Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Rastlantısal Kökenler: Evrim, daha büyük bir düş gücüne mi sahip? Yeryüzünde yaşamın değişen yüzünü kestirmek hiç bir zaman kolay olmadı. Ancak evrim, sandığımızdan çok daha yoğun bir düşgücüne sahip olabilir. Antarktika’ya özgü balıklar soğuk suda yaşamlarını sürdürebilmek için donmayı önleyici proteinlerden yararlanır. Kuzey Amerika’ya özgü leziz viceroy kelebekleri, zehirli monark kelebeklerini andıran görünümleriyle, düşmanlarına yem olmaktan kurtulurlar. Hastalıklara yol açan bakteriler, antibiyotiklere karşı direnç geliştirirler... n azından Reading Üniversitesi evrimsel biyolog Mark Pagel öyle olduğunu düşünüyor. Pagel’in bu tartışmalı görüşü doğru ise, o zaman bu geniş ve renkli yaşam yelpazesi doğal seçilimden çok, evrimsel k “kazaya uğrama yatkınlığı” ile ilintili olabilir. Doğal seçilimin evrimde temel bir rol oynadığı su götürmez bir gerçek. Darwin bir buçuk yüzyıl önce Türlerin Kökeni ile görüşünü inandırıcı kanıtlarla ortaya koydu ve ardından yapılan araştırmalar da onu destekledi. Ancak Darwin’in seçtiği başlığın ironik bir yönü var: kitabında türlerin oluşumunu gerçekte neyin tetiklediği konusu hiç araştırılmamış. Darwin’in ardından kimi araştırmacılar bir türün nasıl iki türe dönüştüğü ile ilgili birtakım incelemeler yapmış olsalar da, türleşme günümüzde de evrimsel dirimbilimin en gizemli konularından biri olmayı Doğanın hangi köşesine basürdürüyor. karsanız bakın, türlerin çevDirimbilimcilerin çoğunluğu, bir reye uyum sağlamalarında canlı türünü, kendi doğal seçilimin iş başında oliçlerinde çoğalabiduğunu görürsünüz. Ancak len, ama başkaları ile çoğalamayan şaşırtıcı olan şu ki, evrimin organizmalar öbeği temel aşamalarından biri olarak tanımlıyor. olan yeni türlerin oluşumunBu tanım, ayrıksı durumlar da da doğal seçilimin çok küçük olsa, genelde işe bir rolü olabilir. Tam tersine, yarıyor ve dikkati türleşme yalnızca yazgının özellikle de türleşmenin önemli bir bir oyunu olabilir. yönüne çekiyor: bir canlı türünün iki türe dönüşmesi için özgün türün kimi alttürlerinin türdeşleriyle çoğalamayacak duruma gelmesi gerekiyor. Böyle bir durumun nasıl ortaya çıktığı da, çekişmenin asıl konusunu oluşturuyor. 20.yüzyılın ortalarında dirimbilimciler birkaç canlıyı yeni oluşan göllere ya da uzak adalara taşıdıklarında, kimi zaman üreme yalıtımının yaşandığına tanık oldular. Kimi türleşme olayları da görünürde kimi bireylerin yakınındakilerle ansızın eşleşemez duruma gelmelerine neden olan ciddi kromozom değişimlerinden kaynaklanmaktaydı. Ancak yeni canlı türlerinin tümünde böylesine cid E di değişimlerin tek başına etkili olabilmesi pek de olası görünmüyor, ve doğal seçilim de bu noktada devreye giriyor. Türler farklı bölgelerde birbirlerinden az çok farklı topluluklar olarak var olurlar ve, asıl önemlisi, yerel koşullara uyum sağladıkça iki topluluk birbirinden giderek uzaklaşabilir. Pagel, “Çoğu kişinin türleşme konusunda hiç araştırmadan vardığı görüşün, bu bir yığın değişimin doğal seçilimle giderek birikip sonunda bireylerin ait oldukları eski topluluk üyeleriyle artık çiftleşemez duruma geldikleri yönünde olduğunu düşünüyorum,” diyor. Bugüne dek bu görüşün tüm türleşmeler için geçerli olup olmadığını anlamanın bir yolu bulunamamıştı. On yıldan uzun bir süre önce Pagel bu sorunun nasıl çözülebileceğiyle ilgili bir görüş ortaya attı. Yeni türler çok sayıda küçük değişimlerin bir toplamı iseler, o zaman evrim soyağacında bunun göstergesi sayılacak istatistiksel bir ayak izi bırakılmış olmalıydı. Çok sayıda küçük etmen ne zaman biraraya gelip bir sonuç yaratsa, bu tür sonuçlardan yeterli sayıda örnek, istatistikçilerin normal dağılım adını verdikleri bildik çan eğirisini oluşturma eğiliminde olur. Örneğin, insanların boyları büyük farklılıklar gösterir, ama boyların çoğu ortalama değerlerin çevresinde toplanır. Türleşmenin çok sayıda küçük evrimsel değişimlerin bir sonucu olduğu varsayımından yola çıkan Pagel, o zaman birbirini izleyen türleşme olayları arasındaki zaman diliminin de yani, evrim ağacındaki her bir dalın uzunluğunun çan eğrisi dağılımına uygun bir dağılım sergilemesi gerektiği sonucuna vardı. Ancak Pagel’in bu görüşü bir engele takıldı, çünkü dalların uzunluğu ile ilgili kesin bir istatistiksel ölçüm için yeterli sayıda evrim ağacı yoktu. Bunun üzerine Pa gel görüşünü rafa kaldırıp başka konularla ilgilenmeye başladı. Derken, birkaç yıl önce, güvenilir evrim ağaçlarının ucuz ve hızlı DNA dizgileme yöntemleri sayesinde ansızın çoğaldığını fark etti. Meslektaşları Chris Venditti ve Andrew Meade ile birlikte kolları sıvayan Pagel, bitki, hayvan ve mantarlardan oluşan yüz otuzdan fazla DNA tabanlı evrim ağacını biraraya topladı. Doğrulukları tartışılabilir olanları eledikten sonra geriye, aralarında çeşitli kedilerin, yabanarılarının, atmaca ve güllerin olduğu, 101 ağaç kaldı. Her birini tek tek inceleyen araştırmacılar, ağacın her dalını bileşenlerine ayırarak, art arda meydana gelen iki türleşme arasındaki uzunluğu ölçtüler. Ardından farklı uzunluktaki dalları sayarak, bunun nasıl bir düzen oluşturduğuna baktılar. Türleşme küçük değişimlerin sonucunda doğal seçilim aracılığıyla meydana gelen bir olaysa, o zaman dal uzunluklarının çan eğrisi oluşturacak bir dağılım göstermesi gerekirdi. Bu da, artan değişimlerin biraraya gelerek yeni türü uyuşmazlık eşiğinin ötesine itmesi durumunda normal eğri, ya da değişimlerin birlikte çoğalıp eşiğe daha hızlı ulaşılmasını sağlamaları durumunda lognormal dağılım biçiminde olabilirdi. Ancak verilerin bu iki eğriyle de uyumlu olmadıkları, ağaçların %78’inin üssel dağılım adı verilen bir başka eğri türüne uydukları görüldü. Bu türde bir dağılım ancak meydana gelme süreleri tümden rastlantısal olan, ender ve tek bir olay için söz konusu olabilirdi. LG NÇ BULGU ÇAN EĞR S KONUSU TÜRLEŞME TARTIŞMASI CBT 1276 / 14 2 Eylül 2011 MUTLU RASTLANTILAR Pagel’e göre türleşme ile ilgili sonuçlar açıktı: türleş