16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yeni Gerçeklik Gözlükleri Arttırılmışgerçeklik gözlükleri bir zamanlar göremediklerimizi görebilmemize şimdiden olanak tanıyor. Uygun alıcı ve uygulamaların eklenmesi suretiyle günün birinde bu gözlüklerle aşağıdakilerin bir bölümüne tanık olabiliriz. Yedinci duyumuz Konuşurken duygularımızla ilgili göze görünmeyen yüzlerce ipucunu dışa vururuz. Teknoloji uzmanları artık bu ipuçlarını algılamanın bir yolu olduğunu söylüyorlar.. Duygusal zekamız güçlendirilmenin eşiğinde... Teknolojik olanaklar saklı kalmasının istediğimiz duygularımızı yakalayıp dışa vurmaya başladı. O adamın adı Rio de Janeiro ve Sao Paolo’da polis memurları bir kişinin yalnızca yüzüne bakarak onun suçlu olup olmadığına karar verebiliyorlar. Polislerin gözlükleri yüzün özelliklerini taramadan geçirip, bu özellikleri suçluların sabıka fotoğraflarından oluşan bir veritabanıyla eşleştiriyor. Eşleşme durumunda kırmızı bir ışık yanıp sönüyor. Bugüne dek yalnızca resmi kurumlar tarafından kullanılan bu tür teknolojilerin yakında daha farklı kesimler tarafından da uygulanması bekleniyor. Facebook otomatik resim etiketlemesinde kısa süre önce yüz tanıma sistemine geçti. AG (arttırılmış gerçeklik) yazılımı ile yakında sosyal ağlarla bir arayüz oluşturulması da olası. Böylelikle bir davette tanıştığınız kişinin adını asla unutamayacaksınız ve kalabalık bir toplulukta bir kişinin gerçek kimliğini gizlemesi de tarihe karışacak. Almanya’da kısa bir süre önce patlak veren E. coli salgını tam olarak nelerle beslendiğimizi bilmenin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Yiyecekleri incelemenin bir yolu, elektromanyetik tayfın normalde ulaşılan boyutundan çok daha fazlasına ulaşmamızı sağlayan özel alıcılarla donatılmış “yüksek düzeyde görüngüsel” görüntüleme yöntemidir. Bakteriler ve bozuk yiyecekler belirli işaretler verirler. Uygun alıcılar da doğrama tahtası üzerindeki bakterileri, böceksavarları, gizemli kokuları ya da kirleticileri saptayabilirler. Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden Thad Starner kendi geliştirdiği ve tek gözlüğü andıran minik bir aygıt takıyor. Bu aygıt Starner’in geçmişte insanlarla yaptığı konuşmaların görsel, işitsel, ya da yazılı metin parçalarını yeniden ele geçirebiliyor. Dahası, geçmişte yapılan konuşmalarla halihazırda tartışmakta olduğu konular arasında gerçek zamanlı bağlantılar da kurabiliyor. Aygıt, rızaları alınmak koşuluyla, başka kişilerin konuşmalarını izlemek amacıyla da kullanılabilir. ABD ordusu duvarların ardını görebilen, oradaki insan ve nesnelerin 3 boyutlu görüntülerini çekebilen bir radar görüntüleme aygıtı geliştirdi. Benzer biçimde, Pittsburgh Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Yaser Sheikh araba kullananların kör dönüşlerde köşenin öte yanını görmelerine olanak tanıyan bir arttırılmış gerçeklik sistemi geliştiriyor. Yolun sürücü tarafından görülemeyen bölümüne odaklanmış bir kamera ile yapılan video kaydı görüntüyü bozarak AG ekranına yansıtıyor. Böylece sürücü engelin ötesini görebiliyor. Konuştuğunuz kişinin sesini gerçek zamanlı altyazılara dönüştürmek için mikrofonlardan ve ses tanıma teknolojisinden yararlanabilirsiniz. Thad Starner üzerine taktığı aygıtta bu teknolojinin basit bir biçiminden yararlanıyor. Belirli kişilerin altında konuşma balonları biçiminde beliren altyazılar da bunun daha incelikli bir uygulaması olabilir. B Sindirimdeki tehlike Geçmiş irileriyle konuştuğunuzda karşınızdaki kişinin kafasından geçenleri, söylediklerinize ne gibi duygusal tepkiler verdiğini artık bilebilirsiniz. İnsanların birbirleriyle etkileşimlerini daha iyi kılmak amacıyla tasarlanan “sosyal Xışını gözlükleri” içlerine yerleştirilen ve yüz ifadelerini çözümleyen bir yazılıma iliştirilmiş olan kameralar sayesinde artık bu tür bilgilere ulaşmamızı sağlıyorlar. Söz konusu teknolojiler, normal koşullarda gözden kaçırabileceğimiz duyguları algılamak suretiyle feci toplumsal gaflar yapmamızı önlüyor ve insanların birbirlerini daha iyi anlamalarına olanak tanıyor. Kimi şirketler çalışanlarının müşterilerle daha iyi iletişim kurmalarını sağlamak amacıyla şimdiden bu teknolojiden yararlanmaya başladılar. Kısacası, duygusal zekâmız güçlendirilmenin eşiğinde. Peki, bizler acaba saklı tutmayı yeğleyeceğimiz birtakım duyguların faş edilmesine hazır mıyız? İnsanlar duygularını son derece farklı ve incelikli yüz ifadeleri, ya da mimiklerle dışa yansıtırlar. ABD’li ruhbilimci Paul Ekman 1970’lerde herkeste aynı olan bu yüz ifadelerini yedi temel gruba ayırdı: Sevinç, keder, korku, öfke, tiksinti, nefret ve şaşkınlık. Konuşurken yüz ve beden devinimleriyle birtakım duyguların dışa vurulması insanların birbirleriyle kaynaşmasını kolaylaştıran bir unsurdur. Karşımızdakinin söylediklerine katıldığımızı göstermek için farkında olmadan başımızı sallar, ya da kafamız karıştığında gözlerimizi hafifçe kısarız. Karşı taraf kimi zaman farklı kültürlerin kendilerine özgü işaretleri olmasından ötürü bu devinimlerin bir çoğunu farklı biçimlerde yorumlayabilir. Çoğu zaman da bu işaretler tümden gözden kaçar. Yüz yüze bir sohbet sırasında kişinin yüzünde beliren kaşın kalkması, dudağın bükülmesi gibibinlerce işaret sözel iletişime katkıda bulunan unsurlar arasında yer alırlar. Bunların bir göz kırpmasıyla kaçırılması işten değildir. körneğin ayarlamasını yaparken ortalama bir insanın yapmacık olmayan, gerçek yüzlerinde BaronCohen’in yüz ifadelerinin yalnızca %54’ünü doğru yorumlayabildiklerini şaşkınlıkla fark ettiler. Bu durum, yalnızca otistiklerin değil, insanların büyük bir çoğunluğunun konuştukları kişilerin duygularını algılama konusunda yardıma gerek duyabilecekleri anlamına geliyordu. Öte yandan, yazılım yüz ifadelerinin %64’ünü doğru yorumlayabiliyordu. Picard ile El Kaliouby’nin ortaklaşa kurdukları Affectiva adlı şirket o tarihten beri yüz ifadelerini tanıyan yazılımlar satıyor. Affectiva şimdilerde algoritmalarını Japonların yüzlerindeki gülümsemelerin ayırt edilmesi amacıyla kullanmak isteyen bir Japon şirketi ile de görüşmelerini sürdürüyor. Picard yazılımın kişinin zaten istekli olduğu ipuçlarını ortaya çıkarttığına, paylaşmak istemediklerini de saklı tuttuğuna dikkat çekiyor. Yüzde yüz güvenilir bir yalan göstergesi sayılmasa da, düzeneği uzun süre aldatmak olanaksızmış gibi görünüyor. Sohbet ederken dışa vurduğumuz kimi ipuçlarını olduğundan farklı göstermek çok daha güç. Yüz ifadelerinin yanı sıra, konuşurken istemsiz olarak MIT Medya Laboratuvarı araştırmacılarından Alex Pentland’ın deyimiyle bir dizi “dürüst sinyaller” yayarız. Bu sinyaller arasında el kol devinimleri, ses tonunda değişimler gibi birtakım beden dili unsurları yer alır. Bu ipuçlarına yanıt versek bile, yanıtımız çoğu zaman bilinçli değildir. Gerek kendi, gerek başkalarının verdikleri sinyallerin daha çok bilincinde olsaydık çevremizdeki toplumsal gerçekliği daha iyi kavrayabilir ve buna çok daha incelikli biçimde tepki gösterebilirdik. Bu sinyalleri almak ve onları görsel olarak yakalamak amacıyla Pentland, MIT doktora öğrencileri Daniel Olguin, Benjamin Waber ve Taemie Kim ile birlikte çalışarak boyuna asılan minik bir elektronik rozet geliştirdi. “Jerkometer” ya da saçmalık ölçer adını verdikleri rozetin içinde yer alan işitsel alıcılar rozeti taşıyan kişinin ne denli saldırgan davrandığı, sesinin tonunu, iniş çıkışlarını ve daha başka birtakım sinyalleri kayda geçiriyor. Aygıtın topladığı bilgiler kablosuz olarak akıllı bir telefona ya da bunu grafik olarak sunabilen herhangi bir aygıta gönderilebiliyor. Uygulamada teknolojinin insanların kötü bir davranış sergilediklerini, ya da aşırı ölçüde mesafeli davrandıklarını fark etmelerine ve böylelikle kendilerini toparlamaya yardımcı olduğu belirtiliyor. Konuşma sırasında bedenin verdiği kimi tepkiler bir başkasına yansıtılmak üzere tasarlanmış değillerdir. Ancak bunların da saptanması olasıdır. Duygu durumlarınızla ilgili gizlerinizi ele veren beden sıcaklığı ve deri iletkenliği gibi unsurlar Picard’ın geliştirdiği eldiveni andıran QSensor adlı aygıtla kolayca saptanabiliyor. Kalp atışı, kan basıncı ve deri sıcaklığı gibi birtakım fizyolojik tepkiler artık uzaktan da izlenebiliyor. Ancak teknolojilerinin el altından kullanılmaması gerektiğinin altını çizen Picard, insanların rızası alınmadan ya da zorla uygulamaya geçilmemesi konusunda uyarıda bulunuyor. Rita Urgan, New Scientist, 2 Temmuz Kalıcı grip aşısına doğru… Science Express isimli tıp dergisinde yayımlanan ve grip virüsü ile enfekte edilen fareler üzerinde yapılan araştırmada tüm A tipi grip virüslerine karşı etkili olan bir antikor tespit edildi ve bu antikorun tedavide de işe yarayabileceği ortaya çıktı. Domuz gribi geçiren bazı kişilerin diğer enfeksiyonlara karşı da korunmalarını sağlayan “süper bağışıklık” kazanmalarını esas alan İngiliz ve İsviçreli uzmanlar grip geçiren veya aşı olan kişilere ait 100 binden fazla bağışıklık hücresini xışınlı kristalografi ile incelediler. Bu örneklerden bütün A tipi grip virüslerinin yüzeyinde bulunan H (hemaglutinin) antijenini hedef alan ve F16 adını verdikleri bir antikoru izole ettiler. Deneylerde, bu antikorun enjekte edildiği farelerde öldürücü dozlarda verilen H1N1 virüsüne karşı tam koruma sağladığı belirlendi. Virüs verildikten iki gün sonra antikorun enjekte edildiği farelerin ise grip hastalığını atlattıkları ve ölmedikleri gözlendi. F16 yeni grip aşısı olabilir mi? Bu antikorun bu aşamada bir aşı olarak değil bir tedavi aracı olarak görülmesi lazım çünkü bir aşıdan bahsedebilmek için o maddenin bağışıklık sistemini uyarması gerekiyor. Bu antikor çok miktarda üretilebilirse gribin önlenmesi ve grip tedavisinde işe yaraması mümkündür ve tüm grip virüslerine karşı çok etkili olan bir aşı yaratılmasında ilk adım da olabilir. Günümüzdeki grip aşıları 50 seneden beri kullanılmakta olan grip aşıları, her yıl bir önceki mevsim en çok rastlanan grip virüslerinin türlerine göre yeniden hazırlanır. Bu amaçla Dünya Sağlık Örgütü her yıl dünyada en çok hastalık yapmış olan ikisi A ve biri B olmak üzere üç değişik virüs grubu belirler. A tipi virüslerin yüzeylerinde bulunan ve kısaca H ve N olarak bilinen antijenlerden H antijenlerinin 16 ve N antijenlerinin ise 9 farklı türü vardır. A tipi virüslerin bu antijenlere göre onlarca farklı türü vardır: H1N1, H3N2, H5N1 gibi. Üstelik bu antijenlerde sürekli olarak yapısal değişiklikler de meydana gelir. Bu şekilde her sene yeniden hazırlanan aşıların birkaç önemli dezavantajı vardır. Elde edilen bağışıklığın çok kuvvetli olmaması; Bağışıklığın kısa süreli olması ve grip virüslerinin yüzey antijenlerinin sürekli değişiklik göstermesi sebebiyle bu aşılarla sadece belirli tip virüslere karşı kısmi korunma sağlanabiliyor. Bu yüzden de grip aşılarının her sene tekrar edilmesi gerekiyor. Kalıcı aşı için çalışmalar var Halen uygulanmakta olan grip aşısının olumsuzluklarını ortadan kaldıracak olan aşılar üzerinde çalışmalar yapılıyor. Bunun için tüm A türü virüslerde ortak olan ve değişiklik göstermeyen proteinlerin bulunması gerekiyor. Oxford’lu bilim adamları grip virüsünün iç kısımlarında yer alan nükleoprotein ve matriks protein 1 adı verilen proteinler üzerinde çalışarak aşı geliştirmeye çalışıyorlar. Bu proteinler A virüslerinin yüzde 90’ında bulundukları için bunların birinden hazırlanacak aşının virüslerin yüzde 90’ına karşı etkili bir koruma sağlaması bekleniyor. Gelelim neticeye Tüm A tipi grip virüslerine etkili olan ve ömür boyu bağışıklık sağlayan bir aşı sayesinde bir kere grip aşısı olmakla grip virüslerine karşı tam ve uzun süreli korunma sağlanması teorik olarak mümkündür. Bu konudaki çalışmaların uygulama alanına girebilmesi için daha en az 56 sene sürecek pek çok araştırmanın yapılması şarttır. Bu araştırmaların, insanlara her sene grip aşısı yapılması sayesinde milyar dolarları kasalarına indiren aşı üreticilerinin engellemeleriyle karşılaşmamasını diliyorum. Derleyen: Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta http://www.sciencemag.org/content/early/2011/07/27/science.1205669 BİLİNÇALTI İPUÇLARI Söz konusu işaretleri teknoloji yoluyla su yüzüne çıkartma düşüncesi ilk kez Cambridge Üniversitesi’nden Rana el Kaliouby YÜZDE 24 ÖZELLİK KODU Başkalarının duygularını daha iyi kavramanın bir yolu yüz ifadelerinin ölçülüp çözümlenmesidir. MIT uzmanları tarafından geliştirilen teknolojiler sohbet sırasında bir ekran, ya da gözlükler aracılığıyla bu işlemleri yapmamıza olanak tanıyor Görme algoritması konuşulan kişinin yüzündeki 24 ifadeyi çözümler Gözlüğün üzerindeki kulaklık ile LED trafik ışıkları konuşulan kişiyle ilgili özet bilgileri yansıtır Yüzümüzün içerdikleri Duvarların ardını görmek Baş devinimleriyle yüz ifadlerini çözümler; örneğin, başın yana eğilmesi, dudağın aralanması, dudak bükme, gülümseme Kafası karışık Hemfikir Farklı görüşte Düşünceli Odaklanmış İlgili CBT 1272/ 10 5 ağustos 2011 Zaman içindeki yüz ifadelerini belirler Trafik ışığı sistemiyle yansıtılan gelen tepkiler: kırmızı= olumsuz, sarı=nötr, yeşil=olumlu CBT 1272/ 11 5 Ağustos 2011 Altyazılar Zamanla çok daha geniş kapsamlı bilgiler grafik olarak sunulabilir tarafından ortaya atıldı. Başkalarının duygularını kavramakta özellikle zorlanan otistiklere yardımcı olmak isteyen El Kaliouby “Ekman yedilisinin” ortalama bir sohbetin geliştirilmesine pek yardımcı olamayacağını fark etti. 2005 yılında yine Cambridge’den Simon BaronCohen ile birlikte yüze çok daha belirgin bir biçimde yansıyan duyguları içeren yeni bir liste oluşturdu. El Kaliouby ile BaronCohen bu kez altı duyguda karar kıldılar: Düşünceli, hemfikir, odaklanmış, ilgili ve kafası karışık ve farklı görüşteki yüz ifadeleri. El Kaliouby gözlük prototipinin oluşturulması sürecinde Massachusetts Teknoloji Enstitüsü elektrik mühendislerinden Rosalind Picard ile birlikte çalıştı. Gözlüklerin içinde, bir deste oyun kâğıdı büyüklüğündeki bilgisayar düzeneğine iliştirilmiş, pirinç tanesi büyüklüğünde bir kamera yer alıyor. Kamera sohbet edilen kişinin yüzündeki 24 “özellik kodunun” izini sürüyor ve Picard tarafından geliştirilen yazılım da bu bir yığın minik ifadeyi çözümleyip, onların ne kadar sıklıkla ve ne denli bir süre boyunca belirdiklerini saptıyor. Daha sonra elde edilen verileri kendi bilinen ifadeler kümesiyle karşılaştırıyor. Bu gözlük ilkörneğini otistikler üzerinde deneyen El Kaliouby olumlu sonuçlar alındığına ve sistemin zamanla, gözlüğü takan kişinin önündeki ekranda bilgisayarlı grafiklerin de yer alacağı, arttırılmışgerçeklik gözlüklerine eklenebileceğine dikkat çekiyor. Picard ve El Kaliouby geliştirdikleri il
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle