Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
mik bölgelerde keneden korunmamız gerekiyor. Bu bölgelerde bulunanlar vücutlarını tamamen örtmeliler, keneleri temizlemeye kalkmamalılar, herhangi bir belirti gördüklerinde ise hemen doktora başvurmalılar. • Burada hekimlerin yapması gerekenler neler? Yapılabilirse tam kan sayımı ile basitçe ön tanı konabilir, trombosit sayısı, beyaz küre, bunlarda düşüklük varsa hemen daha büyük bir merkeze sevk edilebilir, kanamayı beklemeden. Daha büyük merkezlerde biyokimyasal testlerle de tanıya doğru gidiyoruz. Asıl tanı Hıfzısıhha’da konuyor, oraya serum gönderiyoruz. Ve tedavi açısından da gerekli kan ürünleri desteklerini sağlıyoruz. Tek antiviral ilaç ribavirin. Ribavirin özellikle hastalığın ilk evresinde etkili ama hastalığın geç evresinde pek de etkili değil. • Aşısı var mı? 1974 yılında Bulgarlar bir aşı yaptılar ve uyguluyorlar. Ama çok etkin bir aşı değil. Sadece Bulgaristan’da uygulanıyor. Pasif bağışıklamaya dayanan bir aşı. Ancak Bulgar meslektaşlarımızdan bu konuda ayrıntılı bilgi alamadık. • Bir sonraki senenin olgu sayısı hesaplanabilir mi? Olgu sayılarınının nasıl seyredeceğine dair düşünülmüş tahminler ileri sürülebilir. Bu amaçla etkenin çoğalmasını ve yayılmasını matematiksel modeller oluşturulabilir. Ülkemizdeki KKKA olguları için böyle bir çalışma yapılmamıştır. Hastalığın 2002 yılından itibaren başlayan salgın eğrisini dikkate aldığımızda olguların seyri hakkında fikir ileri sürebiliriz. Bu durumda, bu yıl olgu sayısı en az 700 dolayında olacaktır. • Hastalanan hekim oldu mu? Hastalanan hekimler ve hemşireler oldu oldu. Bugüne kadar yaklaşık 15 sağlık çalışanı KKKA enfeksiyonuna yakalandı ve 2 kişi kaybedildi. • Risk grupları nasıl korunacaklar? Sağlık çalışanları enfeksiyonu hastaların kan ve vücut sıvılarından alıyorlar. Hastanın kan ve vücut sıvılarına temas ederken, evrensel bariyer önlemleri dediğimiz önlemleri almak gerekiyor mutlaka. Eldiven, maske ve uzun önlük kullanmak gerekli. Hava yoluyla bulaşması gösterilmiş değil literatürde. Bizim hemşire arkadaşlarımıza böyle bulaştı. Hastayla bu şekilde şüpheli teması olan sağlık çalışanları mutlaka dikkatle izlenmeli. Ve belli laboratuvar testleri ile takip edilmeli. İlginç olarak hastane bulaşı olan bir zoonozdan söz ediyoruz. Not: *Doç Dr.Önder Ergönül: Harvard Üniversitesi, Halk Sağlığı Okulu’nda Halk Sağlığı alanında yüksek lisans yapan Ergönül, çalışmalarını dünya literatürüyle birleştiren kapsamlı bir derleme yazısı Lancet Infectious Diseases (EF=10.5) dergisinde yayımlandı. KKKA Tedavisi üzerine olan bir diğer derleme yazısı ise Antiviral Research (EF=3) dergisinde yayınlandı. Dr.Ergönül, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi konusunda dünyadaki ilk ve tek kitabın editörüdür (CrimeanC o n g o Hemorrhagic Fever: A Global Perspective, Springer, 2007). Kırım Kongo Kanamalı Ateşi alanında halkı bilgilendirici ça Doç.Dr.Önder Ergönül keneler ve KKKA lışmaları nede konusunda dünyanın önde gelen otoritelerinden biri. niyle Türk Tabipleri Birliği tarafından 2007 yılında Prof.Dr.Nusret Fişek Halk Sağlığı Bilim Ödülü verildi. ** Dr.Ergönül yanıtlarında Prof.Dr.Ayşen Gargılı, Doç.Dr.Zati Vatansever, Uz.Dr.Kenan Midilli’nin katkılarından yararlandığını belirtiyor. Keneler hakkında Ne Biliyoruz? Prof.Dr.Ayşen Gargılı Dünya üzerinde 889 tür kene bulunur, bu türlerden 30 kadarı insanda hastalık yapan etkenler taşırlar. Ülkemizde ise en yaygın olarak Hyalomma, Rhipicephalus ve Ixodes türleri bulunur. Bu türler farklı coğrafyalarda farklı oranlarda bulunurlar. Kenelerin vücut yapıları böceklerde farklıdır. Yaşam döngülerinde larva, nimf ve erişkin olmak üzere farklı büyüklüklerde olan formları vardır. Yaşamları süresince 13 konak kullanabilirler. KKKA’nın vektörü olan H.marginatum iki konaklı bir türdür.Aç larva olarak tutunduğu ilk konağı doymuş nimf olarak bırakır. Bu dönemde tavşan, kirpi ve yerde beslenen kuşları tercih ederler. Toprakta bir aya yakın bir sürede gömlek değiştirip, aç erişkin olur ve ikinci konağa tutunurlar. Bu dönemde ise sığır, koyun, at, yaban domuzu ve tesadüfi olarak da insanlara tutunurlar. İnsanlara tutunan erişkin keneler 2 hafta kadar süreyle kan emip doyarlar. Virüsü bu sürede bulaştırırlar. Tutundukları andan sonra saatler içinde virüsü bulaştırma olasılığı vardır. Doymuş keneler tekrar toprağa düşerek yumurtalarını bırakırlar. EFSANELER (Pseudohipotezler), YANLIŞLAR VE DOĞRULAR 1. Efsane: “Keklikler keneleri yedikleri için etkili bir araç olarak kullanılmalı ve doğaya salınmalıdılar” Tarım Bakanlığı bu amaçla çok sayıda keklik üretildiğini açıklamıştır. Yanıt ( Doç.Dr. Zati Vatansever): Doğada kene yumurtalarını tüketebilecek bazı predatörler (avcı böcekler) var. Hatta bir çok kuş türü konak arama durumundaki erişkin keneleri yiyebilmektedir. Ancak, bunların hiç biri kene populasyonunu kontrol edecek kadar etkili değildir ve günümüzde kenelere karşı predator veya kuş kullanılması ile ilgili hiç bir rasyonel/bilimsel eğilim yoktur. Bir de söz konusu kene, KKKA’nın taşıyıcısı Hyalomma marginatum olduğunda, durum daha da karışık hal almaktadır. Bu kenenin larva ve nimf dönemi öncelikli olarak hindi, keklik ve karga gibi yerden beslenen kanatlılara tutunmayı tercih eder. Bu nedenle, bu gibi hayvanlar keneyi tüketmenin aksine, bu kenenin sayısal artışında rol oynarlar. Daha da çarpıcı olanı ise, yaptığımız çalışmalarda keklikler üzerinden topladığımız Hyalomma marginatum’ların (doymuş nimf olarak toplanıp aç erişkin haline getirildi) KırımKongo Kanamalı ateşi virüsüne de rastlamış olmamızdır. Bu da, keklik ve benzeri yerden beslenen kuşların kene sayısının artışı yanında, hastalığın yayılışına da katkıda bulunabileceği olasılığını ortaya koymaktadır. Durum böyleyken, herhangi bir ön araştırma yapmadan, Hyalomma marginatum’un bulunduğu alanlara keklik salmak, çok riskli bir girişim olabilir. 2. Efsane: “Karıncalar keneleri yedikleri için bol miktarda doğaya salınmalıdırlar” Yanıt (Dr. Kosta Y. Mumcuoglu): Doğanin her yerinde bulunan karıncalar ozellikle kenelerin en büyük düsmanidirlar. Israil’de yaptigimiz bazı arastirmalarda bitkilerin ustunde konaklarinin oradan gecmesini bekleyen Rhipicephalus sanguineus ve R. turanicus’un karınca kolonilerinin ve yollarının bulunduğu bölgelerde cok daha nadir oldugunu gozledik. Ancak butun bu biyolojik ajanlarin kene populasyonlarinin ustunde buyuk ve kalici bir etki yaptiklari dusunulemez. Cok sayidaki konagin paraziti olabilen keneler, butun bu patojenlere ragmen degişik biyotoplarda ve buyuk sayilarda gorulmektedirler. 3. Efsane: “Keneyi çıkarmak için üzerine sıvı sabun dökün”, “bir parça pamuğu top haline getirin ve üzerine sabun dökerek tamamen sabun ile kaplanmasını sağlayın, 1520 saniye sonra kendiliğinden çıkar” Aşağıdaki bilgi internette dolaştı, bazı gazetelerde yer aldı, ancak doğru bir yöntem değildir. 4. Efsane: “Tavukların kuş gribi nedeniyle itlaf edilmeleri, KKKA salgınının ilerlemesine neden oldu” Yanıt: Hayır. İtlaf edilen tavuk ve kanatlılar ev tipi yetiştiricilik şeklinde bahçelerde veya çiftliklerde bulunmaktaydı. KKKA’nın vektörü olan Hyalomma marginatum ise doğal yaşam alanlarında, ormanlık bölgeler ve komşu tarım alanlarında yayılırlar. Bu nedenle itlaf edilen kanatlıların bu kenelerin yaşamı üzerinde etkin bir rolü CBT 1110/ 14 27 Haziran 2008 olamaz. 5. Efsane: “Terörist gruplar, kaçak hayvanlarla İran veya komşu ülkeler yoluyla virüsü soktular” Doğru değil. Çünkü, Türkiye’de saptanan virüs türü, İran türlerine uzak. Balkan ve Güney Rusya türlerine yakın. 6. Efsane: “Yabancı istihbarat örgütleri biyoterör ajanı olarak havayolu veya başka bir yolla keneleri Anadolu topraklarına serptiler” Elde hiçbir kanıt yok. 7. Efsane: “Rusya ve Balkanlardan ithal edilen tomruklarla gelen kenelerle girdi” Doğru değil. Tomruk ithali çok önceden de vardı. 8. Efsane: “Ukrayna (Kırım Ukrayna sınırlarında), Balkanlar ve Rusya’dan gelen ve fahişeliğe zorlanan kişiler getirdi” Kenelerin insandan insana bulaşı bildirilmedi. 9. Efsane: “Küresel ısınma sonucu hastalık yayıldı” Küresel ısınma kolaylaştırıcı faktörlerden sadece biri olabilir. Biyolojik ortamdaki değişmeler ve virüsün göçmen kuşlarla Anadolu’ya gelmesi en geçerli açıklamadır. 10. Efsane: “Etlerle bulaşabilir” Dünya literatüründe bu yönde hiçbir kanıt yok. 11. Efsane: “Avusturya ve Almanya’da aşısı bulunmaktadır” Kenelere karşı aşı yoktur. Ancak, kenelerin taşımakta oldukları ajanlara karşı aşılar olabilir. Sözü edilen aşı, kene kaynaklı ensefalite karşı yapılan aşıdır. KKKA virüsüne karşı hiçbir etkisi yoktur. Bu nedenle, Avusturya ve Almanya’ya giden vatandaşlarımız bu aşıları Anadolu’daki yakınlarına önermemelidir.