Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Türkiye’de bilim üretimi ve arkeoloji Yazmadan bilim olmaz! Bir deney, bir keşif, bir araştırma yaptınız, yazmıyorsanız kendinize saklamış oluyorsunuz, paylaşmıyorsanız bilim üretmiş sayılmazsınız. Durum arkeoloji için de farklı değil. Arkeolojik kazı yapmak kendi başına bilim üretmek anlamını taşımaz. Üstelik kazınızı en gelişmiş, bilimsel yöntemlerle yapın, disiplinler arası çalışın, eğer sonuçları kâğıda dökmüyorsanız bir anlam ifade etmiyor bilim açısından. Dr. Atilla Batmaz, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi ABD, T atibatmaz@yahoo.com> ürkiye’de arkeoloji alanında bir yazma fobisi mevcut. (Gerçi Türkiye’de yapılan arkeolojide gerçeği öğrenmek, anlamak için nitelikli yazı yazmak değil, sadece kazı yapıyor olmak itibar kazandırıyor. Kazınız yoksa çok önemli bir keşif de yapsanız ciddiye alınmıyorsunuz). Aslında bu korkunun pek çok sebebi olabilir ama ben biri üzerine eğileceğim: Eleştirilme korkusu. Esasen sadece bilim alanında değil toplum olarak da eleştirilme korkumuz bulunuyor. Belki de bu toplumda yetişmiş bilim insanlarının yazma ve eleştirilme arasındaki ilişki buradan kaynaklanıyor. En eğitimsizinden, üniversite hocasına kadar bu durum hissediliyor. Bu korku, yazma, problemlere bilimsel yollar ile çözüm üretme ve öneri geliştirme konularında da ne yazık ki kendini gösteriyor. Örneğin neden makalemizi daha rahat, çabuk, sorgusuz sualsiz yayımlanacak dergilere göndermeyi yeğliyoruz? En büyük sebebi eleştirilme korkusu, eksikliklerimizin, hatalarımızın yüzümüze vurulması olabilir mi? Bence olabilir. Oysa hakemleri iyi çalışan ulusal ya da uluslararası bir dergi makalenizi daha iyi seviyeye taşımak için yeni bakış açıları ve eleştiri getirecektir, getirmelidir. İsminizle yayınlanacak yazınız daha iyi bir noktaya erişecektir. Böylece hem derginin saygınlığı, hem imzanızı taşıyan makalenin etki oranı artacaktır. Bunu yaygınlaştırmak için bilim insanlarımızı daha bilimsel yayın yapmaya teşvik etmemiz gerekiyor. Çalışmalarınızın sadece küçük bilim çevreleri tarafından kabul gö Dergi Adı Near Eastern Archaeology American Antiquity Journal of Near Eastern Studies American Journal of Archaeology Olba* Adalya* Belleten* Antiquity Iranica Antiqua World Archaeology Cambridge Archaeological Journal Journal of Field Archaeology Turkish Academy of Sciences Journal of Archaeolgy (TUBAAR) * Archaeological Dialogues Oxford Journal of Archaeology Journal of Archaeological Science *Türk dergileridir. açısı ve uygulamadır. Ancak teşvik miktarlarının belirlenme ölçütlerinin sürekli ve kısa süreler de değiştirilmesi makale yazarı için motive edici bir durum değil kafa karışıklığı ve hayal kırıklığı yaratmaktadır. 2013 yılında yürürlüğe sokulan yeni sistem de bu durumu yarattı. Söz gelimi geçen sene Ulakbim dergi sınıflamasında A grubunda yer alan Sosyal Bilimler (S.B.) kategorisindeki bir dergide yayımlanan tam makaleye teşvik olarak 2600 TL veriliyorken, 2013 itibarıyla aynı dergi için 500TL verilmektedir. Sistemde köklü değişiklikler yapıldığı belli. Bu değişikliklerin başında Sosyal Bilimlere verilecek miktar ile Fen Bilimlerine (F.B.) verilecek miktarın eşitlenmesi gelmektedir. Bu, kanımca doğru bir yaklaşım değildir. Bu iki bilim alanında S.B’lere daha fazla teşvik miktarlarının verilmesinin gerekçesini ortadan kaldıran ne olmuştur? Kanımca önceki uygulamada olduğu gibi S.B.’lere verilecek teşvik miktarının daha yüksek olması gerekmektedir. Nedenine gelince; ISI’nın dergi listelerine baktığınızda F.B. alanında taranan (SCI) dergilerin sayısı S.B.’ninkinden (Social Science Citation Index veya Art & Humanities Citation Index) fazladır. Tesadüfen internette bulduğum bir makalede sadece alerji alanında yayın yapan dergilerinin büyük bir kısmının ayda bir yayımlandığı dikkatimi çekti. Oysa S.B. dergilerinde ayda bir yayımlanan dergi bulmak o kadar kolay değildir. Durum arkeoloji alanında daha da kötüdür. SSCI veya Art & Humanities indekslerinde taranan arkeoloji dergileri yılda bir, iki nadiren de üç veya dört UBYT’ye Teşvik kez yayınlanır. Bu durum zaten yayın göre Puanı (TL) yapmakta çekingen olan akademis3.77 506 yenlerimizin makalelerinin indeks100.00 5000 lerde taranan arkeoloji dergilerinde 7.16 523 34.24 1028 yayımlanmak üzere kuyrukta birkaç 0.00 500 yıl beklemesine neden olabilmek46.76 1484 tedir. Hatta makalelerin yayımlan0.00 500 ması 24 yılı bulmaktadır. Bu durum 48.37 1553 F.B.leri ile kıyaslandığında akademis0.61 500 yen bir arkeoloğun maça 10 yenik 23.88 757 başlaması anlamını taşımıyor mu? 100.00 5000 49.74 1613 0.00 500 YENİ SİSTEM 10.30 39.48 100.00 Diğer bir konu makalenin değerini belirleyen yeni sistemdir. 2013 Ulakbim yayın teşvik programının (UBYT) yeni değerlendirme sistemi UBYT’nin internet sitesinde şu şekilde açıklanmaktadır: “Teşvik miktarları dergilerin 5 Yıllık Etki Faktörü (5Year Impact Factor) değerlerinin yanı sıra Atıf Yarı Yaşı (Cited HalfLife) değerlerini de dikkate alan yeni bir formüle göre hesaplanmaktadır. 5 Yıllık Etki Faktörü, ilgili dergide son 5 yıl içerisinde yayımlanmış makalelerin ilgili hesaplama yılı içerisinde aldığı ortalama atıf sayısına işaret etmektedir. Öte yandan, Atıf Yarı Yaşı ilgili derginin ilgili hesaplama yılı içerisinde atıf alan makalelerinin medyan (ortanca) yaşını göstermektedir. Bu iki dergi değerini dikkate alan yeni UBYT programı ile Türkiye’deki akademisyenlerin bilimsel çalışmalarını makale başına daha çok sayıda ve daha uzun yıllar boyunca atıf alan uluslararası bilimsel dergilere 548 1201 5000 yöneltmeleri teşvik edilmektedir.” Anlaşıldığı kadarıyla her sene, ilgili derginin atıf sayısı ortalaması ya da atıf alan makalelerin meydan yaş oranları değişebilir. Peki dergiyi UBYT ölçütlerine göre seçmek isteyen kişi bu yıl göndereceği ve ortalama 23 sene sonra yayımlanacak makale için en yüksek puanlı derginin hangisi olacağını nereden bilecek? Bugün yüksek puan almış bir dergi birkaç sene sonra ne durumda olacağını nasıl kestirecek? Dahası tahmin yürüttü diyelim Ulakbim’in yeniden sistem değiştirmeyip bütün ölçütleri ve rakamları alt üst etmeyeceğinin garantisi var mı? Yok. Nitekim Ulakbim’in yayın teşvik (UBYT) web sayfasında bu yeni sistemin de değiştirileceği açıkça belirtiliyor. Tüm bunların ötesinde yılda 4 kez çıkan ve tüm dünya arkeolojisi ile ilgili makale kabul eden X dergisi ile yılda bir kez çıkan ve ilgi alanı sadece Yakın Doğu ya da Anadolu arkeolojisi olan Y dergisini aynı kefeye koymak ne kadar doğrudur? Hiç şüphesiz makalenizi göndereceğiniz dergiyi seçerken maddi getiriler yani UBYT ölçütleri en sonlarda yer almalıdır. Makaleniz, konunuzla ilgilenenlere ulaşıyor ve yenilik katıyor ise hedefe ulaşmış demektir. Ayrıca bazı dergiler vardır makalenizin orada yayınlanmış olması bile başlı başına bir övünç kaynağı oluşturmaktadır. UBYT’nin internet sitesindeki dergi tarama sisteminden puan ve teşvik oranlarını gösteren rastgele bir tablo oluşturdum. Tabloya bakınca arkeolog akademisyenler ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklar. Durumu, akademisyen arkeolog olmayanlara açıklayayım: Ne yazık ki rastgele hazırlanmış bu listede üç Türk dergisi sıfırı çekmiş durumda. Kendi yaptığı puanlama sistemine göre zayıf not almış Türk dergileri için TÜBİTAK’ın onları nasıl daha iyi bir seviyeye getiririm diye bir derdi yoksa burada bir sorun var demektir. Dahası arkeolojik yayın dünyasında köklü ve son derece saygın konumda olan dergilerin Ulakbim puanlama sistemine göre içler acısı durumları göze çarpıyor. Ancak bu durum onların 100.00 puan alan dergilerden daha değersiz olduğunu mu gösteriyor? Y(eni) Kuşak Devrim Baştarafı 3. sayfadan devam Y kuşağı ile etkileşim kurmak istiyorsanız öncelikle o üç kritik teknolojiyi ana diliniz gibi bilmeli ve şahsen kullanmalısınız. Emrinizdeki personele her gün birkaç mesaj attırarak sosyal medyada sözde var olmakla Y kuşağının gönlünü fethedemezsiniz. Birisi birisine küfür ettiğinde nasıl ki “konuşma”yı yasaklamak kimsenin aklına gelmiyorsa, böyle bir eylem de kimsenin aklına “sosyal medya”yı yasaklamayı getirmemelidir. Aklına bunu getiren gerçek yüzünü de göstermiş olur ki bu durumda sosyal medyada ne kadar var olsa da bu Y kuşağına samimi gelmez. İspanyol asıllı ABD’li sosyoloji profesörü Manuel Castells’e göre ağ toplumu bilgi iletişim teknolojilerini (cep telefonu, internet, sosyal medya vb) etkin bir şekilde kullanır. Ağ oluşturma anlayışı bir kez benimsenirse bu “ağlaşma”nın yayılması üretim, deneyim, iktidar ve kültürel süreçlerin işleyişlerini ve sonuçlarını etkilemeye başlar. Ağ toplumunu özgün kılan bireyin ağ üzerinden enformasyon alması ya da göndermesi değil, enformasyon ve bilgiyi yeniden üretmesidir. Ağ toplumunda birey bilgi üretir; sadece bilgi tüketmez. Y kuşağı gençleri aynı anda birden çok iş yapabilir. Şu rüp takdir edilmesi değil, kurum ve devletiniz tarafından da maddi ve manevi desteklenmesi ve ilerdeki çalışmalara teşvik edilmesi gerekmekte kanımca. CBT 1369 18 / 14 Haziran 2013 Peki ülkemiz de nitelikli yayın yapanlar destekleniyor, nitelikli yayın yapmak cazip hale getiriliyor mu? TÜBİTAK Ulakbim UBYT kısaltması ile uluslararası bilimsel yayınlara teşvik yapmaktadır. Burada uluslararası olma koşulu, ISI Citation Index Veri Tabanlarınca (uluslararası atıf indeksleri) taranan hakemli ve sürekli dergilerde yayımlanmış olarak belirlenmiş. Bu son derece yerinde ve olumlu bir bakış NİTELİKLİ YAYINA DESTEK?