02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR KUDÜS’ÜN EN ESKİ YAZILI BELGESİ Bilim insanları diplomatik yazışmalara ait olduğu sanılan bir tablet parçası buldu. Akad dilinde çivi yazısıyla yazılan metin içinden üç kelimenin anlamı da çözüldü. Pişmiş toprak tabletin boyu topu topu 2x2,8cm olsa da Kudüs’ün tarihinde bulunan en önemli arkeolojik buluntulardan biri. Nitekim 3400 yıllık olduğu saptanan tablet parçası bu kentte bulunan en eski yazılı belge. Tahminlere göre tablet parçası kraliyet arşivine ait. Bilim insanları tabletin üzerinde “siz”, “sonra” ve “size” sözcüklerini çözdü. Akad dili o tarihlerde Yakın Doğu’nun diplomatik diliydi. Bir teoriye göre tablet parçası, o tarihteki Kudüs Kralı AbdiHeba’nın, firavun Amenophis IV’e (Echnaton) yazmış olduğu mektubun bir parçası. Değerli buluntu parçası, kazı alanındaki toprağın elenmesi sırasında bulunmuş. Kudüs’te daha önce bulunan en eski yazılı belge İ.Ö.8.yy’a aitti. EN BASİT YAPILI ÇOKHÜCRELİNİN KALITIMI ÇÖZÜLDÜ Amerikalı, Kanadalı, Japon ve Alman bilim insanlarından oluşan uluslararası bir ekip, en basit yapılı çokhücreli olan Volvox carteri yosununun kalıtımını çözdü. Science dergisindeki yazıya göre bu küçük küre biçimindeki yosun, tekhücrelilerin, çokhücrelilere evrilişi hakkında bilgi veriyor. Bir tekhücreliden, bir çokhücreli nasıl gelişiyor? Tekhücrelilerde yaşamın tüm gereklilikleri tek bir hücre tarafından yerine getirilir, sonuçta tüm organizma tek bir hücreden oluşmakta. Evrimin en büyük başarılarından biri, tekhücreliden farklı hücre tiplerine sahip çokhücrelilere geçişti. İnsan gibi çokhücreli organizmalarda hücreler, görev dağılımı ve hücrelerin uzmanlaşması için birlik oluştururlar. Tekhücrelilerin evrim süreci içinde çokhücrelilere dönüşmesi biyoloji araştırmalarının en önemli konusudur. İşte yeşil yosun Volvox bu nedenle çok ilginç. Volvox akla gelebilecek en basit yapılı çokhücreli ve sadece iki farklı hücre tipinden oluşmakta ki bu da birçok moleküler incelemeyi kolaylaştırıyor. Söz konusu yosun fonksiyonel organizmayı yapılandıran 2000 kamçılı küçük hücreye ve yeni nesilleri oluşturan 16 büyük üreme hücresine sahip. Volvox yosununun kendisine çok yakın olan tek hücreli bir akrabası var: Yeşil yosun Chlamydomonas. Bu durum iki organizmayı moleküler zeminde karşılaştırma imkânı veriyor. Ayrıca Chlamydomonas benzeri bir atadan Volvox’a gelişim sırasında yaşanan evrimsel değişimler, diğer çokhücreli gelişim çizgileriyle önemli paralellikler de göstermekte. Sonuçlara göre Volvox carteri’nin kalıtımı yaklaşık 140 milyon baz çiftinden ve aşağı 14.500 genden oluşmakta. En fazla 25.000 gene sahip olan insanın gen sayısı, Volvox yosunununkinin iki katı bile değil. Bilim insanları Volvox ve Chlamydomonas kalıtımlarının proteinlerin kotlanmasında benzer potansiyele sahip olduğunu söylüyor. Volvox’a özel olan çok az sayıda gen bulunmuş. Anlaşıldığı üzere tekhücreliden çokhücreliye geçişte genlerin çoğalmasından çok, genlerin proteinlere çevriliş biçimi önemli. Volvox kalıtımının çözülüşü, evrimin tekhücrelilerden çokhücrelilere geçişte kullanış olduğu moleküler “alet kutusunun” anlaşılması için önemli bir adım. İlkel organizmalardaki moleküler süreçlerin incelenmesi, insan gibi çok karmaşık canlıların gelişim tarihinin de daha iyi anlaşılmasına izin verecek. lan buz parçası üzerinde hayatta kalmaya çalışan üç kutup ayısını takip ediyor. Tahminlerine göre kutup ayıları, değişen iklim koşulları yüzünden neredeyse yüz altmış günlük bir perhiz dönemi yaşamak zorunda. Oysa ayılar bu kadar uzun bir açlık dönemini atlatabilecek durumda değil. Bazı ayılar buzun erken erimesi yüzünden bu yıl şimdiden on sekiz gün daha fazla aç kalmış. Eğer sular geçen yıl gibi geç donarsa, ayıların birçoğu hayatta kalamaz. ROSETTA, LUTETİA İLE BULUŞTU Uzayda gerçekleşen yeni bir buluşmanın, güneş sistemimizdeki gezegenlerin oluşumu hakkında yeni bilgiler vermesi bekleniyor. Avrupa’nın uzay sondası Rosetta ve yüz kilometreyi aşkın büyüklükteki asteroit Lutetia buluşması geçen Cumartesi (10.7.10) gerçekleşti. 47.800 km/s hızla Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağından geçerken, Lutetia asteroitine 3200km yaklaşarak 400 kadar görüntü aldı. Görüntülerin yardımıyla ilk önce asteroitin kütlesi ve yoğunluğu belirlenecek. Bilim insanları ayrıca asteroitin yapısı ve güneş sistemimizdeki gezegenlerin oluşumu hakkında yeni bilgiler edinmeyi umuyor. Çapı yaklaşık olarak 134 km olan asteroit Lutetia ilk kez 1852 yılında Paris’te bulunmuştu, bu yüzden başkentin eski adını taşımakta. Rosetta’yı şimdi yeni bir yolculuk bekliyor Uzay sondası 2014 yılında Tschurjurnow – Gerassimenko kuyrukluyıldızına ulaşacak. Bir kuyrukluyıldıza ilk defa inen robot olacak olan Philae ise kuyrukluyıldızın yüzeyini inceleyecek. KUZEY KUTBU DENİZİNDE REKOR ERİME Amerika’daki Ulusal Kar ve Buz Verileri Merkezi (NSIDC), Kuzey Kutup Denizi’nde yeni bir rekoru açıkladı. Buna göre buzlu alan 1979’dan itibaren alınan uydu kayıtlarından bu yana hiçbir haziran ayında bu kadar küçülmemiş. Araştırmaya göre deniz buzu geçen haziran ayında günde ortalama olarak 88.000 kilometrekare küçülmüş. Oysa haziran için ortalama erime hızı günde yaklaşık olarak 53.000 kilometrekare. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) bu gelişme yüzünden, Kuzey Kutbu Denizi’ndeki kutup ayıları için endişeleniyor. Özellikle de Kanada’nın Curchill bölgesindeki Batı Hudson Körfezi’ndeki kutup ayılarının durumu dramatik diyor WWF. Bu bölgede şu sıralar gün içindeki hava sıcaklığı normalde 12 derece olması gerekirken, 17 derece civarında. WWF, Churchill’in kuzeyinde geriye ka BİRAZ STRES KANSERİ YENİYOR Ohio Eyalet Üniversitesi bilim insanlarına göre, hafif stres yaratan bir çevrede yaşamak tümörlerin oluşumunu yavaşlattığı gibi var olan tümörleri bile yok edebiliyor. Hücreler daha uzun yaşıyor, hastalık daha hafif seyrediyor, (Matthew During ve arkadaşları). Ekip çevrenin beyin üzerindeki etkisini fareler üzerinde incelem i ş . Laboratuvarda beşli gruplar halinde tutulan farelere sınırsız su ve yem veren bilim insanları, hayvanların beyinlerinde herhangi değişim tespit etmediklerini söylüyorlar. Oysa fareler yirmilik gruplarda oyun imkanı bulunan daha heyecan verici ortamlarda tutulduklarında, beyindeki hücrelerin daha uzun yaşadığı ve hastalığın daha hafif geçtiği görülmüş. During bu etkiyi daha önceleri kanıtlamıştı. Bu sefer farelere insandan alınan cilt ve bağırsak tümörleri aşılamış. Özendirici ve heyecan verici ortamda yaşayan farelerin yüzde sekseninde tümörler altı hafta sonra küçülmüş. Geriye kalan yüzde yirmisinde ise tamamen kaybolmuş. Moleküler mekanizma ise en az bu sonuç kadar ilginç. Hafif stres yaratan çevre, beyinde leptin hormonundan sorumlu bir geni ayarlamakta. Leptin hormonunun görevi iştahı bastırmak, ama anlaşıldığı üzere tümörlerin büyümesini de önlemekte. Söz konusu hormonun geni devre dışı bırakıldığında, hafif stres yaratan ortamda tutulan farelerin tümörleri de küçülmüyor. Araştırmacılar bu yüzden kansere karşı daha sosyal bir yaşam sürdürülmesini öneriyorlar. Sadece fiziksel etkinlik yeterli olmuyor. Nitekim tekerlek içinde koşan farelerde kansere karşı bir savunma gelişmemiş. Nilgün Özbaşaran Dede Araştırma KUZEY AVRUPA’NIN EN ESKİ SAKİNLERİ Doğu İngiltere’deki Happisburgh sahillerinde gerçekleştirilen kazılarda bulunan fosiller sayesinde insanların Kuzey Avrupa’ya yaklaşık olarak 800.000 yıl önce yani sanılandan 100.000 yıl daha önce geldikleri ortaya çıktı. 800.000 yıl önce Afrika’dan Avrupa’ya gelen insanlar, hava sıcaklıklarının sıfırın altında seyrettiği bölgelere ateş ve giysi gibi ısıtıcılar olmadan yerleşmişler. Londra College Üniversitesi’nde Simon Parfitt ile çalışan araştırmacılar kazılar sırasında yetmişi aşkın işlenmiş çakmaktaşı bulmuşlar. Avcılıkta ve ateş yakmada kullanılan çakmaktaşı yongalar, ilk İngilizlerin avcı ve toplayıcı olduklarını göstermekte. Buluntu yerinde bitki ve hayvan fosilleri de bulunmasına rağmen insan kalıntıları ortaya çıkmamış. Bilim insanları iklimin bugüne göre daha sert olduğunu söylüyor. Paleontologlar bugüne dek 780.000 – 1,8 milyon yıl önce insanların güney Fransa, Kuzey İtalya ve Romanya’nın içinden geçen 45. enlemde yayıldıklarını sanıyorlardı. Bugüne dek bilinen tek istisna, güney İngiltere’nin Pakefield bölgesindeki yerleşmeydi. Bu yerleşme yerinde 2005 yılında gün ışığına çıkarılan buluntulara göre İngiltere’ye ilk insanların 700.000 yıl önce geldikleri tahmin ediliyordu. Ancak İngiliz bilim insanları tarafından son olarak bulunan aletler 100.000 yıl daha eski. Aletler sadece daha eski olmaları nedeniyle değil birçok çevre verisiyle bağlantılı olduğu için de önemli diyor Nick Ashton. İnsanlar, testere dişli kaplanlar ve sırtlanlar tarafından avlanan mamut, gergedan ve atların yaşadığı bu bölgeye uyum sağlamış. Aletlerin yaşı, kazı alanındaki tortulların çeşitli konumlarının dünyamızın manyetik alanındaki değişimlerle karşılaştırılarak tespit edilmiş. Ayrıca o tarihteki bitkilerin ve hayvanların izleri de incelenmiş. Analizlere göre bölgedeki ortalama sıcaklık yaz aylarında 1618, kış aylarında ise –3 derece civarındaydı. İnsanların bu koşullara tam olarak nasıl uyum sağladıkları bilinmemekte. Soğuk kış aylarında güneye göçüp göçmedikleri ya da giysi, barınak ve ateşe sahip olup olmadıkları yeni kazılarla açıklığa kavuşacak. CBT 1218/ 4 23 Temmuz 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle