02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Tartışma CBT 1452/16 Ocak 2015 Sanat Eserlerinde Sahtecilik Türk sanat tarihinin en önemli merkezleri olması gereken müzelerin eserlerine sahip çıkamayacak hale getirilmeleri yalnızca kurumsal bir sorun değil aynı zamanda bir kültür politikası eksikliğidir. Bu sorumluluk hem müzelerin hem de kamu kurumlarını denetlemekle görevli olan devletindir. T Dr. Hande Dedeal Subaşılar ürkiye sanat gündemi son günlerde çok önemli gelişmelere sahne olmakta. Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonundan çalındığı belirlenen Namık İsmail’in “Krizantemler” adlı resminin eklemeler yapılarak değiştirildiği ve piyasaya sunulduğu, çok daha önceden bu resimle ilgili sorunları tespit etmiş ve yetkilileri bilgilendirmiş olan resim eksperi Fethi Kayaalp’in arşivine soruşturma amacıyla el koyulduğu haberi, sanat eserlerinin orijinalliğinin tespitinde, sahtelerin ve çalıntı eserlerin piyasaya sızmasının önlenmesinde arşivin önemini ve gereğini bir kez daha vurgulama ihtiyacını gündeme getirdi. Bir sanat eserinin orijinalliği o eserin belli bir sanatçı tarafından yapılmış, geçerliliği belgelerle kanıtlanmış ve eksper tarafından onaylanmış olması anlamına gelir. Orijinallik analizi, eserin sanat uzmanları tarafından (akademisyenler, sanat tarihçileri, müze veya koleksiyon küratörleri, sanat eksperleri) belli bir sanatçıya, kültüre veya döneme atfetme işinin doğru yapılıp yapılmadığını tespit etmektir. Eserlerin doğruluğunun ispatlaması, ahlaki öneminin yanı sıra sanatın tarihsel gelişiminin de anlaşılabilmesi için gereklidir. Toplumun ve sanat piyasasının en temel beklentisi ve yasal isteği satılacak olan şeyin doğruluğudur. Nesnelere sahip olma arzusu ve biriktirme içgüdüsü doğrultusunda oluşan koleksiyonculuk, sahteciliğin birincil tetikçisidir. Antikçağdan Rönesans dönemine ve oradan da günümüze kadar olan süreçte ustaların yapıtları kopya edilmiştir. Ancak kopyalamak ile sahtesini yapmak arasında ince bir sınır vardır; sahtenin orijinalmiş gibi piyasaya sürülmesi bu sınırı belirler. Ünlü ressamların yüzlerce sahte yapıtı piyasalarda dolaşmaktadır. Tarihi süreci antik çağlara kadar uzanan sahteciliğe yönelimin özellikle Rönesans döneminde geçmişe duyulan hayranlıkla ilişkilendirilmesi yanlış olmaz. Örneğin, Michelangelo antik ustalara benzeterek yaptığı bir kupid heykelini toprağa gömerek eskitmiş, bu eseri hayranlıkla izleyenleri onun antik bir heykel olduğuna inandırabildiği için kendisiyle övünmüştür. Ünlü ressam Albrecht Dürer (14711528), sahteleri henüz kendi yaşadığı dönemde ortaya çıkan ünlü Rönesans sanatçılarındandır. Dürer’in kendi kopyalarıyla ilgili olarak önlemler almaya çalıştığı bilinir, der ki: “Başkalarının emeği ve yeteneğini çalan ve taklit edenler, cüretkâr ellerinizi eserlerimizden çekiniz”. Venedik Senyörlüğü’ne yaptığı başvuru sonucunda Dürer’in kopyacılarına onun monogramını kullanmaları yasaklanmıştır. 17. yüzyılın en ünlü ustalarından Jan Vermeer‘in (16321675) sahtelerini yapan Han van Meegeren (18891947) dünyaca ünlü sahteciler arasında yer alır. Sahte resim işine ilk girişimini 1923’te, Franz Hals’a atfedilmiş olan “Mutlu Şövalye” resmi ile gerçekleştirdi, sonraları getirisinin yüksek olduğunu düşündüğü Vermeer’e yoğunlaştı. Van Meegeren, Emmaus resminden önce dikkatli bir şekilde 17. yüzyıl boya formüllerini çalışarak işe başladı, eski resimlerin çatlama yönlerini taklit etti. Van Meegeren’in sahtekârlığı ilk kez II. Dünya Savaşı’ndan sonra, Nazi liderleri tarafından toplanan sanat eserlerinin takibi için oluşturulan bir kurul tarafından ortaya çıkarıldı. Vermeer’in “İsa ve Zina Yapan Kadın” adlı bir resminin Hitler’in mareşallerinden Hermann Göring’e van Meegeren tarafından satıldığı anlaşıldı ve Nazilerle işbirliği yaptığı gerekçesiyle 1945 yılında tutuklandı. Van Meegeren savunmasında tabloyu kendisinin yaptığını ve başka sahte resimlerinin de olduğunu itiraf etti. Yakın geçmişte Wolfgang Beltracchi ve aile bireyleriyle birlikte Otto SchulteKellinghaus ortaklığında gerçekleşen sahtecilik olayı başta büyük müzayede evleri olmak üzere bütün sanat dünyasını sarstı. Wolfgang Beltracchi’nin şebekesi 2011’in son aylarında Almanya’da tutuklandı. Beltracchiler, modern sanatçıların sahte resimlerine sahte belgeler de hazırlamışlardı. ÜNLÜ SAHTEKÂRLAR Çalıntı ve sahte eserlerin piyasaya girmesini engellemek çok zor olsa da bunları tespit etmek için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Tanınmış sanatçıların desenlerinin ve tablolarının orijinalliğini tespit etmek için başvurulan bilimsel kaynaklardan biri catalogue raisonne’lardır. Bu kataloglar genellikle bir sanatçının tüm yapıtlarını kapsamak üzere uzmanlar tarafından yapılan incelemeler sonucunda yazılır. Katalogların oluşturulması, ressamın çalışma tarzı, etkilendiği ve etkilediği kuşaklar hakkında bilgi vermesi açısından da önemlidir. Örneğin Rembrant Araştırma Projesi’nin yayımladığı beş katalog, Rembrandt eserlerinin sayısı ve yerleri hakkında bilgi ver SAHTECİLİĞE KARŞI ÖNLEMLER mekle kalmayıp sanatçının eserleri arasında karşılaştırma yapma olanağı da sağlamaktadır. Kataloglar sanatçı ve eserlerini görünür kılarken, araştırmacılar kadar sahtecilere de kaynak oluşturduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Yapıtın orijinalliğinin tespitinde, imza ve monogramlar (ustanın adı ile ilgili ipucu verir); belgeye dayalı bilgiler (anlaşmalar, envanterler, kataloglar veya Vasari, Karel van Mander gibi kendi döneminin sanatçıları hakkında bilgi verenlerin kitaplar); imzalı, orijinal olduğu kesinleşmiş diğer yapıtlarla kurulabilecek ölçülebilir benzer formlardan yararlanılır. Eksperin yargıya varmasında, sanatçının eserle doğrudan bağlantılı olduğunu gösteren kanıtlar, örneğin eseri yaparken çekilmiş bir fotoğrafı, sanatçının bütün yapıtlarının yer aldığı eksiksiz bir liste veya sanat tacirlerinin yapıt alım satımını belgeleyebilecekleri makbuzlar, bir koleksiyoncu Gerçeği Sahtesi nun envanteri veya doğruluğundan şüphe edilmeyecek ve disiplinli çalışması ile oluşturduğu arşibir müzayede ya da sergi kaydı gibi kay vi Türk resim sanatı için çok önemlidir. Renaklar çok önemlidir. sim eğitimi almış olması, İstanbul Resim ve Yapıtın bulunduğu yerden sanatçının Heykel Müzesi’nde uzun yıllar restoratör stüdyosuna kadar giden kayıtların takip olarak çalışması sayesinde birçok tabloyu edilmesi, bir bakıma “kökeninin” tespit ve sanatçıyı yakından incelemiş olması, edilmesi bu belgeler sayesinde mümkün eserlerin tanınmasında kıdemli olarak kabul olabilmektedir. Eğer arşiv belgeleri doğru edilmesini sağlamıştır. Kayaalp’e ait arşivin ve kesin delillerden oluşmuyorsa, bilimsel herhangi bir şekilde tahrip olması büyük bir laboratuvarlar eksperin yargısını kanıtla bilgi birikiminin yok olması demektir. mak için varlardır. Eksper bir sanat eserini Müzelerde yapıtların güvenilir bir şekilincelerken öncelikle o eserin orijinalliğin de arşivlenmemiş olması, çoğunun künyesiden emin olmak zorundadır. Karşısına çıka nin bulunmaması araştırmacılar için yapıt bilecek eserin sahte mi gerçek mi olduğunu bilgisini kısıtlamaktadır. Kişisel bilgi birikianaliz etmelidir. minin, sağlam kaynaklara aktarılmadığı sürece, kalıcı olması beklenemez. Bu nedenle nitelikli bir arşivin, envanterin oluşturulması MÜZELERDE SAHTECİLİK Müzeler toplumun sanat eserlerine ra şarttır. Öncelikle tüm kurumların envantere hatlıkla ulaşabilmelerine hizmet eden ka birincil önem vermeleri, eser katalogları hamusal kültür yapılarıdır. Dolayısıyla müze zırlatmaları gereklidir. Bunun ötesinde Türk sanatçılarının çalerin barındırdığı eserlerin gerçek olduğuna lışma yöntemleri, kullandıkları boyalar ve inanmak ve güvenmek isteriz. Ancak kolekmalzemeler incelenmeli, bir imza arşivi siyonlara sahtelerin girmesi, orijinallerin oluşturulmalı. Hepsinden önemlisi teknik kopyalarıyla yer değiştirmesi, paha biçiledonanımı güncelleştirilmiş bir laboratuvar mez eserlerin çalınarak satılması dünyanın ortamının bu kurumlarda sağlanmasıdır. Bu her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de yaincelemeler yalnızca eserlerin orijinalliğini şanmaktadır. Özellikle Batı müzelerinden söz edecek ispatlamakla kalmayıp kapsamlı arşivin olursak, gerek sağlam envanter anlayışı ve oluşmasında da etkili olacaktır. kurumsallaşmış araştırma merkezleri, gerekse teknolojiyi kullanarak geliştirilmiş analiz yöntemleri bu sorunlarla baş etmede etkili olabilmekte. Aynı şeyi Türkiye için söylemek ne yazık 1 Dr. Hande Dedeal Subaşılar, Resim Eksperliği: Türkiye’de Resim Eksperliği Üzerine Bir Öneri, Yayınlanmamış doktora tezi, İTÜ Sanat Tarihi Anabilim Dalı, 2012; Dr. Hande Dedeal Subaşılar, “Teknik Sanat Tarihi: Sanat Eserleri incelemelerine disiplinlerarası bir yaklaşım,” Sanat Tarihi Yıllığı, sayı 22, yıl 2010, 2137 ki pek mümkün değil. Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde yaşanan sahtecilik ve çalıntı sorunları bu eksiklikleri bir kez daha hissettirdi. Envanter eksikliğinden ve kurumsal bazı başka sorunlardan yararlanan sahtekârlar yerine konulması mümkün olmayan zararlar vermeye devam ediyor. Bunun yanında Türk resim sanatına ve piyasasına emekleri kuşkusuz çok büyük olan Fethi Kayaalp’in maruz kaldığı durum da bir o kadar üzücü. Kayaalp ile 2010 yılında yaptığımız söyleşide “Krizantemler” adlı resim ile ilgili yaptığı başvurular hakkında bilgilenmiş ve doktora çalışmamda bu konuya yer vermiştim.1 Söz konusu olan müzeye ve ilgili bakanlığa yapılan suç duyurusu niteliğindeki başvuruların sonuçsuz kalması hem soruşturmaların başlatılması hem de eserlerin geri kazanılması için büyük bir zaman kaybına yol açmıştır. Kayaalp’in tamamen kendi çabaları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle