23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR Avustralya’nın ücra bir köşesindeki Lajamanu bölgesinde yeni bir dil keşfedildi. Avustralya’da bilinen 250 kadar yerel dil tehdit altındayken (bunlardan sadece yirmi tanesi düzenli olarak kullanılıyor) Lajamanu halkı yeni bir dil geliştirmiş. Yaklaşık bin kadar nüfusa sahip Lajamanu, Tamami çölünün kenarında bulunuyor. Avustralya’nın kuzeyindeki ekonomik merkezinden 890km uzaklıkta yer alan Lajamanu’ya asfalt yol bağlantısı bile yok ve aralık ve mayıs ayları arasındaki yağmur mevsiminde bölgeye ulaşım kapanıyor. Bu durumda ihtiyaçlar sadece havadan karşılanabiliyor. Bu da kendi küçük havayolları Lajamanu Air ile gerçekleşmekte. Köyün adı uluslararası medyada ilk kez 2010 yılında duyulmuştu. O tarihte taşradaki yerlilerin üzerine Avustralya’nın içlerinde meydana gelen kasırganın etkisiyle yüzlerce balık yağmıştı. Lajamanu’da yeni geliştirilen dil Warlpiri rampaku veya Light Warlpiri olarak anılıyor ve yaşları otuz beşin altına bulunan yaklaşık üç yüz elli genç tarafından konuşuluyor. Light Warlpiri buna göre 1970’li veya 1980’li yıllarda doğmuş olan genç nüfus tarafından sadece (İngilizcenin yanı sıra) birkaç bin kişinin konuştuğu geleneksel Warlpiri ile birlikte konuşuluyor. Lajamanu’nun Yeni bir dil doğuyor “Dünya’daki herkese günaydın!” Uzayda ilk kez bir mini astronot dünyadaki insanlarla konuştu. Otuz dört santim büyüklüğündeki ve bir kilo ağırlığındaki Kirobo, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan “Dünyadaki herkese günaydın” dedi. Ağustos ayında Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilen minik robot kendisini “karşılayan” Japon astronot Koichi Wakata’ya eşlik edecek. Uzayda ilk konuşmasını yapan Kirobo, “Bir robot olarak herkes için aydınlık bir gelecek için küçük bir adım attım” diye seslendi. tasını incelerken, hangilerinin dünya genelindeki ozon oluşumu için daha etkili olduğunu tespit edebilmek için, atmosfer kimyasıyla ilgili bir bilgisayar modelini (GeosChem) kullandı. Buna göre ozona karşı en fazla hassas olan yer, Salomon adalarının yaklaşık olarak bin kilometre kuzeydoğusundaki Pasifik bölgesi. Burada yılda ortalama uçak motorlarındaki her bir kilogramlık azot oksitten yaklaşık 15 kilo ozon oluşuyor. Sydney’den (Avustralya) Bombay’a (Hindistan) yapılan bir uçuşta 25.300 kilo ozon üretilmekte. Pasifik bölgesindeki atmosfer, uçakların egzozundan salınan azot oksitlere karşı, Avrupa üzerindekine kıyasla beş misli ve Kuzey Amerika’dakine kıyasla da 3,7 misli duyarlı. Ayrıca mevsimlere göre de farklılık gözlemlenmiş. Ekim ayındaki uçuşlarda dünya genelinde nisan ayına kıyasla yüzde kırk oranında daha fazla azot oksit açığa çıkıyor. Hava trafiği dokuz ila on iki kilometre yüksekliğe kadar gaz ve partikül salıyor. Bunun ozon ve iklim üzerindeki etkisi de yere yakın yerlerdeki emisyondan daha büyük. ilk galaksilerin en zayıf ışınlarını kaydedip, analiz ediyor. “NIRSpec” aynı anda galaksi veya yıldız gibi yüz gökcismini kaydedebiliyor. Spektrometre yeni teleskopun içindeki dört bilimsel enstrümanlardan biri ve on yıl kadar çalışması bekleniyor. Teleskopun yapımında 72 kişi çalışmış ve ama ancak 5 yıl içinde uzaya gönderilebilecek. Astrium şefi Beranger, “NIRSpec” ile henüz sorulmamış sorulara bile yanıt bulunacağından emin. CBT 1383 6 / 20 Eylül 2013 yaşlı nüfusu yeni dili konuşma sırasında takip edemiyor. Michigan Üniversitesi’nde görevli Avustralyalı dilbilimci Carmel O’Shannessy bu genç insanların yeni diline, yıllar önce Lajamanu’da öğretmenlik yaparken şahit olmuş, O’Shannessy şimdi araştırmalarını ilk kez Language dergisinde yayımladı. Kendisi de Warlpiri ve Light Warlpiri dillerini konuşabilen dilbilimci, çalışmaları sırasında dilin ne bir lehçe ne de farklı dillerin bir karışımı olmadığını fark etmiş. Her ne kadar Light Warlpiri’deki birçok sözcüğün Warlpiri, İngilizce veya Kriol kökenli olmasına rağmen yeni lisan, iki veya daha fazla dilin bir kombinasyonu değil. Kendi gramer kurallarına göre düzenlendiği için dilbiliminde anadili olarak kabul ediliyor. Gerçi belli başlı İngilizce kelimeler fark ediliyor ama Light Warlpiri kendi sözdizimini biçimlendirmiş ve geçmişteki ve günümüzdeki bir durumu anlatabilen ama geleceği anlatamayan yeni bir zaman fiili biçimi geliştirmiş. Yeni dilin niçin geliştiği kesin olarak bilinmese de bölgenin izole olması, gençlerin kendi kimliklerini bulma istekleri veya büyüklerin Warlpiri, İngilizce ve Kriol dillerini kullanmaları gibi tahminler yürütülmekte. Yeni bir analize göre Pasifik üzerinde yapılan uçuşlar, çok fazla miktarda iklime zarar veren ozon oluşturuyor. Özellikle de Avustralya ve Yeni Zelanda’ya yapılan uçuşlar ve buralardan yapılan uçuşlarda çok fazla ozonun açığa çıktı saptandı. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) bilim insanları bunu uçuş mesafelerinin çok uzun ve uçakların da çok büyük olmasına bağlıyor Environmental Research Letters dergisinde. Bilimciler, 83.000 uçuş ro Pasifik uçuşları çok fazla ozon oluşturuyor Hubble’ın ardılına “Süper Göz” Uzayı Hubble uzay teleskopundan daha derinden gözlemlemeye ve uzaktaki gökcisimlerinin görüntülerini dünyaya göndermeye izin verecek olan yeni teknoloji harikasının adı kısaca “NIRSpec” (Near Infrared Spetrograph). Astrium uzay yolculukları şirketi tarafından geliştirilen iki yüz otuz kilo ağırlığındaki spektrometre, evrende oluşan Uykusuz bir gece yalnızca iştahı açmakla kalmayıp, yemeklik alışverişi alışkanlığını da değiştiriyor. İsveçlilerin Obesity dergisindeki araştırmaya göre bu durumda alışveriş sepetine hem daha fazla ürün hem de daha yüksek kalorili yiyecekler giriyor. Anlaşıldığı üzere karar ver me sü reçlerinde katkısı olan ve ödüllendirme merkezini et kinleştiren beyin fonksiyonları değişmekte. Bu faktörlerinse kronik uykusuzluk çekenlerdeki kilo alımı ve şişmanlık riskiyle ilgili açıklamalar getirecek ilave mekanizmaların olabileceği düşünülüyor. Diğer araştırmalarla, uykusuzluğa bağlı değişen alışveriş alışkanlığının şişmanlarda ve kronik uykusuzluk çekenlerde daha fazla görülüp görülmediği öğrenilmeye çalışılacak diyor Uppsala Üniversitesi’nde Christian Benedict. Uykusuzluğun yemek yeme isteğini güçlendirdiği ve şişmanlığa yol açtığı zaten bili Uykusuzluk alışveriş alışkanlığını da değiştiriyor Okyanus içinde dünyanın en büyük yanardağı Mars’taki 625km çapındaki Olympus Mons Güneş Sistemi’mizin en büyük yanardağı olarak bilinirdi. Fakat Amerikalı ve Japon bilim insanları şimdi Kuzeybatı Pasifik’in dibinde Mars’taki volkanla yarışabilecek büyüklükte bir yanardağı keşfetti. Nature dergisinde yayımlanan araştırma yazısına göre dev yanardağı “Tamu Massiv” Japonya’nın yaklaşık 1600 km. doğusunda yer alıyor ve 145 milyon yıl önce oluşmuş. Houston Üniversitesi’nden William Sager ve arkadaşlarının 20092012 yılları arasında toplamış oldukları sismik veriler ve karot örnekleri Tamu Massiv’in büyüklüğünü kanıtlıyor. Yanardağ yaklaşık 310.000 kilometrelik bir alanı kaplıyor. Yüksekliği ise 30 kilometre kadar tahmin edilmekte. Ancak yanardağın büyük bir kısmı yerkabuğunda gizli, bu nedenle sadece en üst platosu deniz dibinden 2000 m derinliğe kadar dışarıda kalıyor. Gerçi dünyamızda daha büyük yanardağ bölgeleri de var, ancak bunlar birkaç volkandan oluşurken Tamu Massiv, tek bir magma odasından besleniyor. Bu sürpriz bulgu, “Marcus G. Langseth” araştırma gemisinde elde edilen sismik verilerle ortaya çıkmış. Pasifikteki bu bölgede, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yanardağının niçin yer aldığı kesin olarak bilinmiyor. Ama bu bölgede bir zamanlar üç levha birbirinden kopmuş. Ve bu jeolojik süreç belki de dev volkanın oluşumunu tetikledi diyor bilim insanları. “Fakat hiç kimse Tamu Massiv yanardağının patlaması konusunda endişe etmesin. Çünkü volkan oluşumundan sonra sadece birkaç milyon yıl etkinleşmiş ve 140 milyon yıldan bu yana da “dinleniyor”.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle