntibah'ına, romanın anlaııcısı anlatma ediminin yanı sıra anlatma hakkınımeşrulaştırmak sommluluğunu da yüklendi. Kuijkusuz, sözün ya da özel olarak anlatının meşruluğu sorunu roman tiirüyle sınırlı olmayıp tüm edebiyatı kapsar. Ancak,buçerçcvederomanınozelbir yerivardır. Roman, anlaunın edebiyata içkin kurallarıyla, tüm sözel biçinıler üzcrindc artan baskısını hissettiren anıpi ri/.m arasındaki bo^lukta, 16. yüzyılda haşlavıp 18. yüzyılın aydınlanma felsetcsinde geçid olarak durulan episteıııolojik kararsızlık dönemindeoluşmuş bir türdür. Bu belirsizliğin tüm özelliklerini tajır. Kimi eleştirmene "bozıık" gibı gelen gramerinden, hayal edileni hikâye etme arzusııyla ampirik gerçeği nakletme zorunluğu arasında konumlanmış ;jslubuna kadar roman, bir epistemolojik belirsizliğin ürüniıdür. Ozellikle bilgi söz konıısu olduğunda belirsizlik, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir kültürde meşru sayılmamıştır. Sonu«,'ta roman kendini, yani var olmayanı anlatma hakkını, sürekli savunmak durumunda kalmıştır. Roman tııründc hep ön planda olan, ro Jale Parla yapıtındd 19 yuzyıl Turk romanlarının otorıter ve tum toplumsal reformlst cıkıslarına rağmen ahlakcı ataerkll normların cercevesınde kalankonumlannı ayrıntılı bir bıomde ıncelıyor Parlanın Turkce romanlara felsefı yaklasımıvla. kıtabın metodolojısı Turk elestırısı lcın bir "ılk" olusturuyor (Fotoğraf Ibrahım Cunel) Jale Parla calısmasında Namık Kcmal le baslatılan Turk romanı nın dunyavı aprıorıst bir epıstemolojık cerceveden goıen eskı ve egemen eDistemeloııvı vddsımadan Batı modellerını ornek alarak uretılmib metmler oiduğunu gosterıyor man şahıslarının konuşma ve davranma hakkını siirekli çiğneyip, kimi zaman bir öğretmen ya da ebeveyn edasıyla, parmak havada, onları sansür edip okura müdahale eden anlatıcı, tünin onmaz l)i<,imde yargıcın karşısında bulunduğunun ve kaçınılmaz toplumsal yargıya, ancak kcndi anlattığına müdahale eden bir anlatıcı figüründe yargıyı içselleştirerek karşı koyabildiğinin ifadesidir.Anlatıcının temsil ettiği ahlaki yargı, romanda gerçekligin temsili, aynı zamanda romanın nasıl okunacağının izleklerinden biridir. Bir yandan gerçek dışı olduğu öne sürülen bir anlatıya gerçekligin en katı boyutunu ahlaki yargıyıgetirip hikâyeye gerçeklik atfederken, öte yanda bu yoldan, istediği en ahlakdışı davranışları hikâye etme hakkını kazanır: Anlatıcı, ahlakdışı davranı^ı neyin yapılmaması gerektiğini göstermek için anlatıyordur Okıır, anlatıcının yanında, anlatılanlann karşısında tavır alacak, hayatını ronıana benzetmeyeceklir. Anlatıcı istedigi kadar anlattığıyaşantıvı iktidaraçısından dcğerlendirsin, olanlar yine de olur: Müdahale yÜ7Ünden zaman zaman kendimizi kahramanların scrııvenlerıne kaptırmasak da, Ali Bey'in Mahpeyker'in kollarında zevkten nasıl mahvolduğunu, Val mont'un erdemli Bayan de Tourvd'i nasıl ba^lan çı kardığını, Cüarıssa nın eteği bıraz sıyrılıp da avak bileklerı goziıktıığunde Lovelate'ın yüreginin nasıl <,ar[Hiğını keyıflc okuruz. Romanın uzıın siire meyen özelliği, şehvet ve günah hikâyelerini didaktik ahlaki örtü altında sunmasıdır. Didaktik çerçeveyi sağlayan da otoriter, okuruna hep aynı şeyi söyleyen anlatıcıdır: "Burada yaşantılarını naklettiğim gençler gibi yoldan sapmayın." Bu mesaj verildigi an, anlatmak ve okumak artık ne yaptıgını bilen ve eşit iki yetişkin arasında geçen bir ilişki olmaktan çıkar, bir öğretmenöğrenci, daha doğrusu, konuların mahremiyeti göz önüne alındığında, bir babaoğul ilişkisine dönüşür. Jale Parlanın Babalar ve Oğullar: Tanzimat Romanının Epistemolojik Temelleri adlı kıtabı, 19. yüzyıl Türk romanlarının otoriter ve tüm toplumsalreformist çıkışlarına rağmen ahlakçı ve ataerkil normların çerçevesinde kalan konumlarının aynnıılı bir incelemesi. Türkçe romanlara lelsefi vakla^ımıyla, kitabın metodolojisi Türk eleştirisi için Hr "ilk" oluşturuyor. Ayrıca kavramsal sorumluluğu, eleştirel çerçevesinin genişliği, metin çözümlemelerinin ayrıntı derecesi yanı sıra ülkemizde eleştirmenlerin sessizce ve belki de üzerinde du^ünıneden birbirinden ayırdığı bazı kavram ve metin tiplerini bir araya getirmesi de (Kuran'ın bir metin olarak epistemolojisi, bu ınetinle roman metinleri arasındaki bağlantı; nakl, hatlis gibi İslaııı bilimleıinın bu Shakespeare'in Türkçe'ye ç evriliijindc r ol oynaya bilcceği), bu kiıabı, kanımca, herkes için "zorunkı okıım.ı" kılıvor. Hem de dikkatlı, satırsatırbiroku S A v F A 6 CUMHURIYET K I T A P S /H y / 6 1 i