Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bilim ve Düşünce Tarihi CBT 1483/21Ağustos 2015 12 OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu tanolturkoglu@gmail.com Ziya Paşa ve Cumhuriyet Ziya Paşa, Osmanlı ülkesinde meşrutiyet için mücadele vermekle birlikte cumhuriyet yönetimi için de fikir geliştiren bir liderdi. Cumhuriyet kavramı üzerine Türkçede ilk açıklamaları yapan Ziya Paşa’dır. “GOOGLE’ın G’Sİ” Gözlükten sürücüsüz araca, arama motorundan internet erişimine dek geniş bir alanda hizmet verir hale gelen Google, yeni bir yapılanmaya gitti. Tüm büyük proje ve şirketler Alphabet adlı bir şemsiye şirketin altında toplanacak. Geçen hafta Google beklenmedik bir açıklama yaptı. Google’ın iki kurucusundan birisi olan Larry Page imzasıyla yapılan bu açıklamaya göre Google şirket olarak, yeni kurulmuş Alphabet (“Alfabe”) isimli bir şemsiye şirketin iştiraki (alt şirketi) durumuna geldi. Alphabet’in bünyesinde Google’ın yanı sıra başka firmalar da olacak. Bunlar şu an ya Google’ın bünyesinde bir bölüm ya da ona bağlı ayrı birer şirket. Ancak her iki durumda da şimdiye dek bunlar Google tarafından yönetiliyordu. Alphabet ile birlikte tüm bu oluşumlar ayrı birer şirket olarak çalışacak. Bu şirketlerin bağımsız yönetimleri, genel müdürleri olacak ve doğrudan Alphabet şemsiye şirketinin yönetimine karşı sorumlu olacaklar. Google firması ise sadece arama motoru, reklam ve Youtube’dan sorumlu olacak. Google’un kurucuları Larry Page ile Sergey Brin ise artık Alphabet firmasını yönetecekler (sırasıyla genel müdür “CEO” ve yönetim kurulu başkanı “President” olarak). Sorumluluk alanı inceltilmiş Google firmasının başına ise Sundar Pichai getirildi. Şimdiye dek şoförsüz araba, gözlük, balon üzerinden internet erişimi, sağlık ve nesnelerin internetine (IoT) yönelik proje ve yatırımlar; temel işi ve gelir kapısı arama motoru ve reklam olan Google firması bünyesinde yönetiliyordu. Doğal olarak tüm bu yük yukarıda anılan Google’ın kurucusu ikilinin sırtındaydı. Alphabet ile birlikte aslında basitçe araya bir yönetim katmanı daha eklenmiş oldu. Ancak bu katman tek bir firmanın (üst düzey yöneticisinin) sorumluluğunda olmak yerine birden çok şirket ve yöneticinin sorumluluğunda olacak. Her şirketin ayrı birer bütçesi, cirokâr hedefi vb. olacak. Bir başka deyişle “çarşıdan aldım bir tane (Google) eve geldim bin tane (çeşitli firmalar)”. Şirket yönetimlerinde, süreçleri daha verimli hale getirmek için bunun gibi ya da bunun tam tersi yönünde idari kararlar almak doğaldır. Şirket kârlı bir şekilde büyüyorsa, bünyesinden yeni yeni şirketler çıkarabilir. Ya da satınalmalarla inorganik büyüyerek, birden çok firma haline gelebilir. Eğer işler pek yolunda gitmiyorsa, süreçlerde verimsizlik varsa (bunun göstergesi ciro ve kâr değerleridir) bunun tersi kararlar da alınabilir. Birden çok firma tek firma altında konsolide edilir ya da birden çok bölüm birleştirilebilir. Görünen o ki Google şu an pozitif yönde ilerliyor. Google bünyesindeki projelerin heterojenliği bunun mantıklı bir adım olduğunu teyid ediyor. Arama motoru, reklam, Google Glass (gözlük), şoförsüz araba vd. Bunlar aynı şirket bünyesinde yönetilemeyecek kadar farklı bilgi ve beceri gerektiren alanlar haline gelmiş durumda. Ancak yönetim dünyasında malum tek bir doğru yok. Eğer alınan karar istenen sonuçlara doğru götürmüyorsa, başka bir karar (ve yönetim ekibi) alınır; yeniden denenir. Hatta bu karar bir öncekinin tam tersi de olabilir. Google (ya da Alphabet) gelecekte farklı firmalarını birleştirip tek bir çatı altında toplama yönüne de gidebilir. İşin ilginci, Alphabet firmasının Alphabet.com sitesini (şimdilik) alamamış olması ve https://abc.xyz gibi nispeten daha “teknik” bir isim altında yayına geçmesi. Alphabet.com sitesi ise bildik bir firmaya; BMW’ya ait. Bakalım bu durumda bir değişiklik olacak mı? Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Z iya Paşa (18251880), Şinasi ve Namık Kemal ile birlikte, Tanzimat sonrası modernleşme hareketinin öncülerinden biridir. Ülkemizde cumhuriyet kavramına ilk yaklaşan düşünür Şinasi olmakla birlikte, bu yönetim sisteminin adını koyarak içeriği üzerine kapsamlı açıklamalarda bulunan ilk düşünür Ziya Paşa olmuştur. Ziya Paşa gerçekte şair ve edebiyatçı kimliği, düşünür kimliğinden önde gelen bir liderdi. Bu nedenle Tanzimat sonrası ilk dönem düşünce hayatında Şinasi, Namık Kemal ve Ali Suavi kadar önemli bir rol oynamadı. Fakat özellikle gazetelerde yazdığı yazılarında istibdada, devlet zulmüne, meşrutiyet ve cumhuriyet yönetimlerine dair önemli fikirler ileri sürdü. Ziya Paşa, Hürriyet gazetesini Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin yayın organı olarak yayınladığı Londra’yı terk etmek zorunda kalarak Cenevre’ye geldikten sonra orada çıkarmaya devam ettiği Hürriyet gazetesinin 14 Mayıs 1870 tarihli nüshasında yayımlanan “İdarei Cumhuriyet ile Hükümeti Şahsiyenin Farkı” başlıklı makalesinde de bugünkü dilimizle başlıca olarak şunları söylüyordu; “Cumhuriyet idaresinde, padişah, imparator, sadrazam, hariciye nazırı falan yoktur. Memleketin padişahı, imparatoru, kralı, sadrazamı hep memleket ahalisidir. Cumhuriyet idaresinde bir nice milyon halk birkaç menfaatperest şahsın hükmüne ve keyfine esir olmayıp, zengin ve fakir herkes hürriyet hukukunu korumada serbesttir. Cumhuriyet idaresinde, kura ve zor ve zulüm ile asker yazmak ve nice yüzbin kişiyi yurdundan ve işinden gücünden ayırarak kışlalarda çürütmek usulü yoktur. Zira memleket herkesin olduğu ve herkesin malını düşman saldırısından koruması doğal olduğu için küçük büyük herkes askerdir. Cumhuriyet idaresinde, tersaneye gerekli olan kereste ve halat için ahaliye angarya yapılmaz. Eğer idareye kereste ve halat lâzımsa, parasını verir ahaliden satın alır. “Cumhuriyet idaresinde, gazeteler hükümete dalkavukluk etmeye borçlu olmayıp kanun hükmü dairesinde her türlü eleştiriye yetkilidir. Bu nedenle idarenin en küçük bir kusurunu dev aynasıyla görür gibi büyütüp kıyametler koparırlar.(...) Şahsi hükümetlerde gazeteler işbaşında bulunan CUMHURİYET VE GAZETELER kimselerin dalkavukluğuyla geçinirler. Hükümet bir fena iş yapmış olsa da yine övgüsünü göklere çıkarırlar. Yapılan fenalığı iyilik şeklinde göstermeye çalışırlar. Zira asıl maksatları vatana ve millete hizmet olmayıp para kazanmaktır. Ve para kazanmanın yolu da böyle olur. Cumhuriyet idaresinde, bir Millet Meclisi olur. Bunun üyelerini ahali seçer. Yani ahalinin en hamiyetli ve bilgili olanları seçilip belirli bir süre için üye yapılır. Cumhuriyet idaresinde, her şahıs medeni hukuk bakımından ne kadar hür ve serbest ise, kanunlara uyma konusunda da o kadar esir olma ve emre uyma mecburiyetindedir. Geçerli olan kanun, milli usüle ve ahlaka ve memleketin durumuna göre Millet Meclisi’nin çoğunluk oylarıyla tanzim ve tesis olunmuş hükümler ve nizamlardır. Tüm işlemler bu kanuna bağlıdır ve Meclis onun gözcüsü ve bekçisi ve reis dahi uygulama aletidir. Meclis azalarının ve reisin diğer ahaliden farkı, taşıdıkları hamiyetli ve dirayetli olma vasıfları yüzünden seçilmiş olma onurundan ve reisin onuru da geçici bir süre için başkanlık mevkiine seçilmeyi başarmasından ibaret olup başka bakımlardan diğer sıradan ahaliden asla farkları ve imtiyazları yoktur. Cumhuriyet idaresinde, mahkemeler büsbütün birer bağımsız hükümet olup her biri sözkonusu olan kanuna bağlı olarak hükümler verirler. Millet Meclisi’nin ve reisinin mahkemeye müdahaleye asla yetkileri yoktur. Velhasıl reis ve üyeler ve ahali herkes bir kanunun hükmüne bağlıdır ve kimsenin bu daireden bir adım dışarıya çıkma ihtimali olamaz. Bu nedenle de cumhuriyet idaresinde vekil entrikaları asla yürüyemez.” Ziya Paşa bu makalesinde cumhuriyet yönetim sisteminin şahsi hükümetlere olan üstünlüğünü bütün yönleriyle ortaya koymakla birlikte, bu sistemin ülkesindeki uygulaması hakkında herhangi bir şey söylememiştir. Bunun nedeni olarak cumhuriyet yönetiminin gerçekleşmesinin Osmanlı ülkesi için henüz çok erken olduğunu düşünüyor olmasını varsayabiliriz. Nitekim cumhuriyeti savunurken ve şahsi hükümetleri eleştirirken tamamen genel ifadeler kullanmıştır. Zaten sadece Ziya Paşa değil, dönemindeki tüm hürriyet savunucuları, öncelikle cumhuriyet yönetimini değil, meşruti bir hükümet yönetimini savunmuş ve hedef almışlardır. Ziya Paşa’nın yukarıdaki düşünceleri, tüm soyutluğuna rağmen, cumhuriyet fikrinin doğmasına ve gelişmesine yaptığı katkı bakımından büyük bir tarihi değere sahiptir.