24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları YÖK’ün İlahiyat’tan Felsefeyi Çıkarması Üzerine Bir Daha Geçen haftaki yazıya yankılar geldi.. Bu hafta Gündem’de bunları değerlendireceğim.. İlki eski YÖK üyesi Bülent Serim’den.. Şöyle diyor: “13 Eylül 2013 tarihli Cumhuriyet Bilim Teknoloji dergisinde, “Askeri Merkeziyetçi Bir YÖK ve Felsefe Kararı” başlığı altında, “YÖK demek, Gökhan Çetinsaya demektir; yani Başkan. Başkan demek, Cumhurbaşkanı ve hükümet demektir” diyor ve YÖK’ün katı merkeziyetçi bir yapıda olduğunu belirtiyorsunuz. 1) AKP iktidarı çok eleştirmesine karşın, 11. Cumhurbaşkanı’nın göreve başlamasından ve yeni rektörler sayesinde Üniversitelerarası Kurul’un ele geçirilmesinden sonra YÖK’ü yere göğe sığdıramamış ve onu, merkeziyetçi yapısından yararlanarak üniversiteleri dönüştürmede kullanmıştır. 2) Doğrudur, şimdi YÖK demek başkan; başkan demek de siyasal iktidar demektir. Ben kısa süre Prof. Dr. Erdoğan Teziç, uzunca süre de Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan dönemlerinde YÖK üyesi olarak görev yaptım. Prof. Özcan, Aralık 2007’de başkanlığa getirildi. Mart 2008’de siyasal iktidar yanlılarının çoğunluğu ele geçirmesine kadar YÖK Genel Kurulu’nu toplamadı. Sonrasında ise, tek başına başkanın değil, aynı zamanda bir grup YÖK üyesinin egemenliği vardı. Bu grubun dışarıda aldığı kararlara, yasa gereği Genel Kurul’a getirilip resmiyet kazandırılıyordu. Ben ve dört YÖK üyesi arkadaşım, yükseköğretimin dönüştürülmesine ve niteliksizleştirilmesine ilişkin kararlara karşı durmaya çalışıp, bunu azınlık görüşü olarak kararlara geçirttik. Türban, katsayı, üniversitelerin siyasal iktidar isteklerine uygun biçimde yaygınlaştırılması, aynı amaçla öğrenci kontenjanlarının arttırılması, yeterince araştırılmadan vakıf üniversitelerinin sayısının artırılması, vakıf üniversitelerinde her türlü fakülte açılmasına izin verilmesi, yükseköğretim kurumlarına kişi adı verilmesi, eğitim fakültelerinin kapatılması, ilahiyat fakültelerinin yaygınlaştırılıp öğrenci kontenjanlarının arttırılması, rektör ve dekan seçimi gibi konular, muhalefet ettiğimiz konulardan kimilerini oluşturmaktadır. Ergenekon soruşturması nedeniyle üniversite rektörleri ile öğretim üyelerinin tutuklanması üzerine, konunun YÖK Genel Kurulu’nda tartışılmasını sağladık; ne yazık ki bir bildiri ile kınama istemimiz, YÖK’ün o günkü yapısına uygun olarak engellendi. Bunun üzerine 5 YÖK üyesi bir bildiri ile yapılanlara tepkimizi ortaya koyduk. Ama YÖK giderek siyasal iktidar yanlısı bir organa dönüştürülünce muhalefetin bir anlamının kalmadığını görüp, yapılanlara daha fazla ortak olmamak için Temmuz 2009’da istifa edip ayrıldım. Yazınız beni yeniden o günlere götürdü ve kısa bir kesiti bilginize sunmak istedim.” *** İkincisi, YÖK eski Başkanı ve tutuksuz yargılanmak üzere bırakılan Prof. Kemal Gürüz aradı. Böylece merhabalaştık. YÖK’te ilahiyat fakülteleri için ne yaptıklarını anlattı. YÖK’ün ilahiyet öğreniminden felsefeyi kaldırmasının, ilahiyatçı değil tamamen dinci bir karar olduğunu söyledi.. Özetle şöyle: “İlahiyat uzmanlarından bir komisyon kurduk YÖK’te.. Çünkü ilahiyatla ilgili aklımızın ermediği sıkıntılar vardı, mesela yurtdışından alınan diplomaların denklikleri nedir bilmiyorduk. Bize bir rapor verdiler, şu şu üniversiteler bize denk değil, olsa olsa iki yıllık ön lisans eğitimi olabilir, diye. Mısır’da El Ezher Üniversitesi’nin denkliği, bu rapor üzerine kaldırıldı mesela. Fakültelerin ders programlarına hiç müdahale etmedik. Ele aldığımız diğer bir konu da şuydu: Liselerde ortaokullarda din bilgisi ve ahlak dersi var ama öğretmeni yoktu. Biz ilahiyat fakültelerinde din kültürü ve ahlak öğretmenliği diye bir program açtık. Böylece din bilgisi ve ahlak öğretmenleri yetiştirildi. Prof. Mualla Selçuk ve Beyza Bilgin gibi ilahiyatta yetkin kişiler düzenledi bu programı. Benden sonra bu programlar kapandı ve eğitim fakültelerine verildi. “İkincisi, radikal bir program yapıldı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda imamhatip mezunu insanlar vardı, bunlara yönelik Anadolu Ünversitesi ile birlikte iki yıllık ön lisans program kuruldu ve hepsi bu programa sınavsız alındı.. O zaman Diyanet’in başında Sait Yazıcıoğlu vardı.. Çok değerli ilahiyatçılarla çalıştık, Mehmet Aydın gibi felsefe uzmanlığı olan insanlar vardı.. şimdi ise hiçbiri yok ortada.. Çok iyi ilahiyatçılar var ülkemizde ama kenara itilmiş durumdalar.. Şimdi bunlar aldıkları kararlarla ilahiyat eğitimini Osmanlıdan da geriye, 11. 12. yy Gazali zamanına döndürüyorlar..” *** Üçüncüsü Bozkurt Güvenç’ten: “Ruhban sınıfından imamhatipler ve papazlar için sosyoloji ve felsefe gerekli görülmeyebilir. Ama İlahiyatı, dinbilim (teoloji) karşılığı kullanıyorsak, Dinler Tarihi ve Felsefesi zorunludur. Cambridge Üniversitesi teoloji profesörü, kendisine sitem eden ABD‘li (Hıristiyan) hanıma şu yanıtı vermişti: “Tanrıbilimin farklı görüşlerini sundum. Sarsılan inançlarınızı en yakın kilisede hemen onarabilirsiniz..” Sorun ve çözüm, inanç ile bilimi ayıran sınırda. Son ramazan ve iftar sohbetlerinde Tanrıbilim (teoloji) yapan bazı aydınları ve akademisyenleri tanıdım; oysa, siyasi iktidar ülkemizde ilahiyat (bilim) fakültesi değil medrese istiyor. (TÜBA neden kapatıldı?) *** YÖK zor durumda, YÖK üyeleri arasında da karara şiddetli tepki gösterenler var. Sanırım kararı geri alacaklar. Ayrıca ilahiyat cenahından pek çok kişi de ilahiyat eğitiminden felsefenin çıkartılmasının çok yanlış olduğunu gazetelerde ve televizyonlarda söylüyorlar.. YÖK’ün bu kararı ilahiyatçı yerine, (köktendinci) yüksek eğitim almış imamlar/ insanlar yetiştirir ancak.. Şimdi merak ediyoruz: Bu kararı YÖK Başkanı’na kimler dayattı? Onları bilirsek niyetleri ve örgütsel yapıları daha iyi anlaşılır.... Yoksa bir bilen? Gelecek Cuma’ya kadar, hoşçakalın.. Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Türkiye’nin Haftalık Bilim Haberleri ve Kültürü Dergisi Sayı: 1383 20 Eylül 2013 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Aykut Küçükkaya GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir “Sağlık” sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin, “Bilim Kültür ve Eğitim” sayfası İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ve arka sayfa konuları ‘Atılım Üniversitesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır. YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212 343 72 74 Faks: 0212 343 72 64 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul CBT 1383 2 / 20 Eylül 2013 www.cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle