24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GEN ARAŞTIRMALARI Üner Tan, dünya çapındaki buluşmayı anlatıyor Bilim adamımız Üner Tan, dünya çapında bir bilimsel başarıya imza attı. Keşfi, insanın evrimsel gelişimi üzerine, özellikle dört ayaklılıktan kurtulma ve iki ayaklılığa geçiş tartışmalarında, ilk somut bilgi niteliği taşıyor... Orhan Bursalı PRİMAT YAVRUSU BEBEK Tedrici evrimin bu kadar çarpıcı bir değişikliğe neden olması olası görünmüyor, örnekler de bunu desteklemiyor. Tersine evrim, ya da şimdi artık tersine mutasyonun beyinle ilgili olduğunu düşünüyorum. Tersine mutasyon sonucu bazı insanların beyninde evrimden arta kalan atavistik yürüme ile ilgili network'ler aktive edilmiş olabilir. Bu evrimsel izler, ya her insanda yok, ya da çok zayıf, aktive edilebilmeleri için. Bazılarında ise, güç durumlarda kolaylıkla kullanılabilecek durumda bulunuyorlar. Bazı insanlardada hemen görülebilen yapısal ya da düşünsel değişiklikler olarak ortaya çıkabiliyor. Geçenlerde bir bebek doğdu, yüz yapısı tamamen primat yavrularını andırıyordu, yani insan evriminin bir aşamasını gösteriyordu. Özetle tersine evrim teorisi gerekli yankıyı buldu ve tartışılıyor, ben de üzerinde düşünüyorum. Biz elbette, dört bacaklı yürüyüşe neden olduğunu düşündüğümüz bozuk mutasyon gösteren geni bulduk. Bu gen bozuk olduğundan bir genetik kompenzasyon olarak yerine atavistik genlerimizden olan fakat uyuyan bir gen uyandırılmış ve kullanılabilir duruma getirilmiş olabilir. UTS'unun kadar ilginç olduğu tartışmalarımızdan belli değil mi? Soru: Nasıl ve neden dörtbacaklılık geni bazı insanlarda ortaya çıkıyor? Hepimizde var mı, bazılarında pasif, bazılarında aktif mi? Üner Tan: Çok ilginç soru. Sende var mı yok mu acaba? Bunu anlamak kolay: Dört bacaklı yürümeye çalış, kolaysa, o zaman sende devolusyon geni (tersine evrim geni) var, büyük bir olasılıkla. Yoksa, o zaman sende devolusyon yok demektir, tabii quadripedalite (dört bacaklılık) yönünden... Fenotip olarak dörtbacaklılar çok nadir görülüyor. Bu genin resesif (çekinik, baskın olmayan) olduğu anlaşılıyor, şimdiye kadarki aile ağacı analizlerimizde. Resesif geçen hastalıklar literatürde zaten nadir görülüyor. İki kişi bulunacak, bunlar evli olacaklar, ve anne ile baba bu çekinik geni taşıyacaklar, ondan sonra 100 çocuğun 25 inde bu hastalık görülecek... Senin de tahmin ettiğin gibi bu fenotip birdenbire ortaya çıkmıyor. Ancak zorunlu durumlarda muhtemelen dörtbacaklılık geni yeniden ekspresse oluyor (kendini dışa vurma, gen ürününün ortaya çıkması yani çekinik karakterden ayrılması). Örneğin, herkeste maymunsu atalarımızda olduğu gibi kıllı bir vücudu oluşturan bir gen vardır. Fakat, populasyonun çoğunluğunda bu gen kısmen ya da tamamen baskılanmış olabilir. Yeni genler, yani kılsız ya da az kıllı vücudu oluşturan yeni gen, eski kıllı vücut genini baskılayabilir, ya da eski gen, yeni gen oluştuğu için ve iyi olduğu için kendi kendini baskılayabilir, ya da eski gen çocuğa geçmeyebilir. Bu olayların populasyon düzeyinde oluşması elbette nadir olacaktır. İlginç olan şey, bu atavistik fenotipin, yani dörtbacaklı yürüme tarzının, çok nadir olması değil, bu atavistik özelliğin nadir de olsa gerçek yaşamda görülebilir olmasıdır; çünkü bildiğimiz kadarı ile insan genomu oldukça stabildir. Ü ner Tan diyor ki “Şimdiye kadar milyonlarca yıldan beri toprak altında kalmış olan fosillerden iki ayak üzerine kalkışta kesin bilgilere ulaşamadık. Fakat şimdi elimizde canlı modeller var, dört bacaklılardan iki bacaklılara geçişi inceleyebilmemiz için. Artık iki ayaklılığa geçişin genetik mekanizmalarını bile araştırabiliyoruz. Herşeyden önce bu buluş Darwin'in evrim teorisinin yeniden gözden geçirilmesinin zorunlu olduğunu gösterdi...” Tan ile yaptığımız söyleşi şöyle: Soru: Dört ayaklılık konusu nedir, bunun gene mamen yenmiş ve uzayın derinliklerinde bilgiye doğru özgürce yol almaktadır. Darwin'in tedrici evrim teorisinin yanında birde “punctuated evolution” (sıçrama şeklinde evrim) teorisi vardır. Şimdiye kadar bulduğum 7 ailede UTS'unu (Üner Tan Sendromu) aile ağacı çizerek inceledik. Tümünde “autosomal recessive transmission” (annebabadan alınan çekinik özellik) saptadık. Bu basit genetik analiz bize, herhangi bir kromozomda bir gen defekti (bozukluğu) olduğunu gösteriyordu. Bu defekt sonucu bu insanlar dörtbacaklı yürüyüşü tercih ediyorlardı. Diğer bir deyişle, dört bacaklı maymunsu insandan iki bacaklı insana geçiş tedrici değil, bir genetik mutasyon (gende değişimi) sonucu sıçrama şeklinde olmuştu. Benim ilk çalışma hipotezim budur. Bunu kanıtlamak için UTS'unun geninin bulunması gerekiyordu. Ve bunda da başarılı olduk. GERİYE MUTASYON MU? Soru: Eğer genetik bir mutasyonla iki ayağa kalktıksak, şimdi bazı insanlarda ortaya çıkan dört ayaklılık gen(ler)i geriye mutasyon mu sayılmalı? Dört ayaklı hastalarda, mutasyona uğramamış esas gen, bir şekilde raslantısal olarak ortaya mı çıkıyor? Üner Tan: Önemli bir soru. Ben bu bulgulardan refleksiyonla insanda devolusyon teorisini ortaya attım, UTS üzerine bilimsel makalelerimde. Bu teori, her yeni teoride olduğu gibi, bilimsel destekler de buldu, eleştiriler de. Ama uluslararası düzeyde yankı uyandırdı. Önemli olan budur, teorinin doğru veya yanlış olması değil... Bir defa teori, test edilebilir olmalı ve yanlışlanabilir olmalı (Popper). Benim teori test edilebilir, yani yanlışlanabilir. Bu bağlamda devolusyon teorisi, tersine evrim (reverse evolution) olarak hayvan deneyleri ile test edilebiliyor. İnsanda da şimdi bir "nature experiment" olarak gözümüzün önünde duruyor... Demek ki rastlantısal (?) mutasyonlardan biri Homo erectus'u yarattı ve iyi olduğunu gördü; ayakta kaldı, yer çekimi kuvvetlerine rağmen direndi (Homo erectus ile birlikte ilk defa direnen insan ruhunun ortaya çıkışını görüyoruz). Tedrici evrimle Homo erectus'un ortaya çıkışını açıklayamayız. Öyle olsaydı, diğer maymunlar da şimdiye kadar ayağa kalkarlardı ve bize meydan okurlardı. İnsanda devolusyon teorisi veya tersine evrim teorisi genellikle evrimciler tarafından eleştirildi, genetikçiler tarafından desteklendi. Evrimin yönü olmaz dediler. Evrimin yönü gözlerimizin önünde açık seçik duruyor! Evrime bakan görür. Ben, tersine evrim ile evrimin yönünden görülen olaylardan bahsediyorum. Yani insanda dört bacaklılık, göreceli olarak, maymunsu atalarımızın yürüme tarzını yansıttığı için tersine evrim olarak düşünülebilir. Bu teorinin evrimin yönü var mı yok mu sorusu ile hiçbir ilgisi yoktur. CBT 1094/14 7 Mart 2008 tik bir sorun olduğuna nereden karar verdin? Üner Tan: Sadece insan dik durur ve habitüel olarak iki bacaklı (bipedal) yani iki ayağını kullarak yürür. Bu, insanı diğer primatlardan ayıran en önemli özelliğidir. Bilindiği gibi maymunsu atalarımız dört bacaklı (quadripedal) yürüyorlardı. Darwin'e göre, milyonlarca yıl süren tedrici bir evrim (gradual evolution) sonucu insan iki ayağının üzerinde doğruldu ve iki bacaklı yürümeye başladı (homo erectus). Evrim teorisinin en önemli sorularından biri, dört bacaklı yürüyen maymunsu atalarımızdan iki bacaklı yürüyen homo erectus'a geçişin nasıl olduğudur. Bu konu henüz tartışma aşamasındadır. İnsanın evrimi, ayağa kalktıktan sonra başlamış ve serbest kalan eller beyinle birlikte insanın her yönden gelişimini sağlamıştır, insan yer çekimine karşı direnmiştir. Bu insan psikolojisinin de başlangıcıdır. Yani Homo erectus'la birlikte “direnen insan” meydana gelmiştir. Bugün artık insan yer çekimini ta
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle