24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR Mars’ta süper yanardağlar pozisyon. 2012 yılında Madrid’deki Prado Müzesi’nde ilginç bir keşif yapılmıştı. Restoratörler bugüne kadar önemsiz bir Mona Lisa kopyası olarak görülen bir tablonun siyah boyayla kaplanmış arka planını temizleyince orijinaline çok benzer bir resim çıkmıştı ortaya. İki tabloda da aynı genç kadın aynı dağlık manzara önünde poz vermişti. Olayın en ilginç yanı şu: İki tablo birbirine çok benzemesine rağmen fark lı açılardan resmedilmiş diyor Bamberg Üniversitesi’nden ClausChristian Carbon ve Mainz Üniversitesi’nden Vera Hesslinger. Araştırmacılar iki perspektif birleşiminin insanın stereoskopik görüşüyle örtüştüğünü fark etmişler. Stereoskopik görme, mekansal algılamaya izin verir. Şöyle: beyin iki gözün, yatay olarak hafif yer değiştirmiş görsel sinyallerini hesaplıyor ki bu ilkeden, tek Mars dev yanardağlarıyla ünlüdür. Bunlar gezegenin tek volkan biçimi olarak biliniyordu. Şimdi yeni bir yanardağ tipi keşfedildi: Yeraltında gizlenmiş süper volkanlar. Bunların yaklaşık 3,5 milyar yıl önce her püskürmede binlerce kilometreküp magma sıcrattığı tahmin ediliyor. Bulgu Mars’taki yanardağ etkinliği ile tahminlerimizi değiştirebilir (Nature). Süper volkanlar başlı başına bir sınıftır. Bunların çoğu hiçbir şekilde normal, tablasal veya konik biçimli yanardağlara benzemez, çünkü yeraltında gizliler. Burada, yer mantosundan yükselen magma çok büyük bir magma odasını besler ki burada magma dışında volkanik gaz da birikir. Kritik bir miktara ulaşıldığında süper volkan etkinleşir ve sesten daha büyük bir hızla bin kilometreküp lav, kül ve kaya parçaları püskürtür. Püskürmenin şiddeti magma odasının üzerindeki kabuğu yardığı için genelde geriye bir dağ değil geniş bir krater bırakır. Bu tür bir etkin yanardağ örneğin ABD’deki Yellowstone Ulusal Parkı’nın altında var. Komşu gezegenimiz Mars’ta bugüne kadar sadece bir yanardağı tipi biliniyordu: Olympus Mons gibi dev tablasal volkanlar. Fakat bu yanardağların çok genç olmaları nedeniyle yaşlı, ilkel volkanların yerlerini merak ediyorduk diyor Londra Doğa Tarihi Müzesi’nden Joseph Michalski. Çünkü özellikle de Mars ekvatorunun yakınlarında volkanik kalıntıları andıran ve ince taneli malzemeden oluşan kalın tabakalar bulunur. Keşfedilmemiş volkanların varlığını tahmin eden Michalski ve NASA’daki meslektaşı Jacob Bleacher ile aralarında Mars Express, çeşitli Mars sondalarına ait verileri değerlendirmiş. Bu veriler yeraltının kimyasal bileşimi hakkında da bilgi vermiş ve Arabia Terra bölgesinde dağlık bölgenin ortasında düzensiz şekillere sahip krater topluluğuna ulaşılmış. Yaklaşık 55 km genişliğinde ve 85m uzunluğunda olan krater oldukça derin. Temeli çevredeki arazinin 1,8 kilometre altında. Krater meteorit çarpmasıyla saptanınca, bunların süper volkanlara ait kalıntılar olduğu sanılıyor. Süper volkanlar aşağı yukarı 3,5 milyar yıl önce etkindiler ve Arabia Terra’daki tüm bölgeyi biçimlendirmiş olabilirler. nik üç boyutlu televizyonlarda yararlanıyor. Bu iki tablonun stereoskopik yani üçboyut niteliğine sahip olduğunu gösterdik diyor Carbon. İki resmin bazı kısımlarını üst üste getirerek kısmen de olsa üçboyutlu bir görüntü elde etmişler. Perspektifte görülen bu küçük fark eşsizdir. Nitekim bu detay kalitesi ancak 300 yıl sonra fotoğrafın keşfinden sonra mümkün olmuştur. Oxford Üniversitesi bilim insanları bir farenin sinir kök hücrelerini, fareye hiçbir zarar vermeden aldılar. İnsanda da kullanılmasına izin verilen nano partiküllerden yararlanıldığı için yeni yöntem, Parkinson, Chorea Huntington veya Multiple Skleroz Sinir kök hücreleri mıknatısla çekildi gibi hastalıkların tedavisi için de umut oldu. Kişiye gerekli olan sinir kök hücrelerinin aynı kişiden elde edilmesi reddetme reaksiyonlarını da önler. Ancak vakaların çoğunda hücrelerin alınması çok zordur. Edman Tsang ile çalışan ekip şimdi ventriküllerden kök hücre elde etmeye izin veren yeni bir yöntem geliştirdi. Manyetik nano partiküller, kök hücrelerin yüzeyindeki proteinlerle bağlanan antikorlarla donatılmış. İkinci aşamada nano partiküller farelerin beyinlerindeki yan ventriküllerine aşılanmış. Altı saat sonra yani Nano partiküller sinir kök hücreleriyle bağlandıktan sonra, kök hücreler manyetik bir alanla toplanmış ve bir iğneyle beyinden alınabilmiş. Nano partiküller kök hücrelerden çıkarıldıktan sonra ise kök hücreler laboratuarda büyümüşler ki bu da bu girişimden zarar görmedikleri anlamına geliyor. Fareler birkaç saat sonra ayağa kalkmışlar ve hiçbir zarar görmedikleri anlaşılmış. Araştırma sonuçları diğer uzmanlar tarafından da olumlu karşılanmasına rağmen bazı uzmanlar, yöntemin hastalar üzerinde uygulanmasında problemler yaşanabileceği konusunda uyarıyorlar. Çünkü bilindiği kadarıyla insanda daha az sinir kök hücresi bulunur ve kemirgenlerdekilere kıyasla daha az etkindirler. Bu da insan beyninden kök hücre elde edilmesini zorlaştırabilir. İtalyan sinir kök hücresi uzmanı Gianvito Martino bu yüzden daha kolay bir yöntemin öneriyor. Mesela, cilt hücrelerinin kök hücrelere dönüştürüldükten sonra bu hücrelerin sinir kök hücreleri olarak gelişmelerini sağlamak. Kadınlar, menopoz döneminden sonra günde her gün bir saat kadar yürüyerek meme kanseri riskini önemli ölçüde düşürebilirler diyor Amerikan Kanser Birliği araştırmacıları. On yedi yıl boyunca 73.000 kadının sağlık durumunu takip eden bilim insanları, haftada en az yedi saatlik yürüyüşün kanser riskini düşürdüğünü görmüş. Fakat Ramblers organizasyonu tarafından gerçekleştirilen bir anket yetişkinlerin dörtte birinin hafta da bir saatten fazla yürümediklerini ortaya koymuş. Oysa sportif etkinlikler birçok kanser türünü engellemekte. Cancer Epidemiology, Biomarkers & Prevention dergisinde yayımlanan araştırmaya katılan kadınların yüzde kırk yedisi spor olarak sadece yürüyüş yaptığını söylemiş. Haftada en az yedi saat yürüyen kadınlarda meme kanseri riski %14 daha düşük çıktı diyor Alpa Patel ve ekibi. Patel, sonucun, her gün yürüdüklerini söyleyen kadınlar için bir motivasyon olacağını düşünüyor. Sadece bir saatlik bir yürüyüşün bile meme kanserini düşürüyor olması olumlu bir sonuç. Daha uzun ve daha yorucu etkinlikler riski daha da düşürür. Düzenli yürüyüş meme kanseri riskini düşürüyor Amerikan 23andMe firması, sperma ve yumurta bağışçısını istenen bebeğe göre seçilmesine izin veren bir teknik için patent aldı. Şirket bu teknolojiden yararlanarak müşterilerine bebeğe (mesela göz rengi de dahil) hangi özelliklerin geçeceğini göstermek isti “Ismarlama bebek” için DNA analizi artık patentli Alet kullanımı zekâyı güçlendiriyor Alet kullanmak ve üretmek, hareket bilgisini ve beyni güçlendiriyor. Bu yüzden insanın bilişsel evriminin alet kullanımıyla geliştiği varsayılır. Alet kullanımında gösterilen çabaların evrimsel bir rol oynayabileceği kabul edilir. Viyana Üniversitesi bilim insanları şimdi bu hipotezi test ettiler. Sabine Tebbich ile çalışan ekip bu amaçta beş yıl boyu farklı karga türlerini karşılaştırmış. Sonuç: Doğada alet kullanan kargalar, teknik görevleri, alet kullanmayan hemcinslerine kıyasla daha iyi çözüyorlar. Fakat teknik beceri gerektirmeyen diğer tüm görevlerde tüm kargalar aynı anlama yetisini gösterdiler diyor araştırmacılar Philosophical Transactions of the Royal Society B dergisinde. Bilim insanları Yeni Kaledonya kargalarına, Galapagos ispinozlarına, kuzgunlara ve leş kargalarına, kendilerini yeme ulaştıran bir görev vermişler. Yeni Kaledonya kargaları ve Galapagos ispinozları mesela ağaç kovuklarındaki larvaları yakalamak için çeşitli nesneleri alet olarak kullanır. Kuzgunlar ve leş kargaları alet kullanmaz. Deney, alet kullanan hayvanların teknik görevleri daha iyi anlayıp anlamadıklarını gösterecekti. Görevlerden birinde kuşlar iki kancadan birini çekerek yeme ulaşacaklardı. Yedi kuzgun ve leş kargasından hiçbiri birkaç kez arka arkaya doğru kancayı çekmeye becerememiş. Sistemin nasıl çalıştığını bir türlü anlayamamışlar. Oysa Yeni Kaledonya kargaları ve Galapagos ispinozları çok daha başarılı olmuş. Sekiz Yeni Kaledonya kargasından beşi ve on iki Galapagos ispinozundan sekizi yeme ulaşmak için hangi kancayı çekmeleri gerektiğini öğrenmişler. İkinci bir deneyde kuşlardan, yemin mavi kapağın mı yoksa turuncu kapağın mı altında gizlendiğini hatırlamaları istenmiş. Bu görevde tüm kuşlar aynı beceriyi göstermişler. Basit bir kapağı açma görevinde de önemli bir fark gözetilmemiş. Araştırma kuşların alet yaparak zihinsel yetilerini geliştirdiklerini göstermesi açısından önem taşıyor. CBT 1388 6 / 25 Ekim 2013 Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sı sürprizlerle dolu. Almanlar çok benzer bir portreyle birlikte, gerçek bir stereo çifti oluşturduğunu ortaya koydu. Bu, modern üçboyutlu görüntülerin temelinde de yatan bir kom Dünyanın en eski üç boyutlu resmi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle