24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POL T K B L M Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com ‘Kamu yönetimi yeniden yapılandırılıyor. Bunun sonunda bilim ve teknoloji işleri devlet katında nasıl yönetilecek, ona bir bakalım... Manyetizma konusunda bilmediklerimiz Manyetizma konusu ilkokul çağında hiçbir öğrencinin yabancısı olmadığı, ancak tanımlanmasında en parlak zekâlı fizikçilerin bile zorlandıkları bir konudur. Richard Feynman olayını ele alalım. Kendisinden manyetizmanın bir tanımını yapması istendiğinde, söyleşiyi gerçekleştiren BBC muhabirini herhangi bir kanıt sunmadan inandırmaya çalışmış ve yedi dakikalık bir savunmanın ardından,“Manyetik gücü sizin daha tanıdık olduğunuz bir şeylerle açıklamayı hiç başaramıyorum, çünkü sizin için daha bildik olan unsurlar bana hiç aşina gelmiyor,” diye eklemişti. Feynman pes etmeden önce birkaç saniye daha çabaladı. Bu birkaç saniye fazlasıyla basitleştirilmiş birkaç sözcükle noktalandı: “(Bir mıknatıstaki) Tüm elektronlar aynı yönde dönerler.” Ancak, tüm elektronların aynı yönde dönmediklerini Feynman’dan daha iyi kim bilebilirdi ki? • • CBT 1276/ 6 2 Eylül 2011 “Kamu hizmetlerinin düzenli, etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat, görev ve yetkilerinin” kanun hükmünde kararnamelerle yeniden düzenlenmesinde hükümeti yetkili kılan bir kanun çıkarıldığını (03.05.2011 günlü Resmi Gazete) biliyorsunuz. Bu kanuna dayanarak yayımlanan kanun hükmünde kararnamelerle (08.06 ve 04.07.2011 günlü Mükerrer Resmi Gazete’ler) bu düzenlemeler yapılırken, ulusal yenilik sistemimizin şemasını bütünüyle değiştiren yeni bakanlıkların ihdas edildiği ve mevcutlarda önemli işlev değişikliklerine gidildiği de herhalde, dikkatinizden kaçmamıştır. Bu köşede çok yazıldı, sanayimiz yeterince yenilikçi, yaratıcı değil... Bu yetkinlikleri sanayimize kazandırmak, zaman içinde geliştirerek sürdürmek zorundayız; ama bu bir sistem işi... ‘Ulusal yenilik sistemi’ denen bu sistemde yer alması gereken kurumların neredeyse tamamına sahibiz; ama ortada sistem yok... Böyle bir sistemden söz edebilmek için, bütün taraflarca benimsenmiş ulusal bir ‘bilim, teknoloji, yenilik ve sanayi politikasının’ varlığı ve bu politikaya göre kurumlar arası eşgüdümün, orkestrasyonun sağlanması şart... O yok... Yine çok yazıldı; ulusal yenilik sistemimizin görünüşe göre iki kilit kurumu vardı: DPT ve TÜBİTAK... Yenilikçi, yaratıcı olabilmek için ‘ulusal yenilik sistemi’ denen bir sistemin şart olduğunu ve bu sistemi tökezletmeden çalıştırmak gerektiğini öğrendiğimiz 1990’lı yıllardan bu yana bu iki kurumu ve sekretaryalığını yaptıkları iki yüksek kurulu Yüksek Plânlama Kurulu’yla (YPK) Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nu (BTYK) eşgüdümlü olarak çalıştıramadığımızı cümle âlem biliyor. Son düzenlemeler, örneğin bu soruna, acaba çözüm getirdi mi? Efendim, DPT lağvedildi; işlevleri yeni kurulan Kalkınma Bakanlığı’na devredildi. Başkanlığını yine Başbakan’ın yapacağı YPK’nın sekretarya hizmetlerini de bu bakanlık üstleniyor. TÜBİTAK, görünüşe göre yerinde duruyor ama, “bilim, teknoloji ve yenilik politikalarını belirlemek; sanayinin ARGE, yenilikçilik ve girişimcilikle ilgili faaliyetlerini desteklemek; gerekli düzenlemeleri yapmak” gibi, bugüne dek bu kurumca üstlenilmiş olan işlevler Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adı altında yeniden düzenlenen ‘Sanayi Bakanlığı’na devrediliyor. Bu işlevleri yerine getirmek üzere bakanlık bünyesinde, yeni bir birim oluşturuluyor: Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü... Bu durumda sanayie ARGE desteği uygulamasının ana yürütücüsü konumundaki TÜBİTAKTEYDEB birimi herhâlde lâğvedilecektir. BTYK da muhtemelen, ilgili mevzuat değiştirilerek Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’yla ilişkilendirilecek ya da lağvedilecektir. Zâten TÜBİTAK, bu bakanlığın ‘ilgili kuruluş’larından biri haline getirilmiştir. Yeri gelmişken belirtelim; Türkiye’nin ‘Bilimler Akademisi’ de (TÜBA) bundan böyle aynı bakanlığın ‘ilgili kuruluş’u olmuştur! Öyle anlaşılmaktadır ki, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, hem üstlendiği işlevler hem de TÜBİTAK ve TÜBA gibi, Türk Akreditasyon Kurumu da bu bakanlığın ‘ilgili kuruluşu’ yapılırken MPM de lağvedilip bakanlık bünyesine alınarak, Ulusal Yenilik Sistemi’nin merkezine oturtulmuştur. Unutmayalım, TSE ve KOSGEB eskiden de Bakanlık ilgili kuruluşu; Türk Patent Enstitüsü de Bakanlık bağlı kuruluşuydu ve konumlarında bir değişiklik olmamıştır. Kurgulanan yeni sistemin tam anlaşılabilmesi için, sanayie ARGE desteği uygulamasının başlatılmasında, düzenlenip geliştirilmesinde önemli rolleri olan DTM ve Hazine Müsteşarlığı ile ilgili olarak da, bunlardan ilkinin tüm hizmet birimleri ile ikincisinin ‘Teşvik ve Uygulama’ ve ‘Yabancı Sermaye’ Genel Müdürlükleri birleştirilip Ekonomi Bakanlığı’nın kurulduğunu belirtelim. Yayımladığı tebliğlerle ARGE desteklerinin kurumsallaşmasını sağlayan ParaKredi ve Koordinasyon Kurulu’nun sekretaryalığı da Kalkınma Bakanlığı’na verildi. Bunları da dikkate alırsanız, Ulusal Yenilik Sistemi’nin, ‘bakanlık merkezli’ ve özerkmiş gibi gözüken kurumlardan bile arındırılmış bir sisteme dönüştürüldüğünü görebilirsiniz. Bu sistemi gelecek hafta irdeleriz. Kanun Hükmünde Kararnamelerle Kurgulanan Yeni Bir Sistem • • kuzey ucu kuzey kutbunu gösterir. Peki ama neden kuzey? Kuzey kutuplar güney kutupları çektiğinden pusulanın üzerindeki “kuzey” oku gerçekte yeryüzünün güney manyetik kutbunu işaret eder ki, bu da kuzey kutbunun daha kuzeyindedir. Yeryüzünün manyetik güney bir başka deyişle “kuzey” Kutbu tam olarak coğrafik kuzey kutbu üzerinde değildir. Halihazırda Kuzey Buz Denizi üzerinde, Kuzey Kanada yakınındadır. Daha da kötüsü, yeryüzünün manyetik kutup alanları yerküre çekirdeğindeki akımların etkisiyle sürekli yer değiştiriyor ve yılda yaklaşık 56 kilometrelik bir hızla Sibirya’ya doğru hereket ediyor. Eski çağlarda denizciler doğal oluşumlu mıknatıs taşlarından yararlanmak suretiyle rotalarını belirlerlerdi. Bu taşların nereden geldiği de manyetizmanın bir başka gizini oluşturuyor. Kimi yerbilim uzmanları taşların demir içeriği yüksek kayalara yıldırım çarpması sonucunda oluştuklarına inanıyorlar. Mikroplar, kuşlar ve kimi başka hayvanlarda yön bulmalarını sağlayan manyetik kristaller olduğu belirtiliyor. nsanoğlu yolunu kolaylıkla kaybederken, caretta caretta olarak da bilinen deniz kaplumbağalarının hiç bilmedikleri sularda yaklaşık 13,000 kilometre yol alabilmeleri buna bağlı olsa gerek. • • • •Gerçek şu ki, elektronlar dönmezler. “Dönü” yalnızca her bir elektronun içine eklenmiş küçük kuzey ve güney kutuplarını tanımlamak için kullanılan bir fizik terimidir. Bu kutupların yönelimleri elektronların (bir bakıma düşsel) dönüş yönünü belirler. kutuplardan var? Birileri bunu açıklığa kavuşturursa sizlere de hemen ileteceğiz. Şimdilik bildiğimiz kadarıyla, atomun içindeki elektronların her biri genelde ters kutuplu bir elektronla eşleşerek manyetik çekimlerin birbirlerini iptal etmelerine neden olurlar. •Her elektronda neden bu • • • •Ancak kimi elektronlar eşleşmemiş olsalar bile kutupları aynı sıraya dizilecek ve bir manyetik alan oluşturacak biçimde devinmeleri sağlanabilir. Metallerde elektronların dizilimi onları manyetik çevre baskısına özellikle daha duyarlı kılar. • •Buzdolabı magnetinizi kendiniz yapın: sıcak bir •Kısaca MRI olarak bilinen manyetik titreşimli metale dışarıdan bir manyetik alan uygulayın ve elektronların uygun biçimde donmalarını sağlamak için soğutun. Üzerine mahallenizdeki tesisatçının kartvizitini bastırın... işte size bir magnet! •Yin, Manyetik lişki için Yang’ı arıyor. Tüm mıknatısların kuzey ve güney kutupları vardır ve ters kutuplar birbirlerini çekerler: kuzey kutuplar güney kutupların, güney kutuplar kuzey kutupların izini sürerler ve bu böylece sürüp gider. görüntüleme aygıtları bedendeki hidrojen atomlarının titreşmelerini sağlamak amacıyla yeryüzündekinden 60,000 kat daha yoğun bir manyetik alan oluştururlar. Buna tepki olarak atomlar radyo dalgaları yayarlar. Bu dalgaların incelenmesi sonucunda insan bedeninin bir iç haritası oluşturulur. Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü araştırmacıları küp şeker büyüklüğündeki bir alıcıdan yararlanmak suretiyle insan kalbinin manyetik bir örneğini çıkartabiliyorlar. Sinyal çok güçsüz olsa da, manyetik çekimin ölçülebilir olduğunun bilimsel yöntemlerle kanıtlanmış olması iyi bir haber. Rita Urgan Discover • üzerindesiniz. Dünyanın manyetik alanı çekirdeğindeki erimiş demir okyanusunun içindeki elektrik akımları tarafından oluşur. Pusula iğnesinin •Şu anda bir mıknatısın •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle