Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
FUAT SEZGİN’İN “İSLAM’DA BİLİM ve TEKNİK” KİTABI ciddi olarak ilk vurgulayan George Sarton’un (18841956) 5 ciltlik anıtsal “Introduction to the History of Science” adlı ansiklopedik yapıtıdır. İslam’da bilimin parladığı zamanlar, Avrupa bilimi ve bugün Ortaçağda yaratılan İslam bilimi Antikite ile modern çağ arasında önemli bir köprüdür. İslam bilimi 8.15. yüzyıllar arasında ağırlığı 9.13. yüzyıllar olmak üzere dünya bilim tarihinin ikinci aşamasını oluşturur. Fakat bu yaratıcı üretim dönemi, 12. yüzyıldan sonra İmam Gazali ve Aşari bağnazlığının derinleşmesiyle giderek yok oldu. Bilim açısından en az Rönesans kadar özgün bir yaratma dönemi olmasına karşın İslam bilimi, tıp alanı dışında, sonraki bağnazlık döneminde kültürel önemini yitirmiş, medrese dogmatizminde yok oldu. Doğan Kuban Müslümanlar, eski dünyanın simya bilgilerine sahip çıktılar. Fakat giderek artan bilgiler ve deneyimlerle, Cabir, ElRazi gibi insanlar yetiştirdiler. Yunan bilimini geliştirdiler. Ve Çinin, Hindin birikimlerini de ona kattılar. Ne var ki Gazali düşüncesinin etkisiyle bu dönem kapandı. Daha sonra da bir şey olmadı. Fuat Sezgin bu basit panoramanın altında bilgi yokluğundan kaynaklanan bir sığlık olduğunu kanıtlamaya çalışan bir araştırıcıdır. Ortaçağ İslam bilimi şaşırtıcı zenginliktedir, ve etkisi Rönesans’a ve bazı yapıtlar Rönesans’tan öteye de Latince çevirileri sayesinde sürmüştür. Sadece Alhazen (Ibn Heysem), Avicenna (Ibn Sina), El Harezmi değil, fakat Farabi, Ibn Rüşt ve Ibn Sina, Aristo ve Eflatun’un yorumcuları olarak dünya felsefe tarihine geçmişlerdir. Mesaj şudur: Din ve bilim arasında bir çelişki aramak gerekmez. Çünkü din ve bilim dünyayı tümüyle değişik algılama sistemleri üzerine kurulmuşlardır. İslam, Yahudilik ve Hıristiyanlıktan sonra gelmesine karşın onlardan daha fazla Antik bilim mirasına sahip çıkmıştır. Tanınmış İslam bilim tarihçisi Fuat Sezgin’in Frankfurt’ta Goethe Üniversitesinin Arabİslam Tarih Bilimleri Enstitüsü tarafından 2004 yılında yayınlanan “İslam’da Bilim ve Teknik” adlı 5 ciltlik yapıtı, Türkiye Bilimler Akademisi tarafından Türkçe yayımlandı. (Fuat Sezgin, İslam’da Bilim ve Teknik, Arapİslam Bilimleri Tarihine Giriş, Çeviren: Abdurrahman Aliy, Ankara, 2007) Fuat Sezgin Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli İslam bilim tarihçisi ve ‘arabisant’ıdır. Tanınmış oryantalist Helmut Ritter’in öğrencisi olan ve İ.Ü. İslam Araştırmaları Enstitüsünde Zeki Velidi Toğan’la da birlikte çalışmış olan Sezgin 1961’de doçent olarak Frankfurt Üniversitesi’ne gitmiş, 1965’te orada profesör olmuştur. 1963’te biten 13 Ciltlik ‘Geschichte des arabischen Schrifttum’ adlı yapıtı, İslam tarihi alanında Brockelmann’ın ünlü biyografisini büyük ölçüde aşan en önemli başvuru kitaplarından biridir. Halen Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi Arapİslam Enstitüsü ve Müzesi başkanı olan Sezgin müzeyi Ortaçağ İslam bilimsel araçlarının yeni modelleriyle zenginleştirerek İslam teknolojisi için çok önemli bir teknik müze statüsüne ulaştırmıştır. İslam’da Bilim ve Teknik kitabı bu müzenin bütün içeriği ile birlikte İslam bilimine ilişkin en yeni çalışmaların sonuçlarını ve F. Sezgin’in İslam bilimi ve teknolojisi konusundaki özetlenmiş düşüncelerini içermektedir. BİLGİYE, DİNİ SAYGI! Arapların Mısır’ı, Kıbrıs’ı, Sicilya’yı ve Rodos’u almaları ArapAkdeniz simbiyosis’ini ve o simbiosis’de GrekHellenistikRoma bilim ve felsefesinin Arap diline çevrilip Arap muşlardır. Ibn Sina’nın Şifa’sının 16. Yüzyılda 22 kez basıldığını, İbn Heysem’in Optiği’nin 18. Yüzyıla kadar okunduğunu anımsamak, bu etkinin önemini ve yoğunluğunu anlatır (Ibn Sina’nın Türkçeye ancak 19. Yüzyılda çevrildiği düşünülürse Osmanlı tarihinde bilimsel kültürün doğası da daha iyi anlaşılır). Yapıtın 2, 3, 4, 5.nci ciltleri, bilimsel deneylerde ve pratikte kullanılan, ve Sezgin’in büyük bir itina ile toplayıp, büyük ölçüde modern rökonstrüksiyonu yaptırdığı deney aletlerine ve diğer aletlerin tanıtılmasına ayrılmıştır. Böylece kitap ilginç bir görsel müze oluşturmaktadır. BUGÜN RASTLANMIYOR Peygamber’in ölümünden 150 yıl sonra İslam kültür ortamının, özellikle idareciler katında, Antik dünyadan ne kalmışsa çevirme gereğini duyan bir bilimsel merak düzeyine erişmesi çok önemli bir tarihi olgudur. Buna bugünün İslam idarecileri katında rastlanmadığını düşünmek de öğreticidir. Sezgin, Erken Abbasi döneminde 2 Hicri yüzyılda (8. YY) dış kaynaklı bilginin özümseme devrinin sürdüğünü söyler. Halife ElMansur döneminde büyük Hint astronomi kitabı Brahmaputasidanta (kısaca Sidenta) (770)’nın Arapçaya çevrilişi önemli bir aşama olmuştur. Çeviriyi yapan Sasani çağı astronomisinin o sırada yaşamakta olan son temsilcisi elFazari İranlıydı. Hem bilim adamı hem vezir olan Halid ElBermeki Ptoleme’nin ünlü ‘Almageste’ini de o sırada Arapçaya çevirtmiştir. 8. Yüzyılda İslam ortamı bilim alanında önemli adlar yetiştiriyor. Bütün insan bilgilerinin (Ilm alMizan) ‘ölçüler bilimi’ olduğunu söyleyen kimyager ve simyacı Cabir Bin Haysan’a, bilim felsefesi tarihinde özgün bir doğa filozofu olarak bakmak gerekir. Bu ilk gelişmeler üzerinde Yunan bilimlerine bir daha hiçbir İslam hükümdarında görülmeyecek bir ilgisi olan ve kendisine bir bilim aşığı diyebileceğimiz Halife ElMemun (813833) zamanında İslam dünyasında bir bilg i Denizcilik bilgini İbn Mâcid’e ait pusula Rönesans’ından söz edilebilir. Bağdat’ta BeytElHikme (bilgelik evi) büyük bir çeviri etkinliği için onun zamanında inşa edilmiştir. İslam kültürünün dünya uygarlığına yaptığı en büyük katkılardan biri Antik uygarlığın kitaba geçmiş bütün düşünsel üretimini Arapçaya çevirmiş olmasıdır. İslam Ortaçağının büyük bilimsel üretimine temel oluşturan bu bilgi, buna eklenen Hint ve Sasani kökenli geleneklerle de zenginleşip Müslüman bilim adamlarının yorum ve katkılarını da içererek, özellikle İspanya kanalıyla, Avrupa kültürüne mal olmuştur. Sezgin’in kitabı bilimin ve sosyal bilimlerin ve teknolojinin hemen her alanı kapsadığı için, bu yazıda sadece bazı alanlar ele alınmıştır. İSLAM BİLİM: KÖPRÜ İslam Bilimi dendiği zaman Avrupa gözlüklü bir Batı egemenliği tarihinde, Ortaçağda yaratılan İslam biliminin Antikite ile modern çağ arasında önemli bir köprü olduğu hatırlanmaz. Oysa İslam bilimi 8.15. Yüzyıllar arasında ağırlığı 9.13. yüzyıllar olmak üzere dünya bilim tarihinin ikinci aşamasını oluşturur. Fakat bu yaratıcı üretim dönemi 12. Yüzyıldan sonra İmam Gazali ve Aşari bağnazlığının derinleşmesiyle giderek yok olmuştur. Antik bilgi ve felsefe tabanı üzerinde gelişmiş ve bilim açısından en az Rönesans kadar özgün bir yaratma dönemi olmasına karşın İslam bilimi, tıp alanı dışında, sonraki bağnazlık döneminde kültürel önemini yitirmiş, medrese Halife elMe’mün (dönemi 198218/813833)’un dünya haritası dogmatizminde yok olmuştur. Fakat Avrupa’da. 9. Yüzyıldan itibaren Latinceye çevrilip etkileri Rönesans’a kadar sürdüğü, ve Batı CABİR, ELRAZİ kültür ortamı (ki buna kilise de dahildir) İslam yazarlarıMüslümanlar, eski dünyanın simya bilgilerine sahip çıkna Latince adlar takarak kullandığı Avicenna, Alhazen, tılar. Fakat giderek artan bilgiler ve deneyimlerle, Cabir, Averroes gibi bilim ve felsefe adamlarını neredeyse ken ElRazi gibi insanlar yetiştirdiler. Yunan bilimini geliştirdi kültürüne entegre ettiği için, İslam bilim ve felsefesi, diler. Ve Çinin, Hindin birikimlerini de ona kattılar. Ne Avrupa düşünürleri ve bilim adamları tarafından, öğrenilmiş var ki Gazali düşüncesinin etkisiyle bu dönem kapandı. ve değerlendirilmiştir. Daha sonra da bir şey olmadı. Fuat Sezgin bu basit panoramanın altında bilgi yokluğundan kaynaklanan bir sığlık Fuat Sezgin, çok ayrıntılı olarak tanıdığı İslam’ı literatürü olduğunu kanıtlamaya çalışan bir araştırıcıdır. içinde Müslüman bilim adamlarının genel bilim tarihinAvrupa’nın 16. Yüzyıldan sonra yaptığı bilimsel devdeki konumlarını incelerken, temelde hem Avrupalıların rimin verileriyle 9. Yüzyıl bilimini eleştirmek, anestezi olhem de bizim gibi her şeyi Batıdan öğrenen Avrupalı olmadan yapılan ameliyatları, ya da röntgenle MRI; karşımayanların ön yargılarına karşı bilimsel bir savaş sürdüren laştırmaya benzer. Arapların Yunan yapıtlarını çevirip üzebir araştırıcıdır. rinde hiç çalışmadıklarını kabul etsek, bir Rönesans da düAvrupa bilim tarihinin genel yargısı Sarton’a gelene kaşünemeyiz. Fakat bu tartışmanın tutarlı olması için dar şöyle özetlenebilir: özellikle Abbasiler döneminde, esHıristiyan kilisesinin de Arap yapıtlarını Latinceye çevirme ki İran topraklarında Araplar İranlıların, Yunanlıların, isteğinin de Müslümanların çabaları kadar önemli olduğunu Suriyeli Hıristiyanların, Yahudilerin yardımına muhtaçtılar. hatırlamak gerekir. Sorun insan merakının kişi ve topluVe Hıristiyan kilisesi gibi Paganizmle kavga etmeleri de gemu ulaştırdığı entelektüel tatminin dönemiyle ilişkisini kavrekmiyordu. Böylece önce eski Sasani kenti Gundişapur’da ramaktır. , sonra Bağdat’ta bilim ve felsefe yapıtları Arapçaya, Gerçi Avrupa vizyonun 19. yüzyıldaki gelişmesi içinArap olmayanlar eliyle çevrildi. Yunan ve Antik kökende Johann G. Wenrich (1842) ve Ferdinand Wüstenfeld li her şeyle birlikte astronomide Mezopotamya geleneği, ma(1877) gibi İslamistlerin düşünceleri 20. Yüzyıl ortalarına tematikte Hint geleneği bir alt veri olarak kabul edildi. Bu kadar etkili olmuş, İslam bilimi antik bilgiyi Arapçaya çebilgiler hem idareciler hem de büyük tüccarlar tarafından virerek ve her şeyi onunu üzerine kuran bir taklitçi ya da isteniyordu. yorumcu olarak kabul edilmiş, özgün katkıları yadsınmışBu bilgiyi yeni deneyler, yeni ölçümler yeni gözlemlerle tır. derinleştirdiler. Fakat çok da ileri gitmediler. Matematik Sezgin kitabında İslam bilimi ile ilgili Avrupa önyarHarezmi’nin cebrinde kaldı. Coğrafya daha çok astronogılarının yavaş yavaş yıkılmasını ve İslam bilim tarihinin mi ile birlikte düşünüldü. Fakat İslam dünyası büyük olduğu aşamalarını anlatırken İslam bilimsel düşüncesinde kaynak için bir çok gezgin coğrafyacı yetişti. Coğrafya deskriptifbelirtmenin bilimsel önemini, ona karşın Antik Yunan düdi fakat matematiksel boyutu vardı. şüncesinde bilimsel düşüncenin başlangıcının karanlıkta Tıp genelde Hipokrat ve Galen gibi otoriteleri izledi. kaldığını vurgulamayı da ihmal etmiyor. Doktorların prestiji yüksekti, ve doktorluk, filozofun, asİspanya İslam’ı Avrupa’ya antik düşünce ile birlikte tronomun, matematikçinin de yaptığı işlerden biriydi. Onun İslam’ın bilimsel katkısının da girmesini sağlamış, ve için aralarında Ibn Sina gibi filozof bilim adamları yetiş Avrupa bilimini yönlendirici bir rol oynamıştır. İslam biti. liminin Antikite ile Modern arasındaki köprü konumunu İslam Filli Su Saati elCezeri, elCâmi. İstanbul yazması, Topkapı Sarayı.III Ahmet 3472, s.90 elİdrisi’nin yuvarlak dünya haritası kültürünün temel taşlarından biri olmasını sağlar. Sezgin, Yunanlı Zosimus’a ait bir simya kitabının 658’de Arapça çevirisinin yapılmasının, daha Muaviye’nin valiliği sırasında Yunan kültür mirasına karşı ilginin varlığını vurguladığına işaret eder. Arapların 700’lü yıllara kadar devlet idaresinde Kopt, Yunan, İran dillerini kullanmaları, onların yerli halkın kültürleriyle barışık olmalarını gerektiriyordu. Emevi halifeleri dönemindeki ilk çeviriler simya, astroloji ve tıp alanlarında olmuştur. Sezgin, Franz Rosenthal’a atfen, İslam’ın bu ilk döneminde bilgi’ye dini bir saygıyla yaklaşıldığını hatırlatır. Gerçekten de eğer 7.8. Yüzyıl İslam’ında daha sonraki çağların bağnazlığı olsaydı, böyle bir çeviri etkinliği de olamazdı. Peygamber’in ‘Bilgi neredeyse oradan al!’ hadisi İslami bilginin temeli Kuran ve Sünnet içinde olduğu için kuşkusuz, dini bilgi dışındaki bilgileri kastediyordu. İslam’ın erken çağında Kuran dilinin netleştirilmesi amacıyla (Leksikografi)’nin gelişmesi ve ‘hadis’ ilmi nedeniyle de eleştirel bir kaynak araştırma yönteminin oluşması Arap dilli İslam düşüncesinin gelişmesine önemli bir katkıda bulunmuş olmalıdır. ŞİFA 22 KEZ BASILDI ‘İslam’da Bilim ve Teknik’ kitabının Birinci Cildi’nin ilk bölümü, 7. Yüzyıldan 16. Yüzyıla İslam dünyasının antik bilim mirasına sahip çıkarak onu Arap diline çevirip özümlemesini anlatır ve onun üzerine bina edilen bilimsel etkinliğin genel bir özetini yapıyor. Girişin ikinci bölümünde ise Arap dilli İslam biliminin Avrupa’ya girişi ve özümlenmesi anlatılmıştır. Bu etki Konstantinopolis, Kahire, Tunus ve Fas’tan, Sicilya, İtalya ve İspanya’ya , İspanya’dan Fransa’ya yayılıyor. Bütün ortaçağ boyunca hatta 17. Yüzyıla kadar İslam bilim kitapları genelde İspanyalı Yahudilerin Latince çevirileri yoluyla, batıya kazandırılmış dini ve laik bilim adamlarının elinde antikiteyi ve İslam’ı batıya geçiren köprü ol CBT 1108/12 13 Haziran 2008 MATEMATİK 9. Yüzyıl İslam matematiği Hint çevirilerine ve yine Hint kökenli (sıfır) kavramına sahip çıkan Halife El Yazının devamı arka sayfada CBT 1108/13 13 Haziran 2008 İ slam’da, Yunan ve Antik kökenli her şeyle birlikte astronomide Mezopotamya geleneği, matematikte Hint geleneği bir alt veri olarak kabul edildi. Bu bilgiyi yeni deneyler, yeni ölçümler yeni gözlemlerle derinleştirdiler. Fakat çok da ileri gitmediler. Matematik Harezmi’nin cebrinde kaldı. Coğrafya daha çok astronomi ile birlikte düşünüldü. Fakat İslam dünyası büyük olduğu için bir çok gezgin coğrafyacı yetişti. Coğrafya deskriptifdi fakat matematiksel boyutu vardı.