17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İSTENEN ÇOCUK SAYISI: Tehlikenin Katmerlisi Geliyor Günümüzdeki sağlık hizmeti anlayışa göre yürütülen “üreme sağlığı” politikasının değerlendirilmesi için doğurganlık kuşağındaki kişilerin istenen çocuk sayısı tercihlerinin bilinmesi, büyük önem taşıyor. Farklı değişkenlere özgü oluşturulan bu veriler üreme sağlığı uygulamalarına yol gösterici oluyor. Doğurganlık dönemi içindeki nüfusun istenen çocuk sayısı tercihi, program geliştirme yanında ülkenin nüfussal yatırımlarının planlanmasında da temel bilgi kaynağını oluşturuyor. Mümtaz Peker [email protected] ürkiye nüfusunun dönüşümü: Tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de ölüm hızları 193555 döneminde Batı kaynaklı tıbbi teknoloji ürünlerinin halk sağlığı hizmetleriyle halkın ayağına götürülmesi sonucu birden düşürüldü. Doğurganlık yüksek düzeyini sürdürdüğü için ülkemizin 19502012 dönemi nüfuslanması, örneği nadir görülecek biçimde oldu. Örneğin 1950’de 20 milyon olan nüfusumuz bu dönem içinde iki kez ikiye katlandı. Yurtdışında çalışan yurttaşlarımızla birlikte nüfusumuz 2012 yıl sonu itibariyle 80 milyona ulaştı. Aileler 19501990 dönemi boyunca istediklerinden daha fazla çocuğa sahip oldu. 1990’lı yıllarda bu örüntü değişmeye başladı. Ailelerin sahip oldukları çocuk sayısı ile istedikleri çocuk saÇizelge: Farklı Değişkenlere Göre Sahip yısı farkı kapandı. Olunanİstenen Çocuk Sayıları 1998 yılında HaASPB (2011) HNEE (2008) cettepe Nüfus EtütSahip İstenen İ s t en e n le ri Ens ti tü sü ol unan çocuk çocuk (HNEE) tarafından D eği ş k e n yapılan araştırmaya Kent 2,3 3,1 2,5 göre 2.5 çocuk düKöy 3,3 3,5 2,5 zeyinde eşitlendi. HNEE tarafından B Ö L G EL ER 2000 sonrasında Batı 2,2 2,8 2,3 tekrarlanan nüfus Karadeniz 2,8 3,0 2,4 araştırmaları bulguAkdeniz 2,5 3,4 2,8 ları ülkemizde Batı İç Anadolu 3,2 2,3 tipi bir örüntünün Doğu Anadolu 3,4 4.0 3,1 oluşmaya başladığını gösterdi. 2003 ve EĞİTİM 2008 tarihlerinde Okuryazar değil 4.9 4,24 3,1 yapılan araştırmaİlkokul 3,0 3,23 2,5 larda ailelerin sahip İlköğretim 1,7 2,89 2,2 oldukları çocuk saLise+ 1,3 2,78 2,2 yısı azaldı (2.3); fakat istenilen çocuk GELİR sayısı son on beş yılAlt gelir düzeyi 3,2 3,53 2,8 da hep aynı düzeyde Orta düzey 2,3 3.00 2,4 (2.5 çocuk) kaldı. Üst gelir düzeyi 1.8 2,81 2,4 HNNE tarafından 2000 sonrasında yapılan çalışmaların bulgularına göre toplam doğurganlık hızı (TDH=2,1) bir nüfusun kendini yenileyebileceği düzeye geldi. Üreme sağlığı açısından sağlık hizmet açığı daha çok Doğu Anadolu Bölgesi ile en çok göç alan kentlerin belirli ceplerinde görülüyordu. Doğumölüm hızlarında ulaşılan yeni dengeye göre değişik kurumlarca yapılan nüfus öngörü çalışmalarında ülkemizin 203540 döneminde 9197 milyon aralığındaki bir nüfusla durulmuş yapıya ulaşacağı belirtildi1. Yeni dengede nüfusumuzun genel görünümü şöyle olacaktı. Doğurganlıktaki azalmadan ötürü 014 yaş grubu toplam nüfus içinde %20’nin T CBT 1362/ 14 26 Nisan 2013 altında kararlı bir konuma gelecekti. Çalışma çağı nüfusu (1564 yaş) yaşlı nüfus oluşuncaya kadar artacak fakat nüfus yaşlandıkça, toplam nüfus içinde en yükseğe çıkan oranı azalacaktı. 2040’lı yıllarda şimdiye kadar nüfus yapımızda görülmeyen, sayıları on milyonu aşan yaşlı bir nüfusumuz olacaktı. Bu öngörü çalışmalarına göre Başbakan Erdoğan kendi dünya görüşünü örten; olayı yaşlı bir toplum olmamakla bütünleştiren açıklamasını yaptı. Hedefini en az üç çocuk olarak belirledi. Türk ailesi kaç çocuk istiyor? 2000 sonrasında yapılan üç nüfus ile bir toplumbilim araştırmasında deneklere sahip olmak istedikleri çocuk sayısı soruldu2. HNEE çalışmalarında(20032008) hedef kitle 1549 yaşları arasında evli olan ya da evlilik geçirmiş kadınlardı. Nüfusbilim Derneği (NBD) çalışmasında (2007) hedef kitle olarak 1524 yaş kuşağındaki erkekkadın nüfustan oluşuyordu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın (ASPB) çalışmasında (2011) ise 18 yaşın üzerindeki hane halkı üyeleri hedef kitle seçildi. Doğurganlık araştırmalarında 1549 yaş grubunun hedef kitle olarak seçilmesinin nedeni açık: Doğurganlık kuşağındaki nüfusa yönelik üreme sağlığı politikaları, bu yaş kuşağındaki nüfusun davranışını, tutumunu etkilemek, sağlık hizmetini etkinleştirmek amacını güdüyor. 50 yaşın üzerindeki nüfusun istenen çocuk sayısı konusundaki görüşleri gerçek tutumundan çok, geleneksele dayalı tutumlarını yansıtıyor. Bu nedenle ASPB’nın araştırmasında 50 yaşın üzerindeki nüfusa “istenen çocuk sayısı” sorularının sorulması, analizde bunların kullanılması gerçek durumu yansıtmadığı, politikacıya net tavrını belirleyecek bilgi vermediği için eleştirilebilir. Değerlendirme: ASPB’nin araştırmasına göre ülkemizde ailelerin sahip olduğu çocuk sayısı 2.6, istedikleri çocuk sayısı 3.2 olarak saptanmış. Sahip olunan çocuk sayısı HNEE’in 2003 araştırmasında 2.43, 2008 araştırmasında ise 2.33 çocuk olarak bulunmuş. HNEE’nün iki araştırmasında da istenen çocuk sayısı ASPB’ nin değerinden küçük, yıllara göre de değişmiyor (2.5 çocuk). İki ortalama arasındaki fark, hedef kitleden kaynaklanıyor, ASPB’ nın araştırmasının değerini yaşlı nüfusun bilgisi etkiliyor. ASPB’nin araştırmasına göre 1844 yaş grubundaki kişilerin istediği çocuk sayısı ortalaması 2.9 değerine ulaşıyor. Bu değer HNEE’nin 2003 ile 2008 araştırmalarında bulduğu istenen çocuk sayısı ortalamasından (2.5) daha fazla. HNEE’nin bulduğu istenen çocuk sayısının beş yıl ara ile yaptığı dört araştırmada (19932008) değişmediği görülüyor. Genç nüfusun (1524 yaş grubu) istediği çocuk sayısı HNEE ile NBD çalışmasında eş düzeyde (2.4) görülürken, ASPB’ nin araştırmasında daha yüksek bir değere ulaşılıyor (2.6). Sağlıklı üreme programı; sahip olunan çocuk sayısı ile istenilen çocuk sayısı farkının giderilmesi, doğumların düzenlenmesi konusunda ailelere istedikleri gibi hareket etmelerini sağlamayı amaçlar. Bu nedenle konu üzerinde çalışanlar farklı değişkenler bağlamında nerede hizmet açığı ol duğunu gösterme gayreti içinde araştırmalarını yaparlar. HNEE ile ASPB’nin bulgularının çizelgede görülen farklılığı anlamlı boyutta. Farklı değişkenler açısından sahip olunanistenen çocuk sayısı ASPB ile HNEE’nin araştırmasında örüntü olarak benzer olmasına karşın, farklılık değer olarak düşündürücü. ASPB’ nin çalışmasının değerleri Başbakan Erdoğan’ın hedef gösterdiği söylemle büyük ölçüde uyuşuyor. Özellikle çoğu değişkenler açısından istenen çocuk sayısının üç çocuğun üzerinde olması, başlıktaki yargımızı doğruluyor. Sonuç: ASPB araştırması sonuç bölümünde aile yapısının güçlü tarafı belirtilirken “Ailede karar verme mekanizmalarına beklenenin tersine kadının katılımının çok büyük oranlarda sağlandığı görülmektedir” yargısına ulaşılıyor. Buna göre araştırmada sahip olunanistenen çocuk sayısı ortalaması konusunda, erkek nüfustan gelen bir etkinin var olmadığını varsayabiliriz. ASPB araştırmasında bulunan; sahip olunanistenen çocuk sayıları ortalamasının HNEE’nin bulmuş olduğu değerlerden yüksekliğini 50 yaşın üzeridekilerin bilgileri oluşturuyor. Araştırmacılar bu soruları 49 yaşın altındakiler bağlamında değerlendirebilir, üreme sağlığı açısından geçerli bilgi sunabilirdi. Sağlıklı üreme politikasını tüm dünyada hayata geçiren uluslararası kuruluşlar, doğurgan kuşaktaki nüfusun istemlerine göre veri üretilmesini istiyor, buna göre politika üretilmesini öneriyor. ASPB’nin araştırmasında, istemleröneriler doğrultusunda metodolojik bir yanlılık görülüyor. Yanlılık çoğu değişkenler bağlamında Türkiye’deki ailelerin istediği çocuk sayısını 3 çocuğun üzerinde gösterme gayretine bürünüyor. ASPB’nin araştırmasında sorunlu olarak görülen nokta: “Sahip olunmak istenen çocuk sayısı genç yaş gruplarında azalmaktadır. Bu Türkiye’nin demografik yapısı için gelecekte büyük bir tehdit oluşturmaktadır” (s.393) şeklinde belirtiliyor. Üç kuruluşun yaptığı çalışmaya göre gençlerin istediği çocuk sayısının, bir nüfusun kendisini yenileyebileceği toplam doğurganlık hızının üzerinde olduğu görülüyor. Gençlerin tercihi, nüfussal dönüşüm kuramında açıklandığı gibi düşük doğumölüm hızları düzeyinde yeni bir dengeye ulaşmak. Gençler, kendilerine atfedilen psikolojik değeri, gelecekte sahip olacakları çocukları bağlamında sürdürmek, onları çağın koşullarına uygun yetiştirmek istiyorlar. Asıl tehlike, Başbakan Erdoğan’ın “üçbeş çocuk doğurun” söyleminde yatmıyor mu? Kaynak yok; fakat çocuk yapmaya devam. Tehlikenin katmerlisi geliyor. 1 Öngörü çalışmaları DPT, TÜİK ve HNNE tarafından birbirinden bağımsız olarak yapıldı. 2 Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü(HNEE): Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 20032008 Ankara, 2004,2009. Nüfusbilim Derneği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu(NDBMNF): 2007 Türkiye Gençlerde Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Araştırması, Ankara, 2007. T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı( ASPB): Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması 2011, Ankara, 2012.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle