Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Cumhuriyet ve bilim 1923 Türk devrimi, bilimi kendisine rehber ve temel edinen niteliğiyle insanlık tarihinin en özgün devrimlerinden biridir. Türk devriminin bu niteliği, hem cumhuriyetin özellikle ilk on yılda attığı her adımda, hem de bu dönemin önde gelen yöneticilerinin, bilim insanlarının ve entelektüellerinin açıklamalarında görülebilmektedir. Genç Cumhuriyetin önemli bilim insanlarından ve entelektüellerinden biri olan, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Prof. Dr. Tevfik Remzi (Kazancıgil) Bey’in, 18 Ağustos 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesinde “İnkılabımız ve İlim” başlığı altında yer alan sözleri de bu gerçeği doğrulamaktadır. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com “İnkılabımız ve İlim” Tevfik Remzi Bey, Ankara Halkevi’nde bir konferans verdi. Darülfünun ve yüksek mektepler son sınıf talebelerinden mürekkep 24 kişilik heyet, bugün Ankara Halkevi’nde Ankara gençliği ile temas etti. İlk sözü alan Fen Fakültesi reisi (dekanı) Mustafa Hakkı (Nalçacı) Bey, heyetin maksadını izah etti. Ondan sonra Tıp Fakültesi talebesinden Perihan Hasan Cemil Hanım, kanser hakkında, bunu müteakip Profesör Dr. Tevfik Remzi (Kazancıgil) Bey, “İnkılabımız ve İlim” mevzulu bir konferans verdiler. Konferansçı, Cumhuriyet ve inkılabımızın ilme istinat ettiğini (dayandığını) söyleyerek Büyük Gazi’nin analarımız ve atalarımız gibi yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmayı Türk’e ideal olarak gösterdiğini hatırlatmış ve demiştir ki: “Mustafa Kemal gençliğinin hedefi, inkılap heyecanının kudretini duymak ve milli idealin büyüklüğüne layık gergin bir enerji ile kültür Türkiye’sini yükseltmektir.” Hatip, Türk inkılabının ilme ve kültüre birinci derecede ehemmiyet verdiğini ve eski hükümetlerin memleketimizde serbest ilmin hakiki inkişafına (gelişmesine) zahir (yardımcı) olmak şöyle dursun, bilakis mani olmaya çalıştıklarını ve ancak milli hâkimiyetin teessüsünden (kurulmasından) sonra ilmin Türkiye’de diğer nurlar gibi emsalsiz bir inkişafa mazhar olduğunu anlatmıştır. Konferansçı, fikriyat tarihimizin tekamülünü tetkik ederek, bilhassa tıp sahasından misaller ve deliller alarak ve tıbbi inkılabı tahakkuk ettiren (gerçekleştiren) Sıhhiye Vekili Dr. Refik (Saydam) Bey’in yaptığı teşkilat ile Tevfik Remzi (Kazancıgil) Bey (18941969) bir asırlık Türk Tababetinin eserleri üzerinde mukayeseler yapmış, noktai nazarını (bakış açısını) ispat etmiş, ilim ve inkılabın el ele yürüdüğünü ve Türk zekâsının kültür sahasında Büyük Rehber’in yolunu takip ederek onun gösterdiği hedefe varacağını söylemiştir. Google, ne aradığını bilen bireylerin bu arayışlarına bir çözüm üretmek üzere orada. Adeta erkek müşterilerin alışveriş yapma modeline benziyor. Al ve çık. Facebook gibi sosyal ağ siteleri ise daha ziyade kadın müşterilerin modeline. Erkek Google, Dişi Facebook Son on beş yılda arama motorları dünyası iki önemli aşamadan geçti. Internetin tüm dünyaya açılmasından sonra arama motoru rekabetinde rakiplerini geride bırakarak ilk büyük savaşı kazanan Yahoo olmuştu. Ta ki Google gelene dek. Google ikinci aşamanın (sürpriz) büyük galibidir. Zaman içinde ilgi alanını arama motoru dünyasından ötelere çevirmiş olup bugün pek çok alanda hizmet vermektedir (Youtube’dan Google Earth’e, Gmail’den Blogspot’a dek). Ancak mayıs ayında yayımlanan İngiltere kaynaklı bir istatistik, savaşın üçüncü aşamasının sinyallerini mi veriyor diye merak uyandırdı. Bu istatistiğe göre İngiltere’de Mayıs 2010’da ilk defa sosyal ağ sitelerine erişenlerin oranı (% 11, 88) arama motorlarına erişenlerin oranını (%11,33) geçmiş durumda (Kaynak: Web analiz şirketi Hitwise). Sosyal ağlar deyince İngiltere’de de ilk akla gelen site Facebook. Facebook’un popülerlik oranı %55 düzeyinde. En yakın takipçisi olan Youtube’a fark atmış durumda (% 16,47). Her ne kadar Youtube, Google’un bir şirketi olsa da, popülerlik açısından Facebook gibi sitelerin Google’u geride bırakmasının çok ciddi finansal sonuçları da söz konusu olacaktır. Farklı kategorilerde olmakla birlikte her ikisi de pek çok internet gezgini için çeşitli web sitelerine erişmede sıçrama tahtası olarak görev yapmakta. Hal böyle olunca da çok ciddi anlamda reklam imkânı bu tür sitelerde toplanmış durumda. Facebook ya da Google gibi bir site ana durak ise, buradan erişilen diğer siteler tali durak durumunda kalmaktalar. Ana durağın çektiği trafik tali durakların neredeyse toplamı kadar olacağından reklam gibi imkânların ana durak statüsündeki bu sitelerde yoğunlaşması tesadüf olmasa gerek. Böyle bir savaş olacaksa Google gibi bir sitenin bundan kazançlı çıkıp çıkamayacağı ciddi bir soru olarak gündeme gelecektir. Sonuç olarak Google, ne aradığını bilen bireylerin bu arayışlarına bir çözüm üretmek üzere orada. Daha ziyade bir erkek müşterinin alışveriş yapma modeline benzetilebilir. (Mağazaya girer, alacağı kategorideki mallara bakar, gözüyle seçer, çok nadir olarak deneme kabinini kullanır, alır ya da almaz ve mağazadan ayrılır). Facebook türü sosyal ağ ortamları ise belli bir şey aramaktan ziyade zaman geçirme odaklı bireylerin gelip “takıldığı” bir ortamdır. Bu ruh halindeki bir kişinin zihninde belli bir amaca ulaşma, belli bir şey yapma zorunluluğu yoktur. Daha ziyade zamanını kaliteli geçirme arzusu söz konusudur ve “tekliflere açıktır”. Dolayısıyla duvarına eklenmiş bir video, bir arkadaşının bir fotoğrafa yaptığı kısa bir yorum, o an için kullanıcıyı hiç aklında olmayan yerlere götürebilir. Bu da nispeten kadın müşterilerin alışveriş yapma modeline benzetilebilir. (Bir şeyler almak kadar, arama sürecinin kendisi de bir amaçtır ve herhangi bir şeyle sınırlandırılmak istemez). Belki de bu bakış açıları zaman içinde dijital ortama ciddi anlamda yön verecektir. ABD merkezli bir başka istatistiğe göre, Amerika’da genç kadınların sabah kalktıklarında ilk yaptıkları şeyler listesinde, Facebook’a girmek de yer alıyor. Şöyle bir düşünelim: Sabah otobüse/metroya binmiş işine ya da okuluna gitmekte olan bir kişi aklında bir şey yoksa cep telefonundan internete girecek bir sebebi yoktur. Ama aynı kişinin Facebook’a girip ne var ne yok diye bir bakması için bir nedeni olmasına da gerek yoktur! Tevfik Remzi Bey, genç meslektaşları (veya öğrencileri) arasında. ODTÜ’den iki projeye IBM’den ödül ODTÜ ElektrikElektronik Mühendisliği öğretim üyelerinden Doç.Dr.Özgür Barış Akan ve Doç.Dr. Elif Uysal Bıyıkoğlu, *"IBM Faculty Award" ödülünü kazandılar. Akan’ın projesi, gelecekte uygulanabilir dağıtık kuantum nanobilgisayar ve bilişim ağları ile ilgiliyken Bıyıkoğlu’nun projesi kablosuz mobil ağ teknolojileri ile ilgili. NANO ÖLÇEKLİ BİLGİ İŞLEME MİMARİSİ ODTÜ ElektrikElektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Doç.Dr.Özgür Barış Akan “Dağıtık Kuantum Nanoölçekli Bilgi İşleme MimarisiDistributed Quantum Nanoscale Computing Architecture” başlıklı projesiyle “IBM Faculty Award” ödülünü kazandı. Özgür Barış Akan “IBM Faculty Awards” almaya hak kazandığı proje uygulanabilir kuantum nanoölçekli bilgi işlem mimarileri tanımlanacak, modellenecek ve analiz edilecek.” Doç. Dr. Elif Uysal Bıyıkoğlu projesiyle ilgili şu açıklamalarda bulunuyor: “Elektrik şebekelerinden ulaşım ağına, sağlık sisteminden binaların yapısal kontrolüne, toplumsal ağların altyapısında yer alan algılayıcıların haberleşme yükü, Internet'in gittikçe önem kazanan bir parçası olacak. M2M denilen bu ağlarda düğüm sayısı günümüzdeki Internet'ten çok daha hızlı artacağından bunların ölçeklenebilir ve kaynakları verimli kullanır şekilde tasarlanması önemli. Enerji kullanımını en aza indirecek haberleşme teknikleri tasarlamak, bilgi kuramından ağ bilimine uzanan alanda yeni bilimsel sonuçlar ve algoritmalar gerektiriyor. Projemizde bu doğrultuda özellikle enerji verimli kablosuz haberleşme teknikleri geliştiriliyor.” *IBM Faculty Award; tüm dünyadan çeşitli projelerle akademisyenlerin katılıp yarıştığı ve karşılığında nakit para verilen IBM Global Üniversite ödüllerinden en prestijli olanı olarak biliniyor. Ödül, kazanan akademisyenin bölümündeki projelere harcanması için öğretim görevlisinin ismine veriliyor. CBT 1218/ 12 23 Temmuz 2010 KABLOSUZ MOBİL AĞ TEKNOLOJİLERİ ODTÜ ElektrikElektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Elif Uysal Bıyıkoğlu, “Akıllı Altyapılara Olanak Sağlamak için Enerji Verimli Kablosuz Mobil Ağ Teknolojileri Energyefficient Wireless Mobile Networking Technologies to Enable Smart Infrastructures” başlıklı projesiyle 2010 yılı “IBM Faculty Award” ödülünü Kazandı