24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

RESTORASYON Tarihi yarımada için Dünya’da bir ilk oluşturacak hedef: Rekonstitüsyon Azat Yalçın, Kentsel Koruma ve Yenileme Uzmanı, Peyzaj Yüksek Mimarı, yalcinazad@yahoo.com A slında Rekonstitüsyon kelimesinin anlamı, tıp literatürün de “Normal haline geri getirme. Asli fonksiyonlarını kazandırma” olarak bilinmektedir. Mimari ve şehircilik terminolojisinde, bu kelimeye en yakın anlamı “Restorasyon” kelimesi sağlamaktadır. Buna ek olarak, yapının kronolojik bir dizide geçirdiği değişimler “Restitüsyon” başlığı altında; yapıya teşbih oluşturacak tipoloji ve mevcut veriler ile yeniden ayağa kaldırmak ise “Rekonstrüksiyon” başlığı altında değerlendirilmektedir. Bu 3R (Restorasyon, Restitüsyon, Rekonstrüksiyon), tarihi eserlerin korunmasında ve yaşatılmasında, mimarinin ve şehirciliğin temel esasları arasındadır. Ancak, Ülkemizde ve Dünya’da, tarihi mirasın korunması ve mimari dilin yaşatılması hususlarında, 3R’nin yetersiz kaldığını düşünmekteyim. Bundan yaklaşık 150 yıl kadar önce, Victor Hugo, mimarinin bir dil, yapıtlarının ise alfabe niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Ve bu bağlamda, dillerin “Yaşatılarak” korunabileceğine vurgu yapmıştır. Bir dilin barındırdığı en Mimarinin ve şehirciliğin evrimsel öyküsü büyük zenginlik, yıllar yılı besleyerek ağaçlaştırdığı bilgi dağarcığıdır. Bu ağacı baltalamak, yüzyıllık, hatta binlerce yıllık kazanımları çöpe atmak anlamına gelir. Öyle ki, bugün arkeolojik kazılar ile bulduğumuz, tasavvur ederek canlandırdığımız mimari ve şehircilik mirasları, insanlık kazanımlarını ve bu bilimde gelinen noktayı bizlere yansıtmaktadır. Ancak, mimari mirası korumanın geçmişi 150 yıllık bir maziye dayandığından, arkeolojik buluntuların çoğu özelliğini; tasavvur ederek ve mühendislik enstrümanları ile çözümleyerek keşfetmekteyiz. Mimari ve şehircilik kazanımlarına, evrimsel süreçle de bir açıklama getirmek yerinde olacaktır. Evrimsel süreç, insanın doğayla mücadelesini; barınma ve geçimini sağlama azmini kapsamaktadır. Bu süreçte ki kazanımlar, insanın her daim ihtiyaç duyacağı bir takım özelliklerdir. Mesela, Samatyalı bir kıyı balıkçısı, Marmara Lüferi için bir olta takımı yaparken, binlerce yıllık deneyimi ile İsveçli bir balıkçıdan daha farklı bir yol izler. Çünkü, avlandığı deniz zemini ve biyolojik sınıflandırmada ki alt türü teşkil edecek Marmara Lüferi, farklı bir stratejiyi gerektirmektedir. Bu bakımdan, sahip olduğu bu kazanım, onu hayatta tutabilecek en temel bilgidir. Bu tabirde bir abartı bulunmamaktadır. Günümüz siyasetçileri bile seçim sloganlarında “Balık yemeyi değil, tutmayı öğ reteceğiz” demektedirler. İnsanın, teknoloji ve donanımdan yoksun, en temel bilgi birikimi, yaşamda kalmasını sağlayacak gereksinimidir. Peki mimarinin evrimsel süreçte ki kazanımları nelerdir? Bu kazanımların, insanlık ve gelişimi için hayati faktörleri içerdiğinden bahsedebilir miyiz? Mimari ve şehircilik, rastlantısal bir şekilde yoluna devam etmemiştir. Temelden zirveye, önemli bilgi birikimlerini beraberinde taşımışlardır. Bu bilgi birikimleri: iklimsel koşullara, coğrafik parametrelere, oşinografik ve limnolojik Mimari kaynaklara; uyum önceliği ile gelişmişler farklılıklar ve dir. Kuzeyin daha serin olması sebebiyle süreçte küçülen camlar, milimetrik bir ayarlama gelinen nokta nın ürünüdür. Sibirya’da evlerinin çatıları %52 eğime sahipken, Mardin’de çatıların düz olması; evrimsel bir detayın sırlarını açıklamaktadır. Öyle ki, bu değerler, mühendisliğin detaylı ölçümlemesi arttıkça, optimize edilmekte ve halen gelişmektedir. Ancak, insanlık bu mimari serüveni yarıda kesmiştir. Sanayi, mimariye de el atmış, “hızlı ve daha da Koca Mustafa Paşa’da tespit edeceğiniz tipolojik detaylar kaliteli” fabrikasyon üretimini teşvik etmiştir. Aslında ile, Yedikule’de ki ve Samatya’da ki tipolojik detaylar birpostmodernizmin, modernizme kafa tutma meselesine birinden farklılık gösterecektir. Oysa bu mahalleler, birbiri giriş yapmış bulunmaktayız. Seri üretim, ruhsuz, banal, ile sınır oluşturur ve 1 km²’lik bir alana bile tekabül etmeherkeste, hatta Dünya’nın her yerinde aynı olan mimari mektedir. detaylara tepki. Yerelleşme arzusu, endemik olanı savunBöylesine yoğun bir tekstür, detaylarında da birçok ma içgüdüsü; başlı başına mevzi koruma psikolojisidir. farklılığı beraberinde getirir. Genel boyutları (gabari, Evet! Virüs gibi yayılan bir düşman olduğu yadsınamaz cephe eni, çıkma mesafesi, çatı eğimi…vb.) aynı olan bu gerçektir. İnsani ölçeğini yitirmiş dikdörtgen camdan tarihi mirasların; pencereleri ve kapıları, saçak pervazları, devasa kafesler, birbirini dik kesen yollar, ağaçsız devasa inşaat teknikleri ve malzemeleri, gülbezekleri ve kornişmeydanlar…vb. saymakla bitiremeyiz. İçgüdüsel olarak, leri gibi ince detayları birbirinden farklılık gösterir. Dar bize ait olmadıklarını yeni yeni keşfetmiş bulunmaktayız. bir alanda (sokak veya sokak birleşimleri: meydancıklar, Eskiye özlem, modern ile eskiyi uyumlu hale getirme pol mahalleler) bu farklılıklar kümeleşerek o alana özgün tiyannacılığı; hep bu yüzden yeşermiştir. polojik karakteri ortaya koyar. Bu kümeleme tekniği, X İşte tam da bu noktada, 3R’ye alternatifimi sunuyo Parselinde ki binanın yeniden şekillendirilmesi için bize rum: Rekonstitüsyon. Mimari ve şehircilikte, bu termino yol haritası olacaktır. lojinin anlamı nasıl karşılanmalıdır? Sadece bu parselin değil, kaybolup gitmiş yakın parTarihi Yarımada için bir örnekle bunu açıklamak ye sellerinin de şekillenmesine imkân sağlayacaktır. Ayrıca, rinde olacaktır. X Parselinde ki bina ile alakalı elimizde mahalli bazda yitirilen tipolojik veriler; yakın mahalleler hiçbir veri olmasın. Bu parsel ile alakalı; gravür, fotoğraf, arası kesişim noktalarında ki metamorfoz süreçlerinin anaPervititch Haritası, Goad Haritası…vb. materyallerden lizleri ile yeniden kazanılabilir. elimizde hiçbir görsel bulunmamaktadır. Yakın parseller Rekonstitüsyon, yani normal haline tekrar kazandırde, aynı deformasyonu yaşamış ve tarihsel özelliklerini ma, asli fonksiyonları geri verme neden önemlidir? Şöyle yitirmiş olsun. Öncelikle, mahalli Rekonstitüsyon Projesi ile kazanılmış bir eser bazda tipolojik bir çalışma ortaya koymalıyız. Tarihi Yarımada, bu bağlamda birçok tipolojiye sahip bir yerleşmedir. Birbirine yakın alanların bile tipolojileri farklılık gösterir. Şöyle ki, CBT 1388 14 / 25 Ekim 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle