24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kürmelerden sonraki kısa dönemler dışında– net ışınımsal zorlamaya ancak küçük bir katkı yaptı. büyüktür (yüksek güvenirlik). Küresel ortalama deniz düzeyi 19012010 döneminde 19 cm (0.19 [0.17 – 0.21] m) yükseldi. 1970’lerin başından beri, ısınmadan kaynaklanan buzulların kütle kaybı ve okyanusların termal genleşmesi, gözlenen küresel ortalama deniz düzeyi yükselmesinin yaklaşık % 75’ini açıklar, başka bir deyişle bu yükselmenin % 75’inden sorumludur. Son buzularası dönem süresince, Grönland buz kalkanı yüksek olasılıkla daha yüksek küresel ortalama deniz düzeyine 1.4 – 4.3 m arasında değişen bir katkı yapmıştır. Antarktik buz kalkanının ek katkısıysa, orta güvenirlik düzeyindedir. Karbondioksit (CO2), metan (CH4) ve diazotmonoksit (N2O) gazlarının atmosferik birikimleri (konsantrasyonları), en az son 800,000 yıllık dönemde hiç olmadığı kadar yüksek bir düzeye ulaşmıştır. CO2 birikimleri, temel olarak fosil yakıt yanması ve ikincil olarak net arazi kullanımı değişikliğinden kaynaklanan salımlar nedeniyle, sanayi öncesi döneme göre % 40 oranında arttı. Okyanuslar atmosfere salınan insan kaynaklı karbonun yaklaşık % 30’unu emerek asitlendi. CO2, CH4 ve N2O gazlarının atmosferdeki birikimleri, insan etkinleri nedeniyle 1750 yılından beri artmıştır. Bu gazların 2011 birikimleri, sanayi öncesi düzeylerine göre sırasıyla % 40, % 150 ve % 20 oranında artarak, aynı sırayla 391 ppm (kısaca milyonda bir), 1803 ppb (milyarda bir) ve 324 ppb (milyarda bir) düzeylerine yükseldi. Atmosferdeki CO2, CH4 ve N2O birikimleri, geçen 800,000 yıllık dönemde buz karotlarında kayıtlı en yüksek birikimleri önemli oranda aşmıştır. Geçen yüzyıldaki ortalama artış oranları, çok yüksek güvenirlikle, son 22,000 yıllık dönemde daha önce hiç gerçekleşmemiş düzeydedir. Okyanus asitliği pH düzeyindeki azalmayla ölçülür. Okyanus yüzey suyunun pH’ı, sanayi döneminin başlangıcından beri, hidrojen iyon konsantrasyonundaki %26’lık bir artışa karşılık gelen bir oranda, 0.1 azalmıştır (yüksek güvenirlik). 2. KARBON VE ÖTEKİ BİYOJEOKİMYASAL DÖNGÜLER Toplam ışınımsal zorlama (Yeratmosfer sisteminin enerji dengesindeki herhangi bir değişiklik) pozitiftir ve iklim sisteminde ısı enerjisinin birikmesine yol açmaktadır. Toplam ışınımsal zorlamaya en büyük katkı, atmosferdeki CO2 birikimlerinde 1750’den beri gözlenen artış tarafından yapıldı. Yerküre’nin enerji bütçesini değiştiren ya da bozan doğal ve antropojen maddeler ve süreçler, iklim değişikliğinin yönlendiricileridir. Toplam Güneş enerjisindeki değişikliklerden ve stratosferdeki volkanik aerosollerden kaynaklanan toplam doğal ışınımsal zorlama, son yüz yıl boyunca –büyük volkanik püs 3. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN YÖNLENDİRİCİLERİ (YÖNETİCİLERİ) Sera gazlarının sürmekte olan salımları, daha fazla ısınmaya ve iklim sisteminin tüm bileşenlerindeki değişikliklere neden olacaktır. İklim değişikliğinin sınırlandırılması, sera gazı salımlarının önemli ve sürekli azaltılmasını gerektirecektir. IPCC AR5’teki yeni IPCC senaryolarına (Temsili Konsantrasyon Yolu – RCP) dayanan öngörülen iklim değişikliği, senaryo farklılıkları hesaba katıldıktan sonra, hem desenler hem de büyüklük açısından IPCC AR4’tekilere benzemektedir. 5.1 Sıcaklık küresel yüzey sıcaklığı değişikliği, 21’nci 5. GELECEKTEKİ KÜRESEL VE BÖLGESEL İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ İklim sistemi üzerindeki insan etkisi açıktır. Bu etki, atmosferdeki artmakta olan sera gazı birikimlerinden, pozitif ışınımsal zorlamadan, gözlenen ısınmadan ve iklim sisteminin anlaşılmasından bellidir. 4.1 İklim modellerinin değerlendirmesi İklim modelleri IPCC AR4’ten bugüne değin gelişmiştir. Modeller gözlenen anakarasal ölçekli yüzey sıcaklığı desenlerini ve onlarca yıllık zaman ölçeklerindeki eğilimleri, 20’nci yüzyılın ortalarından beri gözlenmiş olan daha hızlı ısınma eğilimini ve büyük volkanik püskürmelerden hemen sonra ortaya çıkan soğumayı yeniden üretmektedir. Uzun süreli iklim model benzeştirmeleri küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında, gözlenen eğilimle de uyumlu olmak üzere, 1951’den 2012’ye kadar bir ısınma eğiliminin varlığını gösterir (çok yüksek güvenirlik). Işınımsal zorlamadaki azalma eğilimi, temel olarak volkanik püskürmeler ve 11 yıllık güneş döngüsünün alçalma ya da azalma evresinin zamanlaması nedeniyle ortaya çıkmıştır. 4.2 İklim sistemi yanıtlarının niceliksel açıklaması Gözlemsel ve model sıcaklık değişikliği çalışmaları, iklim geribeslemeleri ve Yerküre’nin enerji bütçesindeki değişiklikler birlikte, geçmiş ve gelecekteki zorlamalara verilen yanıtlar açısından, küresel ısınmanın büyüklüğünde güvenirlik sağlamaktadır. Küresel ölçekteki alt sıcaklık artışı sınırı değerlendirmesi, IPCC AR4’teki 2°C’den daha azken, üst sınır aynıdır. Küresel sıcaklıklarda beklenen artış açısından, denge iklim duyarlığı, gelecekte olasılıkla 1.5 – 4.5 °C arasında (yüksek güvenirlik düzeyinde) gerçekleşecektir. 4.3 İklim değişikliğinin belirlenen kanıtları ve nedenleri İnsan etkisi atmosfer ve okyanus ısınmasında, küresel su döngüsündeki değişikliklerde, kar ve buzdaki azalmalarda, küresel ortalama deniz düzeyi yükselmesinde ve bazı aşırı iklim olaylarındaki değişikliklerde saptanmıştır. İnsan etkisinin bu kanıtı IPCC 4. Değerlendirme Raporu’ndan (AR4) beri çoğalmıştır. Çok yüksek olasılıkla (% 95 – 100), İnsan etkisi 20’nci yüzyılın ortasından beri (1951 – 2010 döneminde) gözlenen ısınmanın egemen nedeni olmuştur. Doğrudan uydu gözlemleri ile yapılan toplam Güneş enerjisi ölçümlerine göre, toplam Güneş enerjisinin 1986 – 2008 dönemindeki küresel ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artışta katkısı olmamıştır (yüksek güvenirlik). Güneş’in değişkenliğindeki 11 yıllık döngü, bazı bölgelerdeki on yılık zaman ölçeklerindeki iklimsel dalgalanmaları etkilemektedir (orta güvenirlik). 4. İKLİM SİSTEMİNİN ANLAŞILMASI yüzyılın sonuna kadar, biri (RCP2.6) dışında tüm yeni IPCC senaryolarına (RCP’ler) dayanarak olasılıkla 1850 – 1900 dönemine göre 1.5 °C’yi ve iki yeni senaryoya (RCP6.0 ve RCP8.5) göre olasılıkla 2 °C’yi aşacak; RCP4.5 senaryosuna göreyse, daha yüksek olasılıkla 2 °C’yi aşmayacaktır. 5.2 Okyanuslar Okyanuslar 21’nci yüzyıl süresince de ısınmaya devam edecektir. Isı yüzeyden derin okyanusa doğru geçecek ve okyanus dolaşımını etkileyecektir. 5.3 Buzküre Arktik deniz buzu örtüsü olasılıkla azalmaya ve incelmeye devam edecek ve Kuzey Yarımküre ilkbahar kar örtüsü, küresel ortalama yüzey sıcaklığı yükseldikçe, 21’nci yüzyıl boyunca azalacaktır. 5.4 Deniz düzeyi Deniz düzeyi yükselmesi kestirimleri, temel olarak karabuz katkılarının modellenmesindeki iyileştirmeler nedeniyle, IPCC AR4’tekinden daha yüksektir. Küresel ortalama deniz düzeyi 21’nci yüzyıl boyunca yükselmesini sürdürecektir. 5.5 Karbon ve öteki biyojeokimyasal döngüler İklim değişikliği, atmosferdeki CO2’nin artışını büyüterek ya da abartarak, karbon döngüsü süreçlerini etkileyecektir (yüksek güvenirlik). Karbonun okyanuslarca daha fazla biriktirilmesiyse, okyanus asitliğinin artmasına yol açacaktır. 5.6 İklimin kararlılığı ve iklim değişikliği yükümlülükleri İklim değişikliğinin pek çok özelliği, CO2 salımları durdurulsa bile –önceki IPCC değerlendirme raporlarında da hep vurgulandığı ve gösterildiği gibi yüzyıllarca sürecektir. Bu olgu, CO2’nin geçmiş, günümüz ve gelecek salımlarınca yaratılan yüzyıllarca sürecek önemli bir iklim değişikliği yükümlülüğünün varlığını temsil etmekte ya da göstermektedir. Yazının devamı 12. sayfada CBT 13889 / 25 Ekim 2013 bozonları buldular. Ancak, kütleçekiminin kuvvet taşıyıcısı –graviton (11) denilen bir parçacık– bütünüyle farklıdır. Parçacık hızlandırıcıları burada yararsız, çünkü kütleçekimi kuvveti olağanüstü derecede zayıftır. Şu sınamayı yapın: Bir iğneyi elinizden bırakın; gezegenimizin bütünüyle çekilerek düşecektir. Şimdi iğneyi alıp buzdolabının kapağına kâğıt iliştirdiğiniz mıknatıs dilimine tutturun ve bırakın. Bütün Dünya’nın çekimi çuvallar, küçücük mıknatıs kazanır. Kütleçekimi kuvveti elektrik kuvvetine karşı özenle sınandığında, birin önünde 40 sıfırı olan bir sayı oranında daha zayıf olduğu bulunur. LHC graviton oluşturacak denli güçlü mü? Hayır. Bu çok daha büyük bir çarpıştırıcı gerektirir. Gene de LHC’nin bizim Einstein’ın kütleçekimini anlayışımıza katkısı olacağına umudumuz var. Ancak, bu dolaylı olacaktır. pek çok başka olguya bakıp kütleçekimine ilişkin çıkarsamalar yapmak zorunda olacağız. Çevirenin Notları 1) Large Hadron ColliderBüyük Hadron Çarpıştırıcısı; 2) Bu tabii ki çok küçük parçacıklar için böyle nitelenmekte, yoksa bu enerjiler bir sivrisineğin enerjisi mertebesindedir. ÇN; 3) Detektörler. 4) Buna “büyük güm/gümbürtü/bangırtı” demek belki daha doğru olurdu. 5) Gluonlar. 6) “Yerçekimi” bunun çok özel biçimidir. 7) Yazar burada çok hızlı gitmiş. Aslında, yeğin kuvvet kuarkları bağlayarak protonları (ve nötronları) oluşturup biraraya getirip + elektrik yüklü çekirdekleri yapar, bunlar da – elektrik yüklü elektronları (en hafif leptonlar) bağlar. Bu, izleyen cümlede örtülü olarak verilmiş. 8) Günlük konuşmalarda ve kimi bilimsel yazılarda ne yazık ki “kuvvet” yerine “güç” denmekte, bu bağlamda da “yeğin kuvvet” kimi zaman “kuvvetli güç vb.” olmaktadır. 7 Eylül 2008 tarihli RADİKAL’de İsmet Berkan’ın aydınlatıcı yazısı ile CNNTürk’ün 9 ve 12 Eylül geceleri yayınladığı güzel belgesel bu kusurla zedelenmişlerdi. “Türkçeleştirme yobazlığından” doğduğunu sandığım bu olgu ilk kez CBT702’de irdelenmişti, daha sonra CBT’de tekrar iki kez yayımlandı. 9) İngilizcesi “prediction” Bkz. CBT709. 10) Kimi meslektaşların dediği gibi “ara bozon” değil “aracı bozon”. 11) “Gravity” ya da “gravitation” terimlerinden. Bu kelime kökeninde “ağır oluş” anlamını taşır. İKLİMBİLİM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle