16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kültür Ailenizin Tıp Ansiklopedisi Arkadaş Yayınevi Bilimsel bilginin her birey tarafından kullanılır hale gelmesi herhalde günümüz dünyasının en önemli kazançlarından biridir. Şüphesiz, bunun için, insanların bilgiye ulaşmaya istekli olması ve bu bilinç düzeyinde olması gerekir… Bu noktada toplumsal sorunlarımız olduğu açıkken, bilgiyi sunma konusunda çok geniş bir alanda her türlü bilginin ulaşılabilir olduğunu biliyoruz. Sağlıklık yaşam, insanın en doğal toplumsal hakkı. Aslında bu hak, şüphesiz ki kurumsal olarak topluma en geniş bir şekilde sunulması gerekir, ama bu hakkın en iyi şekilde aile içinde kullanılır olduğunu da bilmek gerekir… Sağlıklı yaşamın ana temalarından biri (sağlıklı çevre, beslenmenin yanı sıra) insanın kendi bedenini çok iyi tanımasıdır. Bu konuda çok yayın var, ama en iyilerinden biri, çok kapsamlı olarak, Ailenizin Tıp Ansiklopedisi olduğunu belirtmeliyiz. Bu hacimli kitabın yeri kütüphaneden ziyade ailenin bizzat kendisidir. En son bilgileri, anlaşılır ve güzel resimli, bütün karmaşık yapısıyla sunan kitap günlük dili kullanıyor. Bu niteliğiyle de sıradan herkesin bir başvuru kitabı niteliğini kazanıyor. Neler var? Bedenin temel sistemleri: Dolaşım, sindirim, salgı, lenf, kas, sinir, üreme, solunum, iskelet ve boşaltım sistemleri… Bunun yanı sıra: Yaşamın her aşamasıyla ilgili bilgiler: Gebelik, bebeklik, çocukluk, ergenlik, menopoz, yaşlılık… Koruyucu hekimlikle ilgili konular: Beslenme, perhiz, egzersiz, aşı… zihinsel, duygusal ve sosyal bir varlık olarak insanla ilgili konular: Alkolizm, aile içi şiddet, üzüntü, cinsellik, ölüm, gerilim, kişilik bozukluklar… Doktora ne zaman gidilmesi gerektiğiyle ilgili öneriler sunan Belirtiler ve Acil İlk Yardım Kılavuzları… Kitap, insan bedenini 16 bölümde ele alıyor: Hücreler ve beden sistemleri; Baş, Boyun, Gövde; Göğüs kafesi; Karın boşluğu; Boşaltım ve üreme organları; Omuzlar kollar ve eller; Kalça, bacaklar ve ayaklar; Deri, Bulaşıcı hastalıklar; Kalıtım, DNA ve genetik hastalıklar; İnsanın yaşam döngüsü; Sağlıklı kalmak; Duyu ve davranış bozuklukları; Tanı teknikleri; Acil ilkyardım kılavuzları… Akıllı bir şeyler yapılabilir!... Bugün bundan yüz yıl öncesinde babalarının ve dedelerinin fedakârlığını unutmuş, Türkiye’nin tarihini unutmuş garip yaratıklar var. .. Ama ülkelerine iyi bir şeyler yapacak, aklı başında, proje geliştirecek yüz binlerce insan var. İyi hoca da var, iyi mühendis de, iyi şoför de var, iyi doktor da, namuslu tüccar da var, namuslu hakim de, namuslu vatandaş da var, namuslu polis de, çalışkan öğrenci de.. Doğan Kuban T Kolay mı Fenerbahçeli Olmak Ödünsüz Bir Yaşam Serüveni Halit Deringöl Gürer Yayınları Kurtuluş Savaşı yıllarında, 1922'de Kadıköy'de doğdu Halit Deringör, ilkokula Yeldeğirmeni'nde başladı. Kıtlık yıllarıydı. Yeldeğirmeni semti sakinleri arasında demiryolu işçi ve memurları vardı. Kürt'ü, Alevisi, Sünnisi, Musevisi, Ermenisi, birarada yaşardı ama hiçbir sürtüşme olmazdı. Çan sesleriyle ezan sesleri birbirine karışırdı. Önemli insanlar yetişecekti bu semtten.. Sadun Aksüt, Arap Kemal, Orhan Gencebay, Komiser Kemikkıran Muammer gibi. Halit Deringör de her çocuk gibi mahallede başladı top koşturmaya. 1937'de Fenerbahçe Genç Takımı'nın oyuncusu oldu. Haydarpaşa Lisesi'ni bitirdiğinde Fenerbahçe Kulübü'nde ilk üyelik imzasını attı. İstanbul Üniversitesi'ne devam ederken sahalarda da koşuyordu. Hitler'in Admira Takımı'na karşı kafayla attığı golle, faşizme karşı 21 öne geçirdi takımını. 195152 dönemine kadar solaçık oynadı. Fırtına gibiydi. Galatasaray'a attığı golün ağları delip Çırağan Sarayı önündeki havuza düşmesi unutulmadı. 330 maçta 120 gol attı, 5 kez milli formayı giydi. Ani bir kararla top ayakkabılarını çıkardı. Tütün eksperi olarak tarlalarda, işçiler ve köylülerin yanındaydı artık. 1964'de Fenerbahçe'nin Teknik Direktörüydü. Aynı yıl Cumhuriyet Gazetesi'nde yazmaya başladı. Tekel fabrikalarında sigara içmeyen ilk yöneticiydi. Sendikal mücadeleler içinde yer aldı. 1981'de emekli oldu. Onurlu bir yaşam sürdü Halit Deringör. Futbolda da tütün sektöründe de, mükemmele ulaşmayı başardı. Futbol tarihimize altın harflerle yazdırdı adını. CBT 1113/2 18 Temmuz 2008 ürkiye’de 60 yıllık bir dönem ciddi bir ideolojik çatışma içinde tezgahlandı. Bunun sayısız temsilcisi, iç ve dış örgütü ve beyin yıkayan medyası var. Fakat Türkiye, kuşkusuz bunlardan çok daha önemlidir. Bu ülkeyi ve insanları emperyalistlere peşkeş çekmemek için benim babalarımın kuşağı çok kan akıttı. Bugün bundan yüz yıl öncesinde babalarının ve dedelerinin fedakârlığını unutmuş, Türkiye’nin tarihini unutmuş garip yaratıklar var. Fakat Türkiye’de hangi görüşte olursa olsun, kendinden olmayanlar için kazan kaynatmakla görevli olanlar dışında, ve kahve söyleminin uydurma konularından kendini ayırabildiği zaman, ülkelerine bir şeyler yapacak, aklı başında, proje geliştirecek yüz binlerce insan var. İyi hoca da var, iyi mühendis de, iyi şoför de var, iyi doktor da, namuslu tüccar da var, namuslu hakim de, namuslu vatandaş da var, namuslu polis de, çalışkan öğrenci de var, yaratıcı sanatçı da, hatta iyi plancı, iyi bina yapan mimar, çöp atmayan vatandaş, doğruyu yazan binlerce on binlerce yazar, kitap okuyanlar, bilim adamları, ciddi araştırmacılar, iyi askerler, ve namusuyla yaşayanlar var. Türkiye’de iyi şeyler yapabilen zanaatkârlar var. Kilim örenlerden, oyma yapanlara, iyi tarımcıdan, iyi ormancıya, iyi marangozdan, iyi taşçıya saymakla bitmez. Eğer bin tane bina içinde on tane iyisi varsa, onu bu milyonlardan biri yapıyor, yüz bin öğrenciden bin tane olağanüstü olanlar bu milyonlar arasından çıkıyor. On bin tane öğretmenden bin tanesi canla başla çalışıyorsa o da bu milyonlar arasında. Çöp atmayanlar, otomobilini silah olarak kullanmayanlar, rüşvet almadan iş yapanlar, kazancıyla yetinen güler yüzlü, yardım sever, sevecen milyonlar var. Bunların sadece ortak aklı değil, insan gönülleri de var. Türkiye’de politikacıları can sıkıntısı olarak dinleyen çok milyon var. Bunların içinde beş saat televizyon seyredenler, kredi kartı borçluları, yere tükürüp, çöp atanlar, herkesin hakkını yiyenler, işsizi, hırsızı, uğursuzu, yalancısı da olacak. Yine de Türkiye’nin çok milyonları içinde Türkiye’ye yetecek kadar güvenilecek adam var. Öyle olmazsa bu çark dönmezdi. Bu insan denizinde umutsuz olmak için neden yok. İyi niyetlilerin seslerini duyurmaları yeter. Politikacılar, sosyal bilimciler, aydınlar, yazar çizerler, namuslu hukukçular, ve namuslu tüccarlar var. Bu ülke çok büyük ve kendini kurtaracak milyonları var. Sadece, vaktiyle İsmet Paşa’nın söylediği gibi, namusluların namussuzlar kadar cesur olması yeter. 50 BİN DOĞRU DÜŞÜNCE Kuşkusuz dünya ile birlikte batacağız. Herkes kendi cennetine, cehennemine gidecek. Ama her ülkede olduğu gibi bizde de namuslu, iyi niyetli, yetenekli, çalışkan, sevecen insanların varlığına güvenmek gerek. Doğru bildiklerini söylemek, insan sevgisini dile getirmek için seslerini günde beş dakika yükseltseler ve ortalama günde on saat etkinlik düşünsek, 50.000 gün eder. Her iyi niyetli beş dakikacık insanlığını hatırlasa bir günde 50.000 doğru düşünce söylenir, ülkenin her köşesinde. Her iyi niyetli günde beş dakika çevresine iyi bir telkinde bulunsa günde 50.000 ışık yanar bu ülkede. Herkesin aklına, beş saatlik TV propagandası karşısında bu ne işe yarar, sorgusu gelebilir. Kanımca beş saatlerini sıradan programlar ve cadı kazanlarına tahsis edenler beş dakika iyi şeyler söyleseler (bunlar nadiren TV’lerde de olabilir) ortak akıl dillenir, TV programları bile düzelir, kötülerin kulağına kar suyu kaçar. 5 dakika ortak akıl bütün partilerden daha büyük bir partidir. Ve her partide üyesi vardır. Bugünden yarın belki bir şey değişmez. Ama Onlar ki laf ile verirler dünyaya nizamat, Bin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde. sınıfının safsataları karşında namuslu milyonların ortak bilinci ve sağ duyusunu gösteren söylem, içeriksiz ve ufuksuz parti polemiklerinden çok daha güçlüdür. Ülkenin geleceği bu iyi niyetlilerin iradesidir. Türkiye’de akıl politik söylemin dışına kaçmıştır. Gerçi dünyanın hiçbir köşesinde aklın politik söylemi yönlendirdiğini söylemek olası değildir. Bu alanda işleyen mekanizma akıldan bağımsız bir iktidar mücadelesinin sadece kendi amaçlarına göre formüle edilmiş klişeleridir. Onun için iktidar ve muhalefetler bir tahterevalli üzerinde aynı politik söylemin iki ucunda aynı telden çalarlar. Muhalefet partilerinin (bizde ana muhalefeti CHP yapıyor) işi bir satranç oyunu gibi mat olana kadar hamleye hamle ile yanıt vermektir. Ortak aklın en ciddi bulduğu konularda bay Baykal ya da yardımcıları yün yumağı gibi iplikleri gevşek sarılmış, yumuşak, ve iplikleri kolay dolanan sıradan sözler söylüyorlar. Muhalefet iktidarı tamamlayan bir ortaktır. Türkiye’nin gelecek politik söylemi anlaşılan partiler dışında oluşacak. Partiler de belki bu söyleme sahip çıkacaklardır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle