Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner merkezini uyaran ve belli bir mutluluk durumu yaratan dopamin reseptörlerini uyarırlar çünkü. Bu merkez gerçekten de gençlerin ruh hali üzerinde çok etkili. Bilim adamları depresyondaki kızların ve mutlu kızların beyinlerindeki farklılıkları görmek için beyinlerini çekirdek spin tomografisiyle incelemişler. Buna göre depresyonda olan kızların ödüllendirmeden sorumlu beyin bölgeleri daha az gelişmiş. Bununla birlikte sonucun tam olarak ne ifade ettiği henüz anlaşılmış değil. Bu durum ödüllendirme merkezindeki yetersiz gelişmeyle de depresyon süreciyle de ilişkili olabilir deniyor. Ergenlik çağına giren çocuklar, bedenlerindeki değişimler ve insanlara karşı yepyeni ilişkiler yüzünden kendi kendileriyle yabancılaşmaErgenlik çağına giya başlıyor, buna bağlı olarak da davranışları kontrolsüzren çocuklar, bedür. Bilişsel yetiler genelde ahlak kavramından önce denlerindeki değigelişmekte. Demek ki beyindeki gelişim sırası böyle, dişimler yabancılaşyor uzmanlar. Bu da gençlerin niçin kendilerini tehlikemaya başlıyor, buye attıklarını ve uygunsuz davranışlar sergilediklerini açıklamakta. na bağlı olarak da Nitekim son nörolojik bilgilere göre anlayıştan sodavranışları kontrumlu bölge frontal beyinde. Tam da bu bölge özellikle rolsüz. Bilişsel yetide erkek çocuklarda daha yavaş gelişmekte. O halde başler genelde ahlak larına yaşıtları olan kızlardan daha fazla kaza gelmesi pek şaşırtıcı olmasa gerek. Genel olarak gençlerin kaza kavramından önce nedeniyle yaşamlarını yitirme riski sekiz yaşından kügelişmekte. Bu da çüklere kıyasla üç misli fazla. gençlerin niçin Bu evreyi atlatmak anne babalar için de kolay dekendilerini tehlikeğildir. Gençlere karşı çok katı ya da çok yumuşak davranmak iyi sonuç vermez. Kapılar gürültülü bir şekilde ye attıklarını ve uykapanmaya, bangır bangır müzik sesi duyulmaya veya gunsuz davranışlar kapı aralığından sigara dumana sızmaya başladığında gesergilediklerini nelde birçok anne baba yabancılaşan çocuklarıyla başa çıkmakta bocalarlar. açıklamakta Alman psikiyatr Franz Resch, gençleri tamamen kendi halinde bırakan anne babalar büyük bir hata yapıyor diyor. Çünkü yeni bir dünyayı keşfetmek ve kurmak için eski ilişkinin temeli gerekli. Beyindeki sinir hücreleri de benzer bir şekilde davranıyorlar. Ancak gençlerde daha fazla bağlantı oluşmakta ve tabii bu bağlantı süreçleri sırasında kısa devrelerin oluşmaması önemli. Nilgün Özbaşaran Dede KAYNAK: Die Zeit 42/2006 cetiner.m@superonline.com Büyük yazar Melih Cevdet Anday son günlerinde hastam olmuştu. Onun hasta odasına her geldiğimde öğrencilerime “bakın” derdim, “bu yataktaki hasta büyük Türk şair ve yazarı Melih Cevdet Anday’dır”. Öğrencilerin anlamaz, tanımaz bakışlarına inanamazdım. Geçmişe Sahip Çıkmak Benim için Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisinin yayımlandığı günler, uzun yıllardan beri hep “özel” olmuştur. Önceleri cumartesi sabah kahvaltılarının keyfi, bininci sayıdan bu yana cuma akşamlarının yemek sonrası kahve zevkine dönüştü. Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisi, sadece ülkemiz biliminin güncelini değil aynı zamanda tarihini de okuyucuya aktaran çok önemli bir görev üstlenmektedir. Geçtiğimiz haftalarda Sayın Bursalı’nın “Gündem” köşesinde yer verdiği Atatürk’ün bilimsel atıf konusundaki düşünceleri, dergide yer alan Albert Einstein’ın İsmet İnönü’ye mektupları gibi haberler beni hem şaşırtıyor, hem de çok etkiliyor. Ancak düşünmeden de edemiyorum. Bütün bu yazılanları insanlarımız bu kadar geç mi öğrenmeliydi? Geçen aylarda Hacettepe Üniversitesi Patoloji bölümü, Gazi Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültelerinde Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün’ün yaşamını anlatan konferanslar verdim. Aldığım tepkilerin hepsi birbirine benziyordu. Biz neden bu bilim insanlarını tanımıyoruz? Gerçekten de sormak lazım, neden tanımıyoruz? Birçoğumuz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çabalarıyla ülkemize getirilen ve iç hastalıkları ve cerrahi bilim dallarının kurulmasında rol oynayan Dr. Frank ve Dr. Schwartz’ın isimlerini bile bilmiyor. Ben ülkemizde modern iç hastalıklarının kurucularından olan Dr Frank’ın yaşamının son döneminde Türk vatandaşı olmak için başvurduğunu ve bir Musevi olarak Türk mezarlığına gömülmek istediğini çok yeni öğrendim. 1950’li yıllarda onu ABD’ne davet edenlere “1937’de neredeydiniz, bana o zor yıllarımda kucak açan Türkiye’yi bırakamam” diye yanıtlamıştı, bunu da yeterince bilmiyoruz. Sayın Prof. Dr. Rauf Haznedar’dan dinlemiştim, Gazi Mustafa Kemal, ülkemizde diş hekimliğinin kurucularından olan Kantorowith’i toplama kamplarından buldurtmuş ve ülkemize getirtmişti. Diş hekimlerinin önemli bölümünün de onu tanıdığını sanmıyorum. Fransızların siyasi hoşnutsuzluk dönemlerinde “devrimi zaten biz yaptık, bir daha yapabiliriz” dedikleri bilinir. Bu söylem aslında onların tarihleri ile olan sıkı bağının ifadesidir. Geçmişi biliyor olmak onların toplumsal özgüvenini arttırmaktadır. Türk bilim yaşamına damgasını vurmuş önemli isimleri bilmeden, Cumhuriyetimiz kurulurken onun yönelimlerini ayırt edemeden uygarlık yolunda ilerlemek, bu ülkenin kurulmasındaki temel dinamikleri bilmeden bugün içinde bulundu?umuz durumu anlayabilmek olanaksızdır. Geçmişimiz ile bağlarımız yok olduğunda onun yerini süpermenler, yüzüklerin efendisi gibi sanal mekânların sanal kahramanları, tarikat liderleri, en iyi popdans yarışması birincileri alıyor, bugün ülkemizde yaşananları anlamıyor ya da yanlış anlıyor ve yanlış yorumluyoruz. Geçmişten ve gelecekten kopuk, hep anı yakamaya olan tutkumuz bizi ait olduğumuz coğrafyadan ve tüm değerlerimizden uzaklaştırıyor. JeanClaude Barreau ve Guillaume Bigot’un “Tarih öncesinden günümüze bütün dünya tarihi” isimli kitaplarının önsözüne yazdıkları ne kadar doğrudur. Diyorlar ki; “çünkü çıraktan ustaya bu sorgulama olmadan, ustaların yeni gelenlere bir aktarımı olmadan uygarlık sürmez ama barbarlık sürer; hatta insan türü de sürmez”. Büyük yazar Melih Cevdet Anday son günlerinde hastam olmuştu. Onun hasta odasına her geldiğimde öğrencilerime “bakın” derdim, “ bu yataktaki hasta büyük Türk şair ve yazarı Melih Cevdet Anday’dır”. Öğrencilerin anlamaz, tanımaz bakışlarına inanamazdım. Tarihsel, kültürel ve bilimsel geçmişimize yabancılaştıkça giderek daha yalnızlaşıyor ve aptallaşıyoruz. Zeki çocukların beyni daha yavaş gelişiyor Çok zeki çocukların beyinleri ortalama zekaya sahip olanlardan daha yavaş gelişmekte. Mesela Amerikalı bilim adamları, IQ seviyesi 120'den yüksek olan çocuklarda beyin kabuğunun on birinci yaşa kadar geliştiğini ve bu yaşta en kalın hale geldiğini saptadılar. Oysa ortalama zeka seviyesine (100 IQ) sahip çocukların beyin kabuğu yedi ila sekiz yaşına geldiklerinde aynı kalınlığa ulaşmakta. Ancak beyin kabuğu ergenlik döneminde yeniden “küçülüyor”. Çünkü yeni oluşan sinir ağları, izole edici miyelin kılıfıyla kaplanarak korunmakta. Çekirdek spin tomografisinde, yüksek zeka seviyesine sahip bir yetişkinin beyni ve ortalama zeka seviyesine sahip yetişkin beyni arasında bir fark görülmez. Anlaşıldığı kadarıyla zeka için önemli olan beyin gelişimindeki dinamik. Ayrıca gençlerin ergenlik döneminde kendileriyle ve çevreleriyle ne şekilde başa çıkabilirler sorusunda zeka hem olumlu hem de olumsuz bir rol oynamakta. Yüksek zeka problemlerden koruyor, ama çok yüksek zihin yetisi risk demek diyor HamburgEppendorf Üniversite Kliniği çocuk psikiyatrı Michael SchulteMarkwort. Gençlerde ödüller belli başlı bir beyin merkezini (Nucleus accumbens) yetişkinlere görü çok daha yoğun bir şekilde uyarıyorlar. Okulda alınan iyi bir notun çok özel bir anlamı olabildiği gibi mutluluk ve üzüntü arasında karar verici etkisi olabilir. Fakat gençlerin beyni öte yandan küçük ödüllendirmeleri yetişkinlerin beyinlerine kıyasla daha zayıf değerlendiriyorlar ki bu da gençlerin güzel anları doğru dürüst algılamalarını engellemekte. İşte bu nedenle kimi gençler bir gemi gezisini ya da tiyatroyu “felaket can sıkıcı” bulurlar. Dolayısıyla da mutlu olmak için çok daha güçlü uyarılar aramaya başlarlar ve bunlara ne yazık ki genelde yasakların risklerle birleştirildiği küçük maceralar da dahil. CBT 1056/15 15 Haziran 2007