Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ R İ N G E L E M E K İ T A B Mllis güçleri Osmanlı Imparatorluğunda Yaya Müscllem Taycı Teşkilatı, XV. ve XVI. yüzyılda Sultanönü Sancağı, / Halime Doğru, Eren Yayıncılık, İst. 1990. MEHMET ALİ KILIÇBAY Iranlrak Savası sonrası Iran şehitllğl Bir kadının objektifinden savaş manzaralan Şiddetten kalan dehşet Fransız gazeteci Christine Spengler savaş muhabirliğine soyunan sayılı kadınlardan biri. Spengler yeni yayımladığı "Savaş ve Kadın" adlı kitabında savaş manzaralan sunuyor. Dcn ilk futoğrafımı çektiğim zatnan doğdum" diyor Christine Spengler. Spengler, henüz bir edebiyat fakültesi öğrencisiyken savaş muhabiri olmayı kafasına koymuş. Beltast'ta başlayan mııhabirlik serüveni, Vietnam, Nikaragua, Batı Sahra, Kamboçya, İran ve Lübnan'la sürmuş. Spengler objektifiyle şiddeti kanıt S A YF A 2 ıın lamayı amaçlıyor adeta, fotoğraf makinasına duygusuzca sarılıyor ve zamanı durdurııp 'an'ları ölümsüzleştiriyor. Savaşın mahvettiği Beyrut sokaklarıyla, metrıık mekanlarda dans eden Batılı insanları görüntiiledtği fotoğrafları, yaşanan çelişkiyi olanca çarpıcılığıyle gözlerimizin önüne seriyor. Spengler siyahla beyazı yakalıyor aynı anda: Tahran'da mini etek giymiş devrim milislerinden, öldürülen babasının ardından ağlayan çocuğa kadar 'dehşet' hep var fotoğraflarında. Savaş muhabirliğı serüvenine katılan sayılı kadınlardan biri olan Spengler, bir siire önce Fransa'da çıkardığı "Savaş ve Kadın" adlı kitabında savaş manzaralan sunuyor. "Savaş ve Kadın" deneyimin ve ölüm karşısındaki tepkinin kitabı. D Tarihinin dünyanın en biiyiik tarihi olduğıına (buyük tarih ne demekse), yalnızca şan ve şcrclten ibaret olduğıına iman eden insanlanmızın, tarih biliıninde meydana gelen gelişmeler doğrultusunda, siyasal tarihten iktisadi ve toplumsal tarihe doğru geçiş yapabilmelerinı beklemek için vakit henüz erkendir. Ancak aynı geçışi tarihle "bilimsel" ve meslek olarak ilgilenen çevrelerden beklemenin zamanı gelmiştir ve geçmektedir. Bu cemaatin biiyiik kitlesi henüz, eski gelenek içinde "hızlı değişenin tarihi"ni, yani siyasal olaylar tarihi yapmakla meşgul olmayı sürdürmektedir. Böylesine bir ortam içinde, geçmişimizin toplumsal ve iktisadi özelliklerini araştırmaya yönelik çalışmalar bizi hem umutlandırmakta hem de sevindirmektedir. öte yandan, Türk tarihçilığinin en güduk kalmış yanlarından biri de monografik çalışmalardır, yani dar mekân ve zamana ilişkin tarihsel araştırmalar. Bu konuda da bir zihniyet kilitlenmesi söz konusudur. Geçmişimizin monografik yapı taşlarını oluşturmadan, hemen sentez çalışmalarına girişme gibi bir acelecilik göstermekte ve ortaya son derece teonk genellemelerden oteye gitmeyen, sözümona "Osmanlı kimliği", "Türk kimliği" gibi aslında şu aşamada ulaşılması olanaksız bütünlükler oluşturuyoruz, daha doğrusu "icat" ediyoruz. Osmanlı devletinin beylikten iınparatorluğa dönüşme süreci içinde, bir cins milis gucu olan, yani özgür insanların belli sürelerde yarımzamanlı askerlik yapmalarından kaynaklanan yaya örgütünden hemen tüm Osmanlı tarihleri söz etmektedir, ancak bunların nasıl bir toplumsal formasyona denk düştükleri ve iktisadi temellerinin neler olduğu hemen hiç incelenmemiştir. Oysa, mi.is gücünden devşirme ve sipahiye dayalı, tamamen başka bir askeri örgütlenmeye geçişin hem nedenleri hem de sonuçlan Osmanlı iktisadi ve toplumsal tarihte aranması gereken derin köklere sahıptir. Halime Doğru'nun bir doktora tezi olarak kaleme aldığı "Osmanlı İmparatorluğu'nda Yaya MüsellemTaycı Teşkilatı" adlı kitabının asıl ılginç yanını alt başlığı oluşturmaktadır: "XV. ve XVI. Yüzyılda Sultanönü Sancağı." İşte böylece karşımızda iyi bir monografik çalışma olduğıınu, bu alt başlık müjdelemektedir. Nitekim Halime Doğru, kitabında bu milis güçlerinin idari yapılanmajarını incelediği kadar, hatta ondan daha fazla, XV. ve XVI. yüzyıllardaki Sultanönü sancağının nüfus, toprak tasarruf biçimi, gelir durumu, vergi yapısı gibi konuları incelemcktedir. Geniş bir arşiv kaynağına dayanılarak yürütülen bu çalışma, Osmanlı tarihinin "mutfağı"na yönelik, iddiasız (çünkü sentez yapmıyor), ama değerli bir katkı niteliğindedir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 61