24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

• KÜLTÜR • DOĞAN KUBAN Oktay Ekinci Oktay Ekinci’nin ölümü yeni bilgelere, yeni donkişotlara, çağdaş uygarlık mücadelelerine çağrı olsun. Onlar anavatan Anadolu ile ilişkilerini kesmeyen halk çocukları arasından yetişecek! Oktay Ekinci benim büyük kızım yaşında bir mimardı. Mimarlar Odası’ndaki etkinliklerinden biliyordum. 1991 yılında İstanbul’daki Koruma Kurullarının birine başkan olduğum zaman Ekinci de oraya üye seçilmişti. 40 yaşında, duyarlı, çalışkan, öğrenmek için soru sormaktan bıkmayan, tatlı sözlü, çok dikkatli ve etkili konuşan genç bir mimardı. Dört yıl boyunca her hafta Boğazda birbirimize yakın oturduğumuz için, Kurula birlikte gidip geldik. Sevgi dolu bir aile yaşamı vardı. Cumhuriyet Devriminin ilk aşamasından sonra doğmuş Anadolu kökenli bir vatanseverdi. Karslı olduğu için Azeri lehçesini çok severdi. Her zaman merak ettim. Küçük çocukluklarını 195060 yıllarında geçirenler hangi ideallerle yetiştiler? 1960 başkaldırısından sonra ne oldu? Onların hocaları Cumhuriyetin ilk kuşakları olduğu için, o kuşaklar yaşadıkça öğrencileri de cumhuriyet idealleri ile yetişen insanlar oldu, denebilir. Fakat bugün en genç kuşaktan da cumhuriyet ideallerini taşıyan vatanseverler var. Yani sorun sadece okullardaki yerleşmiş bir öğretim anlayışının sürekliliğinden kaynaklanmıyor. Cumhuriyetin yarattığı ortam, toplumun çağdaş dünyaya uyum sağlamasına da olanak verdiği için, günümüzde de dünya ile aşık atmak isteyen, ne dünyaya ne de sultana köle olmak istemeyen bilinçli insanlar yetiştiriyor. Kaldı ki bu gün en az okumuş insanın bile dünyadan haberi bizim kuşaktan fazla. Bugün bilgi, öğretimden çok, görsel medya ve çevreden öğreniliyor. göstermek gerekir. Kötü adama saygı göstermek gerekmez. “Sayın” herhangi bir (A) ya değil, insan kavramına saygının ifadesidir. Benim tanıdığım kadar bu saygı Oktay’ın söyleminin yumuşak, ikna edici ve kavgacı olmayan yapısında vardı. Oktay felsefeye, politikaya, beylik tartışmalara iltifat etmez, akademik, yabancı sözcüklerle süslü safsatalar yapmazdı. Mimarlık, kent ve çevre koruma sorunlarını sıradan halka, halktan farklı olmayan politikacılara, basit belediyecilere, onların anlayabileceği açıklıkta, ve onlara ulaşmak amacıyla dile getiriyordu. Halkın arasından gelmiş olması bunu kolaylaştırmış olabilir. Fakat bu samimi olarak halkı aydınlatmak istemesinden, halk sever ve vatansever olmasından kaynaklanıyordu. Bunlar bir halk adamını bilge yapan özelliklerdir. Fakat bunu yıllar boyunca yapabilmek için gerçek bir sevgi ve tutku gerekir. Kendisini çağırdıkları her yere gidip, özellikle son yıllarda, sağlığının uıygun olmamasına karşın, birkaç kişinin isteğine bile yanıt vermek için Evliya Çelebi gibi bütün yurdu dolaşmak, bir tutku ister. neden ideal bir aydın örneği oluyor? Gündelik gazetelerin ve televizyon haberlerinin sırıtarak reklam yapan adamlar ordusu aracılığı ile toplumun dikkatine sunduğu boş bilgilerin hem tantanası çok, hem de okuma yazması kıt olanlar için çok çekici. Bir örendeki, taş duvar kalıntılarını havuzlarında güzel kadınlar yüzen modern bir site perspektifi ile kim karşılaştırabilir? İki sayfası lüks otomobil reklamlarıyla dolu bir gazetenin bir köşesine korunması istenen bir kent sokağının bir küçük bir fotografını koyunca ne etkisi olabilir? Oktay bu oyuncakçı dükkanı gazeteciliğine karşı halka gerçek sorunları anlatmağa çalışan bir aydın mücadele adamı idi. Onun gibiler var ama, konuları tarihi çevre koruma gibi, toplum kültüründe yer etmemiş alanlar değil. Güncel politika. Halk kültürünün temel konusu sadece politika. Yüzlerce yıl politikadan hiç haberi olmadan yaşamış Türk halkı, bugün okuyup yazma öğrendikten sonra, kendine göre politikacı oluyor. Arkasından da tüketici. Arkasından da araba sürücüsü. Burada Oktay gibilerin donkişotluğunun içeriğini ve neden daha fazla Oktay’lara gereksinmesi duyduğumuzu anlıyorsunuz. Halk bilincinde ve algısında gökdelen yapmanın ağırlığı bin ise, bir tarihi sit kurtarmanın ağırlığı bir. Bu oranlar deüğişmedikçe çevreyi kurtaramamakla kalmayacağız. Oktayları da kurtaramayacağız. Bu da uygar olmamakla, yani Batının yeni sömürü düzenine alet olmakla bir. Oktay Ekinci’nin ölümü yeni bilgelere, yeni donkişotlara, çağdaş uygarlık mücadelelerine çağrı olsun. Onlar anavatan Anadolu ile ilişkilerini kesmeyen halk çocukları arasından yetişecek! Okuyuculardan özür dilerim. Söz Oktay’ın vatanseverliğinden biraz uzaklaştı. Fakat benim onda bulduğum asıl karakter, yaşamını halkı aydınlatmağa adamış bir vatansever tipidir. Bu tür insanın Türkiye’nin asıl gereksinmesi olan insan olduğuna inanıyorum. Oktay Ekinci bir bilim adamı değildi. Ünlü bir mimar değildi. Koruma eğitimi görmemişti. Fakat kendini halka adamış, vatansever ve bilge olmak için bu ünvanlar gerekmiyor. Olasılıkla hiçbir anlı şanlı bir profesör halka ve okuyucularına, belediyelere ve politikacılara mimarlık, kent ve koruma sorunlarını onun kadar yakınlaşarak anlatmadı. Oktay bilge bir adam olmuştu. Bu bazen, cahil insanlara, nabza göre şerbet vermeyi de gerektirir. Onun konuşma ve yazma üslubu bu yumuşaklığı ve kıvraklığı içeriyordu. Bu onun yanlış yapan idarecilere karşı sözünü sakındığı anlamına gelmiyor. Bilge olmak için önce insanı sayı olarak değil, insan olarak görmek, yani insan kavramına saygı AYDINLATMAYA ADANMIŞ BİR HAYAT Mimarlar Odası dışında hiçbir politik konuma, ölümüne kadar, gelmemesi, hiç bir maddi varlık sahibi olmadan, İstanbul’da eski bir ahşap evde oturması, bu alçak gönüllü bilgeyi, toplumun çağdaş yaşamına katkıda bulunmak isteyen aydınlar için örnek bir uygarlık örneği yapıyor. Paranın ve politik etkinliğin tek ölçüt olduğu yozlaşmış bir dünyada Oktay bir Donkişot gibi uğraştı. Donkişotlar dünyayı düzeltmezler. Namuslu insanlara örnek olur, umut verirler. Fakat Türkiye’nin uygar geleceği sadece bu insanların varlığına bağlıdır. 1991’de Anıtlar Kurulu’na üye olmasından bu yana, tarihi çevrenin korunmasına ağırlık vererek, bunu yaşamının önde gelen amacı yapmış Tayfun Akgül ve yazılarının bütün ağırlığını bu konuda yoğunlaştırmıştı. Olasılıkla Cumhuriyet okurları Türkiye’de koruma sorunsalının boyutlarını en çok onun yazılarından öğrendiler. Ve ne kadar önemli ve kapsamlı bir sorun olduğunu ve doğasının içeriğini de ondan öğrendiler. Oktay Ekinci TOPLUMA KATKIDA BULUNMAK İSTEYENLERE ÖRNEK Düzeltme 11 Ekim Cuma günü çıkan “Batılı ve Diğerleri” adlı makale de iki eksik var: Frederik Kant’ın “Aydınlanmak nedir?” sorusuna “Düşünmeğe cesaret etmek” yanıtı çıkmamış. İbrahim Müteferrika’nın 1. Mahmut’a sunduğu arızada da “Devletlerin politikası akıl kuralları üzerine kurulur. Neden Müslümanlardan daha zayıf olan Hıristiyanlar bugün o kadar ülkeyi ele geçiriyor, güçlü Osmanlı ordularını yeniyor? ” sorusunu sorar. CBT 1388/5 / 25 Ekim 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle