24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÇOCUKLARIMIZ İÇİN BİLİŞİMDE GELECEĞİN MESLEKLERİ Çocuklarımızın ve gençlerimizin gelecekte iyi işleri olmasını dileriz. Diledikleri mesleklerde çalışmalarını, mutlu ve sağlıklı bir yaşamları olmasını arzu ederiz. Anne babalar olarak da bu uğurda elimizden gelen her tür desteği vermeye çalışırız. Peki çocuklarımızı nasıl bir dünya bekliyor? Hangi becerileri kazanmaları gerekiyor ve bizler bunun için neler yapabiliriz? ÇABALARIMIZA KARŞIN İSTEDİĞİMİZ YERDE MİYİZ? 2014 Küresel Yenilikçilik İndeksi’ne göre 143 ülke içerisinde 54’üncü, Dünya Bankası’nın 2013 yılı yüksek teknoloji ihracatı verilerine göre 50’inci, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün 2014 yılı verilerine göre de toplam patent başvurusunda 26’ncı sıradayız. Çabalarımıza karşın istediğimiz yerde olmadığımızı görüyoruz. Bunun nedenlerinden biri; gençlerimizin üretim, yenilikçilik, yaratıcılık, girişimcilik ekosistemine alışkın ve gerekli bilgi ve becerilerle donanmış olarak üniversitelerimize başlamamalarıdır. Bilişim alanında veya bilişim ile belirli bir alanda gençlerimize, “hadi yenilik yap, yaratıcı düşün, üret seni destekleyeceğiz” diyoruz, ancak tüm öğretim kademelerinden geçerken bu düşünme biçimini, temel beceri ve yeterlikleri kazandırmıyoruz. Örneğin bilişim dersi sadece 5 ve 6. sınıflarda zorunlu. Çocuğumuz eğer şanslı ise bilişim ile bir daha karşılaşabiliyor, şansız ise hiç karşılaşmadan üniversiteye kadar geliyor. Bu noktada yanlış bir anlayışımız da var. Çocuklarımız ve gençlerimiz bizden daha iyi teknoloji kullandıkları için onların otomatik olarak teknoloji üretebileceğini veya teknoloji ile üretim yapabileceklerini düşünüyoruz. Biz anne ve babalarımızdan daha iyi teknoloji kullanıyoruz, çocuklarımızın da bizden daha iyi kullanmaları son derece doğal. Ancak yaşıtlarına göre ne durumdalar, aslında ona bakmak gerekiyor. 2013’te 21 ülkede altmış bin 8. sınıf öğrencisi ile yapılan ‘Uluslararası Bilgisayar ve Bilgi Okuryazarlığı Çalışması’na göre 21 ülke içerisinde son sıradayız. Ülkemizdeki 10 öğrenciden 9’u sadece temel düzeyde yetkindir ve ileri düzeyde bilişim kullanabilen öğrenci oranımız sadece %1’dir. Oysa bir ülkenin Bilişim teknolojilerindeki gelişim düzeyinin, çocukların okuma, matematik ve fen başarıları üzerinde etkisi olduğunu belirleyen akademik çalışmalar var. Peki bu durumdaki çocuklarımız gelecekte nasıl yenilikçi fikirler üretecek, nasıl üretim yaparak patent alacak ve bunu girişime çevirebilecektir? Doç. Dr. Şirin Karadeniz BAU Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitim Bölüm Başkanı BİLGİSAYAR VE MATEMATİK İLE İLGİLİ MESLEKLERDE İSTİHDAM ARTIYOR Amerikan İş Gücü İstatistik Bürosu’nun 2012’den 2022’ye istihdam projeksiyonuna göre 2022’de bilgisayar ve matematik ile ilgili mesleklerde istihdamın %18 artacağı öngörülüyor. Yani bu alanda yetişmiş insan gücüne dünyada ihtiyaç artıyor. Bunun dışında diğer tüm alanlarda da örneğin finans, tıp, hukuk gibi çalışacak olan bireylerin sahip olması gereken nitelikler de bilişimin bu alanlarda aktif kullanımı ile değişiyor. Gelecek Enstitüsü’nün 2011’de yayımladığı istihdam raporuna göre de 2020’de iş hayatında gerekli en temel beceriler arasında bilişimsel düşünme, yeni medya okuryazarlığı, tasarım odaklı düşünme, sanal ortamda farklı kültürlerle işbirliği içinde çalışabilme becerileri ön plana çıkıyor. Demek ki çocuklarımızı şu anda bilmediğimiz meslekler veya çalışma şekilleri evrimleşmiş meslekler için daha icat edilmemiş yeni teknolojileri kullanan, üreten veya bunlarla üretim yapabilen bireyler olarak yetiştirmemiz gerekiyor. Ancak bu becerilere sahip bireylerden oluşan bir toplum bilişim dilini akıcı konuşarak bilişim hukuku, bilişim güvenliği, elektronik seçim sistemleri gibi konular hakkında karar verebilir. Böyle bir toplum tüm alanlarda (tıp, hukuk, işletme, finans gibi) bilişimi kullanabilir, bilişim ile çözümler üreterek yenilikler geliştirebilir. Peki böyle bir toplum olma yolunda ne tür çabalarımız var? Her kalkınma planında bilim ve teknoloji kullanımı ve üretimi için hedefler belirliyoruz. 20142018 için belirlenen onuncu kalkınma planında da Bilim, Teknoloji ve Yenilik için birçok hedef var. TÜBİTAK ise kamu, üniversiteler ve özel sektöre proje destekleri sunuyor. Üniversitelerde de teknoloji transfer ofisleri, yenilikçilik ve kuluçka merkezleri, teknokentler kuruluyor. Peki, bu kadar çabamızın karşılığını alabiliyor muyuz? DİĞER ÜLKELER NELER YAPIYOR? Diğer ülkelere baktığımızda; yukarıdaki çalışmada beşinci sıradaki Almanya’nın bu konuda harekete geçtiğini ve Bilişim dersini ilkokuldan itibaren öğrencilerine sunduğunu görüyoruz. İngiltere de 2013 yılında 5 yaşından itibaren tüm öğretim kademeleri için bilişim dersi öğretim programını hazırlamış ve bu dersi zorunlu tutmuştur. Ülkemizde sadece 5 ve 6. sınıflarda zorunlu olan Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersinin, tüm kademeler için zorunlu ve güncellenerek bilişim ve bilgi çağının gerekliklerine uygun halde çocuklarımıza sunulması gerekiyor. Ülkemizdeki bu alanda yapılan projelerden biri de Kodlama Saati projesidir. Bugünün dijital dünyasını anlamak ve geleceğin dijital dünyasını tasarlamak için Bahçeşehir Üniversitesi ve Bahçeşehir Kolejleri tarafından “Okulda Üniversite” modeli çerçevesinde geliştirilen bu proje (kodlamasaati.org) akademisyen, uzman ve öğretmenlerin bu yöndeki ortak bir çabasıdır. Ancak bu gibi uygulamalar ile sadece oyun oynamak yerine oyun üreten, animasyon film izlemek yerine bu animasyon filmini tasarlayan, bilişim ürünlerini geliştirip bunun patentini alan ve bilişim ve bilişimin kullanıldığı tüm alanlarda girişim yapabilen bireyler yetiştirebiliriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle