25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

UNILOG ekibi Graham Priest ile birlikte İstanbul Üniversitesi’nde Prof. Dr. Şafak Ural soldan ikinci. 14 KimyaSöyleşi CBT 1483/21 Ağustos 2015 Araştırması kapak oluyor, ama TÜBİTAK cezalandırıyor! Prof. Dr. Engin Umut Akkaya ve ekibinin çalışması saygın kimya Dergisi Angewandte Chemie’ye kapak konusu oldu. Akkaya, kanser tümörlerinin fotodinamik yöntemlerle daha net anlaşılmasını ve tedavisini mümkün kılacak kapıyı açtı.. Akkaya’nın destekleme fonlarını ise TÜBİTAK keserek “bir yıl ceza” verdi! Engin Bey, Angewandte Chemie dergisinde bir araştırmanız kapak konusu olarak duyuruldu. Daha önce de yine itibarlı Journal of the American Chemical Society dergisi de başka bir araştırmanızı kapak konusu yapmıştı. Nedir bu araştırmalar, kısaca bilgi verir misiniz? Fotodinamik kanser tedavisi, kemoterapi, radyoterapi, ve cerrahi dışında, klinik potansiyeli olan bir tedavi biçimidir. İdeal olarak toksik olmayan bir fotoduyarlaştırıcı boya kullanılır.. Bu madde bedenden tamamen atılırken, sadece tümör dokusu tarafından tutulur. Bu bölge daha sonra dışarıdan ışıkla uyarıldığında, çok kısa ömürlü ama sitotoksik etkili, reaktif bir oksijen türü oluşur. Bu şekilde kanser hücreleri öldürülür. Çok önemli avantajları olmasına rağmen, yaygın olarak bilinmez ve uygulanmaz, bunun nedenleri vardır: Örneğin ışık, doku içinde fazla ilerlemeden soğurulur. Ya da seçicilik (normal hücrenin etkilenmeyip, sadece kanser hücrelerinin etkilenmesi) istendiği kadar iyi olmayabilir. Angewandte Chemie dergisinde yayınlanan (2015, 54, sayfa 5340) ve hakemlerin önerisiyle kapak için seçilen çalışmamızda, kanser hücreleri ile normal hücreler arasındaki farklardan birinden yararlanarak, seçici etkiyi artırdık. Böyle bir seçiciliğe ulaşılabileceğini, normal ve kanser hücre hatları kullanarak ilk kez biz göstermiş olduk. mı? Bu konuda başka çalışmalarınız da var öncü özelliktedir. Bu çalışmalarla, ancak üstün nitelikli temel bilim çalışmalarının, radikal dönüşümlere, terapötik paradigma değişikliklerine yol açacağını bir kez daha gösterdiğimizi düşünüyorum. Söz konusu iki dergide makale yayınlamayı ülkemiz bilim kurumları teşvik ediyor mu? Aslında bilimsel dergilerin çok azı üst düzeydedir. En yaratıcı, en yenilikçi çalışmaların çok ince elenip, titizlikle incelendikten sonra yayınlandığı bir kaç dergi vardır. Kimya alanında, Angewandte Chemie ve Journal of the American Chemical Society bu nitelikte iki dergidir. Birincisi 128, ikincisi ise, 137 yıldır yayın hayatındadır. Son yıllarda Nature Chemistry dergisi, az sayıda makale yayınlasa da, önemli bir dergi olmuştur. TÜBİTAK’ın bir süredir yürüttüğü bir yayın teşvik programı var. Niteliksiz yayınları teşvik eden, hatalı ve cahil bir yaklaşım. Araştırmalarınız ne düzeyde destekleniyor? Bu benim için özellikle hassas bir konu. Desteklenmiyor. Bilim alanında bir sıçrama yapacaksak, bu, daha fazla cihaz alımı ile, hiç bir işe yaramayacak “merkez”lerin oluşturulması ile, hele hele zavallı tabela üniversiteleri ile olmayacaktır, sadece, parayı şuursuzca saçıyoruz. Aslında olması gereken ise vizyondur, bilim geleneğidir, liyakat esaslı değerlendirmelerdir. Seçkin bilim adamlarına verilmesi gereken, yaratıcılıklarını besleyen ve onları özgürleştiren desteklerdir. Bu kişilerden öğrenmektir. Bilime siyasetçiler değil, bilim adamları yön çizebilir ancak. TÜBİTAK destekleri yeterli değil mi, bu konuda eleştirileriniz olduğu anlaşılıyor. TÜBİTAK ile ilişkilerimde hep hoş görülü oldum. Çok fazla bir şey beklemedim, ve beklediğimden de azını verdi TÜBİTAK. Örneğin, mühendislikuygulama çalışmaları “bilim” olarak algılatılıp, bunlara ve içinde sadece cihaz bulunan “merkezlere” sınırsız destek veriliyor.. Tabela üniversitelerinde, sadece “rahat bir memuriyet” olduğu için akademik hayatı seçen kişilerle, aynı destek koşullarına ve aynı kısıtlamalara tabii oldum. Uzun yıllar bana aynı anda iki proje verilemedi, var olan fonların eşit dağıtılması gerektiğini düşündükleri için. Ancak geçen yıl, hoşgörümün sonuna geldim: Niteliksiz hakemlerin, kötü niyetli orta kademe yöneticilerin, bilimden ve etiğinden habersiz birimlerin marifetiyle bana, hakemler ile tartıştığım için, uydurma gerekçelerle ceza verildi. Sonradan anladım ki, düzgün iş yapmaya çalışan herkese kötü niyetle cezalar yağdırılıyor. Bilim adamını desteklemek için kurulan TÜBİTAK, orta kademe yöneticilerin keyfine bırakılmış durumda. Çok az sayıdaki düzgün iş yapmaya çalışan bilim adamlarını yıldırmaya, ya da kendilerine göre terbiye etmeye çalışıyorlar. TÜBİTAK size bu projede desteği kesti mi yani? Ceza bir yıl boyunca hiç bir şekilde destek verilmemesini öngörüyordu. Üç projede birden destek kesildi. Kongre organizasyonu için verilmesi kararlaştırılan desteği bile kongre bittikten sonra, “geriye dönük” olarak iptal ettik dediler. Araştırma grubumdan öğrenciler destek ve kaynak olmayınca, yurtdışına gitmeye karar verdi. Ben borç para ile ve başka üniversitelerdeki araştırmacıların yardımıyla, çalışmalarımızı tamamlayabildim. Ortaya çıkan makalemiz böyle bir zorlukla oluşturuldu ve Angewandte Chemie’de yayımlandı. Avrupa fonlarından destek için başvurdum. TÜBİTAK, ya da zihniyeti değişmedikçe, TÜBİTAK’tan artık bir beklentim yok. Ben bu TÜBİTAK’ı hak etmiyorum. Bilim de, bilim adamı da takdir edildiği yere göçecektir. TÜBİTAK, yurtdışında doktorasını bitirip Türkiye’ye dönen gençler üzerinden, ki hep vardır bu grup, “beyin göçü tersine dönüyor” diye bir yalan üretti. Kendilerinin bile inandığını sanmıyorum. TÜBİTAK ve TÜBA için bir gelecek var mı sizce? Bu iki kurum da elit bilim kurumları olmalıydı. TÜBİTAK için de, TÜBA için de önerim aynıdır. Yeniden özerk olarak kurulmaları. Tabii bilime ihtiyaç duyuluyorsa. TÜBİTAK, ya da bağlandığı bakanlık, Bilim ödülü verdiği tek bir kişiyi bile Bilim Kurulu’na almadan, ne yapmayı umabilir? Bilim Kurulu’nda bilimle ilgisi olmayan kişilerin ne işi olabilir? Yazık oldu ama, her iki kurum da iflas ettirilmiştir. Fotodinamik terapi konusunda temel sorunların çözümünü hedefleyen yaklaşımlarımız var. Işık bağımlılığını ortadan kaldırıp, seçiciliği koruyacak çalışmalarımız var. Örneğin reaktif oksijen türlerini sadece tümör ortamında ve ışığa gerek kalmadan oluşturabilmek için hedeflediğimiz bileşikler var. 100 yıllık bir geçmişi olan fotodinamik etkiyi, radikal bir dönüşüme götürecek ve klinik potansiyelini büyük ölçüde artırabilecek bir yaklaşımdır bu. Önemli etken maddelere ulaşmayı bekliyoruz. Öte yandan, kısa bir süre önce bilgi işleyen bileşikler elde ettik. Bu bileşikler, terapötik moleküler otomatların elde edilebileceğini gösterdi. Bu alanlarda çalışmalarımız yol açıcı ve ODTÜ Kimya Bölümü’nü üç yılda bitirdi, Ohio State Üniversitesi’nden 1986’da yüksek lisans, 1989’da doktora derecelerini aldı. Ohio State University, UC Santa Barbara ve University of Maryland, Tıp Fakültesi’nde doktora sonrası araştırmalarda bulundu, 1995’te ODTÜ Kimya Bölümü’nde göreve başladı. 1996’da doçent, 2001’de profesör kadrolarına atandı. 2007’den bu yana Bilkent Üniversitesi, Kimya Bölümünde. TÜBİTAK Teşvik (1999) ve Bilim (2009) ödülleri sahibi. Mustafa Parlar Vakfı Teşvik (1995) ve Bilim (2005) Ödüllerini de aldı. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Asli üyeliğine seçildi, ancak 2011 Kasım ayında hükümetin akademinin işleyişine müdahalesine tepki göstererek istifa etti. İstifa edenlerle birlikte kurulan Bilimler Akademisi Derneği üyeliğine seçildi. 2013’de İngiltere’nin Royal Society of Chemistry topluluğu tarafından “Fellow” unvanı (FRSC) verild. Kimyanın en prestijli iki dergisi olan Journal of the American Chemical Society ve Angewandte Chemie dergilerinde, çalışmaları düzenli yayınlanmakta. Her iki dergide de çalışmaları kapak olarak seçildi. Bilgi işleyen terapötik ajanlar ve fotodinamik etkinin yeni yaklaşımlarla elde edilmesi konusunda uluslararası bilim topluluğunda yön belirleyicidir. Prof. Dr. Engin Umut Akkaya:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle