Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
FİZİKDEHA kitap dek matematiğin karmaşık bulduğum kısımlarını cahilliğimden dolayı lüks olarak değerlendiriyordum.” Bu çalışmaların sonucunda 1916 yılında genel görelilik kuramı ortaya çıktı. Bununla kendisine duyduğu güveni artan Einstein, bir anlamda Tanrı'ya evrenin nasıl çalışması gerektiğini söylüyordu. 1933 yılında Einstein'ın bilimsel rotasını kesin olarak çizmişti. Oxford'da Herbert Spencer Konuşması'nda, “Bugüne dek elde ettiğimiz deneyimlere göre doğa, en basit, en akla uygun matematiksel fikirlerin yaşama geçirilmiş halidir. Artık keşiflerimizi yalnızca matematiksel yapılardan yararlanarak yapabiliriz.” Kendinden sonraki fizikçiler Einstein'ın izinden giderek daha önce hayal bile edilemeyecek kavramları keşfettiler. Bunlar kara enerji, kara delikler, Big Bang gibi kavramlardı. Kuramcılar şimdi genel göreliliği kuantum mekaniği ile birleştirmeye çalışarak daha da egzotik buluşlara imza atıyorlar. Atom altı sicimler, paralel evrenler ve daha yüksek boyutlar. Bu son kavramların tümü matematiğe gayet güzel uyum sağlamakla birlikte gözlemciler gerçek yaşamda bunlarla ilgili en ufak ize rastlamış değil. Bazı bilim adamları Einstein'ın bilimsel devriminin gereğinden fazla uzatılmasından kaygı duyuyor. Bu noktada sorun şu: Bir kuramın kanıtlanması için gözlemin bulunmadığı durumlarda matematik hangi noktada oyun haline gelir? Einstein da 1933'teki Oxford konuşmasında bu olasılık ile ilgili kaygılarını şöyle dile getirmişti: “Deneyim, hiç kuşkusuz, matematiksel yapılanmanın uygulanmasında tek kıstas olmaya devam edecek.” Einstein'ın 20.yüzyıla en büyük katkısı deneyime olan körü körüne bağlılığın ötesine geçme cesaretidir. Matematiksel hayal gücünü yeryüzüne geri döndürmek 21.yüzyıla katkısı büyük olacaktır. KAMONDO HAN Emine Çiğdem TugayMehmet Selim Tugay, Kamondo Han, İstanbul (2007), 276 sayfa, 21x31cm. ISBN 97897501704 09 Bez ciltli, ISBN 97897501704 16 Karton kapaklı. “Dünyanın evi” anlamına gelen Ca'mondo adını taşıyan Venedik kökenli Musevi aile vaktiyle Osmanlı'da emsalsiz bir emlâk imparatorluğu kurmuştu. İstanbul, Galata ve Péra'da hanlar, apartmanlar, dükkânlar, Boğaz'da yalılar, Çamlıca'da bağ, Çorlu'da çiftlik, Narlı'da zeytinlik, Hasköy'de okul, Beykoz'da fabrika, Alcazar D'Amerique tiyatrosu, İstanbul'un çeşitli semtlerindekiler yanı sıra Bulgaristan'daki arsalar vesaire derken Henri CartierBresson'un bir fotoğrafına da konu olan o pek meşhur merdivenler… 18. yüzyıldan itibaren İstanbul'daki ticaret hayatında aktif bir rol oynayan Camondo Ailesi mensuplarından Isaac ve Abraham Salomon Camondo (1780/851873) kardeşler tarafından 1802'de kurulan Isaac Camondo & Cie. (Isaac Camondo ve Şürekâsı) adlı banka, kısa bir süre içinde baş döndürücü bir hızla büyüyerek dönemin itibarlı uluslararası finans kuruluşlarından biri olmuştu. 5 Eylül 1832'de ağabeyi Isaac Camondo'nun vebadan vefatıyla kendisine miras kalan 25 milyon dolar tutarında bir servetin sahibi olarak şirketin başına geçen Abraham Salomon Camondo, I. Camondo ve Şürekâsı şirketinin dümenini eline alarak otuz sene boyunca bu yetkiyi kimseyle paylaşmadan şirkete muhteşem bir atılım yaşatmıştı. Yabancı uyruklu olması nedeniyle sahibi bulunduğu banka, verilen borca karşı teminat olarak ipotek konulan gayrimenkullere, borçlular taahhütlerini yerine getiremedikleri zaman doğrudan sahip olamadığından, padişah iradesiyle Abraham Salomon Camondo'ya "başkalarına emsal teşkil etmemek kaydıyla" gayrimenkul edinme hakkı verilmişti. İstiklâl Caddesi'nde Tünel'e doğru yürürken İsveç Konsolosluğu'nun yanından Şahkulu Bostan Yokuşu'ndan Serdarı Ekrem Sokağı'na (eski adıyla Yazıcı Sokak), oradan sağa dönüp Galata Kulesi'ne doğru giderken sol kolda Doğan Apartmanı'ndan biraz sonra gelen Kamondo Han (Yazıcı Apartmanı) da bu binalardan biriydi yalnızca… Bir tarafı Braunstein Apartmanı ve bir tarafı Doktor Kastro Apartmanı ve bir tarafı Camondo'nun haneleri ve dördüncü tarafı Yazıcı Sokağı. 18611868 yılları arasında bir tarihte Neoklasik üslupta simetrik bir plan şemasıyla inşa edilen Kamondo Han'ın mimarı kesin olarak bilinmiyor. Bina, Mimar Stampa tarafından daireli hale getirilmişti. Emine Çiğdem Tugay ve Mehmet Selim Tugay tarafından kaleme alınan Kamondo Han adlı kitap, çok sayıda bilgibelge, fotoğraf ve tanıklığın eşlik ettiği Galata, Camondo Ailesi, Kamondo Han, Evvel Zaman İçinde Kamondo Han Mukimleri, 1888 Yılında Camondo Ailesi'nin İstanbul'daki Gayrimenkullerine İlişkin Not Defteri başlıklı bölümlerinden oluşuyor. Velhasılı Kamondo Han, şahidi olduğu tarihi ve de mukimlerini anlatıyor… http://operaistanbul.blogspot.com/ TEHLİKELİ OYUNCAK Master ve doktorasını George Washington Üniversitesi'nde tamamlayan 1982'den beri Boğaziçi Üniversitesi ElektrikElektronik Mühendisliği Bölümü'nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Selim Şeker ile Harvard ve Avrupa Moleküler Biyoloji LaboratuvVarları'nda(EMBL) moleküler biyoloji alanında çalışmalar yapan Anıl Korkut'un birlikte yazdıkları “Tehlikeli Oyuncak” kitabı başta çocuklar olmak üzere tüm kullanıcılar için kalıcı büyük tehlike kaynağı olan cep telefonlarına dikkat çekiyor. Çok kısa zamanda gerçekleşecek beyin yıkamaya vardırılacak elektromanyetik dehşet konusunda uyarıyorlar. İki bilim adamı geniş pazarı, büyük getirisi olan cep telefonlarının tehlikelerinin hasıraltı edildiğinin altını bilimsel verilere dayanarak çiziyorlar. “Ülkemizde bugün bu derece yoğun kullanılan, insan vücuduna ve beynine bu kadar yakın olan, kullanım süresi konuşma dışındaki işlevleri hızla arttırılarak her geçen gün uzatılan başka bir radyasyon kaynağı yoktur.”diyorlar. Cihazlar fonksiyonlarını yerine getirirken elektromanyetik dalgalar yayıyor ama tehlike uzun ve çok yakın kullanımda ortaya çıkıyor. Standartlar ise değişken. Örneğin çamaşır makinası kurutmaya geçtiği zaman dalga miktarı artıyor ve yakınında bulunmak tehlikeli oluyor. Elektromanyetik dalgaların gözle görülmeyen büyük tehlikesi ne yazık ki sonuçlarını da yıllar sonra veriyor, şi işten geçince. Hayykitap Acil serisi'den çıkan 158 sayfalık kitabın 8 bölümden bazı başlıklar; Kısa Vadeli Zararlar; Uzun Vadeli Zararlar ve Çocuklar; Daha Az Radrasyon Daha Uzun Ömür; Elektromanyetik Kirlilik ve Korunma Yöntemleri; Elektromanyetik Dehşet: Beyin Yıkama. info@hayykitap.com/0212 3520050 İNSAN OLARAK EINSTEIN Çok az sayıda bilim adamı Einstein kadar yüceltilmiş ve saygı görmüştür. Ancak bilim adamlığının dışında Einstein alçak gönüllüğü, sosyal adalet tutkusu, insan ayırmadan herkese aynı şekilde davranma eğilimi (kral veya temizlikçi onun için farklı değildi) ile de büyük hayranlık uyandırmıştır. Nazi Almanya'sından kaçan biri olarak yaşamının büyük bir bölümde savaşa karşıtı bir tutum benimsemiştir. Öyle ki McCarthy döneminde insan haklarının en güçlü savunucularından biri olmuştur. Einstein küllerinin gizli bir yere serpiştirilmesini vasiyet etmişti. Çünkü idolleştirilmek istemiyordu. Ancak bütün bu çabalarına karşın yine idolleştirildi. Ne var ki Einstein bir dinin değil, aklın ve sağduyunun idolüydü. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1093/14 29 Şubat 2008