24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

www.iku.edu.tr BİLİM KÜLTÜR VE EĞİTİM Hakkari’den İstanbul’a Bilim ve Sanat Köprüsü Kırk çocuğumuzun çoğu Hakkari sınırlarını ilk defa terk ettiler, uçağa ilk defa bindiler, İstanbul’a ilk defa geldiler, denizi ilk defa gördüler, buz pateni pistine ilk defa çıktılar. Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin en büyük akvaryumlarından birini (İstanbul Akvaryum), dünyanın sayılı tarihi eserlerini (Topkapı, Ayasofya, Yerebatan), bir tekneyle ve köfte ekmek yiyerek iki kıtayı ayıran dünyanın en güzel deniz yolunu (Boğaz) görecekler. Prof. Dr. Hasan Şimşek İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı kanın Doğantepe’de nasıl işlediğini bizzat deneyimlediler. Gözlerindeki ışıltıyı gördük. Bu etkinliğe katılma konusunda başlangıçta gönülsüz olanların dönüş yolunda heyecanlı sözlerine tanık olduk. İçinde bulunduğumuz bu hafta içinde ise başka bir heyecanlı etkinlik içindeyiz. Eğitim Fakültemizin genç ve dinamik öğretim elemanı arkadaşlarım TÜBİTAK 4004 kodlu proje kategorisinde bir proje önerisi yazdılar. “Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları” isimli bu kategoride Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Muhammet Öztabak’ın yürütücülüğünde yazdıkları proje Hakkari ilimizdeki 2 yatılı bölge ortaokulundan 40 öğrenci (20 kız20 erkek) ve 14 öğretmenin (7 kadın7 erkek) İstanbul’a getirilmesi üzerineydi. İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve FenEdebiyat Fakültesi’nden öğretim üyeleri, Kültür Koleji ve Kültür 2000 Koleji’nden öğretmenler bu etkinlik için birlikte çalıştılar. Bu ekip tarafından tasarlanan yaklaşık 20 bilimsel etkinliğin yanı sıra buz pateni, İstanbul Akvaryum, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Yerebatan Sarayı, Boğaz turu gibi çeşitli kültürel etkinliklere de programda yer verildi. Öğrencilerle birlikte gelen öğretmenler için de çeşitli hizmet içi eğitimler tasarlandı. Tüm bu etkinlik süresince fakültemiz öğrencileri de gönüllü olarak yer aldılar. Bu kırk çocuğumuzun çoğu Hakkari sınırlarını ilk defa terk ettiler, uçağa ilk defa bindiler, İstanbul’a ilk defa geldiler, denizi ilk defa gördüler, buz pateni pistine ilk defa çıktılar. Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin en büyük akvaryumlarından birini (İstanbul Akvaryum), dünyanın sayılı tarihi eserlerini (Topkapı, Ayasofya, Yerebatan), bir tekneyle ve köfte ekmek yiyerek iki kıtayı ayıran dünyanın en güzel deniz yolunu (Boğaz) görecekler. Şundan eminiz: Hepimizin çocukluğunda hafızamıza kazınmış “an”lar vardır. Etkisi yaşam boyu sürer. 14 yaşımda babam beni Ankara’dan otobüse bindirdi ve askeri lise sınavları için İstanbul’a gönderdi. Beni İstanbul’da bir asker akrabam karşıladı. Otobüste sabahın ilk ışıklarıyla denizi ilk gördüğüm anı unutamam. Eğitim yolculuğumda heyecan verici bir “an” olarak hep hafızamdadır. Belki de o “an” zihnime gerçekte şu kazındı: Eğitim arayışı ile ilk defa denizi gördün, eğitim arayışı sana başka heyecanları ufukları da açabilir! Bir işçi çocuğu olarak belki de eğitimden başka çıkışın yok! Hakkari’den konuk çocuklarımız ve öğretmenlerimiz 22 Haziran Pazar günü İstanbul’dan ayrılacaklar. “Hakkari’den İstanbul’a Eğitim ve Kültür Köprüsü” bu çocuklarımızın tamamı için olmasa bile, bazıları için bir zihinsel tetikleme görevi görecek; bu kesin. Hayaller ve umutlar tetiklendi. İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi olarak bu kırk çocuğumuzdan birisinin bile “makus talihini” yenmesine katkımız olursa, ne mutlu bize. HAKKARİLİ ÇOCUKLAR S CBT 142213 / 20 Haziran 2014 anayi devrimiyle keşfedilen formel okul sistemi 19. yüzyıldan beri her bireyin yaşamında önemli bir rol üstlenmeye başladı. 19. yüzyılın ortalarında önceleri bir kaç yılla başlayan zorunlu eğitim yaşantısı ilerleyen yıllarda artarak sürdü. 20. yüzyılın ortalarında sanayileşmiş ülkelerde ortaokul, ilerleyen yıllarda giderek lise basamakları da zorunlu eğitim kapsamına alındı. 20. yüzyılın sonlarına yaklaşırken okul öncesi eğitimi de, 35 yaş aralığını kapsayacak şekilde zorunlu eğitim kapsamına alındı. Bugün pek çok gelişmiş Batı ülkesinde çocuklar 3 yaşından itibaren zorunlu eğitim kapsamına alınmakta ve zorunlu eğitimin süresi 1718 yaşa kadar devam etmektedir. İçinde bulunduğumuz yıl itibariyle kesintisiz 1214 yıl süren zorunlu eğitim süresinin daha da uzatılacağı tahmin edilmektedir. Yaşamın ilk yıllarında 12 yaşın, lise sonrası, lise eğitimiyle birleştirilecek 2 yıllık yükseköğretim yıllarının da zorunlu eğitim kademesine dahil edileceği günler de uzak değil. Niçin toplumlar vatandaşlarının formel okul sisteminde geçirdiği yılları artırıyor? Zorunlu eğitim olması nedeniyle kamu kaynaklarından karşılanması gereken bu hizmetin maliyetini niçin yükleniyor? Devletler niçin kendini bu masraflı ve karmaşık sistemi örgütlemek zorunda hissediyor? Yanıtı belli: Okul aslında bir bilgi ve beceri fabrikası! Önceden kurgulanmış bir düzenekte (yönetim, insan kaynağı, mali kaynaklar, öğretim programı, öğretme yöntemleri, ölçme, değerlendirme, vb.), nesiller seri üretim sistematiğiyle davranış değişimine uğratılmak, kendilerine yeni bilgi, beceri ve tutumlar kazandırılmak için sürece sokuluyor (bu yaklaşımın hayli Taylor’cu olduğu konusunda beni eleştirebilecek meslektaşlarıma hak veririm; ancak, konuyu bu basitlikte açıklamanın bu yolla daha kolay olduğuna karar verdim). Okulun tarihsel evrimi içinde bu fabrikanın toplumun farklı kesimlerine eşit hitap etmediği, her bölgede aynı etkililikte çalışmadığı gerçeği de ilerleyen zaman içinde keşfedilmiştir. Türkiye’de de bu fabrika Doğu Anadolu’da, Batı Anadolu’da, Ege’de, Karadeniz’de aynı verimlilik ve etkililikte çalışmıyor. Öğretmen yetiştiren bir fakültenin dekanı olarak, yetiştirmeye çalıştığımız öğretmen adaylarına bu farklılıkları göstermeye, mümkünse onların bu farklılıkları yaşayarak deneyimlemelerine aracı olmak istiyoruz. Toplumun ve eğitimin gerçeğine yakın olmak, mümkünse içinde olmak istiyoruz. Birinci sınıfa başlayan öğrencilerimize Kültür Koleji’nde bir sınıf tahsis ettik, üniversitede almaları gereken bir dersi Kültür Koleji bina sında alıyorlar. Amaç, tipik bir ilkokulun koridor sesine, zil sesine, bahçe sesine kulakların alışık hale getirilmesi. Koridorlarda duvarlara ve tavana asılmış görsellerdeki sembollere dikkatlerini çekmek. Öğrenciler tarafından üretilmiş gerçek görseller üzerinde tartışma yaptırmak. Gerçek okul ortamlarında gerçek öğretmenlerle etkileşimde, paylaşımda bulunmalarını sağlamak. Öğretmen adayı öğrencilerimiz öğrenimlerinin ikinci yılında küçük gruplar halinde sınıf ortamlarını gözlemlemeye başlayacaklar. Toplumsal sorumluluğu yüksek, toplumunun eğitim gerçekliğinin farkında olan öğretmenler yetiştirmek istiyoruz. Öğretmenliği kitabi, ezber bilgilerden uzak, yaparak yaşayarak öğrenmelerini istiyoruz. Bu amaçla, Sakarya ili, KÜTÜPHANE GİRİŞİMİ Geyve ilçesi, Doğantepe Yatılı Bölge Ortaokulu’na bir kütüphane kurma girişimi başlattık. Öğrencilerimiz yaklaşık bir ay süresince İstanbul Kültür Üniversitesi yerleşkesinde 1014 yaş çocuklarına uygun bir kitap bağışı kampanyası başlattılar. Bu kampanya kapsamında yaklaşık 400 kitap bağışlandı. Kültür Koleji ve Kültür 2000 Koleji öğrenci ve velilerinin katkılarıyla 400 kadar kitap daha toplandı. İstanbul Kültür Üniversitesi üst yönetimi İş Bankası’nın bu yaş kuşağı için bastığı 126 kitapla birlikte beş kitaplık satın aldı. 3 şehirlerarası otobüsle bütün Eğitim Fakültesi öğrencilerimiz ve öğretim elemanlarımızla Doğantepe’ye bir Kültür Kütüphanesi kurduk. Öğretmen adayı öğrencilerimizle bu okulda çalışan öğretmenleri bir araya getirdik. Söyleştiler. Bu okulda okuyan çocuklarla sohbet ettiler, onların yemekhanelerini, yatakhanelerini gördüler. Eğitim ortamlarının resimlerini çektiler. “Eğitim” denilen büyük fabri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle