Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEKNOLOJİPOLİTİK Baha Kuban baha.kuban@gmail.com Yale’deki konferansta Türkiye’ye ödül 1922 Ocak 2012 tarihleri arasında ABD’de, Yale Üniversitesi’nde dünya sorunlarının genç fikirlerle tartışıldığı konferansta Türkiye’yi temsil eden FMV Ayazağa Işık Lisesi’nin öğrencileri Yale’den ödülle döndü. Ekibin başarılı müzakere yeteneğiyle öne çıkan ismi Mert Ürkmez, Yale MUN Komitesi tarafından ‘Honourable to Mention’ (Onur Ödülü) ödülüne layık görüldü. 11. ve 12. sınıflardan oluşan 7 kişilik FMV Ayazağa Işık Lisesi MUN ekibinde Cihangir Zülfikar, Mert Ürkmez, Can Zapcı, Hakan Tunç, Berfu Kılıç, Semih Bayraktar ve Elif Özge yer aldı. Konferansı düzenleyen uluslararası komite tarafından Haiti temsilcisi olarak seçilen öğrenciler, Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik Komitesi, Ekonomik ve Finansal ilişkiler Konseyi, İnsan Hakları ve Kültürel İlişkiler Komitesi, Siyasi ilişkiler ve Ulusal Egemenlik Komitesi ve Dünya Sağlık Örgütü çalışmalarını yürüten komitelerde yer aldı. Işık’lı gençler, 20 ülkeden 1.500’ü aşkın öğrencinin katıldığı konferansta Ekonomik ve Finansal, Dünya Sağlık Örgütü, Sosyal Kültürel ve İnsani, Özel Politik ve Bağımsızlaşma, Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik başlıklarında müzakere yeteneklerini sergiledi. ABD’de %99 adına Wall Street’i işgal hareketleri sürerken, İsviçre Araştırma Kurumu ETH’nin dünya kapitalizminde yoğunlaşmanın da ötesinde girift işgörme şebekelerinin varlığını gösteren çalışması, ‘New Scientist’ dergisinin Ekim 2011 sayısında özetlendi. Yeşil Ekonomiyi Kim Kontrol Edecek? 2 Ülkelerinde refahın çok küçük bir azınlığın kontrolü altında olduğunu düşünenlerin işgal hareketine, bu çalışma ile güçlü bir destek gelmiş oldu. 37 milyon şirketin bulunduğu bir veritabanından seçilmiş 43,000’e yakın firma ve bunların başta mülkiyet olmak üzere birbirleri ile ilişkilerini inceleyen araştırmacılar, karmaşık bir ilişkiler ağından, deyim yerindeyse dünya kapitalizminin bir haritasını çıkardılar. Dıştaki birinci dairede 1318 firmanın, iç içe geçen mülkiyet ve hisse ilişkileri yoluyla dünyada imalat sanayiinin en önemli firmalarını ve dünya ekonomisinin %60’ını, içteki ikinci dairede ise sımsıkı ilişkiler içindeki 147 firmanın dünya ekonomisinin %40’ını kontrol ettiğini ortaya koydular. Bunun anlamı, tüm firmaların yalnızca %1’inin global ekonominin yarısına yakınını kontrol altında tuttuğu gerçeği idi. En üstteki 50 firmanın 45’i finansal kurumlar, bankalardan oluşurken, listede ABD’den 24, İngiltere’den 8, Fransa’dan 5, Japonya’dan 4 firma var. Bu yoğunlaşmanın konumuz açısından büyük bir önemi var kuşkusuz. Dünyanın biyolojik çeşitliliğini ve doğal hammaddelerini hızlı bir şekilde ticarileştirmek için çaba harcayan koalisyon, çok farklı grupları içinde barındırıyor; hükümetler, risk sermayesi grupları, şirketler ve hatta bazı sivil toplum kuruluşları... Başta ilaç ve gıda/tarım tekelleri olmak üzere, geleceğin karlı ve hızla büyümesi beklenen ticari alanlarında hammadde tedarikini güvenceye almak için büyük bir yarış var. Şirket birleşme ve satın almalarında bu yarışın izleri rahatlıkla sürülebilir. Doğal kaynak yağması ekilebilir arazi, su kaynakları, ormanlar, bitki ve hayvan varlığı geleneksel tarım ürünleri ve maden kaynaklarını da fazlasıyla etkiliyor. 1970’lerden itibaren izlediğinizde, Shell, Occidental, CibaGeigy, Upjohn, Union Carbide ve çok sayıda diğerlerinin, binlerce küçük tohum firmasını satın aldıklarını, 1980’lere gelindiğinde yeni bir ‘yaşam bilimleri endüstrisi’nin oluştuğunu ve bir avuç tohum, agrokimya ve ilaç firmasının hâkimiyetini görmek mümkün. Yine bu dönemde, tohumda biyoçeşitliliğin ticari olarak kârlı tohum soylarının seçilmesi ile azaldığını, fikri haklar rejimlerinin bitki, hayvan ve insan genetiğine doğru genişlediğini ve bugünlere gelindiğinde bu sektörlerde pazar yoğunlaşmasının arttığını saptayabiliyoruz. Ulusötesi dev şirketler, tohumların, hayvan ve insan genetik maddesinin sahibi olmakla yetinmeyerek, bütün yeryüzünün yeniden üretim kapasitesini kontrol etmek istiyorlar. Fosil yakıt rezervlerinin sonunun görünmesi, enerji şirketlerinin de dahil olduğu yeni ve acımasız bir furya daha başlamış görünüyor. Dünyalığını fosil kaynaklardan yapan en büyük 10 enerji şirketi, dünyanın az farkla ikinci büyük ekonomik sektörü olan 7 trilyonluk enerji sektörünün %25’ini kontrol ediyor. Bu şirketlerin büyük çoğunluğu, yeni biyoenerji ekonomisine hazırlık için, sentetik biyoteknolojilerde yoğun bir yatırım hareketliliği içindeler. Şirkletler, temiz ve çevre dostu bir görüntü çizerek, geleceğin kâr oranı yüksek alanlarında biyoesaslı hammaddeleri kontrol etmek için yarışıyorlar. 200 yıl önce enerji ve biyohammaddeler alanları bir ve aynı idi. Ulaşım için yakıt (saman), ısınma (odun) ve aydınlanma (hayvan yağı) gereksinimleri biyo esaslıydı. Bugün Wall Street Journal‘ın “tüm pazarların anası” olarak nitelediği enerji sektörü, daha sonra ‘yaşayan karbon’dan ‘ölü’ ya da fosil karbona geçiş yapmakla birlikte canlı karbona ilgisini bir an için kaybetmedi. Pek az insan, 70’lerdeki petrol krizi ve sonrasında Shell’in yüzlerce tohum şirketini satın alarak kısa bir süre için dünyanın en büyük tohum şirketi olduğunu hatırlar. Aynı yıllarda Exxon’da benzin istasyonlarını çiftçilerin gübre ve diğer kimyasalları tedarik ettikleri marketler haline getirmişti. Devam edecek... Yale’deki konferansta Türkiye’ye ödül 1922 Ocak 2012 tarihleri arasında ABD’de, Yale Üniversitesi’nde dünya sorunlarının genç fikirlerle tartışıldığı konferansta Türkiye’yi temsil eden FMV Ayazağa Işık Lisesi’nin öğrencileri Yale’den ödülle döndü. Ekibin başarılı müzakere yeteneğiyle öne çıkan ismi Mert Ürkmez, Yale MUN Komitesi tarafından ‘Honourable to Mention’ (Onur Ödülü) ödülüne layık görüldü. 11. ve 12. sınıflardan oluşan 7 kişilik FMV Ayazağa Işık Lisesi MUN ekibinde Cihangir Zülfikar, Mert Ürkmez, Can Zapcı, Hakan Tunç, Berfu Kılıç, Semih Bayraktar ve Elif Özge yer aldı. Konferansı düzenleyen uluslararası komite tarafından Haiti temsilcisi olarak seçilen öğrenciler, Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik Komitesi, Ekonomik ve Finansal ilişkiler Konseyi, İnsan Hakları ve Kültürel İlişkiler Komitesi, Siyasi ilişkiler ve Ulusal Egemenlik Komitesi ve Dünya Sağlık Örgütü çalışmalarını yürüten komitelerde yer aldı. Işık’lı gençler, 20 ülkeden 1.500’ü aşkın öğrencinin katıldığı konferansta Ekonomik ve Finansal, Dünya Sağlık Örgütü, Sosyal Kültürel ve İnsani, Özel Politik ve Bağımsızlaşma, Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik başlıklarında müzakere yeteneklerini sergiledi. D Ü NY A G Ö S T E R G E L E R İ Dünyada kürtaj yaptıranların sayısı artıyor Kürtaj oranlarını tespit etmek zordur. Bazı ülkeler, kürtaja karşı olmaları nedeniyle, gerçek rakamı bildirmezler; bazıları ise bu oranlar hakkında en ufak bir bilgiye sahip değildir. Ancak Lancet’de yayımlanan yeni bir makale, 2008 yılına ait kaynaklardan yararlanarak güvenli ve güvensiz kürtaj sayısına ilişkin bilgi veriyor. Son yıllara ait veriler hiç iç açıcı değil. Bu rakamlar daha önce 1995 ve 2003 yılları için iki kez bir araya getirilmişti. Kürtajı destekleyen Guttmacher Enstitüsü isimli bir nüfus araştırma grubu ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), küresel kürtaj sayısında son yıllarda belirgin bir oynama olmadığına dikkat çekiyor. 1990’lı yıllarda hızla inişe geçen rakamlar, son yıllarda sabit bir trend izliyor. 2003 yılında her 1.000 kadına (1544 yaşları arası) düşen kürtaj sayısı 29 iken, 2008 yılında bu sayı 28’lere inmiş. Doğu Avrupa dünyada kürtajın en fazla olduğu ülke; her 1.000 kadına 43 kürtaj düşüyor. Bu arada kürtajın coğrafyası da değişmiş bulunuyor. 2008 yılında kürtajların %86’sı kalkınmakta olan ülkelerde gerçekleştiriliyordu. Oysa 1995’de aynı ülkelerde bu rakam %78’lerdeydi.. Güvensiz kürtaj sayısında da artış görülüyor. 1995 yılında güvensiz kürtajın toplam içindeki payı %44 iken, 2008 yılında %49’a fırlamış. Kürtajı kısıtlayan yasaların, beklenildiği üzere kürtaj sayısını azalttığı söylenemez. Tam tersi, kısıtlayıcı yasalar daha yüksek oranda kürtaja yol açıyor. CBT 1298/8 3 Şubat 2012