Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP yabancı dile ayrılan bir yıllık bir öğretim sürecidir. Derslerde bugün yurtdışında yazılmış genel İngilizce ders kitapları okutulur. Yapılan öğretimi gerçek iletişime bağlayıcı ortam yoktur. Verilen ek yerli destek, araştırmaya dayanmaz. Herkes aynı öğretimden geçer. Uygulama ortak sınavlarla denetlenir. Bu sınavlar, dil edinimini ölçmeyen, daha çok dilbilgisi ağırlıklı sorular içerir. Anlatım becerileri açısından bir denge gözetilmesi, doğrusu zordur. Süreç, herhangi bir alanın öğrenilmesine önhazırlık niteliği taşımaz. Alan öğretim sürecini kesip aralar. Akademik yabancı dil için önhazırlığın nasıl yapılacağı araştırılmıyor. Oysa yabancı dilde öğrenime öğrenme hızıyla sınırlanmaktadır”, diyor. Bu yüzden de ister istemez gizli bir ikiyüzlülükle: "dersler İngilizce başlıyor, kısa bir süre sonra Türkçe sürdürülüyor". Alaniçi sınavlarda nasıl davranıldığına ilişkin veriler yoktur. Ayrıca, “bir yabancı dil öğrenen kişi Türkçeyi de daha iyi öğrenir” savı, anadil öğretimini engellemeyi amaçlayan bir yalandır. Yabancı dil öğrenen çoğunluk Türkçeyi daha iyi öğrenemez. Öyle bir koşutluk yoktur. Tartışılabilecek, ulusal bir düzenleme şöyle olabilir. Yurtiçinde yabancı dilde öğretim yapılamaz. Öyle bir öğrenim, ancak yurtdışında ve öyle çalışmaya hazır olan gençler için uygun görülebilir. Yabancı dili yetersiz kalan öğretim üyeleri not yazdırarak (tahrir) ders anlatma yolunu seçerler. Okuma hızı ve ussal işlem yavaşlaması nedeniyle tek ders kitabı kullanımı, dolayısıyla ezber özendirilir. Kaynak yokluğu da buna eklenirse, en kısa özet bilgi ile yetinme yolu seçilir. Bunun üniversite eğitimiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yabancı dilde öğretimi savunan yöneticiler, isteyerek ya da istemiyerek eğitime zarar verirler. Yabancı dilde öğretim yapmak israftır; niteliksizliği de örter. YÜKSEKÖĞRETİM VE DİL 3. Sonuç olarak, verimli öğrenmenin özünü çürütmekle kalmayıp, Türkçe’nin gelişmesini de engelleyen “yabancı dilde yükseköğretim”e gerek yoktur, kaldırılmalıdır. “Yabancı dil hazırlık öğretimi” yerine lisans öğretimi süresince gerekli yoğunlukta alan yabancı dilinin öğretimi sürmeli, yabancı kaynaklardan yararlanma üniversite 1. sınıfta başlamalıdır. Türkçe yeterince gelişmiş, sınırsız olanaklar sunan, işlek bir dildir. Öğretim üyeleri en son alan gelişmelerini öğrencilere aktarmakla yükümlüdür. O öğretimde, henüz çevrilmemiş, ancak yenilik sunan metinlerin yabancı dilde okunması uygun görülebilir. Onun dışında, bilim adamları ile araştırmacılara gereken çeviri desteği sağlanabilir. Üniversite çeviri bölümleri arttırılmalı, kimi çeviri izlenceleri tekanlamlı metin çevirisini öncelemelidir. Üniversiteler arası bilimsel, çevirimetin paylaşım hizmeti verilmelidir. Bilimde ilerleme, öne geçme iyi bir düzenlemeyle en çok 510 yıllık bir süreçtir. Lisans öğretimiyle alanlarda erişilen bilgi öğretilir. Gerek yüksek lisans gerekse doktora sırasında ve ondan sonraki yıllarda da bilinmeyen ayrımlar araştırılır. Düşünen beyinleri yabancılaşmış bir halk ne yapabilir? Seçim seçim seçilen gençler Osmanlı döneminde Arapça ile öğretime, 1950'den sonra Batı dillerinde öğretime koşularak, eğitilmeyenler Arapça kutsal metinlerin sağlıksız yorumlarıyla oyalanarak Türkiye’de cehalet denetlenmekte, ussal sığlaştırma yoluyla sömürgeleşmeye katkı sağlanmaktadır. Kim ne derse desin, bir yanda en iyilerin, öte yanda paralıların koşulduğu yabancıdilde öğretim ile Türkiye gerekli ve çağdaş ilerlemeyi sağlayamamıştır. Bağımsız aydınlarımız, yetenekli gençlerimiz düşünemeyen bir halk yaratmak için yok edilmişlerdir. Öğrencilere, birden çok yabancı dil, ama ders yoluyla öğretilmelidir. Bir tek Batı dili, örneğin İngilizce ile yetinilebilir. İkinci bir Batı dili yerine Rusça, Çince, Japonca ya da amaca uyan başka bir Doğu dili seçilmelidir. Ancak, başarı sağlamak için yurtdışında yapılan araştırma sonuçlarını aktarmak, yayınları almak yetmez. 1 Yeldan, Erinç: Cumhuriyet 11.10.06, s.13. / 29.11.06. 2 Yüzak, Özlem: Cumhuriyet 11.10.06, s.13. 3 Bk. Demircan, Ömer: “YarımDilli EğitimÖğretim”, İTÜ y. 1995, s.3646. // (2000) İletişim ve Dil Devrimi, Yaylım y. // Müdafaai Hukuk Dergisinde: // "YabancıdilHazırlık" Neye Hazırlık?", Mart 2001."Yabancıdille Öğretim I", Nisan 2001// "Yabancıdille Öğretim II", Mayıs 2001// "Yabancıdille Öğretim III", Temmuz 2001. 4 Köksal, Aydın: Yabancı Dille Öğretim, Öğretmen Dünyası y. 2000:120123. başlamak için, anadil yeterliğinde ikinci bir dil edinmiş olmak gerekir. Böyle bir dili öğretecek olan öğretmeni yetiştiren bir kurum bulunmamaktadır. Hazırlık öğretimi sonunda uygulanan yeterlik sınavı öğrencinin yabancı dilde alan öğrenimine hazır olup olmadığını ölçmez. Birinci sınıf öğrencileri normal akademik düzeyde ve hızda bir dil ile anlatılan dersleri tam anlayamazlar. “Yeterlik” sınavları alana göre incelenirse, onların kendi içinde “yetersiz”, yakıştırma sınavlar olduğu görülür. “Yabancı dilde dersler” yurtdışında eğitim görmüş olan yerli ya da yabancı öğretmenler ile öğretim üyelerince verilir. Ne öğretmenler, ne de öğretim üyeleri alanın yabancı bir dil ile nasıl öğretileceği üzerine eğitim almamışlardır. Kullanılan alan kitapları anadili İngilizce olanlar için yazılmıştır. Öyle bir dersin biçimi tek yönlü iletimdir. Öğrenciöğretmen etkileşimi olmaz. Anlama zorluğu bulunduğu için anlatım yavaşlar, metin yalınlaşır, sözlük sığlaşıp karışırken anlam sapmaları önlenemez. Öğretmen metni sık sık yeniden Türkçe, ama bu kez karışık bir sözlükle yineler: “Bu eğrinin slop(e)u plus mu minus mu?” benzeri tümcelerle. Sosyal bilimlerin geleceği T NEDEN SADECE TÜRKÇE CBT1056/22 15 Haziran 2007 Öğrenme süreci ve okuduğunu anlama hızı çok düşük kalır. Özgünlük yerine başkasını taklit etmeyi zorunlu kılar. O nedenle öğretim dili her kurumda yalnızca Türkçe olmalıdır. Köksal: “... anadili Türkçe olan (önbilgisiz) birinin, İngilizce bir kitabı Türkçe bir kitaptan daha kolay anladığını söylemesi inandırıcı değildir... Doktora tezini İngilizce yazmış ve İngilizce ders vermiş olan (önbilgili) bir kişinin İngilizce okuma süresinin, benzer güçlükte Türkçe bir yazıyı okumasından yaklaşık dört kat daha uzun olduğu ölçülmüştür"; lisans öğrencisi 810 kat daha yavaş bir ürkiye Bilimler Akademisi tarafından 'Bilim Öngörüleri Projeleri' kapsamında başlatılan ve DPT desteği ile yürütülen Sosyal Bilimler Öngörü Raporları hazırlandı. Durum saptaması yapmak, kısa ve uzun vadede Sosyal Bilimlerde ortaya çıkması beklenen önemli gelişmeler ve bu gelişmelerin yaratacağı etkiler hakkında bilgilenmek amacıyla uzman görüşlerinin toplandığı raporlar, önümüzdeki günlerde TÜBA Raporları Dizisi çerçevesinde, iki ayrı kitap olarak yayımlanacak. "İktisat", "Psikoloji ve Bilişsel Bilimler", "Sosyoloji, Antropoloji ve Kültür Çalışmaları", "Tarih", "Siyasal Bilimler" ve "Genel Olarak Sosyal Bilimlerin Düzeyinin Yükseltilmesi" alanlarında yürütülen öngörü raporlarında, öncelikle bu alanlarda global ve lokal durumun saptanması yapılıyor, ülkemizde sosyal bilimlerin durumu, hangi konularda iyileşmelere gereksinim olduğu, bu iyileştirmelerin nasıl hayata geçirilebileceği konuları tartışılıyor. Proje'de, grup yürütücülüğü, " İktisat" alanı için Fikret Şenses, "Psikoloji ve Bilişsel Bilimler" alanı için Çiğdem Kağıtçıbaşı, "Sosyoloji, Antropoloji ve Kültür Çalışmaları" alanı için Bahattin Akşit, "Tarih" alanı için Zafer Toprak, "Siyasi Bilimler" alanı için Ayşe Ayata, "Genel Olarak Sosyal Bilimlerin Düzeyinin Yükseltilmesi" başlıklı alan içinde İlhan Tekeli tarafından yapıldı ve raporlar grup yürütücüleri tarafından kaleme alındı. İktisat alanındaki çeşitliliği yansıtabilmek için İktisat Öngörü Raporu ayrı bir kitap olarak derlendi. Önce 14 üniversitenin iktisat bölümlerinden 164 öğretim üyesine, 53 sorudan oluşan kapsamlı bir anket gönderildi. Anket sonuçlarının değerlendirildiği İktisat Öngörü Raporunda, iktisat biliminin gelecekteki seyrine ilişkin projeksiyon tutularak bu alanın geleceği, küresel güçler dengesiyle ve ona bağlı olarak dünya ekonomisindeki gelişmelerle ilişkilendiriyor. İktisat alanında önem kazanacağı öngörülen konular arasında; oyunlar kuramı, deneysel iktisat, dinamik iktisat, kaos kuramı ve finansal iktisat var. Psikoloji Alt Grubu Raporunda evrensel psikolojideki durum, Türkiye'de psikolojinin gelişimi, bugünkü görünümü, öngörüler, ülkemizde psikoloji eğitimi ele alınıyor, meslek ve uygulama sorunları, psikolojinin siyasa yapımı ve uygulamaya katkısı tartışılıyor. Raporda ayrıca psikolojinin temel ve uygulamalı alt alanlarından örneklerle evrensel, yerel durum ve öngörüler bülümü yer alıyor. Sosyoloji, Antropoloji ve Kültür Araştırmalarını kapsayan öngörü raporu, mevcut durum saptaması yaptıktan sonra yeni eğilimler hakkında bilgi veriyor ve bu bilgiler ışığında yapılan öngörüleri içeriyor. Siyasal Bilimler Çalışma Grubu tarafından hazırlanan raporda ise, siyasal bilimler alanındaki yöntem tartışmalarına yer verildikten sonra karşılaştırmalı siyaset alanındaki yeni yaklaşım ve öngörülere, uluslararası ilişkiler alanının gelişimi ve günümüzdeki durumuna, Türkiye'de siyaset biliminin geliştirilmesine ilişkin önerilere yer veriliyor. "Tarih Yazımının Evrimi ve Türkiye'de Çağdaş Tarih" başlığı taşıyan Tarih raporunda çağdaş tarihçilik, tarih ve ideoloji, denizaşırı tarihçilik, bağımlılık ve Türkiye tarihi, bağımlılık kuramı ve tarihçilik, tarih ve toplumbilim gibi konular yer alıyor. Ayrıca "geleceğin tarihçiliği küresel (global) tarih. Ulusal sınırları aşan, ulusötesi paydalar paylaşan, insanı rengi, dini, kimliği ile değil, onuruyla, hak ve özgürlükleriyle irdeleyen yeni bir tarih" görüşü savunuluyor. (Kaynak: www.tuba.gov.tr)