Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hekim kimliği ve türban Gazetelerden öğrendiğimize göre, türban yanlısı Sağlık Bakanı, intern doktorların türban takabileceklerine ilişkin bir görüş bildirmiş. Gene gazetelerden öğrendiğimize göre Sağlık Bakanlığına bağlı bazı sağlık kuruluşlarında türbanlı hekimler ve hemşireler görev yapmaktadırlar. Bir akademisyen hekim olan Sağlık Bakanının hekimin evrenselhümanist kimliği konusunda hiç mi hiç düşünmediği anlaşılmaktadır. Prof. Dr. M. Orhan Öztürk B oluşturan bu evrenselhümair hekim mesleğini uygularken, kendisinin henist kimliktir. Bu olmayınca kimlikten önce kazanmış olduğu kimlik öğeleritıbbiyeyi bitirmiş bir kişi, tıp nin hepsini uygulamalarını etkilemeyecek biçimbilimlerinde ve teknolojisinde de tümden bırakmak zorundadır. Hekim böyle temel, ne denli bilgili olursa olsun, ahlaksal bir ilkenin sınırlarını nasıl çizecektir? Bunun hekim sayılamaz. yanıtını ancak hekim kimliğinin doğrudan doğruya heHekimin kişisel kimliğinin kim olmakla kazanılan bir başka kimlik boyutunu, evsınırlarını evrenselhümanist rensel kimliği tanımakla verebiliriz. kimliğin etik değerleri belirler. Bir hekimin daha tıbbıyeye girmeden kazanılmış Hekim kimliğinin bu evrenselhekimlik dışı kimliği vardır. Bir tıp öğrencisi, içinde yehümanist boyutunda hekimin tiştiği toplumun kültürel yapısına, inançlarına, aile çevgünlük yaşam ve meslek uyguresine özgü kimlik özelliklerini benimsemiş olarak ünilamaları dünyasında, onun çoversiteye girer. Bu kimliğin içinde kişinin cinsel, yörecukluktan beri sel, etnikulusal, dinsel, ideolojik öğelerkazanmış olduğu den oluşan toplu bir kimlik duygusu varTürbana özgürkişisel kimlik dır. Bir birey olarak yetişkin insan kimliögeleri, yani etlük dayatması ile ğinin tamamlanmasında kuşkusuz bunlar nik, dinsel, bütün toplumumuher insan için önemlidir. ideolojik bağlar ve ilgiler önemini yitirir. Ancak, hekim için çok ayrı özel bir En başta insanların sağlığı olmak üzere, zun, ama en başta durum vardır. Bir hekim mesleğini uygueşitlik, insana saygı, sevgi, insan haklarıhekimliğin ve halarken, kendisinin hekimlikten önce kanın yanında oluş, işkenceye karşı oluş, zanmış olduğu kimlik öğelerinin hepsini toplumculuk ve bilime bağlılık gibi ahkimliğin çok büuygulamalarını etkilemeyecek biçimde laksal değerler egemen olur. yük ve çözümü güç tümden bırakmak zorundadır. Bir başka Bu değerlerin aslında bütün meslekdeyişle hekim hastası ile ilişkisinde cinsorunlarla karşıla ler için, bütün insanlar için geçerli oldusel, ulusal, dinsel, ideolojik kimliklerini ğuna inanmakla birlikte, şunu belirtmek caktır. hiçbir zaman öncelikli tutamaz; bunların gerekir ki başka hiç bir meslekte bu evetkisinde kalamaz. Hasta hekim ilişkisinrenselhümanist kimlik bu denli açık ve de bunları öncelikli tuttuğu, etkisinde kesin değildir. Bu ne demektir? Zaman kaldığı zaman hekimlik ahlakına aykırı davranmış olur. zaman işitiyoruz. Bir hekim işkence gören biri hakkında Hekim böyle temel, ahlaksal bir ilkenin sınırlarını işkence görmemiştir diye rapor yazmış, bir başkası bir nasıl çizecektir? Bunun yanıtını ancak hekim kimliğidinci siyasete bağlanarak, kadınsa erkek, erkekse kadın nin doğrudan doğruya hekim olmakla kazanılan bir başhastaları muayene etmez, ellerini sıkmaz olmuş. ka kimlik boyutunu, evrenselhümanist kimliği tanıDincileşmiş hastaneler ortaya çıkmış. Kendi kişisel makla verebiliriz. Hekimin kimliği yalnızca tıp bilimini kimliğini evrenselhümanist kimliğin önünde tutan bu ve teknolojisini iyice öğrenmiş olmasına, bir diploma kişileri, diplomaları olsa bile hekim olarak göremeyiz. almasına dayanmaz. Hekim olacak kişi uzun ve çok zor Ülkemizin şimdiki siyasal ortamında önemli bir dinbir tıp eğitiminin ardından diplomasını alırken, bütün selsiyasal simge durumuna getirilmiş olan türbanın, hetıp eğitimi boyunca kendisine aşılanmış olan özel hekimlik andını (Hipokrat andını) yüksek sesle söyleyerek evrensel hümanist kimlik doğrultusunda namusu ve şerefi üzerine söz verir. kimin evrenselhümanist kimliği ile nasıl bağdaşacağı sorusu ile karşı karşıyayız. Biliyoruz ki, çağımızın bütün teknolojik ilerlemelerine karşın, bir hekimin hastasını muayene edebilmesi ve sağaltım yapabilmesi için elindeki en güçlü, en etkili araç iyi bir hastahekim ilişkisidir. Olumlu bir ilişki kurulamadan ne üstün teknolojik olanaklar, ne de etkili ilaçlar yeterli olur. Türbanlı bir hemşire, bir tıp öğrencisi, bir hekim hastasının karşısında dinsel kimliğini öne çıkarmakta ve bunu açıkça bildirmektedir. Daha hemen başlangıçta hastahekim ilişkisinde önemli bir sorun ortaya çıkmaktadır. Hasta ister istemez böyle bir hekimin kendisine karşı yansız, önyargısız olup olmayacağından kuşku duyacaktır. Belki inançları bakımından türban yanlısı bir hasta böyle bir durum karşısında kendisini rahat hissedebilir. Ama hekim, dinsel inançlara göre hasta seçtiği ya da seçildiği anda zaten namusu ve onuru üzerine verdiği sözü çiğnemiş, evrenselhümanist kimliğini reddetmiş olacaktır. Bunun gibi, türbanlı bir kadın hekim erkek hastayı muayene etmese ya da dinsel inancına öncelik veren bir erkek hekim kadın hastalara bakmıyorum dese, bu kişileri hekim olarak görebilir miyiz? Böyle inançlara dayalı yaygın bir durumla herhangi bir sağlıklı sağlık politikası, sağlık kurumu, sağlık yönetimi oluşturulabilir mi? Kısa süre önce Hacettepe Hastanesinde karısının radyolojik incelemesi için sıra bekleyen bir genç “ben bir bayan doktor istiyorum” diye tutturmuştu. Böyle bir durumun bu gidişle kaçınılmaz olarak çok yaygınlaşacağını ve sağlık sorunlarımıza çözümü güç sorunlar ekleyeceğini görmemiz gerekir. Hekimlerdeki kadar kesin evrensel bir andı olmasa bile, adalet görevlileri için de aynı soruları sorabiliriz. Türban takan ve takmayan yargıçlar, savcılar olduğunda türban takan ve takmayan vatandaşların güven duygusunu nasıl bulabilecekleri önemli bir soru olmayacak mıdır? Türbanın kadını cinsel nesne konumunda tutan psikolojik anlamını göremeyen ve konuya kadının özgür istenci, özgür seçimi söylemiyle bakan kişilerin en azından hekimlik ve hukuk alanında bu özgürlüğün nasıl gerçekleştirilebileceğini düşünmeleri, sorgulamaları gerekmektedir. Türbana özgürlük dayatması ile bütün toplumumuzun, ama en başta hekimliğin ve hakimliğin çok büyük ve çözümü güç sorunlarla karşılacaktır. SAVAŞLA KAZANILAN KİMLİK Hekim, 2500 yıl öncesinden, Hipokrat çağından beri bilinmeyen şeylere, ölüme, bağnaz inançlara karşı destansı bir uygarlık ve bilim savaşımı vermiş; namusu ve şerefi ile bağlandığı bu evrenselhümanist kimliğini kazanmıştır. Özünde bu savaşım, inanca dayalı gizemci, büyüsel düşüncenin egemenliğinden, akla, sorgulamaya, araştırmaya dayalı bilimsel düşünceye ulaşmanın uzun, zaman zaman da trajik öyküsünü içerir. Evrenselhümanist kimlik, hekimin bilimselteknolojik kimliğinden büyük oranda bağımsız, fakat onunla birlikte gelişen ve yerleşen bir kimlik duygusu, bir kimlik yapısıdır. Hekimin etik görgüsünü, etik değerlerini Bilimcilerimizin başarısı güven verdi bile tamamlanmadan bitiyor. Herhalde dizgide atlanılan bazı satırlar var. Önümüzdeki sayıda bu eksik tamamlanır sanırım. Bu büyük başarıyı bizlere duyurduğunuz için teşekkür ederim. CBT’nin notu: İki sözcük sayfada “kapalı” kalmış. Son cümel şöyle olacaktı: Bu araştırma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Başkent Üniversitesi Araştırma Fonu ve İtalya’daki International Centre for Genetic Engineering and Biotechnology (ICGEB), tarafından desteklendi. CBT 1095/ 20 14 Mart 2008 S ayın Bursalı, 7 Mart 2008 günlü Bilim Teknoloji'de yer alan "Gündem" yazınızı ve iki Türk bilimcinin büyük başarılarını okudum. Bu buluşlar yaşadığımız şu günlerdeki kaygılarımı dağıtarak ülkemizin aydınlık geleceğine olan inancımı pekiştirdi. "Bir demeç verirler mi" sorunuza gelince : Ulemanın verebileceği bir yanıt varsa, belki. "Türk bilimcilerden iki büyük evrensel başarı" başlıklı yazı ikinci sütunda cümle hatta sözcük