20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör önemli farklılıklar söz konusu. Az hareket eden erkeklerin % 20'sinde araştırma sırasında kemik kırılması görülürken, orta derecede hareket edenlerde bu oran %13. Düzenli spor yapan erkeklerde ise kemik kırılması yalnızca % 8 oranında görülmüş. Spor yapan erkeklerde özellikle de kalça kemiği kırıkları çok ender olarak görülmekte. Anlaşıldığı üzere spor ve diğer bedensel hareketler kemik yoğunluğunun azalmasını önleyerek, kemik kırılması riskini düşürmekte. bulunmuş. İki milyon yıllık kafatası Ailuropoda microta türünün en eski örneği. Daha önceleri bu türe ait sadece birkaç diş ve çene parçası bulunmuştu. Bu nedenle ilk kez hayvanların boyu tahmin edilebildi. Son iki milyon yıl içindeki iklim değişimlerine rağmen, panda kafatasının anatomisi hemen hemen hiç değişmemiş diyor araştırmacı PNAS dergisinde. Pandalar sadece bitkilerle beslenen tek ayı türüdür. Son bulgu bu özelliğin mil Geçenlerde Türkiye Bilimler Akademisi'nin Konsey kararı sonucu bazı adaylar genel kurula sunuldu. Bunlardan bazıları aslî diğerleri de asosiye olarak seçildiler; bazıları da genel kurul tarafından reddedildiler. TÜBA ve Şerif Mardin Meselesi Bu tür seçimler TÜBA kurulduğundan beri muntazaman yapılmaktadır: Seçimler gizli oyla yapılır ve seçilemeyenlerin isimleri asla açıklanmaz. Bunun nedeni, seçilemeyenlerin içerisinde bir burukluk, toplum karşısında herhangi bir mahcubiyet yaratmamaktır. Doğrusu, dünyanın bütün akademileri de böyle çalışır. Bilimsel madalyalar için de durum aynıdır: Başarısız adayların isimleri reklam edilmez; vakta ki herhangi bir ödüle aday gösterilmek bile bir şeref addedilsin. Ancak son TÜBA Genel Kurulundan sonra bu genel kurala tam ters düşen pek üzücü bir durum yaşandı. TÜBA üyesi olmadığı halde uluslararası saygınlık sahibi bir sosyal bilimcimiz, bir gazetedeki köşe yazısında, Profesör Şerif Mardin'in üyeliğinin Genel Kurul'daki fen bilimcilerin oylarıyla reddedildiğini, bunun Türkiye Bilimler Akademisinin saygınlığına gölge düşüreceğini yazdı. Bu olay gerçekten Akademi'nin saygınlığına gölge düşürmüştür: Ama Şerif Mardin seçilmediği için değil, bu seçimin tüm detaylarının dışarıya yansımış olması nedeniyle. Bahis konusu yazar Şerif Mardin'in üyeliğinin kaça kaç oyla reddedildiğini yazmıştır. Üstelik, olumsuz oyları verenlerin fen bilimciler olduğunu söylemektedir. Oy sayısı ilân edildiği için, Akademi üyelerince bilinebilir, ama kimin ne yönde oy verdiğini gizli bir oylamada bilmek asla mümkün değildir. Bu, olumlu ve olumsuz oylar Genel Kurulda oy veren fen bilimci sayısı ve sosyal bilimci sayısı ile birebir örtüşse bile böyledir, zira bir fen bilimci olumlu, bir sosyal bilimci olumsuz vermiş olsa, olumlu ve olumsuz oy sayıları gene mevcut fen ve sosyal bilimci sayılarını tam olarak karşılayacaktır. Peki yazarımız verdiği «bilgiyi» neye dayanarak vermiştir? Eğer bu «bilgi» Genel Kurulda yüksek sesle yapılan bazı irdelemelere dayanıyorsa, tamamen adayların kişiliklerini korumak nedeniyle gizli kalması gereken bu irdelemeler kendisine hangi kanallardan ulaşmıştır ve kendisine gizli kalması uluslarası bir bilim geleneği olan, bu tür irdelemelerden yapılan çıkarımları yayınlama özgürlüğünü kim vermiştir? Bunlardan da ayrı olarak Türkiye Bilimler Akademisi ilk kez bir adayı reddetmemektedir. Üstelik ilk kez bir sosyal bilimci de reddedilmemektedir. Pek çok fen ve sosyal bilimcimiz, Akademimizin kuruluşundan beri, daima tamamen bilimsel olan nedenlerle, Genel Kurulun tasvibine lâyık görülmemiştir. Bu seçilemeyenler arasında yayın ve atıf sayısı, ödüller vb somut göstergeleri Profesör Mardin'den daha yukarılarda olanlar hiç de az değildir. Bu adaylar hakkında bugüne kadar çıt çıkmamışken, Sayın Profesör Mardin'in durumunun ne gibi bir ayrıcalığı görülmüştür? Dedikodu makinası, epey bir zamandan beri Sayın Profesör Mardin'in özellikle son yıllardaki araştırma konularının ve bilhassa bu araştırmalarından çıkardığı bazı neticelerin Akademinin hoşuna gitmediği lâflarını ortaya çıkartmıştır. Ben son Genel Kurulda böyle bir hava görmediğim gibi, yapılan irdelemeler tamamen adayın bilimsel üretiminin bilimsel karakteri ve bilime uluslararası katkısının nitel ve nicel özellikleri ile sınırlıydı. Lehte oy verdikleri belli olan bazı Akademi üyeleri, Sayın Profesörün eserlerinin bir Akademi üyeliği hak ettirecek düzeyde olduklarını savunurken, karşı fikirde olanlar da bazı rakamlar verip, karşılaştırmalar yaparak bunun aksini savundular. Bu irdelemeler esnasında bazı Akademi üyeleri fikir değiştirmiş de olabilirler, zira hiçbirimiz her konunun uzmanı değiliz. İrdeledikleri konularda kafa patlatmış meslekdaşlarımızın, özellikle bunlar arasında inceleme yeteneğine çok güvendiklerimizin, sözlerini dinleriz; bu sözler, hiç de seyrek olmayarak, bazı önyargılarımızı değiştirmemize neden olur. Olumsuz düşündüğümüz adaylar ve/veya çalışmalar hakkında fikirlerimiz olumluya döner, veya bunun tersi olur. Bazan bir fen bilimci bir sosyal bilimcinin çalışmaları hakkında son derece değerli gözlemler yapabilir veya bazan bir sosyal bilimci bir fen bilimcinin faaliyetini çok ilginç bir noktadan değerlendirir. Zaten Akademinin maksadı, bilimi disiplin sınırlarının dışına taşarak daha üst bir düzeyde yapmak değil midir? Sayın Profesör Şerif Mardin hakkındaki tüm konuşma ve tartışmalar bu çerçeve içerisinde kalmıştır. Her şeye rağmen Akademi gene de yanılmış olabilir. Ancak maksat bunu belirtmekse, yer kısa bir gazete sütunu değil, Akademi Başkanlığına belgeler desteğinde yazılacak bilimsel bir yazı olmalıydı. PANDALARIN ATASI CÜCEYMİŞ Günümüzde yaşayan panda ayıları 1.50m kadar büyüyebiliyor. Çin'in güneyindeki bir mağarada bulunan en eski panda kafataslarını inceleyen bilim insanları, pandanın iki milyon yıl kadar önce en fazla 90 cm olduğunu hesapladılar. İlginç bir şekilde kafatasının biçimi bu kadar zaman içinde hiç değişmemiş. Çinli araştırmacı Russel Chiochon, o zamanki cüce pandaların da tıpkı günümüzdekiler gibi bambu ve diğer sert bitkilere göre uzmanlaşmış dişleri ve çeneleri vardı diye açıklıyor. Günümüzdekilerden neredeyse yarı yarıya küçük olan panda kafatası Guangxi bölgesindeki Jinyin mağarasında yonlarca yıl öncesine uzandığını gösterdi. Yeni kalıntılar sayesinde araştırmacılar, ayrıca pandanın o dönemdeki yaşam alanı hakkında daha fazla bilgi edinmeyi umuyorlar. Nilgün Özbaşaran Dede Evcil kedinin atası Yakındoğulu Son bir araştırmaya göre tüm evcil kedilerin ataları Yakındoğulu idi ve olasılıkla bu bölgede evcilleşmişlerdi. Evcil ve çeşitli yabani kedilerin genlerini karşılaştıran uluslararası bir araştırma ekibine göre evcil kedilerin kalıtımları en çok günümüzde İsrail ve Suudi Arabistan çölleri ve Yakındoğu'nun diğer ülkelerinde yaşayan yabani kedilerin kalıtımlarına benzemekte. İnsan ve kedinin ortak yaşamına ait en eski kalıntılar Kıbrıs'ta bulunmuştu ve yaklaşık olarak 9500 yıl öncesine tarihlendirilmişti. Ancak evcil kedinin asıl kökeni hakkında kesin bir bilgi bulunmuyordu. Nitekim kedi evrimini takip etmek çok zordur. Sonuçta yabani kedinin (Felis silvestris) alttürleri arasında büyük benzerlikler söz konusu, ayrıca bu alttürler arasında melezleşmeler de yaşandığından atalarının genetik izleri yok olmakta. Araştırmacılar akrabalık ilişkilerini açıklayabilmek için aralarında Avrupa ve Afrika'nın yabani kedileri, Orta Asya'nın step kedileri ve Çin'in çöl kedilerinin de yer aldığı 1000 kedinin kalıtımını incelemişler. Dikkate alınan genetik işarete göre yabani kediler altı gruba ayrılmakta. Avrupa kedisi, Orta Asya kedisi, Yakındoğu kedisi, Güney Afrika kedisi, Çin kedisi ve Çöl kedisi. Tüm yabani ve tüm evcil kediler, soy çizgileri en az 100.000 yıllık olan Yakındoğu'nun yabani kedi grubuna dahil. Bu benzerlik, evcil kedinin atasının Arabistan yarımadasının kuzeyindeki “Bereketli Hilal” bölgesine ait olduğunu göstermekte diyor araştırmacılar. Diğer evcil hayvanların aksine, kedi ilk başta insanlar tarafından evcilleştirilmemiştir. İnsan ve kedinin ortak yaşamı “Bereketli Hilal” bölgesindeki ilk çiftçilere uzanmakta. Çiftçilerin siloları çevredeki kemirgenleri, kemirgenler ise kedileri çekiyordu. Böylece kedinin fareleri yiyerek kendilerine yararlı olduklarını gören çiftçiler zamanla kediyi evcilleştirmişler. CBT 1062/5 27 Temmuz 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle