26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YENİ ULUSLARARASI EKONOMİK DÜZENE DOĞRU (3/3): Küresel Kurumlar ve Kurumların Dönüşümü Cenan Torunoğlu, Stratejist, Ekonomist, “Story Teller”, [email protected] Y eni Uluslararası Ekonomik Düzene Doğru başlıklı çalışmamın ilk iki yazısında, değişim ve yapısal gelişmeden ve yeni ekonominin yeni trendlerinden söz etmiş ve Dünya ekonomisinin, 2008’den bu yana, küresel anlamda ilk krizini yaşadığını belirterek, Dünya ekonomisinin ekseninin AsyaPasifik ülkelerine kaydığını ifade etmiş ve gelecekte de bu eğilimin süreceğini verilerle irdelemiştim. Yazılarımda, çalışmayı üç aşamada ele almak istediğimi ifade etmiştim. • Değişim ve Yapısal Gelişme • Yeni Ekonominin Yeni Trendleri • Küresel Kurumlar ve Kurumların Dönüşümü Çalışma ile ilgili üçüncü ve son yazımda, küresel kurumlara ve bu kurumların dönüşümüne ve yeni ekonominin olası yeni kurumlarına değinmek istiyorum. Dünya ekonomisinin merkezinin, özellikle sanayi devriminden itibaren, doğudan batıya ve kuzeye kaymaya başladığını ve İkinci Dünya savaşı ile birlikte Amerika’ya kadar ulaştığını görmüştük. İkinci Dünya savaşı sonrasında, iki odaklı bir Dünya oluştu. Bretton Woods anlaşması, Marshall yardımı, Trumann doktrini, bu iki odaklı yapının, Amerika’nın başını çektiği düzeni siyasal ve ekonomik açıdan pekiştirmek için atılan adımlar. NATO da bunlardan bir diğeri. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan KuSiyasi Kurumlar Birleşmiş Milletler UNESCO WHO FAO ILO UNICEF rumlar aşağıda belirtilmiştir. Belirttiğim siyasi kurumlar, önce belli bir ideolojiyi sürdürmeye yönelik olarak ortaya çıkmışlarsa da, zaman içinde, gerek kuzeygüney diyalogları, gerekse, 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği (SSCB)’nin çöküşü sonrasında, işlevlerini bütün dünyayı kapsayacak bir biçimde ve insan faktörünü ve insanın refahını ön plana çıkartarak sürdürebilmişlerdir. Ancak, diğer kurumlar için gelişmeler farklıdır. Örneğin NATO, tamamen SSCB’ye karşı kurulmuştu. SSCB de buna karşı Varşova Askeri Paktı’nı oluşturmuştu. SSCB’nin dağılması ile Varşova Paktı son buldu, NATO da askeri amacını büyük ölçüde yitirdi. Dönemin ekonomik kurumlarını ele alırsak, özellikle Askeri Kurumlar NATO (Varşova Paktı) CBT 1369 15 / 14 Haziran 2013 2008’de başlayan finansal kriz ve sonrasında devam eden küresel ekonomik krizin etkisiyle bu kurumların da sorgulanır olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Örneğin Avrupa Birliği, oldukça zor durumdadır. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (WB) kriz karşısında yetersiz kalmaktadırlar. 21. yy’ın ortasında ortaya çıkan, düzenin kurumlarının, yaşamakta olduğumuz küresel ekonomik kriz, Dünya ekonomisinin merkezinin hızla doğuya kayması, başta Çin ve Hindistan olmak üzere yeni ekonomilerin gelişmesi ve gelişme beklentilerinin de etkisiyle işlevlerini büyük ölçüde yitirdikleri ve yenilenmelerinin kaçınılmaz olduğu görülmektedir. Netekim, bir süredir, yeni oluşumlar ortaya çıkmakta, yeni işbirlikleri gelişmektedir. Bunlardan birisi de, gelişmekte olan beş ülkenin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) oluşturduğu BRICS grubudur. BRICS ülkeleri dünya nüfusunun %40’ını, dünya hasılasının %20’sini oluşturmaktadırlar. 5. zirvesini, Mart ayında G.Afrika – Durban’da yapan BRICS’in ortak bir kalkınma bankası kurmaya hazırlandıkları bilinmektedir. 100 milyar dolarlık fonla kurulacak bu bankanın, BRICS üyeleri ile diğer kalkınmakta olan ülkelere yatırım kredisi vermesi, bu şekilde Batılı finans kurumlarına bağlılığın azaltılması hedefleniyor. Bu banka, Dünya Bankası ve IMF’e rakip mi olacak? BRICS ülkelerinin, Dünya Bankası ve IMF içindeki rolleri artırılarak daha etkin bir yapıya kavuşturulamaz mı? Bunları zaman gösterecek. Üzerinde durulan diğer bir oluşum ise Şangay İşbirliği ÖrEkonomik Kurumlar gütü (ŞİÖ). Şangay İşbirliği Örgütünün OPEC temelleri Çin, Rusya, Kazakistan, IMF Kırgızistan ve Tacikistan arasınWB da sınır güvenliğinin sağlanması OECD ve adı geçen ülkeler arasındaki sıAB (COMECON) nır sorunlarının giderilmesi amacıyla 1996’da atıldı. Beş ülkenin bir araya gelmesiyle oluşan ve 2001’e kadar “Şanghay Beşlisi” olarak adlandırılan örgüte, bu tarihte Özbekistan da üye oldu. Hindistan, Pakistan, İran, Moğolistan ve Afganistan gözlemci üye; Türkiye, Belarus ve Srilanka ise diyalog ortağı statüsünde yer alıyor. Üye ülkelerin toplam nüfusu dünya nüfusunun yüzde 40’ını, dünya hasılasının %17’sini oluşturuyor. ŞİÖ’nün çözmesi gereken iki temel konu bulunuyor. Bunların birisi, Çin ve Rusya’nın görüş farklılıkları. Rusya ŞİÖ’yü daha ziyade bir siyasal ve sınır güvenliği yönüyle askeri bir yapıda düşünürken, Çin, ŞİÖ’yü ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi yönüyle de algılıyor. Diğer bir konu ise, Batı ile ilişkiler. ŞİÖ, hem Batı ile ilişkileri bozmak istemiyor, hem de Batıya karşı bir tutum içinde oluyor. Bu iki çelişkinin çözülmesi de zor ve zamanla görülecek. Üzerinde durmamız gereken diğer bir oluşum ise, ASEAN Ülkeleri (Endonezya, Malezya, Singapur, Laos, Vietnam, Kamboçya, Tayland, Filipinler) ASEAN ülkeleri, dünya nüfusunun %7’si, dünya hasılasının %3’ünü oluşturuyor. 22. ASEAN zirve toplantısı da Nisan ayında yapıldı. Gelişme konusunda oldukça iddialı olan ASEAN Ülkeleri grubunun Çin ile ilişkileri sorunlu. Birbirlerini rakip olarak görüyorlar. ABD’nin, ASEAN Ülkeleri grubuna önem vermesi ve yakından desteklemesi de, grubun Çin ile ilişkilerini düzeltmesini zorlaştırıyor. Dünya ekonomisinde yaşanan yapısal dönüşümün bir yansıması olarak, kurumlar ve yeni oluşumlar arayış içindedirler. Ben bu aşamada, bir kaçına değindim. Mutlaka, Dünyanın başka yörelerinde de başka oluşumlar arayış içindedir. Amaç, şüphesiz, daha adil, daha demokrat, daha refah içinde bir Dünyayı tasarlamaktır. Çalışmamın sonunda, durumu ve beklentilerimi başlıklarla özetlemek istiyorum: • Dünya ekonomi tarihinde, ilk küresel kriz yaşanmaktadır. • Dünya ekonomisinin merkezi AsyaPasifiğe kaymaktadır. • İkinci aşamada, ekonomi Afrika Kıtasına yönelecektir (Türkiye bu konuda avantajlıdır, Çin ve Hindistan rakiplerimizdir) • Dünya yeni bir para sistemine kavuşturulmalıdır. • Bölgesel dengesizliklere, açlığa, fakirliğe karşı savaşılmalıdır. • Çevre konusuna ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmelidir. Bunu için de; • Ülke, kurum ve birey bazında, yaşamak istediğimiz geleceği tanımlamalı • Bu geleceği oluşturmak için, doğayla uyumlu olmalı, birbirimize sevgiyle yaklaşmalıyız. • Akılcı ve verilere dayanan bir yaklaşımla yolumuzu çizmeliyiz. Kaynaklar Avrupa Enerji Ajansı Raporu McKinsey GEP International Future’s Forecast, World Population Prospects: The 2010 Revision, UN OECD Wolfensohn Center for Development The world in 2025, Rising Asia and SocioEcological Transition, 2009 European Commission Global trends 2025: A Transformed World, November 2008 NIC 2008003 The world economy in 2050: a tentative picture, December 2010 CEPII 201027 IMF, WEO, April 2013 Foreign Affairs Magazine, Ocak / Şubat, 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle