18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çizer Haslet Soyöz "Uzun Hikaye"sini anlattı 'Aslında kısa hikâytf V •• ! P O R T R E H A S L E T S O Y Ö Z Uzun Hikâye / Haslet Soyöz / Yılmaz Yayınlan / İst. 1990 / 158 s. / 10.000 TL / CKK Kod No: 055.055 HÜSMN YAŞAR Son zamanlarda birbiri ardı sıra yayınlanan Mehmet Çağçağ'ın "Harala Gürele"sı Gani Müjde'nin "Peynir Gemisi", (lihan Demir ci'nin "Geyik Muhabbetleri", Tııncay Akgün'ün "Bezgin Bckir"i, Hasan Kaçan'ın "Eşek Herif'ı, Atilla Atalay'ın "Usulcacık"ı, Kamil Masaracı'nın "N'olcak Halimiz Şimdi"si, Kemal Gökhan'uı "12 Ryliil Önccsine Dönmek İstiyorum"una Haslet Soyöz'ün "Uzun Hikaye"si eklendi Uzun hikâye derken Haslet Soyöz, uzun sandığımız hikâyelerımizin, aslında "kısacık" şcylcr olduğunu sezdiriyor bi/.e. Her şey var "Uzun Hikaye"de, aşk, hayat pahalılığı, politika, hayvanlar, insanlar, kurumlaı, ozon tabakası, sigara, TSK, Milli Rğitim, iş adamı, seyyar satıcı ve daha bir çokları. Dahası hayatımızın, bir yanlışlıklar, saçmalıklar, inanılmazlıklar tragedyasına dönüşen hayatlannıızın, kısacık özetleri var, Cumhuriyet okurlarınm bildiği, tanıdıgı bir imza Haslet Soyöz. Bant karikatürlerini Cumhuriyet te ilk yayımlayanlardan biri de o. Kendisiyle uzun hikayelerimize dair bir söyleşi yaptık. "Uzun Hikayc" Milliyet'in ilan sayfasına çizdiğiniz "Art direktör'deki bant karikatürlcrinizi içeriyor. İlan sayfasına çizmck nercden aklınıza geldi? 1982'den bu yana Milliyet'tc çalışıyorum. Artık aileden biri sayıyorum kendimi, bu nedenle de gazetede girip çikmadığım hiçbir ycr, üzerinde düşünmediğim hemen hıçbir şey yok gibidır. Buradakı ilancı arkadaşlarla yakın dosthjğum var. O sıralarda ilan sayfası için ycnilik düşünüyorlardı. "Absurd" bir şey olabilirdi Bant karikaturü önerdim. Hem ilan sayhısını ilginç kılacaktı hem de benim için bir değişiklik olacaktı. İlk gunlerden sonra tepkiler alınaya başladım. Hatta Rahmi Koç'tan bir mektup uzun hikaye geldi 'sana daha iyi bir yer veremiyorlar mı' diye. Oysa benim için nerede yayımlandığı önemli değil, okunması önemli. Art Direktör'ü çizmcyi de bıraktınız, neden? Yeni bir şey var mı gündeminizde ? Art Direktör'den sıkıldım. Dönem dönem ara vermelerin çok yararlı olduğu düşüncesindeyım. Ben htp gazetelerde çalıştım ve biliyorum ki her gün çizmek insanı zorluyor, rutinleştiriyor. Kötü ijler üretip kendine yabancılaşıyorsun. Aynı şeyleri yapmaktan hoşlanmıyorum, bu nedenle de ^imdiye kadar çızgi roman, vinyet, politik kari' katür, illüstratüre portre ve renkli hikâye gibi çok çeşitli işler yaptım. Ama beni asıl yansıtan çizgi renkli hikayelerimdir, bu da en zoru. Çünkü, nasıl insan her gün şiir yazamazsa, bunu da yapamaz. Şimdi, yine ilan sayfasına, (,ük değişik bir şey yapacağım. Karşılaştığım, tanıdığım, konuştuğuminsanlarıçizeceğim.Günlükyazargibi. Bildik bir söz vardır: "Türkiye'de espri yaratmak için hiç zorlanmıyoruz, hayatımız espri" diye. Sizce de öylemi? Bu süzü yaratan toplumdaki çelişkiler, ama her toplumda çelişki var, bu sadece bize has bir şey değil. Çok yetenekli çizerlcrinıiz var fakat "bazılan" tarafından yanlış yönlendiriliyorlar. Bu insanlar ileride arkalarına dönüp baktıldannda elle tututur hiçbir şey göremeyecekler. Ben de aynı durumdayım. 74 yılından bu yana çıziyorum, ama sana gösterebilieceğim sadece İO40 işim var, diğerleri hep güncel işler. Yazık. 70'li yıllarda çizerlerin hepsi 'YAZISIZ' çizerck çizginin mizahını yapardı. Şimdi de birçpk insan çiziyor, ama hepsi de günlük, yerel espriler. Bu ülkede yaşayanlar dışında hemen hiç kimse onların dilinden ve çizgisinden anlayamaz. Yapılan işin bir değeri yok çünkü. Bizde " Abdülcanbaz" dışında kayda değer bir başka çizgi roman yok. Bunun nedeni ncdir sizce? Türkiye'de çizgi roman yapmak, tek başına bir film yapmaya benzer. Senarist sensin, kameraman sensin, yönetmen sensin üstclik oyuncu da sensin. Oysa Avrupa'da bu işin sanayisi oluşturulmuş. Altan Rrbulak'ın Fransa'dan dönüp de Red Kit'in yayımlandığı dev binayı hayretle anlatıjını hatırlıyorum. Orada senaryoyu iki yılında Burdut'da doğdu. Babasının mcmuriyeti dolayısıyla Malatya, Erzurum, Turhal, Trabzon'da bulundu, Değişik okullarda liseyi bitirdi. (Jazi Eğidın Resim Bölümü'nden ikinci sınıfta ayrıldı. İlk olaruk Ankara Sanat Tiyatrosu'nda bir sergi açtı. 1975'de Ankara Mühendisler Odası'nın dergisinde çizmeye haşjadı. tstanbul'a gelerek Politika, Vatan, Dünya.Cumhuriyet gibi gazetelerde; Çivi, Demokrat dergilerinde çizdi. 12 Eylül'de Denıokrat kapanınca iki yıl işsiz kaldı. 1982'de Milliyet gazetesine girdi ve halenaynıgazetedeçalışmakta. Şimdiyedeğinüçkitabı yayımlanan Haslet Soyöz'ün "Uzun Hikâye" dördüncü kitabı. üç kişi yazıyor, asıl ressam çizgiyi çiziyor, taramaları başkası yapıyor, çok iyi taklit yapabilen çizerler çalıştırılıyor. Bunlar hep finans sorunu. Örneğin Turhan Selçuk Abdülcanbaz'ı devam ettiriyor olabilirdi. Kcndi çizgisine yakın profesyonel çizerler bulabüseydi, onlaru para verebilseydı devam ederdi. Biz çizerler tek başınayız. Ben bir günlük çalışm'amla bir sayfa bile çizemem. Belli bir sunuşu olmayan, içerik yyksunu, ö/.gün çizgisi olmayan pehlivan tefrikaları, Kara Murat'lar var, ama ciddiyeti yok. "Uzun Hikaye"yi okuduktan sonra Haslet Soyöz'ün kişiliğiyle ilgili bir çok ipucu yakaladığımı hissettim. Örneğin hayatı ciddiye almıyorsunuz! Hiç ciddiye almıyorum. Her şey o kadar saçma geliyor ki; doğmak, büyümek, evrendeki bunca mükemmellik saçma. Sonu ne? Nereden geldik, Nereye gidiyoruz? Tamam hep iyiye gidiyoruz, ama en iyi ne? Tüm bu söylediklerimden hayatı sevmediğim anlamı çıkmasın. Toplumcu olmadan önce "bir şey" olmak gerek, "kendini tanı kendine dön" diyorsunuz. Ben esprilerimde bir diyalog kuruyorum. Bu budur diye iddia etmiyorum. Duvar yazısı değil bunlar. Kendini tanımayan insan, biriyle paylaşabilir mi hayatı? Ben daha az çizip daha çok düşünüyorum. Kendimi tanımazsam anlatamam, yazamam, konuşamam. Şimdiye kadar hep bireyselliğimizi arka plana attık, Örneğin Ankara'da öğrenciyken Türkiye'nin en modern yurdunda kalıyordum. Her 15 günde bir, orkestra gelirdi moral geccsı düzenlenirdi. Biz bunu protesto ederdik. Benim hiç kız arkadaşım olmadı o yaşlarda. Sevgilinin elini tutmamn mutluluğunu yaşasaydık, terkedilmenin acısını yaşasaydık kendi kendimizc yönelebilirdik. Bizim kuşak otuzundan sonra bu noktaya geldi. Bu dabır sürü problem yaratıyor. D Haslet Soyöz "Ben espnlerimde bir diyalog kuruyorum. Bu budur diye iddla etmiyorum." (Fotoğraf: Ibrahım Gunel) S A Y F A 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 53
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle