Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolTurkoğlu@Gmail.com) daki bazı hareketlere uygun kokular çıkartıyor. Kokular kulaklığın içindeki bir haznede depolanıyor. Örneğin sanal bir tabancanın tetiği çekildiğinde burnunuza barut kokusu geliyor. Başlığı geliştirenler, kötü kokulara yer vermemeye özen gösteriyorlar. Temsili demokrasi modelinin gerek kamu gerekse de medya gibi kamu harici alanlarda kaynak ile birey arasına yerleştirmiş olduğu ara katman olgusu 21. yüzyılda internet gibi lojistik altyapılar sayesinde sahip olduğu önemi yitirmeye başladı. Nihai mertebede bu belki de devletin kendisinin de ortadan kalkmasına neden olacak. İNSANLARI HAREKETE ÖZENDİREN MP3 Japonya’nın Sega isimli elektronik cihaz üreticisi, insanların hareketsiz oturarak müzik dinlemelerini engellemek için Body Trainer adını verdiği bir MP3 geliştirdi. Bir MP3 çalıcı ve kulaklıktan oluşan Body Trainer insanları egzersize zorluyor. Kulak memesine takılan bir klip, kalbin atış hızını hissederek kişiye özel, güvenilir bir egzersiz şekli tasarlıyor. Müziğin temposuna uygun olarak tasarlanan hareketlerin kişinin yaşına da uygun olmasına dikkat ediliyor. Müzik çalarken bir kadın sesi, tüm parametreleri göz önünde bulundurarak yavaşlamanızı veya hızlanmanızı söylüyor. 304 Kez Türban, 166 Kez Din Benzer bir olay tam on sene önce 1998’de yaşanmıştı. ABD’de Savcı Starr’ın Bill Clinton Monica Lewinski ilişkisiyle ilgili iddianamesini dünya ilk olarak internet üzerinden öğrenmişti. Başsavcının AKP’nin kapatılmasıyla ilgili hazırlamış olduğu iddianame de Anayasa Mahkemesi üyelerine resmi kanaldan ulaşmadan önce tam metin olarak internette yayınlandı. Kim sızdırdı, neden sızdırdı bir yana; iddianamenin bu şekilde servis edilmesi ilginç sonuçlar da doğurdu. Örneğin Hürriyet Gazetesi’nden Yılmaz Özdil, 19 Mart 2008 günkü yazısında ilginç istatistikler vermiş. Sanırım iddianamenin bilgisayarda yazılmış hali elde olmadan bu tür istatistikleri çıkarmak imkansız olmasa da çok zaman alıcı bir şey olurdu. Özdil’e göre örneğin iddianamede imam kelimesi 54 yerde geçiyor. Şeriat kelimesi 70 yerde. Atatürk 45 yerde, türban 304, din 166, demokrasi ise 80 küsur yerde. Bu tür istatistiklere gelmeden bile iddianamenin tam metin olarak dileyen herkesin erişebileceği, hem de kolayca erişebileceği bir yerde olması, öncelikle açık toplum olma yolunda katedilmiş önemli bir aşamadır. Bunun temel bir nedeni var. Günümüzde medyanın ne kadar tarafsız, ne kadar temiz olduğu sadece bizim ülkemizde değil dünyanın hemen her ülkesinde tartışılmakta. Bu türden medyaya bomba gibi düşen bir konu hakkında kamuoyunun edineceği bilgi medyadaki gazetecilerin yorumlarına bağlı olursa (köşe yazarları ile sınırlı değil haberi yapan, yazan muhabirler bile aslında ister istemez kişisel yorumlarını işin içine katarak metni oluşturuyor) kamuoyunun yönlendirilmesi de çok daha kolay olabiliyor. Bu denli ciddi bir konuda iddianamenin kendisini okumadan, medyada çıkan yorumlara göre hareket etmeye (ister istemez) yönlendirilen kamuoyu çok daha bilinçli hareket etmeli ve iddianameyi şahsen edinmeli, okumalı ve değerlendirmelidir. Bilgi toplumu olmak bunu gerektirir. Bugün kamuoyunda azınmsanmayacak bir grup, medya gibi bu tür konularda aracı durumunda bir rol üstlenenlerin sorumluluklarını göz göre göre suistimal etmeyeceklerini varsaymaktalar. Bu varsayım ne kadar sağlıklı verilere dayanıyor ne kadar bu varsayımda bulunanların tembellikleri ya da uyuşturulmuşlukları, kandırılmışlıklarıyla ilgili? Hele bir de işin içine “Pardon dizgi hatası yapmışız, yanlış anlamışız” türünde özürler girdikten sonra simsiyahlıktan bahseden bir konuyu bembeyazlıktan bahseden bir haber haline getirmek medya için bugün hiç de zor değildir. Benzer bir durum özellikle AB ile ya da IMF ile olan ilişkiler çerçevesinde üretilen raporlarda da var. Hatta burada fazladan bir sorun daha bulunuyor. O da raporun orijinal dilinden Türkçe’ye çevrilmesi sırasında seçilen kelimelerin ya da yapılan tercümelerin ne kadar doğru olduğuyla ilgili. Yabancı dil bilen bireylerin bu tür raporları orijinal metninden okuması bu çerçevede çok büyük önem kazanmakta. Temsili demokrasi modelinin gerek kamu gerekse de medya gibi kamu harici alanlarda kaynak ile birey arasına yerleştirmiş olduğu ara katman olgusu 21. yüzyılda internet gibi lojistik altyapılar sayesinde sahip olduğu önemi yitirmeye başladı. Nihai mertebede bu belki de devletin kendisinin de ortadan kalkmasına neden olacak. Yeryüzü kültüründeki değişim, dönüşüm belki de devlet olgusunu gereksiz bir katman haline getirecek. İşin ilginci bunu ilk keşfedenlerin bu dönüşümü yönlendirmekte ve kendi istekleri doğrultusunda kullanmakta oldukları. Bugün birisi devlete gerek yok dediğinde herkesin aklına ulus devlete gerek yok mesajını toplumların bilinçaltına yerleştiren globalist model geliyor. Oysa devletin fazlalık haline gelmesiyle ulus devletin globalizm adına ortadan kaldırılması bambaşka iki olgudur. Öteki her alanda olduğu gibi burada da olguyu ilk sahiplenen onu kendi ideolojisiyle özdeşleştiriyor. Tüm bu yanlış yorumlamaların, yanlış anlamaların temelinde ise bireylerin bilgiyi direkt kaynağından edinmek yerine araya yerleştirilmiş olan aracılar vasıtasıyla edinme modelinin suistimal edilmesi, çatırdaması yer alıyor. ÇÖKME TEHLİKESİNİ HABER VEREN KÖPRÜ Basınca duyarlı bir boya, köprülerin çökme tehlikesi taşıyıp taşımadığını bildirecek. Finlandiya, Helsinki’deki VTT Teknik Araştırma Merkezi’nden mühendisler, çelik köprü ayaklarının alt kısmına sürdükleri reçinenin içine stres altında elektrik üreten piezo elektrik kristaller ilave ettiler (Smart Materials and Structures, vol 16, p 2571). Köprünün iki ucunda bulunan elektrotlar insanlar geçtikçe elektrik voltajındaki değişiklikleri tespit ediyor. Bu kristaller yapısal hatalardan kaynaklanan basınç değişikliklerinin saptanmasında kullanılabilecek. ÜRÜN SİPARİŞİ İÇİN KAMERALI CEP TELEFONU Mönüden dondurma sipariş ettiğinizi sanırken, masaya pişmiş koyun gözü gelmesini kim ister! Nokia bu tür sorunların yaşanmaması için yeni bir kameralı cep telefonu tasarlıyor. Örneğin tatlı mönüsündeki yiyeceklerden birinin resmini çektiğiniz zaman telefon karakterleri tanıyor ve sözcüğü birkaç saniye içinde çeviriyor (www.tinyurl.com/3xryg6). Prototip bugüne deki 9000 Çin ve 600 Japon yemek ismini doğru bir şekilde İngilizceye çevirmeyi başarmış. Nokia’nın “Point & Find” adını verdiği diğer bir yeniliği de insanların vitrinde gördükleri malları içeri girmeden satın almalarını sağlıyor. Beğenip de fotoğrafını çektiğiniz ürünü tanıyan yazılım telefonun web tarayıcısını internet üzerinden satış yapan dükkâna yönlendiriyor. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1097/ 19 28 Mart 2008