02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) Bilimde öncü kadınlar Yapılan bir araştırmaya göre internete erişen nesne sayısı internete erişen insan nüfusunu (2008’den beri) geçmiş durumda. Her sene yeni bir teknolojik kavram rafları süslüyor; teknoloji yatırımcılarının beynini hasara uğratıyor. Son bir iki yıldır öne çıkan kavramlar “bulut bilişim” ve “büyük veri” idi. Peki 2013’te gündemi hangi olgu işgal edecek? Çoğu uzmanın görüşüne göre 2013’ün gündemini en çok meşgul edecek kavram “nesnelerin interneti”. Herhangi bir nesnenin (kahve makinesi, merada otlayan sürüyü oluşturan her bir inek ya da evin kapısı) internet erişiminin olması ve internet vasıtasıyla kendisine gelen sinyallere (komutlara) göre çalışması ya da kendisinde ortaya çıkan bir değişikliği yine internet vasıtasıyla ulaştırması gereken yerlere ulaştırması. Nesnelerin internetinde en kritik olgu bu süreçte insana pek gerek olmaması. Cisco firmasının bir değerlendirmesinde internete erişen şeyleri türüne göre sınıfladığımızda “insanlar” 2008 yılından beri birinciliği “nesnelere” kaptırmış durumda. İnternete en çok erişen tür kategorisinde. Bir başka deyişle 2008’den beri internete erişen nesneler, internete erişen insan nüfusunu geçmiş. 2020’de internete erişen nesnelerin 50 milyara ulaşması bekleniyor. Konuyu bir örnekle açıklamak gerekirse: Diyelim ki üniversitede ders veren bir hoca bir sabah erkenden uyanıyor ve hasta olduğu için o gün derslere giremeyeceğini üniversiteye bildiriyor. Eskiden öğrenciler bunu derse geldiklerinde öğrenirlerdi. Bugün en iyi şartlarda eposta hesaplarında bununla ilgili bir uyarı görebilir, “sabah 911 dersi”nin iptal edildiğini evlerinden çıkmadan önce öğrenebilirler. Nesnelerin interneti zamanında ise bu senaryo bir aşama daha ileri götürülebilecek. Örneğin öğrencilere gönderilen mesaj, sadece eposta kutusuna gitmeyecek. Diyelim ki öğrencinin dijital ajandasına da erişecek ve o günkü ders programında sabah dokuz dersini iptal edecek. Dijital ajanda bu güncelleme karşısında kayıtsız kalmayacak ve internet üzerinden erişilebilir durumda olan öğrencinin çalar saatine erişecek ve alarmın buna göre güncellenmesini sağlayacak. Eğer öğrenci dokuz dersine yetişmek için yedide kalkmayı planlamışsa ve bir sonraki ders de saat onbirde ise, saat alarmı yedide çalmasına artık gerek olmadığına onun yerine dokuzda çalmasının yeterli olacağına kanaat getirebilecek; böylece alarm yedi yerine dokuz olarak güncellenecek. Bununla da bitmedi. Eğer öğrencinin mutfağında internete bağlı bir kahve makinesi varsa ve sabah 06.30’da kahveyi ısıtmasına programlanmışsa, gelen ders erteleme ve alarm güncelleme duruma göre ona da bir uyarı gidecek. Kahve makinesi de benzer şekilde dokuzda kalkacak öğrencinin kahvesinin 08.30’da ısıtılmasını uygun görecek ve ısıtma programını buna göre güncelleyecek. Tüm bunlar, öğrencinin bu cihazlarla dijital ajandasının birbiri ile etkileşim içine girmesine izin vermesini varsaymaktadır ve dikkat edilirse elektronik cihazların (dijital ajandanın çalıştığı bilgisayar, saat, kahve makinesi) güncellenmesi o sırada uyumakta olan öğrencinin devreye girmesini gerektirmemektedir. Seyir halindeki araçların “filo izleme” hizmeti kapsamında takip edilebilmesi, nakledilmekte olan besinlerin korunduğu bölümlerin mekân ısı ve nem oran bilgilerinin merkezi bir noktaya iletilmesi de “nesnelerin interneti” olgusunun ilk(sel) uygulamaları. Otlamakta olan bir inek internete nasıl mı ulaşacak? “Galiba ateşim var” diye kısa mesaj göndererek değil elbette. Üstüne takılacak (ateş ölçme ve internet erişimi olan) bir çip sayesinde. Elena Lucrezia Cornaro Piscopia Nesnelerin İnterneti Elena Lucrezia Cornaro Piscopia, Avrupa’da doktora derecesi alan ilk kadın olarak tarihteki yerini almıştı. Osman Bahadır [email protected] V enedikli aristokrat bir ailenin kızı olan Elena Piscopia, çok erken bir yaşta parlaklığını gösterdi. Doğum yeri olan Venedik, Rönesans’ın büyük bir merkeziydi ve Piscopia, Leonardo da Vinci gibi erkek öncelleri tarafından başlatılmış olan bir geleneği sürdürdü. Piscopia’nın gelişiminde babasının önemli bir rolü oldu. Babası kızına zamanının en iyi eğitim imkanlarını sağlamıştı. Piscopia da, yabancı dil öğrenme ve güçlü bir akıl yürütme yeteneklerine sahip olduğunu daha küçük bir çocukken ortaya koydu. O ayrıca müziğe olan yüksek yeteneğini de göstermişti. Piyano, arp, keman çaldı ve besteler yapElena Piscopia tı. 20 yaşına basmadan önce, teolojiye ve felsefeye olan tutkusu, onu Benediktin tarikatına katılmaya yöneltmişti. Fakat tarikatın öğretisini edinmekle birlikte ona resmen katılmadı. Çünkü babası onu 1672’de, İtalya’nın üçüncü en eski üniversitesi olan ve 1222’de kurulmuş bulunan Padua Üniversitesi’ne gitmeye ikna etmişti. Piscopia orada, Avrupa’da doktora derecesi alan ilk kadın olma unvanını kazandı. Bu başarısı ona Avrupa’da büyük bir saygınlık kazandırdı. Piscopia, öğrenmeye ve fakirlere yardım etmeye olan tutkuları yüzünden, çok sayıda aldığı evlenme tekliflerini geri çevirmişti. Yaşamının son yıllarını yoğun olarak araştırmalarına ve hayırseverlik çalışmalarına hasretti. 1684’te öldü ve Padua’daki Santa Giustina Kilisesi’nde yakıldı. Piscopia’nın Padua Üniversitesi’nde bir heykeli bulunmaktadır ve üniversite onun onuruna bir madalya bastırmıştır. Piscopia’nın varlığı, kendisinden sonraki birçok kuşağa esin kaynağı oldu. Onunla ilgili araştırmalar da yapıldı. Piscopia’nın yaşamıyla ilgili geniş kapsamlı ilk araştırma, 1999’da Jane Howard Guernsey tarafından yayımlanmış olan The Lady Cornaro; Pride and Prodigy of Venice (Venediğin Gururu ve Harikası; Lady Cornaro) adlı eseridir. Kızının zekâsına ve yeteneklerine büyük bir güven duyan babasının cesaretlendirmesiyle erken yaşta eğitime başlayan Elena Piscopia, yedi yaşında iken, seçkin eğitmenlerin sorumluluğu altında müzik ve gramerin yanı sıra Latince ve Grekçe ile birlikte klasik eğitime başladı. İspanyolca, Fransızca, Arapça ve İbranice ile birlikte Grekçede ve Latincede hızla ustalaştı. Daha sonraki çalışmaları, matematik, felsefe ve teoloji ile ilgiliydi. Padua Üniversitesi’nde çok başarılı oldu ve parlaklığı, karşılaştığı her insan tarafından açık olarak fark edildi. Teolojik konulara olan büyük ilgisi, teolojide bir doktora derecesi elde etmek için üniversiteye başvurmasına neden olmuştu. Fakat Piscopia’ya teoloji doktoru unvanını vermek, ona kilisenin, kadınların teolojik çalışmalarda pasif konumda olmaları gerektiği yönündeki öğretisine aykırı olan bazı hakların verilmesi anlamına geliyordu. Bu durum kilise mensuplarının itirazlarına yol açtı. Sonunda bir orta yol bulma çabaları da bir sonuç vermeyince, Piscopia’ya teoloji yerine felsefede doktora derecesi alması olanağı sunuldu. Piscopia’nın doktora sınavı toplantısı, üniversitenin salonunda yapılacaktı. Fakat sınavı çok sayıda insan izlemek isteyince, toplantı Blessed Virgin Katedrali’ne alındı. Piscopia, burada Aristoteles’in eserlerinden rastgele seçilmiş zor pasajları açıklayan, klasik Latin dilinde bir saatlik bir konuşma yaptı. Genç yeteneğin, sınav yöneticilerini şaşırtan üstün başarım gücünü göstermesi, onun 1678’de 32 yaşındayken felsefe doktoru unvanını almasıyla sonuçlandı. Profesörü, Piscopia’nın başına defne yapraklarından yapılmış tacı yerleştirdi, parmağına Doktor Yüzüğü’nü taktı ve doktora belgesini ona teslim etti. Piscopia, Avrupa’daki çeşitli akademilerin ve toplulukların üyesi oldu ve düzenli olarak yabancı bilim insanları tarafından ziyaret edildi. Elena Piscopia’nın en büyük bilimsel başarısı, kadınların bilimsel ve akademik yaşamda yeterli olabildiklerini ve ilk kez olarak da bir kadının doktora derecesi alabildiğini göstermiş olmasıdır. Piscopia, doktora derecesini aldığı yıl, Padua Üniversitesi’nde matematik öğretmeni oldu. Piscopia’nın akademik konuşmalarını, çevirilerini ve bilimsel düşüncelerini içeren yazıları, onun ölümünden sonra 1688’de Parma’da yayımlandı. CBT 1348/ 12 18 Ocak 2013 BİLİM AKADEMİSİ KONFERANSLARI11 Çağdaş Düşünce Sisteminin Oluşmasında Arkeolojinin Yeri Bilim Akademisi konferanslarının onbirincisi 21 Şubat 2013 Perşembe günü saat 17:00’de Pera Müzesinde yapılacak. Çağdaş Düşünce Sisteminin Oluşmasında Arkeolojinin Yeri başlıklı konferansın konuşmacısı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle