Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Uzay Araştırmaları CBT 1479/24 Temmuz 2015 11 SON YILLARIN EN BÜYÜK UZAY KEŞFİ: Plüton’u ilk kez bu kadar yakından gördük Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) uzaya gönderdiği uzay aracı “New Horizons” (Yeni Ufuklar), 14 Temmuz tarihinde Plüton’a 12.500 kilometre yaklaşarak yüzeye en yakın uçuşu gerçekleştirdi. Bu uçuş son yılların en önemli uzay keşfi olarak değerlendiriliyor. Böylece Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerarası keşif gezisi Plüton ile birlikte tamamlanmış oluyor. Uzay aracının yakın uçuş sırasında çektiği ilk görüntüler, Kuiper Kuşağı ve Güneş Sistemi’nin doğuşu ile ilgili çok değerli ipuçları içeriyor. veremez. Bunun birinci nedeni, uzay aracının enerjisinin hem yol almaya hem de veri nakletmeye yetmemesidir. İkinci nedeni ise enstrümanların uzay aracının gövdesine sıkıca bağlı olması, dönen bir çubuğun üzerine yerleştirilmemiş olmasıdır. Dolayısıyla anten Dünya’ya dönük ise, enstrümanlar Plüton’u göstermiyor demektir. ‘Yeni Ufuklar’ Pluton’da... Uzay aracının, 14 Temmuz’daki en yakın geçişi sırasında görülemeyecek, gizemli lekelerle dolu ve Pluton’un Karon’a dönük yüzünün son ayrıntılı görüntüsünün söyledikleri... N ew Horizons’ın Dünya’dan yaklaşık 4.8 milyar kilometre uzaklıktaki Plüton’a yolculuğu tam 9 yıl sürdü. Projenin NASA’ya maliyeti 720 milyon doları buldu. 1930 yılında Plüton’u keşfeden gökbilimci Clyde Tombaugh’nun külleriyle yola çıkan New Horizons, şu ana kadar Güneş Sistemi’nin ulaşılmamış tek gezegeni (yeni cüce gezegen) Plüton’u da ilk kez bu kadar yakından görüntüleme şansını yakaladı. New Horizons, tek bir projeyle bilim tarihine en fazla keşif kazandıran girişim olarak rekor kırdı: • Ders kitaplarındaki klasik Güneş Sistemi gezegenlerinin sonuncusuna da ulaşılmış oldu • En uzak cisim ziyaret edildi • Güneş Sistemi’nin dışını çevreleyen Kuiper Kuşağı’ndaki buzul dünyalara ilk kez bu kadar yaklaşıldı • New Horizons Dünya’dan fırlatılan en hızlı uzay aracı olarak tarihe geçti • Bütçe açısından en şiddetli tartışmalara konu edilen bu proje, yatırım KEŞİF SAYISINDA REKOR ları boşa çıkartmadı • En fazla kamu desteği alan proje olarak NASA’da uzun zamandır “hiçbir şey yapılmadı ğı” inancını yıktı John Hopkins Uygulamalı Fizik Laboratuvarı’ndaki bilim insanları büyük bir heyecan ile uzay aracının gönderdiği görüntüleri inceliyorlar. Dört kilometre çözünürlüğe sahip bu ilk görüntüler cüce gezegenin en büyük uydusu Charon’dan uzak olan yüzünü gösteriyor. New Horizons yaklaşık bir yılını, arşivindeki görüntüleri daha yüksek çözünürlükte yeniden göndermeğe ayıracaktır. Bu arada başka bir Kuiper kuşağı cismi ile karşılaşmak üzere yoluna devam edecek. Bunun 2019 yılında gerçekleşmesi bekleniyor. Uzay aracı, plütonyum enerji kaynağı sayesinde 2030’lara kadar çalışabilir. O tarihlerde Güneş’ten bugünküne göre iki misli uzakta olması bekleniyor. Zaman içinde Güneş Sistemi’nden tümüyle kaçacak ve NASA’nın Pioneer’ler 20 ve 11 ile Voyager’lar 1 ve 2 uzay araçları gibi yıldızlararası uzayda sonsuzluğa doğru yol alacaktır. Derleyen Reyhan Oksay Kaynaklar: http://www.scientificamerican. com/article/newhorizonsemergesunscathedfromplutoflyby/?WT.mc id=SAWR20150715 http://www.scientificamerican.com/article/newcloseupsofplutoandcharonpresentpuzzleforscientists/ http://blogs.scientificamerican. com/lifeunbounded/goodbyeplutothanksforeverything/ http://www.scientificamerican. com/report/aguidetotheplutoflybysuccess/ NEW HORIZON DAHA NELER YAPACAK? M.E.Özel (me.ozel@gmail.com) P Plüton’dan gelen fotoğraflarda kalp ve balinaya benzeyen bölgeler gözlendi Uzay aracından gelen görüntüler doğrultusunda Plüton’un çapı 2 bin 370 kilometre olarak hesaplandı. Projenin başındaki bilim insanı Alan Stern, beklenenden daha büyük çıkan bu cüce gezegenin Kuiper Kuşağı’nda bulunan gök cisimlerinin en büyüğü olduğunu açıkladı. Stern, “Plüton’un çapını ölçmek için 3 farklı yöntemden yararlandık. Bunun için atmosferi olmayan Charon’u örnek aldık. Plüton’un beklediğimizden daha büyük çıkması bizim New Horizons projesinin yöneticisi Alan Stern için sürpriz oldu” İLK GÖRÜNTÜLER, İLK DEĞERLENDİRMELER diye konuştu. Bu ilk görüntülerde göze çarpan en önemli özellik, merkezin alt kısmındaki “kalp” şeklindeki düzgün, parlak ve büyük bir olasılıkla buzul halindeki bölge. Kalbin iki lobu da birbirinden çok farklı renklere sahip. Renkler bölgelerin kimyasal bileşimine ilişkin ipuçları içeriyor. 14 Temmuz’daki yakın geçişte aracın en fazla yakınlaştığı bölge kalbin doğu lobunun üzeriydi. Kalbin iki yanındaki kırmızımsı ve koyu renkli bölgeler ekvator boyunca uzanıyor. Bir balinanın kafasını anımsatan batı kısmına (soldaki) geçici olarak Cthulhu adı verildi. Gövde kısmındaki krater de balinan su fışkırtma deliği olarak algılanıyor. Bunların dışında ilk aşamada elde edilen ilk bulgular şöyle: • Plüton’un önceki tahminlere göre çapının %3 oranında daha büyük olduğu görülüyor. Bu da troposferinin düşünülenden daha ince olduğu anlamına geliyor. • Parçacık dedektörleri iyonize ol muş nitrojen molekülleri yakaladı. Bu parçacıkların niçin bu kadar uzağa saçılmış oldukları bilinmiyor ama nedeninin güneş rüzgârlarıyla ilgili olduğu düşünülüyor. • Görüntülerde Plüton’un bilinen 5 uydusundan –Charon, Hydra, Nix, Styx ve Kerberosbaşka uydusu olmadığı görülüyor. Nix ve Hydra’nın çapları şimdilik 30 ve 50 km olarak hesaplandı. • Charon ve Plüton’un yüzey özelliklerinin çok faklı olduğu görülüyor. Charon’ın daha koyu, daha gri ve kraterli yüzeyi, Plüton’un dinamik yüzeyi ile çelişiyor. İlk yorumlara göre Plüton’nun daha genç yüzeyi, Charon’ın daha yaşlı, ezilmiş yüzeyi ile tezat oluşturuyor. Uzay aracı, verileri Yeryüzü’ndeki radyo teleskoplarına yüklemeye başladı. Saniyede iki kilobit hızında gerçekleşecek olan yükleme 10 hafta sürecek. Bu arada NASA uzay aracının radyoda sessiz moda geçmesinin bilgisayar yetersizliğinden kaynak lanmadığına dikkat çekiyor. Tam tersi, uzay aracı verileri aynı anda alıp PLÜTON; CÜCE Mİ GEZEGEN Mİ? Plüton 1930 yılında Clyde Tombaugh tarafından keşfedildi ve Güneş Sistemi’nin 9. Gezegeni olarak ders kitaplarına geçti. 1992 yılından sonra gezegen olarak statüsü sorgulanmaya başladı, çünkü Kuiper Kuşağı’nda benzer boyutlarda gökcisimleri keşfedilmeye başlamıştı. 2005 yılında Plüton’dan % 27 daha masif olan Eris keşfedildi. Bunun üzerine bir yıl sonra Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) “gezegen” teriminin yeniden tanımlanması gerektiğini bildirdi. Bu yeniden tanımlamanın sonucunda Plüton “cüce gezegen” kategorisine dahil edilerek gezegenlikten diskalifiye edildi. Ancak bu, Plüton’un dönüşüm sürecinin başlangıcı idi. Gezegen bilimciler Plüton’un bulunduğu bölgenin zengin ve karmaşık bir yapısı olduğunu fark ettiler. Bölge devasa buzul ve gaz cisimleri ile doluydu. Bunların kapladığı alan geleneksel gezegenlerin kapladığı alandan büyüktü. Plüton ile ilgili bilgiler arttıkça “cüce mi gezegen mi” tartışmaları iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Kimileri Kuiper Kuşağı cisimlerine “Plütoid” adının verilmesini öneriyor. Ancak bu isim hemoroidi çağrıştırdığı gerekçesi ile Alan Stern tarafından tepkiyle karşılandı. Çoğunluk şimdilik kaydı ile cüce gezegen ile idare edilmesinden yana…. luton’un ‘Yeni Ufuklar’ca enyakın geçiş sırasında görünmeyecek ve bir daha da bu detayda görüntülenemeyecek olan olan yüzünün son ve en ayrıntılı görüntülerinden biri. Belki son yılların en büyük ve son gezegen keşif yolculuğu olan “New Horizon”da (Yeni Ufuklar) nerdeyse son ulaşıldı. 2006’da başlayan ve 14 Temmuz 2015’te gerçekleşen enyakıngeçiş’le zirveye ulaşan, eski Güneş Sistemi’nin (keşfedilmemiş) son gezegenine, yeni Güneş Sistemi’nin ise ilk cücegezegenine çok yakından (10 bin km. kadar) bakışı içeren bu son evre için nefesler tutuldu; herkes yeni sürprizlere hazır olma hazırlığında! Bu son büyük seferin zirve öncesi önemli anlarından biri olarak sunulan bu görüntüde, Pluton’un daha sonra tekrar bu kadar detaylı görüntüsü alınamıyacak bölümünün [nerdeyse kendisi büyüklüğündeki uydusu Karon’a (*) bakan yüzünün] görüntüsü sunuluyor. Bu resim, Yeni Ufuklar başaraştırıcısı Alan Stern tarafından 11 Temmuz’da paylaşıldı. Görüntü uzay aracının Pluton’a 4 milyon km uzakta olduğu durumda elde edildi. Dünyadan uzaklığı 4.8 milyar km. olan uzay aracına mesaj göndermek veya almak tek yölü olarak 4.5 saati bulduğu için, tüm uçuş çok önceden tümüyle planlanmış durumda. Aracın Pluton civarında olduğu zamanki değerli vakitleri en verimli şekilde kullanabilmek için, bu yakın geçiş döneminde verilerin sadece küçük bir bölümünün Dünya’ya ulaştırılması için vakit ayrılıyor. Açıklamaya göre, bu görüntü merak uyandıracak yerbilimsel yapılar içermektedir. Bazı krater benzeri yapılan yanında, ekvator bölgesi üstündeki alanlarda doğrusal veya çokgen görünüşlü yapılar söz konusu. Farkedildiklerinden beri dikkatleri üzerinde toplayan siyah bölgeler, cüce gezegenin her zaman Karon’a bakan yüzündeler. Ki bu yüz giderek daha zor görünür duruma gelecek ve enyakıngeçiş sırasında da görünmeyecekler. ABD’nin Colorado eyaletinde yerleşik Southwest (Güneybatı) Araştırma Enstitüsü’nden deneyin başaraştırmacısı (principle investigator) Dr. Alan Stern’e göre, “Bu görüntü, önümüzdeki onyıllar boyunca Pluton’un uzak yüzünün elde edebileceklerimizin sonuncusu”. Gözlenebilen lekeler Pluton’un eşlek’i (ekvatoru) civarındaki kuşakla bağlantılar içeriyor. İlgi çeken nokta, bunların yaklaşık eşit büyüklüklerde, üstelikte nerdeyse eşit aralıklarla yerleşmiş olmaları. Bu nedenle, bunların yükseltili alanlar mı, ovalar mı, yoksa daha karmaşık ve düzgün bir yüzey üzerindeki parlaklık değişimleri mi olduğuna henüz karar verilemiyor. Karanlık bölgelerin boyut ları 400500 km. (AnkaraIstanbul uzaklığı) civarında ve alan olarak Konya ilimiz mertebesindeler. Siyahaçık renk bölgelerin sınırları da düzensiz ve keskin görünüyor. Bu yüzeye ait diğer ayrıntılar (örn. çarpma kraterleri) ile ilgili renk ve kompozisyon bilgisi (bu bilgiler telemetreyi ve araç bilgisayarını meşgul etmemek için, daha sonra Dünya’ya gönderilecek) Pluton’un bu yüzeyinin de yerbilimsel tarihçesi daha iyi yazılabilecek. Yerel Colorado zamanı ile (07:49, EDT) 14 Temmuz Salı sabahı gerçekleşme durumunda olan enyakıngeçiş anında, bu yüzeyin arkasında kalan “karşılamayüzeyi”, uzay aracından 12.500 km uzakta olacak. Bu yüzeyin şimdilik en akılda kalan yapısı ise, tüm dünyanın ne olduğunu ilgi ile beklediği kalp şeklindeki açık renkli yüzey. Acaba, “Pluton tüm kalbi ile bizleri selamlamak mı istiyor?” diye düşünmeden edemiyor herkes! Bu anda, aracımız saatte 50 bin km. hızla hareket ediyor olacak ve Yeni Ufuklar üzerindeki 7 bilimsel ölçüm aracı yoğun şekilde verileri alıyor olacak; böylece de bir buzul cüce gezegenin ilk kez yakından incelenmesinin en önemli evreleri geride kalmış olacak. Takip eden günlerde de macera sürüyor olacak. Bu heyecanı paylaşmak ve an be an takip edebilmek için, NASA’nın hazırladığı Eyes on Pluto (Gözler Pluton Üzerinde) adlı gerçekzamanlı (online) siteyi izleyebilirsiniz. Ayrıca, https://www.facebook.com/new.horizons1 adlı facebook sitesi ve #PlutoFlyby twitter adresleri ile sürmekte olan macera ile ilgili güncel durumdan anında haberdar olmayı seçebilirsiniz. (*) Pluton’un Ay’ı Charon için hem ‘Şaron’ hem de ‘Karon’ şeklinde okumalara rastlanabiliyor. Bu metinde Türkçeye uygun olarak, ‘Karon’ okuması ve yazımı kullanılacaktır. ‘Yeni Ufuklar’ca gözlenebilecek yeni ve “düğmesi açılmamış” ufukların bir örneği olarak, araştırmacı kadrosundaki bir uzay ressamınca yapılan bu resimde, Pluton’un ufkundan yükselen en büyük ayı Karon’un, cüce gezegenin donmuş yüzeyi üzerine gümüşsü bir ışık saçarak böyle bir manzara yaratabileceği hesaplanıyor (NASA). Pluton için burada resmedilmeye çalışılan anda, gezegenin 20 yıldır güneş görmemiş (bundan sonra da 80 yıl kadar da görmeyecek olan) güney kutup bölgesindeki tek doğal ışık kaynağı, Karonışığı ve yıldızlardır. Karon, ‘Yeni Ufuklar’ın en yakın geçiş anı civarında Pluton’un gece tarafında, dünyadaki Ay’ımızın görüntüsünden 7 kez daha büyüktür; bu nedenle de, Güneş’ten aldığı ışık dünyaya göre 1000 kez daha zayıfken, Karon’un Pluton’u aydınlatması Ay’ın dünyamızı aydınlatmasından sadece 5 kez daha zayıf olacaktır.