Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yeni kurulan 17 ‘Yabancı dilde öğrenim’ üniversitenin SCI ile nereye? ve SSCI’daki durumu Prof. Dr. Mustafa Soylak Erciyes Üniversitesi, Kimya, soylak@erciyes.edu.tr ; http://msoylak.tripod.com Verimli öğrenmenin özünü çürütmekle kalmayıp, Türkçenin gelişmesini de engelleyen “yabancı dilde yükseköğretim”e gerek yoktur, kaldırılmalıdır. “Yabancıdil hazırlık öğretimi” yerine lisans öğretimi süresince gerekli yoğunlukta alan yabancıdilinin öğretimi sürmeli, yabancı kaynaklardan yararlanma üniversite 1. sınıfta başlamalıdır.Ömer Demircan, Prof. Dr.; Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi 1. Adnan Menderes hükümeti 1953 yılında “maarif kolejleri” açarak devlet okullarında “yabancı dil öğretimi için yabancı dilde ortaöğretim”i başlattı. O tür okullar bugün Anadolu lisesi adını taşıyor. “Lozan Anlaşması”yla getirilen kısıtlama uyarınca, Tarih, Coğrafya, Yurttaşlık Bilgisi, ... gibi kültür dersleri dışında kalan dersler yabancı dilde öğretildi. En iyilerin seçilerek alındığı bu ortaöğretim okullarını bitiren öğrenciler için, sonradan Boğaziçi Üniversitesi adını alan Robert Kolej yüksek bölümüne ek olarak, 1955 yılında ODTÜ açılarak “yabancı dilde yükseköğretim”e geçildi. Böylece hem orta hem de yüksek öğretime giriş öncesinde biriki yıl “yabancı dil hazırlık” öğretimi ile kesintili bir öğretim süreci oluştu. 12 Eylül'e kadar süren bu birinci dönemde ortaöğretime ağırlık verildi. Öğretmen yetiştirmeye gerek duyulmaksızın, yabancıdilde orta ve yükseköğretim veren özel ve devlet okulları 1980 yılından sonra yaygınlaştırıldı. 28 Şubat 1997 kararlarıyla zorunlu öğrenim süresi 5 yıldan 8 yıla çıkarılınca ortaokuldan önce yapılan “yabancı dil hazırlık öğretimi” lise önüne kaydırıldı; o yetmedi, “süper lise” diye yeni bir uygulama ortaya çıktı. O liselerde yabancıdille öğretim yoktu, ancak, bir yıl “yabancı dil hazırlık öğretimi” yapılmaktaydı. 2002 yılında onlar da anadolu lisesine dönüştü. O yıl, ortaokul öncesi “yabancı dil hazırlık” ile “yabancı dilde ortaöğretim”e son verildi. Karşılığında, yabancıdil dersleri orta bir (6. sınıf) yerine ilkokul 4. sınıftan başlatıldı; lise öğretimi de 4 yıla çıkarıldı. lı tüketicisine dönüştüler. Yabancı dilde öğretim, ülke çıkarına aykırı gizli anlaşmalarla düzenlenmiş bir öğretim izlenimi veriyor. Karar, tekel yabancı dil olan İngilizcenin daha iyi öğretimi amacıyla alınmışsa dabunu dayatanların örtük amacı, pazarı, beyin göçünü sürekli kılmak için, yönetimde ve öğretimde dil değiştirmeye doğru ileri bir adım attırmaktı. Acaba internet ile cep telefonunda yazımbozumu onun için mi düzeltilmiyor? Üstelik Türkçe öğretimi daha da sığlaştı, değil yabancı dil öğrenmek, çocukların sözel becerilerinin gelişmesi bile acımasızca engellendi. 1983'ten 1950'ye doğru bakılırsa, Cumhuriyetin yarattığı devrimci kurumların bu amaçla birer birer kapattırıldığı görülür. Sırasıyla: Halkevleri (1951), Köy Enstitüleri (1953), Eğitim Enstitüleri (1982), Türk Dil Kurumu (1983). Bildiğiniz gibi ondan sonra “İkinci Cumhuriyet” kurgulandı, Atatürk'e ve Türk ordusuna AB ile ABD destekli içten dıştan saldırıya geçildi. Erinç Yeldan'a göre: “Türkiyenin büyüme süreci yoksullaştırıcıdır, ... kamunun varlıklarının talanına, ve özel sektörün sınırsız ... borçlanmasına dayanmaktadır. İşçi üretkenliği 2000'den sonra yüzde 78 artarken ücretler neredeyse sabit kalmıştır” YÖK 2006 raporundan Yüzak'ın, özeti : “..: “Lise bitirme çağına gelen her yüz adaydan 50'si ÖSS'ye giriyor. 10'u sınavını kazanıyor, 7'si üniversiteye başlıyor, 3'ü okulu bitiriyor, 2'si işe yerleşiyor”. Bu bilgiler yorumlanırsa, yabancı dilde öğretimle bir yere varılamadığı ve varılamıyacağı anlaşılır. C Kaynak: 1. M. Soylak, 15 Yeni Üniversitenin Bilimsel Yayın Konumu, Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi, 991, 11 (18 Mart 2006). Devamı arka sayfada CBT1056/21 15 Haziran 2007 umhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylanan 5662 sayılı “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda ve Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 29 Mayıs 2007 tarihli ve 26536 sayılı Resmî Gazete de yayımlandı. Bu kanun ile 17 yeni üniversite daha kuruldu. Mart 2006 da kurulan 15 yeni üniversitenin SCI ve SSCI’daki durumları Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisinde yayınlandı [1]. Bu yazıda da yeni kurulan 17 üniversitenin SCI ve SSCI’daki durumları ortaya kondu. Web of Science'de yapılan taramada bu üniversitelerin kurulduğu kentlerin adı tarandı. Örneğin “Karaman” adresli yayınlar tarandığında toplam 7 çalışma bulundu. Bu çalışmalar tek tek Tablo 1. Üniversite kurulan 17 kent incelendiğinde bu adresli SCI ve SSCI daki yayın sayıları 7 yayından dördünün Karaman ili Üniversite İlgili kent adresli ile ilgili olmadığı, kurulan kent yayın sayısı 2 tanesinin KaraKaraman 3 man ilindeki hasAğrı 6 tanelere ait olduSinop 102 ğu, bir tanesinin Siirt 3 üniversite adresli Nevşehir 6 olduğu görüldü. Karabük 82 Mart 2006 tariKilis 28 hindeki [1] yazıÇankırı 12 daki gibi KaraArtvin 35 man ili kaynaklı Bilecik 16 yayın sayısı 3 olaBitlis 5 rak listeye alındı. Kırklareli 10 Bütün iller için Osmaniye 11 bu durum tekrarBingöl 9 landı. Haziran Muş 2 2007 başı itibari Mardin 5 ile tarama sonuçBatman 1 ları Tablo 1'de görülüyor. 17 üniversite arasında Sinop üniversitesi ve Karabük Üniversitesi yayın sayısı açısından sırasıyla 102 ve 82 yayınla ayrı bir yerde gözükmekte. Bu iki üniversitesin yayın sayıları 2006 da kurulan 15 üniversitenin onbirinin kuruluş tarihleri itibarıyla yayın sayısından fazla. Bu iki üniversitede kuruluş aşamasında belli bilimsel alt yapının var olduğunun söylenmesi mümkün. 29 Mayıs 2007'de kurulan diğer 15 üniversitenin bulunduğu kentlere ait SCI ve SCI yayın sayıları ise oldukça düşündürücü. Bu kentlerden bazıları için Devlet Hastaneleri kaynaklı yayınlar düşüldüğünde sıfır sayısına ulaşmak söz konusu. Bu onbeş üniversite Mart 2006'da kurulanlara göre yayın sayısı açısından önemli ölçüde geridedir. YAZIK DEĞİL Mİ! Başka gençlere sunulacak eğitim hizmeti, “yabancı dil hazırlık” ile varlıklı kesime aktarılarak, önemli sayıda yoksul gencin orta ve yüksek öğrenim alması, istediği alanı seçmesi engellenmektedir. 20002001 öğretim yılında 100 binden fazla öğrenci ortaokul öncesi, 40 binden fazla öğrenci de lisans öncesi hazırlık öğrenimi görmüştür. Orta hazırlık sayısı altıya, yükseköğrenime hazırlık sayısı dörde bölünürse, yalnızca o yıl: en az 25 bin genç ortaöğrenim, en az10 bin genç de üniversite öğrenimi görememiştir. Devletin amacı, her ne kadar “yabancı dil öğretmek” ise de, onu destekleyen ülkelerin hedefi: Türkiye’de bir “yabancı dil öğretim pazarı” yaratmaktı. Nitekim 19501980 arası yönlendirmelerle bu pazar: iş kolu olarak yabancı öğretmenlere, yayın pazarı olarak İngiliz ve Amerikan yayıncılarına açıldı. Üstelik, seçilerek eğitilen gençlerden en başarılı olanları beyin göçü yoluyla Batı'ya devşirildi: gideri Türk halkından, kazancı AB ile ABD'ye. Ülkede kalanlar ise yabancı ma 50 YIL SÜREN KANDIRMACA 2. “Yabancıdil hazırlık öğretimi”yle güdülen amaç, bir sonraki öğrenme düzeyine sorunsuz uyum sağlamaktı. Sözde, Matematik ve Fen dersleri yabancı dilde öğretilecek, o yolla yüksek öğrenimli olan, alan yabancı dilini akıcı kullanabilen gençler yetiştirilecekti. Öyle gençler bilimde ve teknolojideki ilerlemeleri Türkiye ortamına kolayca aktaracak, daha hızlı bir ilerleme sağlanacaktı. Beklentiler gerçekleşmedi. Ne öğretmenlerin yabancıdil becerileri o dersleri anlatmaya yetti, ne de bu yabancıdil ağırlıklı öğretim, öğrencileri yabancı dilde ders anlamaya hazırladı. Öyle gençlerden ancak yüzde otuzu üniversite birinci sınıf öncesinde yapılan, ne olduğu belirsiz bir “yeterlik” sınavını geçebildiler. Alan yabancı dil yeterliğine ise acaba üniversite son sınıfta bile ulaşılabildiler mi? Bu kandırmaca, ortaöğretimde 50 yıl sürdü, yükseköğretimde ise hâlâ devam ediyor. “Hazırlık öğretimi”, haftada 25 ders saati TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP