27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gen haritasından göç yolları haritasına Bilim insanları, gen haritasından edindikleri bilgilerin ışığında şimdi ilk insanların göç yollarını tespit etmeye çalışıyor. Popülasyon genetikçilerinin, paleoantropolojik kayıtlardaki eksik bilgileri genetik bilgilerle tamamlama çabaları geçen aylarda meyvesini verdi ve Afrika’dan dünyaya yayılan insanoğlunun bugüne dek oluşturulmuş en ayrıntılı gen haritası ortaya çıktı. eçen yıl Babül Mendep Boğazını birleştiren bir köprünün yapımı için bir ihale açıldı. Kızıldeniz'i Hint okyanusuna (Aden Körfezi) bağlayan 32 km uzunluğundaki bağlantı projesi tamamlandığı zaman Afrikalı hacı namzetleri, insanlık tarihinin en önemli göçünün gerçekleştiği rotanın üzerinden yürüyerek geçme şansına kavuşacaklar. Elli ya da altmış bin yıl önce küçük bir Afrikalı grubu –birkaç yüz veya birkaç bin kişiden oluşan boğazı küçük sallarla geçtiler ve bir daha da geri dönmediler. Doğu Afrika’daki evlerini terk etmelerinin nedeni hiçbir zaman tam olarak anlaşılamadı. Doğdukları toprakları terk etmelerinin olası nedenlerinden biri iklim değişikliği, bir diğeri de bir zamanlar bol olan MİKROORGAyiyeceklerinin azalmaNİZMAsıydı. Ancak kesin olan, LARIN Afrika’yı terk eden bu O T O ilk göçmenlerin kendiSTOPU leriyle birlikte bazı fiziksel ve davranışsal İnsanların üzerinde yolculuğa çıkan mikroözellikleri de yanlarında organizmalar bilim insanlarına göç yolları konusunda çok yararlı bilgiler veriyor. götürmeleriydi. Bu özelHelicobacter pylori (resimdeki) adı verilen liklerin başında modern ülsere yol açan bakterinin genleri, mikrobun insanı tanımlayan büyaklaşık 55.000 yıl önce Afrika’yı terk ettiğiyük beyin ve gelişmiş ni gösteriyor. İnsanlar da aynı tarihte bir konuşma kapasitesi Afrika’yı terk etmişti. Mikrobun uzantıları geliyor. Asya’da karaya hem Doğu Asya popülasyonlarında hem de çıktıkları bölgeden –buGüney Amerika popülasyonlarında tespit edildi. Bu da Güney Amerikan yerlilerinin günün Yemen’i başlaAsya’dan geldiğinin bir kanıtı. yan serüvenlerinde binlerce kilometre yol kat Pasifik Adaları’nda yaşayan popülasyonlara kadar uzanıyor. GENETİK ÇEŞİTLİLİK KONUSUNDA ÖNCÜ ÇALIŞMALAR Tarihi bir küresel konumlama sistemine (GPS) benzeyen insanın genetik çeşitliliği konusundaki çalışmaların başlangıcı 1. Dünya Savaşı dönemine kadar uzanır. 1. Dünya Savaşı döneminde Yunanistan’ın Selanik kentinde çalışmalar yapan iki bilim insanı burada karargâh kuran askerlerin hangi ulustan geldiklerine bağlı olarak kan gruplarında farklı bir dağılımın olduğunu keşfetti. Daha sonra 1987 yılında Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden Rebecca L. Cann ve Allan C. Wilson mitokondriya DNA’sının analizlerine dayanan devrim niteliğindeki makalelerini yayımladılar. Hücrenin enerji üreten organelleri olan mitokondriya, anne tarafından çocuğa geçer. Cann ve Wilson farklı popülasyonlardan gelen insanların Afrika’da yaklaşık 200.000 yıl önce yaşamış tek bir kadından türemiş olduğunu öne sürüyorlardı. Bu yazının yayımlanmasından hemen sonra dünya medyası bu buluşu “Mitokondriyal Havva Bulundu” şeklinde duyurdu. Oysa bu Havva ilk dişi insan değildi; bugün yaşamakta olan insanların soyunun dayandığı ilk kadındı. 1987 yılından bu yana insan çeşitliliği konusundaki veri bankası, Y kromozomunu da içine alacak şekilde genişletildi. Y kromozom erkeklerin, oğullarına miras bıraktıkları seks kromozomudur. Erkeklerden geçen DNA, mitokondriyal DNA’nın taşıdığından daha fazla sayıda nükleotid taşır. Bu da bilim insanlarının bir popülasyonu diğerinden ayırt etmesine yardımcı olur. Farklı insan popülasyonlarındaki mitokondriyal ve Y kromozomunun DNA’sını analiz ederek yüzlerce genetik markörün elde edilmesi artık mümkündür. G ettiler; kıtaları boydan boya geçtiler; karaların oluşturduğu köprülerden geçerek Güney Amerika’nın en uç noktası olan Tierra del Fuego’ya vardılar. PALEOANTROPOLOJİK KAYITLARDA EKSİKLİKLER Bilim insanları bu bilgilere fosilleşmiş kemikleri veya mızrak uçlarını inceleyerek ulaştılar. Ancak bu kalıntıların çok az miktarda olması ve elde edilmesinin biraz tesadüflere, biraz da iğneyle kuyu kazarcasına uzun ve sabır isteyen çabalara bağlı olması, bazı bilgilerin eksik kalmasına yol açıyor. Son 20 yıldır popülasyon genetikçileri, paleoantropolojik kayıtlardaki bu eksik bilgileri genetik bilgilerle tamamlamaya çabalıyor. DNA’larımızın hemen hemen tümü –insan genomunu oluşturan üç milyar “harfin” veya nükleotid*lerin %99.9’u birbirinin aynıdır. Kişiler arasındaki bütün fark o %0.01’lik payda gizlidir. Örneğin bir Doğu Afrikalı ve Amerikan yerlisini karşılaştırdığımız zaman insanların atalarına ilişkin çok önemli bilgiler elde edebiliriz. Son yıllara kadar babadan oğla veya anneden çocuklarına geçen DNA’lar genetikçiler için fosilleşmiş ayak izleri vazifesi görüyordu. Son araştırmalar sayesinde bilim insanları birkaç ayrıştırılmış DNA ipliğinin ötesine geçerek, genomun dört bir yanına dağılmış yüz binlerce nükleotidi inceleme şansına kavuştular. Bu geniş tarama, hiç olmadığı kadar yüksek bir çözünürlükte küresel bir göç haritasının oluşturulmasının yolunu açtı. Bu harita son şeklini ancak birkaç ay önce aldı. Bu çalışma modern insanın Afrika’dan çıkmış olduğu gerçeğini teyit etmesinin yanı sıra, Afrika kıtasının nasıl olup da genetik çeşitliliğin deposu vazifesi gördüğünü ortaya çıkarttı. Afrika’nın San insanları ile başlayan bir genetik aile ağacı, en uç dallarda Güney Amerikan yerlilerine ve AFRİKA’DAN AMERİKA KITALARINA UZANAN ROTA CBT 1113/ 10 18 Temmuz 2008 İnsanların Afrika’dan Amerika’lara gitmek için on binlerce yıl süresince izlediği rota artık bir harita üzerinde belirlenebiliyor. Alfanümerik (hem alfabetik hem de sayısal karakter taşıyan) rota markörleri (I95 gibi) alfanümerik genetik markörler olarak kullanılabilir. Örneğin Y kromozomu söz konusu olduğunZAMAN TÜNELİNDE Y KROMOZOMUNUN İZLERİ da, Babül Mendep Boğazını geçmek için kat ettiğiniz M168 karayolu (genetik markör) Genetikçiler eski göçlerin izini sürebilmek için dünyanın farklı bölgelerindeki erkeklerin Y kromozomundaki genetik markörleri inceleArabistan Yarımadası’nın kuzeyine yöneldidiler. M168 veya M89 olarak kodlanan bu markörler erkeklerin soyunu ve bu soyun nereden türediğini gösteriyor. Yaşayan insanların taşığinizde M89 olur. M9’u izleyerek dığı markörleri inceleyerek evrim ağacını oluşturan bilim insanları, bu soyların yaklaşık yaşlarını da hesaplayabiliyor. Mezopotamya’nın ilerisine devam edebilirsiniz. Hindukuş Dağları’nın kuzeyindeki bölgeye vardığınızda sola dönerek M45’i izleyebilirsiniz. Sibirya’da ise sağa sapıp M242’yi izlediğiniz zaman Alaska’ya açılan kara köprüsüne çıkarsınız. M3 otoyolunu izlerseniz Güney Amerika’ya ulaşabilirsiniz. (Bknz Harita) Çok sayıda bilim insanı göç yollarının izlenmesinde en yararlı kılavuzun mitokonMarkörün ilk ortaya driyal DNA ve Y kromozomu olduğu konuçıkışı (yıl önce) sunda hemfikir. National Geographic 60.000 Derneği, IBM ve Waitt Ailesi Vakfı 2010 yı50.000 lına kadar sürmesi planlanan 40 milyon do45.000 larlık bir proje kapsamında bir araya gelerek 40.000 35.000 insan göçünün haritasını çıkartmayı hedef30.000 liyorlar. Bu amaçla mitokondriyal DNA ve 25.000 Y kromozomundan yararlanacaklar. Bölgesel 20.000 10.000 10 akademik kurumdan destek sağlayan Genographic Proje adlı bu çalışma, dünya çapında 100.000 yerli popülasyondan DNA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle