05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

'Uyuyan Adam, Georges Perec'in dilimizde yayımlanan ikinci kitabı G E Ç M I Ş İ E L E C E 61 Bir dehanın yaşam öyküsü MELİH CEVDİT ANDAY Uyumayan bir kuşak Uyuyan Adam / George Perec / Çeviren: Sosi Dalanoglu / Metis Yayınları, İst. 1990 128 s. / 8.000 TL. / CKK Kod No: 079.105 SIRMA KÖKSAL Albert Camus 1957 yüında Nobel Edebiyat ödülü'nü aldığında yaptığı konuşmanın bir yerinde şoyle demektedir: "Şiiphe yok her kuşak, dünyayı yeniden düzcnc koymak görevinin kendisine verildiğini sanır. Benim kuşağım hiç değilse bunu yapmayacağını bilmektedir." Camus, bir savaşın kiyısında doğmuj, bir başka savaşta ise gençliğini yitirmiş kendi kuşağı adına haklıdır kuşkusuz. Bu kuşağın görevi, Camus'nün de belirttiği gibı, "bile bile yalan söylememek ve insanın insanı ezmesine karşı koymak" yoluyla, dünyayı eşiğine geldiği parçalanmaktan alıkoymaktadır. Ancak aynı yıllarda bir başka kuşak dünyayı yeniden düzene koymak için yola çıkmıştı büe. Bir on yıl içinde, kendine verildiğine inandığı bu görev ıçın en cüretkâr tavırlan !>e.gilemekten kaçınamayacak, sonuçta da dünya tarihinde ilk kez, gençlık eylemleri tüm yer yüzünü boydan boya saracaktı BUdik öyküdür Savaş yıkıntıları arasında büyüdüler, Batı'nın yenı yükselişınin yakın tanığı oldular, barış adı altında işlenen cinayetleri görduler vs... Belki de üzerinde en çok durulmuş kuşaktır 68 kuşağı. Tüm incelemeler, bir iki değışıklikle hep aynı sıkıcı teraneyi yineler, bu gençlik eylemlerinin kıtlesel yanını didikleyip durur. Şurası kesin bu saptamalarda doğruluk payı ço4 yüksek, ancak hep bir şeyler ya atlanıyor ya da üstünkörü geçiştiriliyor... Aslında her şey ta 60'ların başında mini etekler, yüksek ökçeler, Fransız yazar George Perec uzun saçlar, gitarlarla başlamıştı. Dönemin başmda Londralı bir kıza kendi kuşağını en çok ilgilendiren şeyin ne olduğu sorulduğunda karşılığı tek kelimeydi: Elbiseler... Aşağı yukarı aynı on yıllık dönemde, Paris'teki Cezayirli öğrenci kendi ülkesinin geleceğini tanışıyor, tartışıyor, tartışıyordu, Che, KüV l YAS ADAM Avusturyalı ozan ve oyun yazarı Franz Grillparzer, Mozart'tn ölümü üzerine yazdığı şiire şöyle başlıyor: Sonsuz siikunu hulduğu mezarını bilmeseniz de Nedendir korkunuz a dostlar? Ölme Ji ki o Bütün kalplerde, tam anlamıyla aramızda Saflarıtnızda yürüyor bizlerle. Mozartolayı, gerçekten düşündürücü, dahusı şaşırtıcıdır. Bu büyük ustanın ölüraüııun 200. yıldönümü dolayısıyla müzik yazarı dostum sayın Faruk Yener, yazdığı "Bir dehanın yaşam öyküsü MOZART" adlıgüzelkitabına, kiminolduğunu bUmediğinı şu ilginç yommıı almış: "Nereden geldiğinc akıl erdirmek güçtur. Elde ölümsüz eserlcri ve istihza ilc örülü mektuplan var. Mezarı bilinmez. Resimleri birbirine pek bcnzemez. Düşup kırılan alçı maskı bile bulunmaz. Bir başka gezegene gidiyordu, yolu dünyamıza düştü, insanları mııtlu etmek içın besteledi; umut, neşe ve iyimserlik dağıttı, 36 yıl sürenkonukluğusonaerinceyinegeldiğigibigitti." Başka ne denir! tlkçağa, ortaçağa ve modern çağa damgalarını vurmuş olan Homeros, tsa ve Shakespeare de birer bilinmez deha değil rnidirler? Onların yaşamlarını da kadet bizden saklamıştır. Ama gene de en iyi onları biliyoruz. Bir sanatçıyı bize yakın kılan onun bıraktığı yapıtlardır. Ne mutlu bize ki, Mozart'ı duyabiliyor, dinleyebiliyoruz. Dünyamız onsuz kalsaydı yüce kjvuncı tadamazdık. Sayın Faruk Yener, kitabının sonuna " Yararlanılan Başlıca Kay naklar" adlı bir sayı'a eklemiş; baktıtn da, sayın Nadir Nadı'nın "Dostum Mozart'ından başka bır kıtap yok bizim kitaplığımızda. Detnek bu büyük sanatçıya gereğince yakınlaşmış değilizdaha. Dileyelim ki, olümünün200. yıldönüınü dolayısıyla gerçekleştirilecek sanatsal ve düşürtsel eylemler bu açığı az da olsa kapalabilsin! Bu bakıtndan dostum Faruk Yener'in kitabını sevinçle karjıladım, kendisini kutlarım. Goethe şöyle demiş Mozart ıçın: "Mozart müzik sanatında ulaşılmazlığın sinıgesidir. Şiirde Shakespearc'in olduğu gibi. Onun sanat evrenindebelirişiaçıklanması olanaksız bir mucizedir." öteki ürılülerin söylediklerine debirgözatalım: Mozart "Ben daima Mozart'ın en tutucu hayranı olduın, !>on nefesime kadar öylekalacağım." Ludwig van Beethoven "Mozart, ölümsüz Mozart! Ruhumuza daha iyi bir yaşamın ışığını nasıl da yaydın." FranszSchubert "Sonuçta beklenen oldu ve Mozart asıl Alman müzikii oyunun halka dönük özelliğini, büyük Alman operasının temçl düşününü 'Sihirli Flüt'le buldu. Bu eserin onemini belki hcr Alman bilinçlendiremez. Ama kısaca söylemek gerekirse gerçek Alman operası bu esere dek yok say dabilir ve varhğ ı ise bu eserle başlatılabilir." Richard Wagner "Her zaman ıyilikten, güzellikten söz eden, kendi yaşamının en kdtümser anlaruıda bile kiroi zaman biraz acı, biraz buruk da olsa gülümscycn, ama hiçbir zaman küsmeyen üstün bir sanatçıdır Mo/art." Nadir Nadi ba'daki bakanlık koltuğunu bırakıp, Bolivya'da "kutsal bır göreve" gidiyordu, Deniz Gezmiş 1Ü Rcktorü'nün masasına bir sıçrayışta çıkıveriyordu, San Iransisco'da çiçek çocukları savaş yerine sevişmeyi öneriyordu, Beatles Hindistan'ı, Rolling Stoncs Fas'ı keşte çıkıyordu, Kızıl Danny Fransız polisiyle başını derde sokuyordu. Amsterdalı öğrenci fabrikalarda çalışmay a gid iyordu, George Perec ise tarih öğrenimini yarıda bırakıyordu. Tüm bu politik ve apolitik eylemlerin ardında ise aynı ortak duygu vardı, herkes kendi bireyi adına karşı çıkıyordu, kitlesel olanda bile göze çarpan buydu. Mantıklıydılar ve imkânsızı istiyorlardı, çileci ahlak öğretilerinde imkân sız olanı, bu dünyada gerçekleşecek olan utançla lekelen'memiş bir mutluluğu. Gün, cinsel devrimin, komünlerin, dünyayı yeniden biçimlendirmenin günüydü. lnsan olarak dünyaya "yazgılı" gelmiş olmanın yükünü değil, bire yin bilinçle seçmiş olduğunun bedelini ödemek istiyorlardı. Kahramanlıkları tarıhteki kahramanlıklardan bu bakımdan ayrdıyordu, ne salt maceracı, ne de dikkatli planlamacıydılar, yalnızca insana inanmak cüretine sahiptiler. Bu açıdan bakıldığında, antikitenin yarıtanrılarınıçağrıştırıyorlardı. tncelemelerde sık sık unutulan da budur. Bu eylemlerin bir ölçüde de rastlantısal olduğu duygusu. Perec ise benim kanımca "büyük" bır yazar olmaktan uzak. Bir de üstelik, Ezop Masallan gibi kitaplarını birer kıssadan hisse ile bitirmeyi sevıyor. Türkçcdcki bir önceki kitabı"şeyler"i Marx'tan yapılan bir alıntıyla biıirmişti, yeni kitabı "Uyuyan Adam" ise bu ke/ kendine ait bir "nutuk" ile bitiyor. Ancak yine de satırla rının arasında tuhaf bır ritm dolaşıyor, 68 gençl i ğinin ritmi. Belki de bu "ders veren" tavrının okuyucuyu fazlaca rahatsız etmemesinın nedeni, çağınının gerçekçı lik anlayışını ve dünyayı değiştirme girışimlerini yansıtması. Kuşağının kidesel eylemlerini, kahramanlıklarını anlatmamakla bırlikte, tüm duygusunu ele verıyor. Az parayla geçınen, tüm kuramları yeniden gözden geçiren, sürekli bir arayışı canlı tutan, ancak sonunda dağlarda vurulan, idam sehpalarına sürüklenen, sesi boğulan, örselenen, yaralanan bir kuşağı tanımak, hem de akademik incelemelerle değil, duygusuyla tanımak isteyenler için çok özel tatlar içeriyor "Uyuyan Adam". D S A Y F A 5 CUMHURİYETKİTAPSAV/53
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle