18 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Pars Tuğlacı, kitabında siyasi tarihle birlikte ilgili dönemin sosyal ekonomik ve kültürel tarihini de sunduğunu belirtiyor. Atatürk Türkiyesi üstüne MEHMET BULDAN ars Tuğlacı'nın Çağdaş Türkiye adlı yapıtı, kısa süre önce çıkan üçüncü ve son cildıyle tamamlandı. İlk cildi 1987'de, ikinci cildi 1989'da yayımlanan Çağdaş Türkiye, ansiklopedi boyutunda, kuşe kâğıdına basılmış 1974 sayfadan oluşan ve alışılagelmiş tarih kitaplarına pek benzemeyen bir inceleme... Pars Tuğlacı, yapıtına ilişkin sorularımızı yanıtladı: "Çağdaş Türkiye"de Türkiye tarihinin hangi dönemini, nasıl bir yöntemle incelediniz? "Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı amaçlayan Türk halkına sunduğum bu yapıtın tamamlanan bu üç ciltlik bölümü, Milli Mücadele'den başlayarak Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk 15 yılının sonuna kadarki çok yönlü ve belgesel tarihini oldukça ayrıntılı bir biçimde içermektedir. "Atatürk Türkiyesi"ne ayırdığım bu yapıt, 18 bölümden oluşuyor. Tarihimizin çok çeşitli evrelerini göz önünde bulundurarak yaptığım araştırma ve incelemeler sonucu yapıtta iç ve dış siyaset, ülkemizle yabancı ülkeler arasındaki her türlü ilişkiler, yönetim sistemi ve müesseseler, Batıhlaşma hareketleri, ekonomi, eğitimöğretim, sanat, edebiyat, basın, vayın, ulaştırma, haberleşme, askerlik, spor gibi bölümlere yer verdim." Birbirinden çok değişik alanlara eğilmek güç olmadı mı sizin için? "Birbirinden çok değişik alanlara eğilmek tabii ki pek kolay iş değil. Ne var ki yaradılışım itibarıyla zaten kolay işlerden hoşlanan bir kişi değilim. Tarihimizi doğru ve tarafsız yazmanın çarelerini ar'adım hep. Ilgilendiğim konunun asıl kaynağını bulmaya çalıştım. Bütün yapmak istediklerimi kısacık bir ömre sığdırmanın zorluğunu yaşadım. Bununla beraber dil ve tarih araştırmacılığı yoluyla insanlığa ve dünya kültürüne katkıda bulunmuş sayılırsam mutluluk duyacağım." Yapıtın hazırlığı sırasında nerelerde, ne gibi incelemeler yaptınız? "Takdir buyurursunuz, tarih masa başında yazılmaz. Yalnız mevcut basıh kavnaklardan yararlanılarak derlenerek yazılan tarih asia yeterli ve doyurucu olamaz. Bunun bilincini taşıyan biri olarak eski ve yeni tarihimizi yazmaya karar verdiğim zaman, kendime bir yol çizdim: Günümüze kadar Türkiye'yi konu alan Türkçe ve yabancı dilde yayımlanmış kitap, gazete ve dergileri taramak; Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki belgelerin tasnif edilmiş bölümünü gözden geçirmek; ülkemizin ve yabancı ülkelerin kütüphane ve müzelerinde araştırma yapıp malzeme toplamak gayretini gösterdim. 'Çağdaş Türkiye'nin hazırlığı sırasında dolaştığım 30'u aşkın ülke arasında Sovyeder Birliği de var. Dünyanın ikinci büyük devlet kütüphanesi olan Moskova'daki Lenin Kütüphanesi'nde gerek Osmanlı gerekse cumhuriyet tarihimizle ilgili çok malzeme bulabıldim. Ayrıca aylarımı harcayarak 19231938 yılları arasındaki Cumhuriyet gazetesi nüshalarını tek tek taradım. Bulduklarımı adı geçen yapıtımda dipnotlar halinde belirttiğim kaynaklarla birlikte değerıendirdim. Ekmeği fırından almayı yeğledim hep. Örneğin tari Pars Tuğlacı'nın hazırladığı 'Çağdaş Türkiye'nin 3. cildiyaytmlandı P he mal olmuş bir kişinin biyografisini yazmadan önce üşenmeden mutlaka o kişinin kendisine başvurmaya özen gösterdim. Böylece hem kişiyi yakından tanımış, hem de mevcut basıh kaynaklardaki yanlışlıkları ve eksiklikleri önlemiş oldum. Bu arada değerli foto muhabiri arkadaşım Ara Güler'le Ankara'da bir otelde karargâh kurduğumuz oldu. Gerek orada gerekse İstanbul'da 1970 yılından beri hayatta bulunan ve tarihimiz için önem taşıyan kişilerin fotoğraflarırun çekiminde bana canla başla yardımcı olduğu için kendisine minnet ve şükran duygularımı belirtmek isterim. Ne acıdır ki resimleri çekilenlerden birçoğu bugün hayatta değil." Bunca ayrıntılı ve özverı ısteyen araştırmalarınız sırasında engelleyici tutumlarla karşılaştığınız oldu mu? Gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında yıllarca ve aralıksız sürdürdüğüm araştırmalar sırasında hiçbir engelerastlamadığımısöyleyebilirim.Hattadiyebilırim ki her yerde "ayrıcalıklı araştırmacı" muamelesi gördüm. Örneğin Paris'te, Bibliotheque Nationale'de (Ulusal Kütüphane) uzun süre yaptığım araştırmaknmdan birinde, istediğim malzemelerın pek fazla oluşundan dolayı onları okuma salonuna taşımak yerine, yöneticiler, benim kitap ve süreli yayınlar mahzcnine inip orada araştırmalarımı sürdürmeme izin vermişlerdi." Yapıtta ilk kez ele alınan, daha önce üzerinde durulmamış olaylar, konular var mı? "Bugüne kadar yayımlanan ve genel anlamda ülkemizin tarihini konu alan kitaplar çoğunlukla siyasi tarih içeriklidir. Oysa Çağdaş Türkiye, siyasi tarihle birlikte ilgili dönemin sosyal, ekonomik ve kültürel tarihini de çeşitli bölümler halinde sunmaktadır. Bu açıdan artık okur, siyasi konuların dışındaki her konu için ayrı kaynağa başvurmak zahmetine katlanmayacaktır. İşte bu yapıtın en önemli ve yararlı özelliği budur. Çağdaş Türkiye'nin görsel malzeme, özellikle fotoğraf yönünden epey zengin olduğu görülüyor. Bu malzemeyi hangi kaynaklardan sağladınız? "Daha önce de değindiğim gibi Türkiye'nin çeşitli bölgeleri dışında dolaştığım 30'u aşkın yabancı ülkede müze, kütüphane ve arşivlerde yaptığım geniş çapta araştırmalarım sırasında edindiğim sayısız malzemeyi kullandığım yapıtlarımdan biri de Çağdaş Türkiye'dır. Resim ve fotoğrafların göze ve akla hitap eden malzemeler olmalarının yanı sıra tarihin belirli evrelerini zaman, mekân ve olgu bakımından yansıtmaları açısından belgesellik taşıdıklarından, yapıtlarımda bunlara yeteri kadar yer vermekten kaçınmıyorum." Ülkemizde tarih yazımında karşılaşılan başlıca güçlükler neler? Bunların üstesinden nasıl gelinebilir? "Bilindiği gibi tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazılan tarihin hayal ürünü olmaması için mutlaka bir olgunun başlangıç noktasını, asıl kaynağını araştırıp bulmak gerekır. Böyle bir sonuca da en azından, bir halkın, bir ülkenin tarih boyunca yaşamış olduğu olayların en sağlıklı göstergesi olan resmi kayıtların incelenmesiyle varılır. Ancak bugüne dek bu tam anlamıyla yapılamamış olduğundan, görkemli ve ilginç tarihimizin eksiksiz ve hatasız yazıldığını söyleyemeyiz. Bir Türk Bilimler Akademisi'nin yokluğu önemli bir eksiklik sayılmalıdır. Günümüzde 810 milyonluk milletlerin dahi bilimler akademisi vardır. Ve ne gariptir ki bizim tarihimizi ilk yazanlar, buralarda yetişmiş akademisyenlerdir. Biz tarihimizi önce bu yabancılardan öğrenmiş bulunuyoruz. Bu arada bizde yetişmiş Cevdet Paşa, Ahmet Refik Altınay, İsmail Hami Danişmend, Rıza Nur, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Ömer Lütfi Barkan, Hikmet Bayur, Enver Ziya Karal, Tarık Zafer Tunaya, İbrahim Kafesoğlu, Osman Turan, Coşkun Üçok gibi sayılan pek az olan tarihçilerin, sırf kendi kişisel çabalarıyla Türk tarihçiliğine bulundukları değerli katkılarını minnet ve şükranla anıyoruz. Tarihimizi en doğru ve tam yazabilmenin tek yolu, devlet arşivimizdeki Osmanlı belgelerinin tümünün bir an önce tasnif edilerek gün ışığınaçıkarılmasıdır." • Pars Tuğlacı Yakup Kadri Karaosmanofllu ile CUMHURİYET KİTAP SAYI 21 S A Y F A 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle