20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilim ve Düşünce Tarihi CBT 1479/24 Temmuz 2015 12 OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu [email protected] Şiddetin kökleri Osman Bahadır [email protected] Şiddetin yok olduğu bir dünya mümkün mü? Böyle bir dünyanın olup olamayacağını anlayabilmek için öncelikle şiddetin kaynaklarını doğru olarak saptamamız gerekir. şiddeti, devlet şiddeti kalkmadan da toplumdaki şiddet kalkamaz. İnsanlık tarihi, devlet şiddetine karşı oluşturulmuş büyük halk şiddetlerine de şahit oldu. Fakat örgütlü halkın şiddeti, kazandığı zaferle ya yeni bir devlet şiddetine dönüştü ya da yenilgisiyle yeni halk şiddetlerinin potansiyel kaynağı haline geldi. Şiddetin kaynağı, gerçek anlamda kölecilik ilişkileridir. Bu ilişkiler geçtiğimiz asırlarda fiziksel kölecilik ilişkilerini de barındırıyordu. Fakat her türlü ve her alandaki düşünsel kölecilik ilişkileri de şiddetin köklerini oluşturur. Hem köleciliği sürdürebilmek için, hem de köleciliğe karşı tepki gösterebilmek için şiddet kaçınılmaz hale gelir. Dolayısıyla gerçek anlamda toplumsal özgürlük ve eşitlik sağlanmadıkça toplumlarda şiddetin köklerinin kaldırılması imkânsızdır. Ayrıca şiddetin ekonomik ve siyasal köklerinden nispeten özerk olarak bir de kültürü vardır. Asırlar boyunca süregelmiş çeşitli şiddet türlerinin varlığından beslenen bu kültür de, şiddetin yaşamasında ve sürmesinde etkili bir faktördür. Şiddet kültürünün geriletilmesinde en etkili araç, şüphesiz şiddet metotlarının eleştirisini içeren genel eğitimdir. Devlet şiddeti de dahil olmak üzere her türlü şiddet eğilimleri ve kullanımları, şiddet eleştirisine dayanan eğitim aracılığıyla gelecekte geriletilebilir ve sindirilebilir. İnsanlığın geleceği, bu şiddet karşıtı eğilimlerin toplumsal güç kazanmasına bağlıdır. En yüce toplumsal değer adalettir. Küçük veya büyük boyutlardaki her türlü şiddetin nihai kaynağının da adaletsizlik olgusu ve duygusu olduğunu söyleyebiliriz. En basit düzeydeki adaletsizliklerin bile öfkeye ve ardından şiddet patlamalarına yol açtığını günlük yaşam deneylerimizden biliyoruz. Bu nedenle toplumlardaki adaletli davranışların düzeyi ile genel şiddetin düzeyi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu da söylememiz gerekir. Etienne Balibar, şiddetin kökleri ile demokrasi arasındaki ilişkileri yeterince kurmuyor. Ayrıca şiddete karşı tek çarenin demokrasi olduğunu söylerken de kavramsal olarak yetersiz kalıyor. Bunlardan dolayı da şiddetsiz bir gelecek fikrine inanamıyor. Oysa ekonomik ve siyasi demokrasinin geliştirilmesi, özgürlük ve eşitlik düzeyinin sürekli yükseltilmesi, şiddet kültürünün eğitim yoluyla giderilmesi ve toplumdaki adalet duygusunun ve davranışlarının güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasıyla şiddetsiz bir gelecek mümkündür. Suruç’taki kara şiddet, onlarca güzel gencimizi yok etti. Bu vahşi katliam da şiddetsiz bir dünyanın insanlığın ne kadar acil bir sorunu olduğunu göstermektedir. Şiddetin yaşamımızdan çıkartılması için bütün güçlerimizi kullanmalıyız. Faydalı iPHONE Uygulamaları 2015 Artık olmazsa olmaz hale gelmiş uygulamaların yanı sıra giderek öne çıkan yeni uygulamalar da akıllı telefonlarda yaygın olarak yerini alıyor. F ransız felsefeci Etienne Balibar, 21 Temmuz 2015 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan söyleşisinde (s.17) “şiddetin tek ilacı demokrasi” demektedir. Evrim Altuğ ile yaptığı söyleşide Balibar şunları da ekliyor: “Şiddetin hayatı imkânsız kıldığı zamanlarda bizler ne yapıyoruz. Yine, yurttaşın şiddet gösteren bir hükümet karşısında ne tür imkânlara sahip olduğunu sormak durumundayız. Bunun bir ilacı varsa, o da demokrasi olabilir. O zaman soru şurada oluşuyor: Demokrasiyi, onu reddeden sistemler içinde tekrar yeniden nasıl oluşturacağız? Bu, henüz çözüme ulaşmış bir tartışma değil.(...) İnsanların büyük bölümü elbette şiddetin son bulmasını ister. Ama şiddetten kurtulmanın daha büyük sorunlar çıkaracağına inanan toplumlar da var. Aynı zamanda ikinci bir zorluk, gücü temsil eden devlete karşı ters bir güç oluşturmak ki buradan da sivil savaşlar ve benzeri durumlar çıkabilir. Bunun örneğini çok tirajik biçimde Suriye’de görebiliyoruz.” Balibar, şiddetin toplumsal yaşamdan dışlanmasında demokrasiye rol vermekte elbette haklıdır. Fakat bunu söylerken hem sadece demokrasi kavramına başvurmakla yetinmekte, hem de demokrasi kavramını yeterli açıklıkta kullanmamaktadır. Demokrasinin, toplumsal ya Etienne Balibar, şamın her alanında olması gerekir. Sadece siyasi demokrasi değil, ekonomik demokrasinin varlığı da, barışçı bir toplumsal yaşam için kaçınılmaz bir gerekliliktir. Gerçek bir ekonomik demokrasi, ekonomik sömürünün kaldırılmış olması demektir. Böyle bir demokrasi daha önce hiç oldu mu? Balibar, “demokrasiyi, onu reddeden sistemler içinde tekrar yeniden nasıl oluşturacağız” diyor. Gelişmiş bir siyasal demokrasi de elbette çok önemlidir ve hem devlet şiddetinin, hem de toplumdaki şiddetin düzeyini düşürür. Fakat Balibar’ın sözlerinden demokrasinin yeniden oluşturulmasıyla kasttettiği şeyin sadece siyasal demokrasi olduğu anlaşılıyor. Ekonomik demokrasiyi sağlamadan, yani artı değer sömürüsünü, gelir dağılımı eşitsizliğini ve işsizliği kaldırmadan, siyasal demokrasiyi hangi düzeye kadar geliştirebilirsiniz? Öte yandan, “şiddetten kurtulmak (nasıl) daha büyük sorunlar çıkarabilir”(?) Şiddetten kurtulmak niçin sorun çıkartsın? Toplumdaki şiddetin kökleri kurutulmadan devlet şiddetinin kalktığını düşünürsek elbette daha büyük sorunlar çıkabilir. Çünkü bir şiddet organı olarak devlet, bazı şiddet türlerini tercih eder ve sistemleştirirken, başka bazı şiddet türlerini de engellemektedir. Ayrıca toplumdaki şiddet ile devlet şiddetinin varlığı birbirinden ayrılamaz. Toplumdaki şiddet kalkmadan devlet Türkçe için Apple’ın iOS işletim sistemine yakın zamanda eklenen Siri artık Türk iPhone kullanıcılarının da emrinde. Canınız sıkıldığında açın Siri’yi ve onunla Türkçe konuşun. Bazı sorularınıza ilginç bazı sorularınıza ise politik cevaplar verebilir. Örneğin “seni seviyorum” dediğinizde “eminim bunu tüm Apple ürünlerine söylüyorsundur” diyebiliyor. Ya da “bana bir fıkra anlat” dediğinde, ciddi ciddi “bir iphone, bir ipad ve Temel bir gün seyahat ediyorlarmış” diye başlıyor (ama sonra unuttum deyip, dialogu bitiriyor). Eğer bulunduğunuz noktanın koordinatlarını öğrenmeniz gerekiyorsa, WhereAmIAt uygulaması ile bu bilgiye ulaşabilirsiniz. Birisiyle buluşacaksanız ve nerede olduğunuzu tam bilmiyorsanız, bu bilgiyi kolayca bir başka cihaza gönderebilirsiniz. CIA adlı uygulama, kendi kendisini oluşturan bir yapıda geliştirilmiş. Bu uygulamayı indirdiğinizde, para yerine adres defterinizi kaptırıyorsunuz. Ancak bunun karşılığında uygulamayı sizden önce indiren herkesin adres defterlerine de ulaşmış oluyorsunuz. Nasıl mı? Herhangi bir telefon numarası yazın ve o numaranın kime ait olduğunu sorgulayın. Kendi numaranızın bile çoktan uygulamanın veritabanına eklenmiş olduğunu göreceksiniz. Kişisel kütüphanenizde bulunan kitaplarınızın bilgisini dijital ortama aktarmak istiyorsanız, SortIt’in geliştirmiş olduğu Books isimli uygulamasını öneririm. Eğer kitap kurduysanız ücretli tam versiyonunu satın almanızı tavsiye ederim. Uygulama ISBN numarası tabanlı çalışıyor. Numarayı elle girebileceğiniz gibi, tarama usulü ile de cihaza tanıtabiliyorsunuz. Böylece aynı kitabı iki kere satın alma derdi ortadan kalkmış olacak. Kütüphanenizde hangi kitapların olduğunu cebinizde taşıyabileceksiniz. Örneğin metroda seyahat ederken herkesten farklı olarak oyun oynamak yerine kitap okumak isterseniz, belki de günümüz Türkçesi ile hazırlanmış ve yazarı Mustafa Kemal Atatürk olan bir kitabı ücretsiz indirip okuyabilirsiniz. Kitabın adı; “Nutuk”, anımsadınız mı? Dijital kitap haline getirilmiş uygulamanın adı ise Atatürk Nutuk. Sadece Türkiye içinde değil, dünyanın her yerinde seyahat ederken, birinin arabasıyla yolculuk yapma konusunda sıkıntınız yoksa BlaBlaCar uygulamasını kullanabilirsiniz. Araçta müsait yeri olanlar, otobüs ya da trene göre çok daha ucuza seyahat alternatifi sunabiliyor. Örneğin her sabah Bostancı’dan Okmeydanı’na işe aracıyla giden birisi diyelim ki birkaç liraya aracına yolcu alabiliyor. Bazı örnekler: Fatih – Odunpazarı 21 lira, Kadıköy’den Ordu 70 lira, Başakşehir’den Dedeağaç (Yunanistan) 25 lira. Özellikle yaz aylarında sıcakların da bastırmasıyla uyumak daha da zorlaşıyor. Sabah uykunun derin kısmındayken saat ziliyle uyanmak ise insana hiç dinlenmeden kalkmış hissi veriyor. SleepCycle uygulaması kişinin derin uykuda olup olmadığını tespit ediyor ve alarm kurulan zaman dilimi içinde en uygun anda kişiyi uyandırıyor. Böylece kişi daha zinde ve uykusunu almış olarak uyanabiliyor. Bunun için yatarken uygulamayı açmak, cihazın ön yüzü yatağa gelecek şekilde yastığın yanına koymak gerekiyor (üstüne kalın bir şey örtmeden). Manyetik alan etkisini azaltmak için geceleyin uçuş moduna getirmekte fayda var.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle