Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com iklim günlü ü Nükleer Güç: İyi ve Kötü Environmental Science & Technology adlı dergide yayımlanan bir araştırma küresel çapta nükleer güç kullanımının görünürde hava kirliliğine bağlı ölümlerde yaklaşık 1,84 milyonluk bir azalmaya, kömür ve öteki fosil yakıtların tüketilmesi sonucunda salınan sera gazlarında da yaklaşık 64 milyar tonluk bir düşüşe neden olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmaya önderlik eden Pushker A. Khorecha ve James E. Hansen, nükleer gücün gerek küresel iklim değişikliğinin, gerekse hava kirliliğine bağlı hastalık ve ölümlerin önüne geçilmesinde etkili olabileceğine inanıyorlar. Tabii, güvenlikle ilgili taşıdığı riskleri bir kenara bırakacak olursak.. Bu bölgeler arasında İskandinavya ve Kanada’nın yanı sıra, Orta Avrupa, A.B.D ve Çin’in de kimi bölgeleri yer alıyor. Söz konusu bölgelerde kışları yaza kıyasla çok daha sert rüzgarlar esiyor ve soğuk havanın yoğunluğu üretimin artmasına neden oluyor. Buzlanma üretimde yılda yüzde 310 arasında bir düşüşe neden olmakla birlikte, buzlanmaya karşı önlemler sayesinde bu düşüşün belli ölçüde önüne geçilebileceği belirtiliyor. Science Daily, 28 Mayıs 2013 Günümüzde ben merkezcilik oldukça yaygın bir durum, çoğu kez sağlıklı bir yaşam için engel yaratmıyor. Ama bunun bir de hastalık boyutuna uzanan bir ucu var, buna “Narsizm” deniyor... Çağlar Boyu Var Olan Bir Hastalık: Narsizm CBT 1369 14 / 14 Haziran 2013 Bu yazıda okuyucularımı ben merkezcilik ve narsizm hakkında bilgilendirmek istedim. Ben merkezcilik ister görsel, ister bilişsel ve isterse duygusal olsun, “empati”nin tam karşıtı bir sözcük. Kendinden başkasını düşünmeyenlerin farklı bakış açılarına, düşüncelere ve duygulara kayıtsız kalması hali bir anlamda. Bunun biraz daha abartılı yaşanması haline narsizm deniyor ve içinde bir çok farklı duygusal ve bilişsel bozukluk taşıyor. Narsistik kişilik bozukluğu; kendini mükemmel görmek, başkalarını düşünmemek, başkaları tarafından yargılanmaya aşırı bir hassasiyet durumu olarak tanımlanıyor. Aslında ergenlik sürecinde narsizm benlik hissinin gelişmesi için gerekli bir durum. Ancak bu sürecin yetişkin dönemine yansıması bir davranış bozukluğu olarak kabul ediliyor. Sadece kendini düşünmek ve davranışlarının başkalarına olan etkilerini umursamamak bu kişilerin en temel özelliği. Narsistik kişilik bozukluğunun temelinde kişinin sahip olduğu değer ve gücünü abartılmış ve gerçek dışı algılaması yatıyor. Bu kişiler kendi hayal dünyalarında kendilerini en başarılı, en değerli, en yetenekli olarak algılıyor, bu nedenle de olayları ve insanları sürekli biçimde kontrol etmeyi kendilerinde hak görüyorlar. Narsistik kişiler kibirli ve egoist oluyor, her zaman ve her durumda dünyanın merkezi olma isteği taşıyorlar. Özellikle kibirlilik ve gösteriş merakı kişiliklerinin en belirleyici özelliklerinden biri. Çatışma anlarında veya dikkatlerin üzerinde olmasını istedikleri durumlarda tiyatromsu krizler geçirebiliyor, sahnedeymişcesine “oynuyor” olabiliyorlar. Temel özelliklerinden bir diğeri de aşırı ilgi beklentileri. Onlar ne olursa ve her ne pahasına olursa olsun ilginin odağı olma gayretiyle yaşıyorlar.. Narsistik kişilerin bir diğer özelliği biraz çelişik görünecek ancak özgüven sorunu. Narsistik kişilik bozukluklarında sanılanın aksine ciddi bir özgüven eksikliği görülüyor. Bu kişiler beğenilmeye büyük ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle her türlü eleştiriye anlaşılamaz ve hesaplanamaz bir biçimde büyük tepkiler gösterebiliyor veya ortadan kayboluyor yani kaçabiliyorlar. Çatışma durumlarında büyük bir öfkeyle saldırıya geçebiliyorlar. Bu çatışmaların sonunda başarısızlık ve yenilgiyle baş edemiyorlar. Bu nedenle çatışırken “kazanmak” dışında başka hiç bir şeyi dikkate almıyorlar. Son derece kıskanç oldukları bilinen narsistik kişiler, sadece kendi iyilikleri için çalışma eğilimi gösteriyor. Sadece kendilerine yararlı olacağını düşündüğü insanlara ilgi duyabiliyorlar. Başkalarının gereksinimlerine çoğunlukla duyarsız kalıyor ve anlamıyorlar. Yani empati kurma yetenekleri hiç yok. Sabırsızlık en temel özelliklerinden biri, kendi gibi düşünmeyen insanlara karşı son derece tahammülsüz oluyor ve çoğunlukla onları dinlemiyor, hatta kimi durumlarda kasıtlı bir biçimde tam tersini yapabiliyorlar. Liderlik etme hevesleri de ayrı bir durum. Bu kişiler herkesin ve herşeyin kendisine kayıtsız ve şartsız bağlı olmasını istiyorlar. Dikkatsizlik bir diğer temel özellikleri. Tüm ilişkilerinde son derece dikkatsizler, daha da kötüsü herkesi ve her söyleneni dilediği ve işlerine geldiği gibi anlayabiliyorlar. En büyük korkuları başkalarının onayını kaybetmeleri. Çünkü bu onay ve ilgi kesilirse kendilerini aşağı, çirkin ve beceriksiz hissetmeye başlıyorlar ve kendilerine olan tüm güvenlerini yitiriyorlar. Kıskançlık ve haset duyguları artıyor. Psikoterapi ise tedavinin temelini oluşturuyor. İleri narsistik kişilik bozukluğu olan hastaların kimi durumlarda yatarak tedavileri gerekiyor. Çünkü hastalığın ilerleyen döneminde kişiler çevreye ve kendilerine zarar vermeye başlayabiliyorlar. Kaynaklar: (epsikoloji.forum) (psikolojirehberi.com) psychcentral. com) (aktuelpsikoloji.com) Soğuk İklimlerde Rüzgâr Enerjisi Ağırlık Kazanıyor Dünyanın soğuk iklimli bölgelerinde rüzgar enerjisi giderek yaygınlık kazanıyor. Uzmanlar rüzgar gücü pazarının on katına çıktığını belirtiyorlar. Yapılan son kestirimlere göre, 2017 yılına dek, dünya üzerinde soğuk iklimin ve buzlu koşulların egemen olduğu ve rüzgar türbini teknolojisinin özel koşullar gerektirdiği bölgeler 4550 gigavatlık bir rüzgar enerjisine kavuşmuş olacak. Bilim insanları atmosferdeki karbondioksidi ayrıştırıp depolarken, bir yandan da karbonsuz hidrojen üreterek okyanuslarda alkalikliliğin giderilmesine yarayan bir yöntem geliştirdi. Bilim ekibi, laboratuvar ortamında, hidrojen yakıtı ve başka gazlar üretirken silikat mineral çözünümünü hızlandırmak için tuzlu su elektrolizinde doğal olarak oluşan asitlikten yararlanan bir sistemi gözler önüne serdiler. Araştırmacılar bu süreç sonucunda elde edilen elektrolit çözeltide hidroksit yoğunluğunun çarpıcı bir yükseklikte olduğunu ve bunun atmosferdeki karbondioksidi emip havaya sızmasını önlediğini de ortaya koydular. Science Daily, 28 Mayıs 2013 Rita Urgan Karbondiokside El Koyma Yöntemi Geliştirildi KİTAP Ansiklopedik Atlas Günümüzde Coğrafya, geçmişten farklı olarak dünyayı tanımaya değil, onu anlamaya çalışan bir bilim dalı haline geldi. Gerçekten de iklim kuşakları, jeomorfolojik görünüm, toprak ve bitki örtüsünün dağılışı gibi doğal hayatın temel ögelerini oluşturan etmenlerin birbirleriyle ilişkilerini konu alan ekolojinin tüm unsurlarını içeren Coğrafya, sürdürülebilir yaşamın anlaşılması için en önemli bilim dallarından biridir.İnsan ve yaşadığı mekân arasındaki ilişkinin boyutu, insanın mekah üzerindeki baskısı ve bunun getirdiği çevre sorunları, antropojenik süreçlerin ağırlaştırdığı doğal iklim değişikliklerinin ulaştığı boyutlar, günümüzde doğayı daha iyi anlamamızı gerektiren zorunlulukları da beraberinde getirdi. Tarihsel süreçüe oynadığı rol ve taşıdığı önem nedeni ile Coğrafya bilimi sürdürülebilir gelecek açısından öğrenciler ve gençler tarafından doğru anlaşılması ve benimsenmesi gereken bir bilim dalı haline gelmiştir. Özetle Coğrafya gelecektir. Bu çerçevede Atlas’lar önemini kaybetmeyen çok önemli kaynaklardır.Türk Cografya Kurumu ise Discovery Channel tarafından hazırlanarak dağıtılan bu Atlas Coğrafya bilimini ve dünyayı anlamaya yardımcı olacak iyi bir kaynak niteliğinde. Atlasta kullanılan tüm görseller, konu anlatımlı ansiklopedik bilgiler bugüne kadar hazırlanan içerikler içinde en kapsamlısını oluşturuyor. Osmanlı Bilimi Araştırmaları Editörlüğünü Prof. Dr. Feza Günergun’un yaptığı Osmanlı Bilimi Araştırmaları dergisinin yeni sayısı çıktı. (Cilt. XIV, Sayı 1, 2012). Bu sayıda şu yazılar yer almaktadır: 1 Asuman Baytop: “Anadolu’nun Dar Bir Yöresinden Örnek Toplamış Olan Bitki Toplayıcıları”, s.116. 2 Asuman Baytop: “Friederike Sorger’in (19142001) Anadolu Gezileri ve Bitki Koleksiyonu”, s.1724. 3 Şeref Etker: “Ord. Prof. Dr. Wolfgang Gliessberg’in Türk Astronomi Derneği Başkanlığı”, s.2544. 4 Berfin Melikoğlu GölcüŞule Osmanağaoğlu Sanal: “Mecmuai Fünuni Baytariye: İnceleme ve Özetli Bibliyografya”, s.4588. 5 Meltem Akbaş: “Fiziğin Askeri YürüyüşüII: Ondokuzuncu Yüzyıl Osmanlı Askeri Okullarının Fizik ve Mekanik Bilimler Öğretmenleri ve Ders Kitapları”, s.89108. 6 Şeref Etker: “Dr. Zigardelakizade Salih Nabi: Psikiyatri ve Müzik”,s.109. 7 Feza Günergun: “A. Adıvar’ın MV İslam Ansiklopedisi’ne Yazdığı “Mukaddime”nin Çevirmenleri Hakkında”,s. 109110.