22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Tartışma CBT 1441/31Ekim 2014 Bir iktisadi kalkınma çabası olarak Cumhuriyet Prof. Dr. Öner Günçavdı İTÜ İşletme Fakültesi. guncavdi@itu.edu.tr Cumhuriyet 91 yaşında! Dile kolay. Koca bir imparatorluktan elde kalan bir avuç Anadolu toprağı üzerinde, geçmişten devralınan iktisadi bir hiçlikle kurulan bir Cumhuriyet. Nüfusun en üretken kısmının, ardı arkası kesilmeyen savaşlarda yitirildiği, kalanının ise üretkenlikten uzak, bitmek tükenmek bilmeyen salgın hastalıklar içinde olduğu bir Cumhuriyet. Tarıma elverişli toprakların önemli bölümünü yitirmiş; buna rağmen, kaybedilen topraklardan Anadolu’ya büyük bir göç ve nüfus baskısı altında kalan bir Cumhuriyet. İktisadi kalkınmanın ihtiyaç duyacağı sermaye birikiminin olmadığı, olanı da korumak için gerekli yenileme yatırımlarının bile yapılamadığı bir Cumhuriyet. Topyekün bir kalkınma için gerekli girişimci bir sınıfın ve bugün yokluğunu bile hayal edemediğimiz birçok kurumsal yapının bulunmadığı bir Cumhuriyet. Dahası, yeni bir cumhuriyetin yapılanması ve iktisaden kalkınması için gerekli yabancı mali kaynaklara, dünya ekonomisinin o günkü yapısı nedeniyle bugünkü kadar kolay erişemeyen bir Cumuhuriyet. Bırakın yeni dış kaynağı, Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralınan çok önemli miktardaki borç yükü altında ezilen bir Cumhuriyet. Zihinsel anlamda borçlanmayı, iktisaden Osmanlı İmparatorluğu’nu Batı’ya mahkum kılan temel sebep olarak gören ve bu yönüyle tam bağımsızlık hedefine ulaşabilmek için kaçınılması gereken bir davranış olarak benimseyen bir Cumhuriyet. Çok daha önemlisi, ardı arkası kesilmeyen savaşlardan bitap düşmüş bir nüfusun refah talepleri ve bunu gerçekleştirebilecek sınırlı miktarda kaynağa sahip olan Cumhuriyet. Aynı zamanda, bugüne kadar bu topraklarda yaşayan halkın kalkınma ve refah arayışı için yürütülmüş en kapsamlı yapısal dönüşüm çabası Cumhuriyet. öne çıkarmayı amaçlamaktadır. En yetkili ağızlardan yapılan böyle sığ değerlendirmeler, bir bütün olarak Cumhuriyetin en temel kazanımlarını kendi iktidarları süresince inşa edilen “duble” yollar ile demiryollarının metreleri ve yapılan AVM’lerin sayısıyla karşılaştırmaya kalkmaktadır. Bu değerlendirmelerin “sığlığı”, teker teker ağaçlara bakarken, ormanın görülmesine mani olmaktadır. Cumhuriyet projesi kimilerine göre bir toplumsal mühendislik projesidir. Sıkı sıkıya sarıldığı Doğu’ya özgü değer ve toplumsal düzen ile Batı’nın sahip olduğu ekonomik zenginliklere ulaşamamış olan bir toplumun refah arayışıdır. Bir iktisatçı gözüyle cumhuriyet ise, Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralınan başarılı bir kalkınma projesidir. XX. yüzyılın başından itibaren Osmanlı İmparatorlu’ğu, kapsamı sınırlı kalmış birtakım reformaları uygulamaya koymuş; ancak bu reformlarla birlikte gelen yeniliklerin Osmanlı toplumunda kök salmasına imkân verecek daha kapsamlı dönüşümlerin yapılmasında yeterince cesur davranamamıştır. O günler için birçok bilinmezlerle dolu bu yeni zihinsel dünya, belki dönemin yöneticilerini korkutmuş, belki de her şeye rağmen alışılagelmiş hayat tarzının sağladığı konfor tercih edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki toplumsal ilişkileri ve bunun kültürel dayanaklarını sorgulamadan yapılan reformlar daha çok şekilde kalmış ve hâkim üretim ilişkilerinin dönüşümünü sağlamadan yalnızca üst yapıda değişimleri hedefleyen reformlar ekonomik temellerden mahrum kalmıştır. Zira böyle üst yapıda değişimi amaçlayan yenilikler, iktisadi ilişkilere yaptıkları etki neticesinde oluşturdukları yeni üretim ilişkileri içinde ortaya çıkacak kesimlerin yaratılabildiği durumlarda kalıcı olabilirler. Oysa Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılan reformların tek sahibi, iktisadi hayatla doğrudan ilgisi olmayan merkezi bürokratik yapıdır. Toplumsal ihtiyaçlar değişmese de, ardı arkası bitmeyen iktidar mücadeleleriyle bu reformist bürokratik yapının değişmesi, reformlardan arzu edilen sonuçların alınmasını geciktirmiş; dahası onların bazılarını etkisiz kılmıştır. Böylece yapılan reformların daha çok “şekilde” kalmasının önüne geçilememiş ve mevcut dar kapsamıyla, sadece kamu bürokrasisinin bir bölümü tarafından sahiplenilmiştir. Radikal bir zihniyet değişimini içermeyen ve bu nedenle toplumda yaygınlaşmayan reformları sahiplenip, geleceğe intikalini sağlayacak ne istikrarlı kurumsal yapılar, ne de iktisadi çıkar grupları oluşturulabilmiştir. Diğer bir deyişle, yapılan reformlar iktisadi anlamda sahipsiz kalmıştır. İşte bu yüzden Cumhuriyet, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kifayetsiz kalan reformları daha da ileri götürmeyi amaçlayan; dahası bu reformları sahiplenecek kesimleri oluşturacak iktisadi yapıyı oluşturmayı hedefleyen, bir nevi toplumsal ve iktisadi dönüşüm gayretidir. İşte bu çok boyutlu kalkınma gayreti, Cumhuriyet fikrinin temel dayanaklarından birini oluşturmuştur. lerin eldesi bile mümkündür. Bu yöntemler daha da geliştirilerek gelecekte “moleculer wire” denilen iletken kablolar yapılabilir. Bugün, sentetik polimer kimyasında, polimer zincir büyüklüklerinin ayarlanabildiği kontrollü polimerizasyon yöntemleri üzerinde çok yoğun araştırmalar sürdürülmektedir. Bunlardan en önemlisi “Atom Transfer Radical Polimerization” (ATRP) yöntemidir ve dünyada bu konuda binlerce çalışma yapılmaktadır. Prof. Yağcı ilk defa bu polimerizasyonun ışıkla yapılabileceğini ortaya koymuştur. Yine Nobel Ödüllü Sharpless’in geliştirdiği biyokimya, organik kimya, malzeme kimyası ve polimer kimyasında çok yaygın kullanılan modüler bir reaksiyon olan “Click Chemistry’nın” (çıt çıt Kimya) ışıkla gerçekleştirilebileceğini Prof. Yusuf Yağcı ortaya koydu ve bu çalışmaları “Macromolecules” “Angewandte Chemistry” gibi en saygın dergilerde yayımlandı. Prof. Yağcı ışığı kullanarak blok ve aşı kopolimerleri, çok dallı (hyperbranched) polimerler, nanokompozitler gibi karmaşık makromoküler yapıların eldesine olanak sağladı. Bu konudaki çalışmalarını büyük bir hızla sürdürmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınma hamlesinin başlangıç koşullarını gösteren bu gerçekler, günümüzde birtakım siyasi tartışmalarda göz ardı edilerek, doksan yıllık Cumhuriyet deneyiminin bizlere kazandırdıkları, son yıllarda haşarı bir çocuğun hoyratlığıyla kamuoyu nezdinde küçümsenmeye, önemsizleştirilmeye çalışılmaktadır. Belli bir entelektüel derinliğe sahip olmadan yapılan bu tarz değerlendirmeler, Cumhuriyetin kazanımlarını küçümseyerek, günümüzde elde edilen birtakım başarıları Bilim insanlarımızın başarıları Prof. Dr. Bahattin Baysal Boğaziçi Üniversitesi, bmbaysal@hotmail.com 10 Ekim tarihli CBT Dergisi’nde yayımlanan “Bilim İnsanlarımızın Başarıları” başlıklı makale büyük bir emek ürünüdür. Yazarlarını kutluyorum. Bu makalede Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de yetişmiş bilim adamlarının bilim dalları, hsayıları, toplam atıf ve kendisi dışında verilen atıf sayıları, toplam yayın sayıları ve en çok atıf alan üç makaleleri ayrıntılı çizelgelerde verilmiştir. Türkiye’de bilim adamlarını hsayılarına göre sıralamayı ilk kez ben yaptım ve bu dergide yayımladım. Bu makalede yer alan bilim adamlarının çalışmaları 1950 yılından sonra yayımlanan çalışmaları kapsıyor. Benim de hocalarım olan Cumhuriyet döneminin birinci kuşak bilim adamlarının hemen hepsi yurtdışı üniversitelerde öğretim görmüş yetenekli bilim adamları idiler. Hemen hepsi üniversitelerindeki dersleri ile uğraşmışlardır. Ben Cumhuriyetin ikinci kuşak bilim adamlarından biriyim. Bu makaledeki listelerde ikinci kuşaktan başka bir kimse var mı, bilmiyorum. Türkiye’den bir edebiyat adamı büyük bir başarı göstererek Nobel Edebiyat Ödülünü kazandı. Türkiye’nin Avrupa memleketleri düzeyinde bir ülke olduğunu gösterdi. Türk bilim adamlarının kazanacakları bir Nobel Ödülü Türkiye’ye bir Avrupa ülkesi olma yolunu açacaktır. Başarı sıralamasında hsayılarının yüksekliği önemli bir yer tutar. Kendisine yurt içinden verilen ancak (self) atıf olarak sayılmayan yurtiçi atıfların çokluğu, çizelgelerdeki sıralamayı önemli ölçüde etkilemektedir. Ayrıca listelerde, aynı çalışmalarla bir değil üç bilim adamının ileri sıralarda yer aldığı bilinmektedir. Bu tür açıkgözlülükler yapılmakla birlikte genel görünüş fazla bozulmuyor. Nobel ödülü için benim adayım İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yusuf Yağcı’dır. Polimer bilim dalında yıllardan beri her ay 2530 makale yayımlıyor. Kuzey yarım kürede çalışmalarını bütün polimercilere açıklıyor. Prof. Yusuf Yağcı başlangıçta sadece ultraviyole (UV) bölgesinde polimerleşmeyi başlatabilecek çalışmalar yapmıştır. Daha sonraları, bu ışık duyarlılığını UV ve görünür bölgelere taşıyarak her dalga boyunda radikal ve katyonik polimerizayonları başlatabilecek sistemler geliştirmiştir. Özellikle görünür bölgede polimerleştirme enerji ve çevre bakımından uygunluğu nedeniyle “yeşil kimya” (green chemistry) olarak da değerlendirilmektedir. Prof.Yağcı’nın ışıkla olan çalışmaları sadece zincir polimerizasyonla sınırlı kalmamış, bunları aşamalı (kondenzasyon) polimerizasyona da başarıyla uygulamıştır. Öyle ki, bu yöntemle politiyofen gibi elektronik sistemlerde kullanılan iletken polimer
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle