17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Geleneksel Türk Çini Sanatı Yazının baştarafı 13. sayfada listemize konabilecek isimlerin seçimine devam ettiğimizde, sıralamada, katılanların oranı olarak, (3) XIII. yüzyıl şairimizi Yunus Emre, %50’si, (4) XX. yüzyıl şairimiz Nâzım Hikmet, %35’ü, (5) Geleneksel Türk Çini Sanatı ve sanatçıları, %26sı olarak ortaya çıkmaktadır. Bundan sonraki isimlerimiz (toplam tüm oyların yüzdesi olarak) şu şekilde sıraya girmişler: (6) XVI. yüzyıl seyyahımız Evliya Çelebi ve ‘Seyahatname’si : %25, (7) Minyatürler ve minyatür yapımcılarımız (anonim): %24, (8) XII. yüzyıl mistik şairimiz Mevlana Celalettin %22, (9) XIII. yüzyıl Beylikler Dönemi eseri Divriği Ulu Cami ve Şifahanesi: %20. (10) XVI. Yüzyıl amiralimiz Piri Reis: %13 ve “Türk sanatında son 1000 yıl için ‘TOP TEN’ ” listesinde yer bulmuşlardır. Anketin daha detaylı (Önemli maddi eserler, önemli edebi eserler, müzik, plastik sanatlar ve diğer eserler kategorileri için ayrıca yapılan analiz ve oylamalar, ayrı bir yazının konusu olarak bu ilk sunuma alınmamışlardır.) Bir ulusa ait oldukça farklı insan/kültür etkinlikleri arasında en önemli(ler)ini belirlemekteki güçlüklere yazımızın başında değinmiştik. Burada üzerinde durulan ve 2000 yılı başlarında kamu oyuna sunulan anketsoruşturmanın basit bir toplamlı istatistiksel değerlendirmesinde, seçici aydınlarımız, iki ismi (Mimar Sinan ve M.K.Atatürk), 1000 yıldaki önemli kişilikler arasında büyük tercih farkları ile ön plana çıkarmışlardır. Plastik sanatlar alanında ise “ilk beş” içinde yer alan geleneksel çini sanatı’mız, dünya kültürel mirasında “en önemli Türk katkısı” olarak öne çıkmaktadır. Bu sanat ürünlerimizin farklı dünya müzelerini süslediği de göz önüne alınırsa, bu yargının gerçekten uzak olmadığını kabul etmekte zorlanmayız. Bu nedenle, ankete yanıt verenler açısından, mükemmel örneklerini XVI. ve XVII. yüzyıllarda veren klasik İznik çinilerinin Türklerce, son bin yılda yarattıkları sanat eserlerinin en başta geleni sayılmaktadır. Anketin Türk çini sanatı ile ilgili olmayan bölümlerinin de günümüz edebiyat, sanat ve politika gruplarının dikkatini çekmesini bekleyebiliriz. Diğer taraftan, ülkemizde yaşanan hızlı toplumsal değişime bağlı olarak, içinde bulunduğumuz 3. binyılda, var olan sanatsal ve bilimsel iklimin ne yönde ve nasıl “evrileceğeni” takip etmek açısından da anketin bu sonuçlarının önemli olduğu kanısındayız. Önümüzdeki dönemdeki benzeri çalışmalarla yapılacak karşılaştırmaların, toplumumuzdaki değişmenin yönünü ve gerçek boyutlarını kavramada önemli yararlar sağlıyacağını düşünüyoruz. Kaynakça: [1] Umberto Eco, 2012, [2] “Kitaplık”, 2000, iki aylık edebiyat dergisi, sayı 39, (OcakŞubat 2000) EK1: “Kitaplık” dergisi anketine yanıt veren sanatçılar listesi (alfabetik soyadı sırasıyla): Lütfi Akad, Çetin Altan, Metin And, Afife Batur, Cengiz Bektaş, Halil Berktay, Halet Çambel, Adnan Çoker, Ferid Edgü, Metin Erksan, Semavi Eyice, Melih Ferdi, Hüsnü A Göksel, Ara Güler, Çelik Gülersoy, Mehmet Güleryüz, Aydın Gün, Bozkurt Güvenç, Talat S Halman, Halil İnalcık, Doğan Kuban, İlhan Mimaroğlu, Ahmet Oktay, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Sami Şekeroğlu, M Celal Şengör, Tosun Terzioğlu, Yalçın Tura, Aydın Uğur, Artun Ünsal. İnternet aptallaştırıyor mu? Baştarafı 8. sayfada üzerine anlamlı bir tartışma yapılmıyordu. Birden, geçtiğimiz günlerde Serdar Turgut, HaberTürk gazetesindeki köşesinde beyin üzerine yazmaya başlayınca, nihayet ana akım medyasında konunun anlamlı bir düzeyde tartışılacağı umuduyla pek okumadığım köşesini okumaya başladım. Okudukça, önce mizah olsun diye yazdığını düşünmeye başladım. Sonra, entelektüel görünmek için yapması gerekeni yapıp, okuduğu kitabı referans verdiğini görünce, aslında ciddi yazdığını anladım. Doğal olarak, popüler “The Shallows” kitabını kaynak gösteriyordu. Kendinden ve patronundan başka her yazarı küçümseyerek, “vasat” olmadığını gösterme çabasındaki Serdar Turgut’un köşesinde konu “paçozlaştırılmaya“ başlamıştı. Daha güçlü argümanlar içeren farklı görüşteki kitaplar kendisine ağır gelebilir, ama hiç değilse önde gelen Amerikan gazetelerine şöyle bir göz atarak okuyucu karşısına çıkabilirdi. New York Times, Wall Street Journal ve Washington Post, Amerika’nın önde gelen üç gazetesidir. Bu gazetelerde, örneğin 2010 Haziran başında internetin beyin üzerindeki etkileri üzerine farklı görüşleri savunanların yazıları arka arkaya çıktı. Daha sonraları da gazete ve dergi sayfalarından devam eden bu tartışmalar, dışarı taşmaya da başladı. Örneğin, 17 Nisan 2012 günü New York’da İnternet dünyasının dört önemli düşünürünün ikisi (Eli Pariser ve Siva Vaidhyanathan) “Politika ile ilgili konularda, internet bizi dar görüşlü yapıyor” iddiasını desteklerken, diğer ikisi (Evgeny Morozov ve Jacob Weisberg) ise aksini savundu. Bunlar, bu yazı sınırları içerisinde verebileceğim örnekler. Yoğun ve bilgi içerikli tartışmalar Amerikan kamuoyu önünde devam ediyor. Çünkü, konu üzerinde bir sonuca varmaya yeterli bilgi birikimi henüz yok. Medyamızda bu tür düzeyli tartışmalar maalesef yer almıyor. Tartışmalı konuları, sansasyon amacıyla kesin bir sonuca varılmış gibi – ya sihirli değnek gibi ya da korku filmi gibi – sunan “paçozlaşmış” medyamızın etkisi altındaki toplumumuzun da “paçozlaşmış” olması şaşırtıcı değil ama çok tehlikeli. Bunu “aptallaşıyoruz” diye sunan, üstelik bunun sorumlusunun internet olduğunu iddia eden “paçozlaşmış” yaklaşım daha da ciddi bir tehlike yaratıyor. Obama’nın “büyük projem” diye açıkladığı Beyin Gi SONUÇ rişimi’ne şimdilik 2014 yılında sadece 100 milyon dolar ayrıldı. Koskoca Amerikan ekonomisinde 100 milyon dolarlık bir proje bu kadar yoğun ilgi ve tartışma yaratırken, ülkemizde sadece bu yıl birkaç milyar TL harcanılacağı tahmin edilen, okullara etkileşimli tahta ve tablet dağıtma amacındaki FATİH girişimi (ortada bir proje yok, sadece sloganlar ve nema var) için kamuoyu önünde herhangi bir tartışma yok. Tartışma, sadece donanım satmak isteyen büyük yabancı firma temsilcileri ile cumhurbaşkanı Gül ve başbakan Erdoğan arasında veya yerli firmalarla bakan Binali Yıldırım arasında toplumdan gizli olarak yapılıyor! İnternet ve ilgili teknolojilerin beyin, dolayısıyla öğrenme üzerine etkilerini anlamak, bu konuları gündeme alıp ciddiyetle tartışmak ve kamuoyunda bilinç yaratmak ülkemiz için bir lüks değildir. Eğer Bilgi Çağı’nı da ıskalamak istemiyorsak, bir çok nedenle örneğin, FATİH girişiminin eğitimde başarılı olması için bunlar önemli ve öncelikli konulardır. Toplumun “paçozlaşmasından” kendileri sorumluyken, internetin toplumu “aptallaştırdığı” iddiasını köşelerinde sığ argümanlarla sunabilenler gülüp geçilemeyecek bir tehlike yaratıyor. Nitekim, bilinçlenmemiş toplumun önüne onları korumak için interneti sınırlama hevesiyle çıkan hükümetten, beynin daha iyi çalışmasını sağlayacağı iddiası taşıyan zararlı haplarla çıkan şirketlere kadar çok ciddi tehlikeler kapımızda. Amerika’daki durum, New York Times’da çıkan bir görüş yazısında özetleniyor: http://www.nytimes.com/2012/11/25/opinion/sunday/neuroscienceunderattack.html?src=me&ref=general Sınırlı teknoloji çevrelerine hitap eden haftalık BThaber gazetesinde ayda bir yazdığım yazılarımda, 3 yıldır sık sık bu konudaki yeni gelişmeleri özetleyip yorumluyorum. Bu yazılarıma blogumdan (coskunoglu.org) erişilebilir. Bu kadar önemli bir konuda öylesine sığ ve tek yönlü yazmaması için bir katkıda bulunmak amacıyla, internette Serdar Turgut’un bir köşe yazısının altına yorum yazarak bir kitap önerdim: David Eagleman’ın nörobiliminin kompleks bulgularını sulandırmadan, yüzeyselleştirmeden, Serdar Turgut’un bile anlayabileceğini sandığım dille sunduğu değerli kitabı “Incognito: The Secret Lives of the Brain” Fakat, bu kısa yorum ve önerimi “aşağılayıcı veya hakaret” olarak değerlendirmiş olmalı. Onaylamadı ve yayımlanmadı. Şaşırmadım. Genel bir özeti için bakınız: http://spectrum.ieee.org/riskfactor/telecom/internet/doestheinternetmakeyousmartorstupidthoughtfulorforgetful http://www.coskunoglu.org/bthabernisan2012 1 DÜNYA GÖSTERGELERİ OTOMOBİL KULLANMANIN MALİYETİ CBT 1361/ 15 19 Nisan 2013 Pek çok zengin ülkede reel gelirlerde kayda değer bir artışın olmaması aile bütçelerini olumsuz etkiliyor. Örneğin İngiltere’de yakıt maliyeti 2007’ye göre yaklaşık % 50 artmış durumda. Ancak araba kullanma maliyetleri içinde petrol fiyatları yalnızca bir kalem. Araba sahipleri tükettikleri yakıtın yanı sıra sigorta, yol vergisi ve bakım masraflarını da karşılamak zorunda. The Economist Intelligence Unit’in verilerine göre bir aile otomobilini üç yıl boyunca kullanma maliyetinin en yükek olduğu kent Şanghay. Genel olarak, araba kullanma maliyetlerinin yüksek olduğu kentlerde, satın alma maliyetleri düşük oluyor. 200507’den bu yana araba kullanma maliyetlerinin düştüğü kentlere (Başta Amsterdam, Moskova ve Şanghay) baktığımızda, bunun otomobil satış fiyatlarındaki düşüşten kaynaklandığını görebiliyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle