22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YERBİLİMLERİ Saros Depremi ve Bir Başka Açı Mehmet Utku, Y.Doç.Dr.; Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü, mehmet.utku@deu.edu.tr T ürkiye’nin batı kesimi, 24 Mayıs 2014 günü yerel saatle 12.25: 03’ten sonra 6.9 (Mw) büyüklüğünde bir depremle karşılaştı. Deprem, Gökçeada’nın kuzeydoğusunda kalan 40.30°K enlemi ile 25.50°D boylamı noktasında (KandilliBoğaziçi Üni., USGSUnited States Geological Survey) ve deniz tabanından 10 km (USGS) derinlikte meydana geldi. Depremin kırılma mekanizması ile ilgili olarak dünyadaki pek çok sismoloji laboratuvarı, ilk günden itibaren yaptığı çözümleri yayımlamaktadır. Yapılan sismolojik analize göre depremle ilgili en anlamlı fay düzlemi çözümünün deprem merkez üssüne göre avantajlı bir konumda bulunan rılma doğrultusu ile hemen hemen aynıdır. Gökçeada, Çanakkale, Tekirdağ ve Edirne’den gelen gözlemlerden azımsanamayacak miktarda hasarların olduğu, bunların içinde baca ve minare hasarlarının bulunduğu da dikkate alınırsa merkez üssündeki şiddetin IX (dokuz) olması gerektiği, bunun sözkonusu hasar yerlerinde VII (yedi) şiddetinden itibaren azalan şekilde devam ederek hissedildiği ortaya çıkmaktadır. Buradan hareketle de merkez üssündeki 6.9 büyüklüğü, bu deprem için kullanılması gereken daha doğru ve anlamlı bir büyüklük değeridir. Deprem, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Marmara Denizi’ndeki kuzey kolunun Ege Denizi’ndeki uzantısının üretti Şekil1. 24 Mayıs 2014 (12:25:03TS, Mw=6.9) Saros depremi anaşok ve artsarsıntı merkezüsleri ile olası kırık gelişimi yönleri. Deprem verisi, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü elektronik deprem kataloğuna aittir. Fay düzlemi çözümü, USGS (United States Geological Survey)’dendir. Altlık harita, GMT (Wessel ve Smith, 2006) ile çizilmiştir. Şekil1. 24 Mayıs 2014 (12:25:03TS, Mw=6.9) Saros depremi anaşok ve artsarsıntı merkezüsleri ile olası kırık gelişimi yönleri. Deprem verisi, 39°41°K enlemleri ile 23°27.5°D boylamları arasındaki alanda, 21/05/2014 (00:00:00TS) ile 03/06/2014 (12:25:03TS) tarihleri arasında meydana gelen büyüklüğü 1’den daha büyük (M>1) toplam 914 depremden oluşmakta olup Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü elektronik deprem kataloğuna aittir. Fay düzlemi çözümü, alt yarım küre projeksiyonuna göre olup USGS (United States Geological Survey)’dendir, koyu renkli alanlar sıkışma, açık renkli alanlar çekme bölgelerini gösterir. Altlık harita, GMT (Wessel ve Smith, 2006) ile çizilmiştir. USGS’in, Merkezi Moment Tansör (Centroid Moment Tensor) çözümü olduğu görülmektedir. Buna göre deprem; 6.9 (Mw) büyüklüğünde, 10 km derinlikte, tamamen bir makaslama hareketi (%97 DC; USGS, CMT) sonucu, yerkabuğunun 2.72´1019 Nm’lik bir yırtma kuvvetiyle K75D doğrultusunda 73 derece güneydoğuya eğimli bir düzlem boyunca yırtılarak kuzey bloğun sağa güney bloğun sola doğru göreceli hareket etmesiyle meydana gelmiştir. Çok çok az miktarda da bir düşey hareket söz konusudur. Bu deprem için yapılan kısıtlı kinematik modele göre deprem, muhtemelen maksimum 30 km uzunluğunda bir kırılma yüzeyi meydana getirmiş olmalıdır. Devamında da onuncu gün itibarıyla büyüklüğü 4.8’lere varan yüzlerce artsarsıntı üretmektedir. Artçı sarsıntı dizilişleri de kuzeydoğugüneybatı (KDGB) doğrultuludur. Bu, anaşokun kı ği bir depremdir. Artçı sarsıntı gelişimi, yatay düzleme göre en az ~25km eninde ~100km boyunda bir deformasyon alanı içindedir. Çevreye göre daha yoğun bir sismisiteyle, KDGB doğrultulu ve biraz daha kuzeydoğuya doğru ağırlıklı olmak üzere ilk 20 km içinde devam etmektedir. Şekil1, anaşok civarında (39°41°K; 23°27.5°D), 21/05/2014 (00:00:00TS) ile 03/06/2014 (12:25:03TS) tarihleri arasında meydana gelen büyüklüğü 1’den daha büyük (M>1) olan anaşok öncesindeki 15 mikrodeprem ile anaşok ve onu izleyen 898 artçı sarsıntı merkezüslerini ve olası kırık gelişimi yönlerini göstermektedir. Kandilli ve USGS tarafından birbirine yakın verilen söz konusu merkez üssüne göre fayın anaşok sonrası yırtılma gelişimi daha çok kuzeydoğuya doğru ilerleme eğilimi gösterirken, güneybatıya doğru daha az bir gelişim içindedir. Bu, zayıf çift taraflı ve tek taraf ağırlıklı yırtılma biçimidir. AFAD (T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) Deprem Dairesi tarafından verilen merkez üssüne (40.211°K, 25.307°D) göre ise hemenhemen tamamen tek taraflı olarak kuzeydoğuya doğru sürmektedir. Bu, zorlamalı bir yorum sayılabilir. 29.05.2014 tarihine kadar olan veriye bakılarak bu yorum yapılabilirken sonrasındaki veri, gelişimin hemen hemen tam bir çift taraflı ilerleme olduğunun kanıtıdır. Bir başka deyişle, merkezüssünün her iki yönünde olmak üzere 24°27°D boylam aralığının büyük bir bölümünde deformasyon devam etmektedir. Bu nokta, bir gözlemin süre, biçim ve içerik yönünden muntazam olmasının, yani “gözlem tamlığı”nın önemini ortaya koymaktadır. Bilimsel çalışmaların temel ilkelerinden biri, probleme ya da olaya önce geniş açıdan bakıp sonra bir noktaya odaklanmaktır. Bu durum, bir İngiliz atasözünde çok iyi özetlenmiştir: Küresel bak, bölgesel hareket et (Look global, act regional)!.. Merkezüssü (episantırı), denizde, yani Ege Denizi’nin kuzeyinde Saros Körfezi açıklarında olan bu “büyüğe yakın” deprem, merkezüssünden yaklaşık 250 km uzaklıkta bulunan İzmir’de 12:27:00 sularında en az 30 sn süreyle hissedildi. Alınan bilgilere göre depremin İzmir’in farklı semtlerinde farklı hissedilmiş olması, zemin özelliklerindeki farklılığı ortaya koymaktadır. Bunların içinde sarsıntının beklenenden fazla tedirgin edici düzeyde hissedildiği yerler vardır. Buna, Bornova civarı örnek verilebilir. İzmir’in depreme olan uzaklığı ve depremin büyüklük seviyesinden dolayı, İzmir civarında kaydedilebilecek ivmeler de çok çok düşük olacaktır. Nitekim, TMMOBJeofizik Mühendisleri Odası’nın basın açıklamasında, çok küçük hatta sıfıra yakın seviyelerdeki bu değerlerden bazı örnekler verilmektedir. Burada önemli olan İzmir’de kaydedilen bu depreme özgü ivmelerin düşüklüğü değildir, her yerde aynı seviyede olmasına rağmen farklı hissedilmiş olmasıdır. Yani, hemen hemen ivme aynı, fakat hız, dolayısıyla meydana gelen yerdeğiştirme hatta toplam yerdeğiştirme farklıdır. Çünkü bu, yerdeğiştirmenin zamana bağlı değişimi ve etkilenme süresiyle ilgilidir. O zaman, gerek canlılar gerek yapılar yönüyle depremden etkilenmeyi en aza indirebilmek için depreme dayanıklı yapı tasarımı önemlidir. Fakat, depreme dayanıklı yapı tasarımının, başta yerdeğiştirme olmak üzere yeraltına ait fiziksel büyüklüğün etki alanına özgü türünün zamana göre değişimine göre yapılması ise daha önemlidir. Bir başka deyişle, yapı tasarımı sırasında, ilgili deprem sismogramının tek bir değerinin kullanılması yerine tüm sismogramın kullanılması daha doğrudur. İşte o zaman, depremzeminyapı uyumu iyi sağlanmış olur. Çünkü, depreme dayanıklı yapı tasarımı, yapının belli seviyedeki bir depremi can kaybına ve çökmeye meydan vermeden karşılayacak şekilde depremzeminyapı uyumunun sağlandığı yapı tasarımıdır. Bu, deprem ülkelerinde güvenle yaşamanın çözümüdür. AFAD (T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı), http://www.deprem.gov.tr/, 24 Mayıs 2014 ve 2 Haziran 2014. EMSC (EuropeanMediterranean Seismological Centre), http:// www.emsccsem.org/, 24 Mayıs 2014 ve 2 Haziran 2014. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Boğaziçi Üniv., http://www.koeri.boun.edu.tr/, 24 Mayıs 2014 ve 2 Haziran 2014. TMMOBJeofizik Mühendisleri Odası’nın basın açıklaması, 29 Mayıs 2014 ve 2 Haziran 2014. USGS (United States Geological Survey), http://earthquake.usgs. gov/, 24 Mayıs 2014 ve 2 Haziran 2014. WESSEL, P., and SMITH, W.H.F., 2006, The Generic Mapping Tools (GMT) version 4.1.4 Technical Reference & Cookbook, NOAA/ NESDIS. KAYNAKLAR CBT 1422 14/ 20 Haziran 2014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle