20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 İnançKültür CBT 1479/24 Temmuz 2015 Alevilik: Şamanizmle İslamın yoğrulmasından doğan “Anadolu sufizmi”dir Semah dönen kişi şamanlar gibi müzik ve raks ile “tüm benliğinden sıyrılarak Tanrı ile özdeşleşir. Yıldıray Erdener [email protected] anlamına gelen ‘Kuday’ sözcüğü Alevi türkülerinde ‘Hudey’ olarak geçer. Bir geyik, at ya da bir kuşun yardımı olmadan şaman ulu Tanrı Ülgen’e ulaşamaz. Yakut şamanizminde yardımcı olan at olduğu için at ve şaman birbirinden ayrı düşünülemez. (Diachenko 1994: 265271). Atın yanı sıra sayıları bir ile yedi arasında değişen kuş resimleri şaman davullarında sıkça görülür. Şamanın koruyucusu sayılan Karlık kuşu ve Çelkanlı’ların Ay ganatlı garaguş her zaman şamanın önünde uçar ve şamanın gelmekte olduğunu Bay Ülgen’e haber verir. Şaman davulu, cübbesi ve dualarında sözü edilen diğer kuşlardan bazıları, Merkyut, (Cennet kuşu), kan kuş ve kazlardır (Eliade, 1964: 193; Chadwick, 1940: 203; Potapov, 1996: 108). Şaman göğe yükselirken kuş gibi uçar onun sesini taklit eder ve kuş sesleri çıkarır (Potapov, 1996: 97126). Ş amanlar kutsal çalgı olarak kabul ettikleri davul, kopuz veya saz eşliğinde büyülü dinsel şarkılar söyler, dans eder ve kendinden geçerler. Şaman davulu yeryüzü, gökyüzü ve yerin altını simgeler. Yardımcı ruhların dikkatini çekmek isteyen bir şaman Bay Ülgen’e ulaşmak istiyorsa davulunun üst yarısını, Erlik Han ile iletişim kurmak istiyorsa alt yarısını çalar. Altay şamanlarının Kuday (İnan 1972: 32) dedikleri, Ülgen yıldızların ötesinde yaşayan ışık dünyasının ulu Tanrısıdır. Kopuz da davul gibi tılsımlı bir çalgı olarak kabul edilmiş ve şaman ayinlerinde kullanılmıştır. Uzun süre önce Müslümanlığı kabul eden Oğuzlar’ın Onbeşinci yüzyılda bile şamanizm geleneklerini canlı tuttuklarını ve kopuza saygı ile yaklaştıklarını Dede Korkut’un “Uşun Koca Oğlu Segrek” hikâyesinde de görüyoruz; ağabeyini tanıyamayan küçük kardeş “Bre kafir, eğer elinde Dedem Korkut kopuzu olmasaydı ağabeyimin başı için seni iki parça kılardım” der (Ergin 1971: 211). Oğuz kahramanları da kopuzun sesinden güç alır, “kafirlerle” savaşınca galip gelirlerdi. Onsekizinci yüzyılda AsanTokmak oymağında yaşayan Barlıbay Baksının kopuzu yarış atlarıyla yarışa girer, pehlivanlarla güreşir ve onları yenerdi. Bir törende Barlıbay baksı “benim kopuzu da alınız, yarış başlanan yere bırakınız!” der. Kabul edip kopuzu alırlar ve yarış başlanacak yerde olan bir ağaca sımsıkı bağlarlar. Bunu duyan Barlıbay baksı ırlarıyla kopuzunu çağırır. Bir de bakarlar ki kopuz ağacı kökünden koparmış, bütün yarış atlarının önünde gelmektedir. (İnan 1972: 8788). ŞAMAN’IN VECD HALİ Şaman, kopuzun sapındaki demirden yapılmış çıngırakların ritmiyle çadırın içinde baş döndürücü bir hızla ama hiç kimseye çarpmadan büyük bir hız ve enerji ile döner ve kendinden geçer. Buna esrimek ya da vecd hali de denir. İşte o anda ruhu bedeninden ayrılır ve yerde hareketsiz yatan şamanın ruhu davulunun, bir kuşun, ya da koruyucu bir hayvanın yardımıyla ay, güneş, ve yıldızların ötesinde yaşayan Gök Tanrısı Ülgen’e ulaşmaya çalışır (Shirikogoroff 1925). Yukarıda sözü edilen ve Tanrı Alevi Bektaşi çevrelerinde yapılan semahta da “Eller ve kollar kuşun uçuşunu simgeler” (http://forum.memurlar.net/ konu/1406303 ). Özellikle Turna Semahı, “turna kuşunun figürlerine dayanır, kuşun kanat vuruşu, uçuşu, ve duruşuna bir benzerlik vardır… Ezgiye uyarak kollar yana açılıp ağır ağır yürünür” (www.erencanlar. eu.) Aleviler turna kuşu ile Hz. Ali arasında bir ilişki kurmuşlardır. Bazı yörelerde turnanın kutsal bir kuş olduğu ve Hz. Ali’nin sesi olduğuna inanılır. Bu bir senkretik olgudur. Büyük Türkçe sözlük senkretizm’i “Birbirinden ayrı düşünce, inanış ve öğretileri kaynaştırmaya çalışan felsefe sistemi” olarak tanımlanır. İslamiyetin kabulünden sonra kimi Türk boyları şamanizmdeki çelişkili ve farklı öğeleri İslam diniyle bağdaştırıp kaynaştırmışlardır. Böylece eski inanç sistemine yeni anlam ve işlevler yüklenmiştir. Şamanlık döneminde kopuza taparcasına duyulan saygının yerini Alevi Bektaşi çevrelerinde saz almıştır. 1997’de Aşık Şah Turna, sazın gövdesinin Hz. Ali’yi, kolunun Ali’nin ünlü kılıcı Zülfikâr’ı, oniki telinin ise oniki imamı temsil ettiğine inanıldığını söylemişti. Ozan Şerif Mahsuni ile 2000 yılında yaptığımız bir söyleşide “Sazsız hiç bir cem yapılmaz. Zakir, Cem’e başlamadan [önce] sazı öper, … Saz olmazsa [Cemler] Mevlüt duası, Hoca duası gibi olur…Bir ALEVİLERDE TURNA KUŞU hafızın Kuranı okurken verdiği mesajları, Tanrı’nın buyruklarını biz Türkçe saz eşliğinde okuruz. Anadolu Aleviliğinde “Telli Kuran” sözü saz için kullanılır” ve “Anadolu dışındaki Aleviler’de Telli Cem yoktur...” Yirminci yüzyıl Alevi Bektaşi ozanlarından Cevri Baba da bir deyişinde: Cevri bunda dilli Kuran Hem erkanlı yollu Kuran Elimizde “Telli Kuran” Gideriz Hakkın izinden. Mahsuni, “cemlerde saz çalana ”zakir” yani “zikr” ettiren, coşturan, anlamında…” kullanıldığını vurgulamıştı. Saz kutsal sayıldığından duvara asılırken insan boyunun bir karış üstüne Kuran ile yanyana asılır. Sazı veren de alan da öpüp başına koyar www.turkuler.com/thm/semah.asp. Yurtta kopuz eşliğinde dönen şaman gibi cemlerde de saz eşliğinde semah dönülür ve her cem semahla biter. “Semah ayakta yapılan zikirdir.” Semahın üçüncü aşaması olan “Pervazlama” ya da “Uçma” Sidrei Münteha ile Kaabı Kavseyn arasında Tanrı ile buluşan Hz Muhammed’i simgeler. Semah dönen kişi şamanlar gibi müzik ve raks ile “tüm benliğinden sıyrılarak Tanrı ile özdeşleşir. Tanrı da yok olmanın tadını alır.” Böylece “kişi manevi âlemde geziye çıkmaktadır.” Hacı Bektaş’a göre: “Semah…ilahi bir sırdır, O kimse ki semahı bir oyun sanır, O cifedir” (düşük insan) www.erencanlar.eu Neşet Ertaş ta cemlerden söz ederken “Semah edilir, dua edilirdi. İbadet yani. Bir semah çalındığında ayakların başparmakları birbirine basar, el göğüste eğilir, Dede dua eder, herkes Allah Allah der. Her semah böyle biterdi.” (Neşet Ertaş Kitabı: 155) Semahta kadın erkek birlikte döner ama asla el ele tutulmaz. Yukarıda sözü edilen benzerlikler bir rastlantı değildir. Abdülkadir İnan, Türkler İslam dinini kabul ettikten sonra “eski dinlerden kalan birçok inanç, gelenek ve ayinleri yeni dinlerine sokmaya muaffak olmuşlardır… Müslüman Türklerde Altay şamanlığının gelenekleri yüzyıllar boyunca unutulmamıştır” der (İnan: 204, 207). Orta Asya’da unutulamayan bazı “gelenek ve ayinler” İslam diniyle yoğrulmuş, bağdaştırılmış ve Onüçüncü yüzyılda Moğol akınlarından kaçan Sufilerle Anadolu’ya taşınmıştır. Bu sinkretik olgu sonunda “Anadolu Sufizmi” doğmuş ve AleviBektaşi çevrelerinde günümüze kadar yaşatılagelmiştir. Kaynaklar Chadwick, H. Munro, N.Kershaw Chadwick, The Growth of Literature. New York: The Macmillan, 1940. Diachenko, Vladimir. “The Horse in Yakut Shamanism,” Shamanism in Central Asia and the Americas, Editörler: Gary Seaman, Jane S. Day. Colorado: The University Press of Colorado, 1994. Ergin, Muharrem. Dede Korkut Kitabı. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1971. Eliade, Mircae. Shamanism: Archaic Techniques of Ecstasy. Çeviri W.R.Trask. Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 1964. İnan, Abdülkadir. Tarihte ve Bugün Şamanizm, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1972. Neşet Ertaş Kitabı, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2012 Potapov, L.P. The Shaman Drum as a Source of Ethnographical History,” Shamanism in Siberia. Editorler: V. Dioszegi ve M.Hoppal. Budapest: Akademiai Kiado, 1996, 107117. Shirikogoroff, S.M. “What is Shamanism,” The Journal of the Asiatic Society of Bengal, 1925.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle