02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çocuklarda gelişim geriliği Serpil Uğur Baysal, Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Sosyal Pediyatri Bilim Dalı, [email protected] Araştırma görevlilerinin üniversite dramı Bu gencecik insanlara uygun istihdam olanakları bizim ülkemizde devlet tarafından sağlanmadan ya da özel sektörde iş bulabilecekleri olanaklar yaratılmadan kapı önüne konulmaları insafsızlıktır. Prof. Dr. Murat Özmen, İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi, [email protected] Ç Neyzi O, Günöz H, Furman A, Bundak R, Gökçay G, Darendeliler F, Baş F. Türk çocuklarında vücut ağırlığı, boy uzunluğu, baş çevresi ve vücut kitle indeksi referans değerleri. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2008;51:114. Neyzi 0, Furman A. Bundak R, Günöz H, Darendeliler F, Baş F. Growth references for Turkish children aged 618 years. Acta Paediatr 2006; 95: 16351641. CBT 1348/19 18 Ocak 2013 ocuklarda gelişim geriliğinin belirtileri nelerdir?” başlıklı, CBT dergisindeki 4 Ocak 2013 tarihli yazı üzerine görüşüm: Yazının amacının, tartı veya boy ölçümlerinde yetersiz artış belirlenen ya da fazla tartılı olan çocukların ailelerini aydınlatabilmek olduğu anlaşılmaktadır. Soru ve yanıtlardan oluşan söyleşide iletişim kazalarına bağladığım, ancak açıklanmasında yarar gördüğüm bazı noktaları aydınlatmak istiyorum. Sayın Dr. Nihal Memioğlu, annelerin, çocuklarını besleme davranışlarının nasıl olması gerektiğini, obeziteden korunma yollarını güzelce açıkladı. Ayrıca, yaşamın ilk altı ayında yalnız anne sütü ile beslenmenin, ek gıdalara erken başlanmamasının gerektiğini vurguladı, hekimler ve aileler arasında, zamanında doğmuş sağlıklı bebeklere formül sütlerin (hazır mamalar) ve ek gıdaların daha erken başlama eğiliminin yaygınlaşıyor olması nedeniyle duyduğum kaygıyı hafifletmiştir. Çocuk sağlığı izlenirken büyümenin ve gelişmenin değerlendirilmesi temel kuraldır. Bu iki olgu iç içedir; sıklıkla birlikte ele alınır. Ancak ‘büyüme’ ve ‘gelişme’ farklı kavramlardır. Büyüme(growth), fiziksel/bedensel/ somatik anlamlar taşır. Vücut kitlesinin biçim ve işlevler bakımından farklılaşarak artmasıdır. Beslenme, büyümeyi etkileyen temel öğelerden biridir. Büyümenin değerlendirilmesinde vücut ağırlığı ve boy ölçümü (sütçocuklarında ve küçük çocuklarda uzunluk) temel alınır. İlk iki yaşta baş çevresi de ölçülmelidir. Değerlendirme için referans veriye gereksinim vardır. Yaş gruplarına göre büyümeyi izlemek üzere kız ve erkek çocuklar için ayrı, standart büyüme eğrileri mevcuttur. Günümüzde Türk Çocukları için kullandığımız persentil eğrileri (büyüme eğrileri) ilk kez 1978 yılında Olcay Neyzi ve ark. tarafından hazırlanmış ve 2000’li yıllarda güncellenmiştir (1,2). Normal bir çocuk, kendi genetik yapısına uygun bir büyüme çizgisinde ya da büyüme diliminde büyümesini sürdürür. Erken doğan( prematüre) bebekler, iki yaş tamamlanıncaya kadar düzeltilmiş yaşlarına göre değerlendirilmelidirler. Erken sütçocukluğu (üç aydan sonra) ve ergenlik (püberte) döneminde gözlenebilecek fizyolojik sapmaların dışında sapmalar uyarıcı olmalıdır. Down sendromunun varlığı gibi özel durumlarda kulanılmak üzere geliştirilmiş büyüme eğrileri de vardır. ‘Gelişme’ (development) ise, ‘farklılaşma ve olgunlaşma’dır. Görselmotor, dil bilişsel, motor, sosyal, uyum alanları olmak üzere başlıca beş alanda değerlendirilmektedir. Bir çocuğun gelişmesinde gecikme (delay), sapmalar (deviancy) ya da gelişim alanlarının farklı gelişimi (dissociation) olabilir. Gelişme geriliği, zekâ geriliği, beyin felci/ spastik parezi, otizm gibi özel durumları da kapsamaktadır. Büyümeden farklı olarak gelişme, başlangıçta özel tarama testleri ile değerlendirilir. Çocuğun davranışsal gelişimi ve değerlendirilmesi de ayrıca ele alınmalıdır. Bu bilgilerin ışığında eleştirilerim aşağıdaki gibidir: Yazının başlığı, yazının amacına uygun değildir. ‘Gelişme geriliği’, bir çocuğun bulunduğu toplumdaki yaşıtlarına göre boy ve kilosunun düşük olmasıdır’ tümcesindeki ‘gelişme’ sözcüğünün yerini ‘büyüme’ almalıdır. ‘Çocukların yaşlarına göre düzenlenmiş gelişim eğrileri mevcuttur’ tümcesindeki ‘gelişim eğrileri’, ‘büyüme eğrileri’dir. ‘Kendi yaşının en alt sınırı ve altında (%3 ve altı) olan çocuklarda gelişme geriliği vardır.’ tümcesindeki ‘gelişme geriliği’nin yerini ‘büyüme geriliği’ almalıdır. Ancak toplum taramalarında tartısı %10’un altında olan çocuklarda dikkatli bir değerlendirme gerekir. Yazıda geçen ‘gelişim çizelgeleri’ ‘büyüme eğrileri’dir. Besin alerjilerinin etkisine gelince, pek çok çocuğa gereksiz yere testler uygulanarak yapılan yaklaşımların önemli bir kısmı hatalıdır. Kaynaklar: T ürkiye’de lisans eğitimini tamamlama yaşı 2223’dür. Bir genç kendisine meslek olarak akademik yaşamı seçmiş ise, yüksek lisans eğitimini en az 25 yaşında tamamlar. Bunu izleyen doktora eğitimi sürecinde olması gerektiği biçimde kapsamlı ve nitelikli bir tez hazırlıyor ise, süreç 6 yıla kadar uzayabilir. Zaten ilgili yönetmelik de bu süreyi minimum 4 yıl olarak belirlemiştir. Yani 25 yaşında doktora eğitimine başlayan bir genç 2932 yaşları arasında doktorasını tamamlar. Doktora eğitimini yaparken şansı yaver gitmiş ise araştırma görevlisi olarak da atanmıştır. 2547 sayılı yasaya göre bunun için iki tür atama usulü var. Eğer bu genç çalıştığı kurumdaki yöneticilerin “istediği niteliklere uygun” biri ise, 33. maddeye göre araştırma görevlisi olarak atanır; arkasında bir dayısı yoksa da 50/d maddesi gereğince ataması yapılır; karşısına bir sevdiği çıktı ise bir de yuva kurar. Aldığı maaş ise 2000 TL civarındadır. Bir süre sonra çocukları olur. Bu gençler 2547 sayılı yasa gereğince kendi eğitimlerini sürdürürken yardımcı öğretim elemanı olarak yetkili makamlarca “kendilerine verilen her görevi“ yapmak ile de yasaca yükümlüdür. Çalıştığı kurumda haftada 2530 saat kendisine laboratuvar veya uygulama yükü üstlenen (taşrada ne yazık ki durum böyle) bu gençler, bir yandan da doktora eğitimlerini tamamlayarak, çoğu öğretim üyesi olma umudu, azmi ve özverisi ile çalışmalarını sürdürür. Aksi halde mezun olduklarında özellikle temel bilimler alanında çalışan doktoralı bir insan için bu ülkede başka bir istihdam seçeneği de zaten yoktur. Bu esnada devlet plansız ve programsız biçimde yurdun her iline üniversiteler kurdu, atadığı rektörler akıllarına gelen her fakülteyi, mümkün olduğunca çok yeni bölümü, hatta bir çoğu anabilim dalı niteliğinde olan türev bölümleri açtılar. Çünkü bu tabela üniversitelerinin çoğunda rektörler ne kadar çok fakülteleri ve bölümleri olursa daha büyük üniversite olacaklarını sanır. Bu üniversitelerin çılgınca tutumlarını kontrol altına alacak gerçek bir koordinasyon birimi de zaten yoktur; liseden mezun olan gençler boşta gezmesin diye yetkili kurum, gelen her talebe de olumlu yanıt vermekte, hatta talep edilen konjenjanı da ikiye katlar. Bu hesapsız süreç kısa sürede iflas eder ve bu uygulama ençok da temel bilimler olan biyoloji, fizik, kimya ve matematik bölümlerini etkiler. Ülkenin gençleri bu bölümlerden mezun olurlarsa işsiz kalacaklarını biliyor. Durum böyle olunca doktorasını bitiren biyoloji, fizik, kimya bölümü asistanlarına, hiç öğretim üyeleri bulunmasa bile tabela üniversitelerine dahi yardımcı doçent olarak artık iş yoktur. Yetkili kurum ve rektörler bu bölümlere zaten kapandı gözü ile baktığından, yardımcı doçent kadrosu da açmamaya başladılar. Devlet yetiş miş doktoralı elemanları istihdam edeceği araştırma enstitüleri, bölgesel veya yerel araştırma laboratuvarları gibi iş alanları da zaten fuzuli gördüğünden oluşturmamıştır. Konu fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimler, yatırımı da maliyetli olunca özel üniversiteler de bu bölümleri zaten açmazlar. Hal böyle olunca da az sayıda olan istihdam kapılarına ise sadece “hamili kart sahipleri” atanmaya başlar. Nihayetinde bu evli barklı, çolukluçocuklu, yaşı 35’e dayanmış, aileden de hiçbir gelirleri ve güvenceleri olmayan (Türkiye’de akademik hayatı seçen insanlar genelde darorta gelirli aile çocuklarıdır), zaten karın tokluğuna onca yıl köleler gibi çalıştırılmış olan gencecik insanların önünde artık tek bir yol vardır. Vaktinde şanslı idiyseler 33. maddeye göre atanmaları yapıldığı için uygun bir iş bulana kadar bu kadroda idare edecek, kurumlarında karın tokluğuna köle gibi çalışmayı sürdürürken araştırma yapmaya da devam ederek doçent olmaya çalışacaklar, ya da arkasında bir destek de olmadığı ve zamanında 50/d maddesi gereğince atandıkları için doktorasını bitirdiğinin 24 saat sonrası kapının önüne konulacaklardır. Taşra üniversitelerinde çalışan gençlerin çoğunun arkasında, ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, zaten ülkede tek tük olan MTA gibi kurumlarda sözü geçebilecek Celal Şengör gibi bir hocaları da yoktur. Bu şartlar altında ister İTÜ’lü, ister ODTÜ’lü, ister İnönü’lü ya da Van’lı olsunlar bu gencecik insanlara uygun istihdam olanakları bizim ülkemizde devlet tarafından sağlanmadan ya da özel sektörde iş bulabilecekleri olanaklar yaratılmadan kapı önüne konulmaları insafsızlıktır. Bu insanlar bu yaştan sonra pazarda limon satmayı dahi beceremez! Ülkemizde asistan kadrolarının geçici olmasını savunmak ise, şartlar Avrupa ve Amerika standartlarına erişmeden, kesinlikle doğru bir yaklaşım değildir. Asistan hatta tüm akademisyen kadrolarının gerçek bilimin yapıldığı ülkelerde geçici olması, bilimin dinamizmi için elbette gereklidir, ancak her kurum gibi tümüyle siyaset gölgesinde olan, siyasetin pençesine düşmüş üniversiteleri olan bir ülke için acaba bu yaklaşım ne kadar gerçekçidir. Özellikle taşra üniversitelerindeki gerçekleri ve çalışma koşullarını tam olarak bilmeden bu konuda ısrarcı olmanın ve desteklemenin büyük bir yanlış olduğu kanısındayım. Sayın Şengör’e entelektüel ve akademik birikimi nedeniyle büyük sevgim ve saygım vardır. Ancak bu yöndeki söylemleri ve düşüncelerini ülke gerçekleri doğrultusunda ivedilikle revize etmeli. Bu ülkenin yıllarca bilime hizmet etmiş, gönül vermiş olan gençlerini asla kapı önüne koyma lüksü bulunmamaktadır. Kaldı ki bu arkadaşlarımızın evli, çocuklu, orta yaşına dayanmış işsizler olarak süründürülmelerine de kimsenin gönül rızası göstermeyeceğini umuyorum. İŞTE KAPI ÖLEN BÖLÜMLER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle