Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EVRİMSEL BİYOLOJİ Çok çocuk yapmak, toplumsal tehlike işareti mi? Ailelerde, toplumlarda, devletlerde veya herhangi bir tür canlıdaki üreme çokluğu ve dişi sayısının erkek sayısından fazla olması, oradaki olumsuzluğun ve güçsüzlüğün işareti midir? Mustafa Sağlam, Eğitimci, mustafasaglam62@hotmail.com ir televizyon programında bir bayan, uzun ve hayli yüksek asma köprünün tam orta yerinde durup, gelen geçen genç beylere çeşitli sorular sorarak anket yapıyordu. Genç bayanın amacı aslında anket yapmak değil, ortamlara göre insan cinselliğinin nasıl tepki vereceği konusuydu. Bunun için burada iki ortam oluşturuluyor. Birinci ortam hava günlük güneşlik çok sakin ve güzel, bu ortamda asma köprüden gelip geçen 10 denek üzerinde çalışma yapılıyor. Her denekle anket yapıldıktan sonra güzel bayanla bu genç baylar arasında, biraz da samimiyet kurulup adresler ve telefonlar alınıp veriliyor. İkinci ortamda, aynı anketörümüz başka deneklerle anket yaparken çeşitli efektlerle korku veren gürültüler oluşturuluyor. O anda, köprü biraz sallandırılıyor. Gene on kadar denek üzerinde yapılan bu çalışma sırasında da her bir denekle yapılan anketin sonunda genç ve güzel bayanla denekler adreslerini ve telefonlarını birbirlerine veriyorlar. Bu çalışmanın sonunda ne oluyor dersiniz? Evet çalışmanın Kişiler veya tüm sonunda, birinci sakin ortamda canlılar tehlike anket yapılan deneklerden hiç ve tehdit altınbiri, daha sonra bu anketi yapan daysa, üreme, kızı aramıyor; fakat ikinci, korkulu ve gürültülü ortamda anneslini devam kete katılan kişilerin hemen ettirme isteği hepsi anketör bayanı telefonla had safhaya arayarak çıkma teklifinde buluulaşıyor. nuyor. Sonuç: Kişi kendini tehlike ve tehdit altında hissediyorsa karşı cinse eğilimi ve ilgisi artmaktadır. Bu sonucun başka bir açılımı da kişiler veya tüm canlılar tehlike ve tehdit altındaysa, üreme, neslini devam ettirme isteğinin had safhaya ulaşmasıdır. B kadar güçsüz ve zayıf hissediyorsa üreme, çoğalma, yavru yapma sıklığı ve isteği artıyor. Temelde canlının cinsel isteğinin amacı, neslin devam ettirmesidir. Canlı kendini tehdit ve tehlike altında hissettiği anda, bir an önce üreme ve çoğalma ihtiyacı da hissedecektir. Burada ilk anda, öncelikli amaç çok üremek çok üretmektir. Üremenin ve üretmenin kalitesi ikinci planda kalmaktadır. Memelilerden böceklere doğru gittikçe, canlılar avavcı, güçgüçsüzlük bağlamı içinde üremeüretim ilişkisi oluşturuyor. Canlının ömrü ne kadar kısa, başkalarına ne kadar fazla av oluyorsa o kadar fazla üreme yapar. Örneğin karasinekler yaşamı boyunca binlerce yumurta yapabilir. Çünkü ömürleri kısadır, av olmaları fazladır. Nesillerinin devamı için çok miktarda üreyeceklerdir. göre daha güçsüz kalacaklar ve döllenme yarışını kaybedecekler. Dolayısıyla doğacak çocuğun dişi olma olasılığı artacaktır. Bu olay dalgıçlarda gözleniyor. Suyun derinliklerinde çalışma yapan dalgıçların spermlerindeki erkek döl (Y) hücrelerinin basınçtan dolayı dişi (X) spermlere göre zayıfladıkları, hatta bir miktarının öldüğü saptandı. Burada gene şu amaç ortaya çıkıyor. Kadın (dişi) neslin devamında üremede erkekten daha önceliklidir. Eğer tür, tehlike ve tehdit altında ise üreme neslini devam ettirme telaşına girecektir. Dolayısıyla doğa, üremenin baş aktörü olan dişiyi koruyacaktır. Tür, başka türleri tehdit ediyorsa gene üreme isteği oluşabilir. Bu, etki tepki meselesidir. Tehdit etme aynı zamanda tehlikeyi de beraberinde getirir. Zaten tüm canlıların yaşamı tehdit edilme ve tehdit etme mücadelesi ve tedirginliği içinde geçiyor. Buradan şöyle bir genelleme yapabilir miyiz? Ailelerde, toplumlarda, devletlerde veya herhangi bir tür canlıdaki üreme çokluğu ve dişi sayısının erkek sayısından fazla olması, oradaki olumsuzluğun ve İLGİNÇ ÖRNEKLER Konuyu başka örneklerle biraz daha açalım: Köylüler ineklerini boğayla çiftleştirdikten sonra, ineği en az bir gün evde hapis tutar, ona yem vermezler. çünkü hayvanın o günler biraz güçsüz ve zayıf kalıp dölleneceğine inanırlar. Görülmüştür ki üç dört yıl yavru yapmayan çok semiz inekler, defalarca boğayla çiftleştirilseler de gebe kalmıyor. Aynı durum diğer evcil hayvanlar için de geçerli: Uzun süre yumurta yapmayan bir tavuk belirli bir semizliğe ulaştığında yumurta yapamaz ve sahibi tarafından kesilir. Gene sebze yetiştiricileri, sebzelerin tohum dökmeye (oluşturmaya) yakın zamanında onlara sularını ve gübrelerini tam vermezler. Amaç, tabiri caizse sebzeyi biraz sıkarak güçsüzleştirip zayıflatmak. Üreticiler onlara besinlerini ve sularını tam verdiklerinde sebzeler semizleyip tava kaçar, onlardan gerekli olan ürünü alamazlar. Bu örneklerde görüldüğü gibi, canlılar kendini ne Aynı şekilde insan topluluklarında da bu durumu gözlemleyebiliriz. Genelde aile ne kadar fakirse, eğitim ve bilinç düzeyi ne kadar düşükse ailedeki çocuk sayısı o oranda fazladır. Aile ne kadar zenginse eğitim ve bilinç düzeyi ne kadar yüksekse çocuk sayısı o kadar az olmaktadır. Devletler ve toplumlarda da aşağı yukarı bu durumu görürüz. Günümüzde devletlerin gelişmişlik düzeyi neredeyse nüfus artış oranlarıyla ters orantılıdır. güçsüzlüğün işareti midir? Örneğin savaşlarda erkek nüfusu kadınlara göre düşmüştür (savaşta erkekler harcanmıştır, bir başka açıdan doğa üremede kadınları erkeklerden daha önemli saymaktadır). Geri kalmış ülkelerde erkek nüfus sayısı kadın nüfus sayısından daha az, gelişmiş ülkelerde ise erkek nüfus sayısı kadın nüfus sayısına hemen hemen eşittir Bu duruma göre toplumlar nüfus artış hızı ile övünmesinler. Babalar çok çocuk yaptım diye böbürlenmesinler veya kız çocuk oldu diye kadınlara bahane bulmasınlar. Erkekler biraz düşünsünler biraz kendilerine baksınlar. Belki de bu durum kadınların güçsüzlüğü değil erkek güçsüzlüğünün, toplumların güçsüzlüğünün bir ifadesi olabilir. Önemli olan cinselliğin sıklığı ve üremenin çokluğu (horoz ve tavuk misali) değil, kalitesidir. CBT 1062/16 27 Temmuz 2007 DOĞA DİŞİYİ KORUYOR Bilindiği gibi erkek üreme hücreleri içinde hem dişi (x) hem erkek (Y) üreme hücreleri bulunur. Kadında ise sadece dişi (X) üreme hücreleri vardır. Eğer erkeğin yaşamı zorluk ve sıkıntılar içinde ise, bir başka deyişle erkek güçsüz kalmış ise, erkekte üretilen erkek sperm hücreleri (Y) dişi sperm (X) hücrelerine